Yazarlar

Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Kötü adam iş başında!

Ahmet Kekeç tüm yazıları

Yaptı, iyi mi?

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun 2 saatlik istifası hakkında bile yorum yaptı.

Fırsatı kaçırır mı hiç?

Demek ki apartta bekliyor, AK Parti’deki küçük bir kıpraşmayı bile kendi siyaseti lehine manipüle ediyor.

Türkiye henüz ne olduğunu anlayamamıştı.

Herkes şoktaydı...

İstifaya bir anlam verilemiyordu.

Bir kişi hariç: Ahmet Davutoğlu...

Hemen bir demeç patlattı.

Sen ne zaman uyandın, konu hakkında bilgi edindin, meseleyi doğru kavradın da, bir de kalkmış ahkâm kesiyorsun?

Efendim bu durum hem hükümetin zaafını, hem de yönetme konusundaki “acziyetini” gösterirmiş.

İşte Süleyman Soylu döndü.

Daha doğrusu Cumhurbaşkanı Erdoğan istifayı kabul etmedi.

Bu neyi gösterir Sayın Davutoğlu?

Söylemesi ayıptır, son zamanlarda sıkı bir müdavim oldum... Davutoğlu’nun toplantılarını ve basın açıklamalarını internet üzerinden izliyorum.

Hemen fikrimi söyleyeyim:

Evet, parlak bir zekâ, bilgi küpü, el değmemiş bir müktesebat ama aynı zamanda boş bir dimağ... Farklı alanlardaki “başarılar” her zaman kıstas olmuyor. İyi bir hoca ve dış politika uzmanı olabilir ama tanıdığımız/bildiğimiz Davutoğlu son derece “başarısız” bir siyasetçi.

Bir de “kötü...”

Daha doğrusu, kötü bir adam... Ve bu pozisyonu “seçtiğini”, bile isteye bu halete girdiğini düşünüyorum.

Mesela, sürekli hükümetin koronavirüs krizini yönetmekte aciz kaldığını söylüyor ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a laf sokuyor.

Nasıl aciz kalmış?

Neleri kötü yönetmiş?

Hangi alanlarda “başarısız” olmuş?

Bilgi yok.

Sadece ortaya laf yuvarlıyor ve pislik yapıyor.

Bir de meşhur “ler”leri var...

Bir fiilin peşine “ler” ya da “lar” takısını ekliyorsa, bilin ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan söz ediyor.

Şimdilik “ler-lar” takısının arasına gizlediği Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ne zaman “cepheden vuracak? Merakla bekliyoruz...

Bunun kolay olmadığı ortada...

Kendi kendini bağladı, “Ona sadece vefa göstereceğim” diyerek durumunu zora soktu.

Biliyoruz ki Davutoğlu “vefalı” bir adam değildir.

Dürüst bir adam hiç değildir.

Hırsı aklından önde gittiği için, “tehlikeli” bir adamdır da...

Şu sözler kendisine ait: “Terörle mücadele konusunda defterler açılırsa... Birçok insan, insan yüzüne çıkamaz. Bizi bugün eleştirenler insan yüzüne çıkamazlar! Açık söylüyorum. Neden mi? İleride bir gün Türkiye Cumhuriyeti tarihi yazıldığı zaman en kritik dönemlerden biri 7 Haziran ile 1 Kasım arasındaki dönem olarak yazılacaktır.”

Bu açıklamada “ler” yok.

Davutoğlu, doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı itham ediyor.

Oysa, o dönemi eleştirenler HDP’lilerdi ve terörle mücadelenin sonuçlarından Ahmet Davutoğlu’nu da sorumlu tutmuşlardı.

Davutoğlu ağızlarına bir parmak bal çalmıştı, “yeniden çözüm süreci” demişti ama Heval’leri ikna edememişti.

Kendisine söylenecek söz şudur:

O dönemde insan içine çıkılamayacak olaylar yaşandıysa, sen Başbakandın. Neden yetkini kullanıp müdahale etmedin? Hadi müdahale edemedin, neden küçücük bir eleştiride bulunmadın? Kaldı ki, ister iktidarda, ister muhalefette, senin asıl sorumluluğun o defterleri açmak değil midir?

Hadi aç! 

Ahmet Kekeç Diğer Yazıları