Yazarlar

Bedir Acar

Bedir Acar

İçimizdeki virüs!

Bedir Acar tüm yazıları

İnsanlık çok hırslıydı. Acımasızdı.

Kapitalist sistem petrol, gaz ve altın uğruna, güç uğruna insanları asırlardır katlediyor, yerlerinden yurtlarından ediyordu.

Dün olduğu gibi bugün de şehirlere bomba yağdırıyor, Suriyelilerin canını hiçe sayıyordu.

Yemen’de gözümüzün içine baka baka açılıktan ölen çocukları görmezden geliyordu.

Göçmenler sınırlarda çığlık çığlığa, Aylan bebekler sessizce denizde boğuluyordu.

Öyle aç gözlüydü ki insan, Avustralya’da 5 bin deveyi ‘kuraklık var’ diyerek gözünü bile kırpmadan…

Üstelik, savaşın ortasında kalan çocuklar tarafından Allah’a şikayet edilmekten bile korkmuyordu!

Kendi konforu için can almaktan, kan dökmekten vazgeçmiyordu.

Sonra bir virüs geldi!

Firavunluğa soyunan insanlığı, (öyle göstere göstere değil) hiç göze batmadan yere seriverdi.

‘Sezarların ülkelerini’ başlarına çaldı.

Medeni başkentlerin kibirli insanını ‘tuvalet kağıdı’ kavgasına tutuşturdu.

Avrupa’da, 48 saatlik bir mesaiden sonra kendini bir markete atan hemşire gözyaşları içinde insanlığa sesleniyordu: Ne olur yapmayın, en aciz zamanınızda size ben bakacağım. Şimdi 48 saatlik mesaiden çıktım ve markette alacak hiçbir şey bulamadım. Raflar bomboş, ne olur bu kadar bencil olmayın!

İşte sonra… Şehre bir virüs geldi.

Virüs görünmez düşman…

Salgın küresel, mücadele ulusal diyoruz.

Ama başka ‘virüsler’ de var en az korona kadar tehlikeli… Ve bizim ülkemizde metrekare başına düşen bu virüs sayısı çok fazla.

Bu virüs, en zayıf anımızı kolluyor. Kimi zaman Gezi’de kimi zaman 15 Temmuz’da patlak veriyor.

Olmadı, karikatürle Müslümanlara saldırıp İslam düşmanlığı yapıyor yok yere… Hollandalı ırkçı bir siyasetçiden bahsetmiyorum, içimizden biri…

Tüm dünya alarma geçmiş, ölümcül günler yaşanırken bu kafa hala eski hastalıklarını sayıklıyor.

Dünya köklerinden sarsılıyorken, bu kafa saplandığı yerde kalmış!

Bunlar içimizdeki koronalar.

Başta sağlık çalışanları olmak üzere, ulusça topyekün bir mücadelenin içine girmişken bu virüsler etrafa kin ve nefret bulaştırmakla meşgul.

Bir de ‘Sokağa çıkmayın’ uyarılarına rağmen serseri mayın gibi ortalıkta dolaşan virüsler var.

Eğer evden çıkmanızı gerektirecek zorunlu bir hal yoksa bilin ki bu işi çığırından çıkaracak olan bizleriz. Ülkeye, ailemize, sevdiklerimize zarar verecek olan bizleriz.

Allah korusun, bu iş uzadığında zarara uğrayacak her bir ticari işletmede, kalkmayacak her bir uçakta, milli servetin heba olacak her bir kuruşunda bizim de payımız olacak.

Klavye mikropları kadar, kuralları hiçe sayan ‘mikroplar’ da ulusal mücadeleye zarar veriyor.

Ve biz hala Haliç köprüsünde balık tutma keyfindeyiz….

İnsanlık çok hırslıydı, acımasızdı, sonra bir virüs geldi…

Bedir Acar Diğer Yazıları