Yazarlar

Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

İnce'nin derdi “Kemalizm eksikliği...”

Ahmet Kekeç tüm yazıları

Haberler şöyle: “CHP’de kılıçlar çekildi”, “Büyük hesaplaşma sonbahar aylarında”, “İnce’nin genel merkeze verdiği sert cevap konuşuluyor...”

Derleyebildiğim haber başlıkları şimdilik bu kadar.

Bilebildiğimiz ve anlayabildiğimiz şu:

Muharrem İnce “genel merkeze” başkaldırdı ve yakında kendi partisini kuracak.

İnce’nin partisinin alametifarikası şu:

Kemalist bir parti olacak.

Kaç yıldır (Kemal Kılıçdaroğlu genel başkanlığa getirildiği günden itibaren) partide “Kemalizm eksikliği” konuşuluyor.

Kılıçdaroğlu, arada bir, “Atatürk’ü anlamak hepimizin görevidir” diye ortaya laf yuvarlıyor ama ikna edici olamıyor.

Çünkü Kılıçdaroğlu “Atatürkçü” filan değil. Ayrıca partide Atatürk’ü anlamaya çalışacak ve anlayacak en son kişi...

CHP’nin şu sıra yaptığı/yapmaya çalıştığı şey, Avrupa’nın “kokuşmuş” liberal değerlerine bulaşmış ve vıcık vıcık Fetullahçılık kokan yeni bir Atatürk inşa etmek.

Can Dündar ve Ekrem Dumanlı’nın Atatürkçülüğü diyeyim de, anlayın...

CHP’de sorun olan şey, sadece bir şeylerin “eksikliği” değil...

Bazı şeylerin “fazlalığı” da sorun teşkil ediyor.

Mesela, farklı mezhepten insanların fazlalığı...

Son kurultayda PM kadrosuna seçilen 60 kişiden 43’ü aynı mezhepten.

Esasında “olabilir” diye geçiştirilebilir... Ama sosyolojiye uygun bir orantılama olmayınca da problem çıkıyor.

Hayır, bizim açımızdan problem yok.

Hatırlayalım:

Suriye’de Esed’in yaptığı katliamdan sonra konu bir kez daha gündeme gelmişti.

Ortada on milyona yakın vatandaşını şu ya da bu şekilde ülke dışına sürmüş, çoğunu katletmiş “eli kanlı bir katil” var.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun, bu katil aleyhinde bir tek cümlesini hatırlamıyoruz.

Bilakis onu arkalıyor ve destekliyor.

Neden?

Bunun cevabını önce eski Mersin milletvekili İsa Gök, sonra müstafi genel başkan Deniz Baykal vermişti.

İkisi de, zımnen, CHP’nin bir “meşrep partisi”ne dönüştürüldüğünü söylüyordu.

Ben Kemal Kılıçdaroğlu’nun yerinde olsam, Baykal’ın açıklamalarından sonra özür dileyip CHP genel başkanlığından istifa eder, bir daha partinin semtine uğramazdım... Ya da gider, Soros’un kuruluşlarından birine “aza” yazılırdım.

Ülkenin kurtuluşunu 30’ların “asrısaadetine” dönmekte arayan, kentli, çağdaş, laik, yüzünü Batı’ya dönmüş kesim, Kılıçdaroğlu’nun hususi politikalarına bakarak CHP’den kaçıyor.

Siz bunlara “Atatürkçüler” diyebilirsiniz.

Ki, CHP’nin kemik tabanını oluşturuyorlar.

Bir de Atatürk’e açıkça cephe almış bir “kadro” var ki, Kılıçdaroğlu el üstünde tutuyor onları.

Örnek mi? “Hayatta hiçbir laftan tiksinmedim, ‘şehitler ölmez vatan bölünmez’den tiksindiğim kadar” diyen Sera Kadıgil, “Eğer İran-Türkiye karşı karşıya gelirse, Türkiye’ye karşı, İran safında olurum” diyen Eren Erdem, “Mustafa Kemal’in askeri olmayı içime sindiremiyorum” diyen Canan Kaftancıoğlu... Mustafa Kemal’e “kefere” diyen Mehmet Bekaroğlu.

Muharrem İnce sadece yel değirmenleriyle değil, bu isimlerle de savaşacak. 

Ahmet Kekeç Diğer Yazıları