Beşiktaş hentbol takımını 80’li yılların başından itibaren
Taaa Bağlarbaşı Spor Salonu’nda oynadığı maçlardan beri mütemadiyen takip ederim...
Kah F.Bahce ve G.Saray’ın bu branşlarda şubesi olmamasından
Kah takımdaki bileşenlerin hep iyi niyetli ve kaliteli olmasından 1 numaraya hep abone olmuşuzdur..
Efsane kaptan Oral
Ha keza sonraki jenerasyonda kaptan Gökhan’ın olduğu takım hep başarıya imza attı..
Ne zorluklarda oynadıklarını yakinen takip edenler bilir...
Geçen senelerde şampiyonlar ligindeki maçlarına İstanbul’da salon bulamamıştık da Maçlarımızı enteresandır taaa Kocaeli’nde oynamıştık... Bu garipliklere yine de tek kelam etmedik... Ama bu sefer...
Bu sefer iki çift laf etmek zorundayız.
Türkiye liginde şampiyon olup
Şampiyonlar ligine gitmeye hak kazanan hentbol takımımızı
Kulüp kendi rızasıyla bu turnuvaya götürmüyor... Niye?
Orada oynayan takımlar 8-10 milyon euro bütçeyle oynuyormuş da
Bizim onlarla mücadele etmemiz boşunaymış...
O yüzden bir alt ligde oynamaya kara verilmiş... Vayyyyy!
Hem de bunu her şartta başarıya endekslenmiş yüzümüzü hep güldüren bir takıma söylüyorlar...
Yazıktır günahtır...
O zaman sizin bu hesapla
Basketbol takımını da şampiyon olduğumuzda
Şampiyonlar Ligi’ne götürmeyelim.
Euroleague’de şampiyona 1 milyon bile vermiyorlar..
Nihayetinde oradaki takımların bütçesi de bizden gani...
Çalenç malenç takılalım işte...
Hatta ona da gitmeyelim, boşuna para gidiyor!!!
Hatta bu mantığı güdenlerin amatör şube kapatma eğilimi de var...
Amanın ki amanın....
Bakın, bu işlere harcanan para bi
Vagner Love bile değil.
Oynatmadığımız Mitrovic hele...
Yani boşa para verdiğin bir oyuncunun maliyeti
Seni nerdeyse ihya eder...
Bilmem anlatabildim mi?
Birbuçuk asırlık camiada bunların konuşulmaması gerekiyor...
Biraz özveri
Bir tutam iş bilmek..
Ve çokça maneviyat gerek bize..
Şu anda yönetici olan sevgili Ahmet Kavalcı’nın da vakti zamanında bu şubenin başında görev yaptığını orta yere koyarsak çok büyük yanlıştan dönüleceğini umut ediyorum...
Spor kamuoyuna hürmetle.
ÖNCE GÖZ ÖNÜNDEKİLER
7 maçlık fi nal serisinin sonunda ipi göğüsleyen Anadolu Efes “9” sene sonra şampiyon oldu...
Lakin bu 7 maçlık süreçte basketboldan çok Anadolu Efes Koçu Ergin Ataman’la
F.Bahçe taraftarı arasındaki gerilim konuşuldu..
Hele Sn. Ataman’ın her maç sonu kullandığı dil, piyasada parça tesirli bomba etkisi yarattı. Neler konuşulmadı ki...
F.Bahçe Başkanı’na salonda edilen küfürlere istinaden azmettirici denildi,
F.Bahçe Başkanı cevaben sermayesi arsızlığı dedi.
Sn. Ataman maça protesto amaçlı kulaklıkla çıktı.
Kulaklıkla çıkınca ‘ne dinledin’ diye sordular Ataman’a..
‘Rocky 3’le G.Saray marşı’ dedi iyi mi!!!
Üstüne bir de G.Saray taraftarını Efes’i desteklesinler diye maça bile davet etti.
Püüüüü! Yoruldum vallahi..
Bütün bu yaşananlara sebep de
G.Saray’ın başındayken kazanılması garanti bir Fener maçının son dakikasına,
Maçı “ti” ye almak adına “mola alması” olsa da, iş 2008’deki Efes şampiyonluğunda.
Fener taraftarının “doping yapsana” diye
bağırmasına kadar dayanıyor..
Arada Obradovic‘le kavga bile var...
Düşünsenize, koca bir sezon top oynanıyor
Finale geliyorsun
Konuşulan konulara bak...
Şampiyonluk maçına girişi olmaması da cabası Fenerbahçe taraftarının ...
Son iki saatte fi lm değişti (!) ama,
Gelinen noktaya bakın babında yazdım bunları... Amacım kimseyi yaftalamak
değil.. Devamlı yasa çıkıyor. İyi, güzel, tamam ama her zaman göz önünnde olanların da kendine çeki düzen vermesi gerekmez mi?
Örnek olması gerekenlerin,
Söylemlerinin, eylemlerinin spor kamuoyuna müspet yansıması için davranışlarına dikkat etmesi gerekmez mi?
Topçular oynuyor, tribünler yerinden oynuyor, birde tribüne oynayanlar var...
Buna bazı futbolcular da dahil..
Bence iş orada...
Orası çözülmeden olmaz....