Yazarlar

Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

FETÖ boş durmuyor

Köstebek’in George Smiley’ine ne kadar benziyor, değil mi?

Sen bir hedef (amaç) uğruna yıllarca gizlen, vakti saati gelince “uyandırıl...”

Firari darbeci Adil Öksüz’den söz ediyorum.

Öksüz de yıllarca Sakarya Üniversitesi’nde “uyutuldu”, vakit saat tamam olunca “iş”in peşine koşturuldu.

Smiley yakalanamadı ama Öksüz yakalandı.

Hakim karşısına çıkarıldı ve salıverildi.

Önce “yurtdışına kaçırıldığı” iddia edildi.

Sonra “Türkiye’de bulunduğuna” dair kuvvetli deliller öne sürüldü.

Bu tez de zamanla zayıfladı.

Öksüz yurtdışına çıkmakla kalmamış, hocasına meydan okur olmuş. Yani, Gülen-Özcan dilemmasında tercihini Özcan’dan yana kullanmış.

Terörist başı Gülen’e vaktiyle Öksüz’ü tanıyıp tanımadığını sormuşlardı. “Tanımadığını” söylemişti.

Kendisine birtakım fotoğraflar gösterilince, hafiften çark etmişti.

France 24 kanalında yayımlanan mülakatında, Adil Öksüz’ün kendisini Pensilvanya’da ziyaret ettiğini itiraf etmiş ama bu “tanışıklığa” mesafe koymayı (bunun tek taraflı bir yakınlaşma olduğunu söylemeyi) ihmal etmemişti: “Birkaç yıl önce buraya bir defa geldi. Daha sonra medyada çocuğunun benimle çekildiği bu fotoğrafı gördüm. Bu yüzlerce kişinin yaptığı bir şey. Buraya herkes geldi. Gelmeyen kalmadı ki... Benim herkesle birlikte fotoğrafım var. Dolayısıyla, beni ziyaret etmeye ve benimle fotoğraf çektirmeye dayanarak iddialarda bulunmak çok anlamsız.” (Sedat Ergin’e göre, Adil Öksüz’ün aile çevresinin para hareketleri ve iş ilişkileri Fetullah Gülen’i yalanlıyor.)

Öksüz’le yakınlığını gizlemeyi başaramayan Fetullah Gülen, arkasından, bir “operasyon hamlesi” olduğu besbelli şu iddiayı ortaya atmıştı: “Adil Öksüz MİT ajanıdır.”

Bu iddiayı ilk kim satın aldı, biliyor musunuz? Kemal Kılıçdaroğlu.

Hatırlarsanız, FETÖ mamulü “kontrollü darbe” iddiasını da Kılıçdaroğlu satın almıştı.

Hükümetten yalanlama gelince (elinde bu konuda bir bilgi ya da belge varsa, açıklaması gerektiği söylenince) bu kez, “Adil Öksüz’ün sıradan bir kişi olmadığını anlatmaya çalışıyorum” diye yan çizmişti. Sonra da bombasını patlatmıştı: “Adil Öksüz öldürülebilir.”

Dün, Adil Öksüz’ü salıverdiği için tutuklanan hâkimin “itirafçı” kimliğiyle verdiği ifadeyi okudum.

Darbeyi FETÖ’nün yaptığını, Adil Öksüz’ün de bu yapıyla ilişkili olduğunu söylüyor ama herkesin malumu bu bilgileri aktarmak dışında yeni ve ilginç bir şey söylemiyor.

Kılıçdaroğlu’nun “öldürülebilir” tahmini bence daha ilginç bilgileri içeriyor.

Öksüz öldürülürse (ya da öldürülmüşse), bu durum, MİT iddiasının teyidi anlamına gelecektir. Yani, “MİT’le bağlantısı ortaya çıkmasın diye öldürüldüğü” tezviratı yapılacaktır.

Bu da, “kontrollü darbe” iddiasının gerekçesi olarak kullanılacaktır.

Fetullah Gülen bir şey söylüyorsa, mutlaka arkasında operasyonel amaçlar yatıyordur.

Kılıçdaroğlu, Gülen’in söylediklerine “mikrofonluk” yapıyorsa ve bir de “öldürülebilir” şeklinde (“korktuğunu” söylediği) tahminlerde bulunuyorsa, bu da operasyon için düğmeye basıldığı anlamına geliyordur.

Devlet, Adil Öksüz üzerinden FETÖ’yü sıkıştırmaya çalışıyor ama asıl operasyonu “FETÖ-Kılıçdaroğlu konsorsiyumu” yapıyor: Adil Öksüz üzerinden MİT’i zan altında bırakıyor. Yani, 15 Temmuz’u devlete ihale etmeye çalışıyor.

Ahmet Kekeç Diğer Yazıları