Yazarlar

Bedir Acar

Bedir Acar

Asım Gültekin'in ardından

Bedir Acar tüm yazıları

‘Dünya dedikleri bir gölgeliktir.’

Daha geçen hafta, babamın vefatı dolayısıyla aramış, başsağlığı dilemiş, dualar etmişti Asım Gültekin.

Bugünse onun acı haberini almak, ailesine ve sevenlerine başsağlığı dilemek varmış kaderde...

İşte felek, varla yok arasında, böyle vefasız bir gölgeliktir.

Ne ki Asım’ın kendisi vefa idi.

Mehmet Akif Ersoy’un özlediği ‘Asım’dı.

Kim var’ diye sorulduğunda, sağına soluna bakmadan ‘ben varım’ diyebilen, Necip Fazıl’ın hitabesindeki gençti.

Kalbi genç, aşkı genç, davasında diri olandı.

Yolda karşılaştığı bir gence çantasından çıkardığı kitabı hediye eden, gönüller yapan, gönüllerde gül yetiştiren adamdı.

Bir ‘ağabey’ deyişi vardı ki gerçekten ağabey gibi hissettirir, ağabeylik sorumluluğunu omuzlarımıza yüklerdi hissettirmeden.

Eksiklerimizi örter, başarılarımızı överdi.

Hiç bir ‘erke’ ihtiyaç duymadan yola çıkabilen adamdı Asım.

Kah metro duraklarında gençlerle topluca kitap okur, kah kurduğu internet sitelerinde koca koca kurumların yapamadığı hizmetleri yapardı.

Ona göre ‘Dünya Bizim’di.

Pek çok derginin ilk çıkışında ve yürüyüşünde onun alın teri vardır.

Düzenlediği dergi fuarları, Muhammediye, Eşrefoğlu, Yunus Divanı dersleri ve dil konusundaki çalışmalarıyla kültür ve fikir dünyamızın çalışkan neferlerindendi.

Hiç sesini yükselttiğine şahit olmadım Asım’ın; öylesine edebli, mütevazı, iyi niyet, gayret ve hamilik sahibiydi.

Onca kargaşanın içinde bile dingin bir dervişti.

Gönüllerde öyle güzel izler bırakmıştı ki emaneti teslim ettiğinde, mesajlar ve başsağlığı dilekleri yağmur oldu yağdı.

Güzel adamdı, Asım.

‘Zor zamanlarda ağır yükler yüklenmiş, gerçek dava adamıydı. Yerliydi.’

Topeyekun ümmet için çalışan bir adamdı. Donukluğu harekete geçirdi. Büyüklerine, küçüklerine iş çıkarır, hikmet üretirdi.

"Sadece benim değil zannediyorum, herkesin bir yanını aldı götürdü. İslam ona çok yakışıyordu ve o inancını coşkuyla taşıyordu.’’

Evet, şahidiz.

Son mesajındaki gibiydi Asm.

’Kusuru kendimizde aramalıyız Kimseye kolay kolay kızmamalıyız. Rabbimin sevdiği ne güzel kulları var şu dünyada. Onlar yanlışa düştüğümüzde ne de güzel tutarlar elimizden. Dünya onlarla güzel. Secde ile güzel. Zikirle güzel. Hay hak hu...’’

Ne ki Asım, bir dergi çıkarmak için, bir potansiyeli harekete geçirmek için kapı kapı dolaştığında mevki sahiplerine ne diller dökmek zorundaydı.

İşler yavaş yürüyordu, ses gelmiyordu.

Bu da var.

Asım’ın yapacak çok şeyi vardı ama tek başına vakit yetmedi.

Bir ‘vakıf’ adamı kaybettiğimizde, geride bırakılan boşluğu fark ettiğimizde, işte böyle aniden anlıyoruz ki ‘ölümsüz’ değil o güzel insanlar.

Haydi Asım başlayalım o zaman’ demek için vakit erken değil.

Çok geç olmadan dostların, vakıf insanların kıymetini bilelim.

Dar vakitler, geniş zamanlar, gençler, dergiler, dostluklar, projeler, muhabbetler...

İçimizde ne çok şeyi öksüz bırakarak gitti Asım.

Bedir Acar Diğer Yazıları