Yazarlar

Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Davutoğlu yalan söylüyor

Ahmet Kekeç tüm yazıları

Buyurmuş ki (Selahatin Demirtaş’ın dokunulmazlığının kaldırılmasıyla ilgili olarak): “Demirtaş’ın tutuklu olmasına ne ben ne partim bu çerçevede onay vermez yani olumlu görmez. (….) O zaman çıkıp açık şekilde kendim için kaldırmadığım dokunulmazlığı başka siyasiler için kaldırmam dedim ve dokunulmazlıkların bütün siyasilere teşmil edilebilecek şekilde genişletilmesini sağladım. Yani kendi dokunulmazlığımı kaldırmadan Başbakan olarak Demirtaş’ın dokunulmazlığının kaldırılmasına izin vermedim. Benim de kalktı dokunulmazlığım o anda.” 

Fıkrada olduğu gibi, “neresini düzelteceksin?” 

Birincisi, “dokunulmazlıkların bütün siyasilere teşmil edilebilecek şekilde genişletilmesini sağladım” diyor ki, yalan söylüyor... 

Bu iş, Davutoğlu’nun inisiyatifiyle gerçekleşmemiştir. 

İkincisi, CHP, “O zaman tüm dokunulmazlıkları kaldıralım” önerisiyle gelmiştir, Davutoğlu da “balıklama” atlamıştır ve tüm dokunulmazlıklar kaldırılmıştır. 

Üçüncüsü, “Kendi dokunulmazlığımı kaldırmadan Başbakan olarak Demirtaş’ın dokunulmazlığının kaldırılmasına izin vermedim” diyor ki, ortada “izin”le açıklanabilecek “iradî” bir durum yoktu. 

Doğrudur, kendi dokunulmazlığının kaldırılmasına parmak kaldırmıştır (çünkü tuzu kuruydu) ama Selahattin Demirtaş’ın içeride yatmasının da “en etkin” mesullerinden biridir. 

KEMAL BEY’İN HORASANLI ARKADAŞI 

Önce, Almanya’da Türk okullarının açılmasına engel olacağını söylemişti... 

Sonra, Erdoğan’ın Libya’ya teröristleri gönderdiğini güya “faş” etmişti. 

Gerçi Almanlar yalanladı, “Asıl teröristler Hafter’in safında” dediler ama hemşireyi durduramadılar. 

İsmi Sevim Dağdelen... Alman Sol Parti milletvekili...  

Biz bu ismi, daha önce, Fazıl Say’a hapis cezası verildiğinde duymuştuk.  

Çıktı ve “AB, Türkiye’yle müzakereleri derhal durdurmalıdır” dedi.  

Hafif esmer bir hemşiremiz...  

Muhtemelen, Kemal Kılıçdaroğlu gibi, Horasan boylarından gelme bir Türk. Pardon, Kürt... 

Duisburg doğumlu.  

Doğduğu şehirde çeşitli işlerde çalışmış. Garsonluk filan yapmış. Hırslı ve çalışkan olduğu için, sonradan merak sardığı siyasette ikbal basamaklarını hızla tırmanmış. Milletvekili olmuş.  

Bu iki Horasanlı’nın ortak özelliği şu:  

Doğdukları toprakları sevmiyorlar.  

Daha doğrusu, ülkelerinden nefret ediyorlar.  

Kılıçdaroğlu iyi kötü bu duygusunu gizleyebiliyor.  

Sevim Dağdelen’de teenni yok. Sözünü sakınmıyor. Doğrudan dalıyor. Kafa göz yarıyor. Söz Türkiye’den açılmaya görsün, hemen o sihirli cümleyi yapıştırıyor: “AB, Türkiye’yle müzakereleri derhal durdurmalıdır.” 

FETÖ operasyonlarının hız kazandığı dönemde de Alman Sol Parti milletvekili olarak çıkmış, “AB, Türkiye’yle müzakereleri derhal durdurmalıdır” demişti.  

Sevim Hanım’ın PKK ilişkisi “empati” düzeyinde değil.  

Kalpten bağlı PKK’ya.  

Denilebilirse, PKK’nın Alman Sol Parti temsilcisi...  

Bunu gizlemiyor.  

Hatta “bağlılığından” gurur duyuyor.  

Bir meclis oturumuna PKK bayrağıyla gelmiş, oturum boyunca elindeki paçavrayı sallayıp durmuştu.  

Gözü Türkiye düşmanlığından başka bir şey görmüyor.  

Soykırım yasa tasarısı Alman meclisine geldiğinde, ilk “evet” oyunu Sevim Dağdelen vermişti.  

Bütün bunları niçin anlattım?  

Kemal Kılıçdaroğlu Almanya’ya gittiğinde, mutlaka Sevim Dağdelen’le buluşuyor. Son buluşmalarında yanlarında, yine PKK sever milletvekili Helin Evrim Sommer de bulunuyordu.  

Bu iki Horasanlı buluştuklarında ne konuşuyorlar? 

Ne olacak? Türkiye’yi çekiştiriyorlar. 

Hem de “Türkiye’yi nasıl durdururuz?” diye fikir teatisinde bulunuyorlar. 

Ahmet Kekeç Diğer Yazıları