Yazarlar

Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Boşboğazlığın işe yaradığı anlar

Bir yakını FETÖ’den hüküm giymiş... Bütün tartışmalı kararların altında imzası var..

Esasında varlığı da tartışmalı.

Twitter’de paylaştığı mesajdan sonra yedi cibilliyeti araştırıldı... Kim tarafından Anayasa Mahkemesi üyeliğine atandığı, onu atayanların ilişkileri ve iltihakları, hatta siyasi angajmanları (siyasi eğilimleri) masaya yatırıldı.

Şu görüldü:

Pek tekin biri değil Anayasa Mahkemesi üyesi Engin Yıldırım.

Tartışmalı olmaktan hoşlanıyor...

Ve sosyal medyada küçük yaramazlıklar yapıyor...

Makamının kabul etmeyeceği yaramazlıklar...

Mesela İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yla dalaşıyor.

Hükümete laf sokuyor.

Fena halde tarafını belli ediyor.

Biraz da “aceleci” bir üye...

Fuat Uğur’dan okumuştum: “Işıklar yanıyor” mesajını yayınlamasaydı ve büyük gürültüler koparmasaydı, Anayasa Mahkemesi Enis Berberoğlu’yla ilgili kararı açıklayacaktı. Yani devlete (sadece hükümete değil, dikkat) “muhtıra” verecekti.

Boşboğazlık her zaman da zararlı değilmiş.

Bazen işe de yarayabiliyormuş. 

BU NASIL MAHKEME?

Demokratik Batı ülkelerinde de benzerlerine rastlanan Anayasa Mahkemesi’nin temel görevi, yasaların anayasaya uygunluğunu denetlemektir...

Fakat demokratik Batı ülkelerinde denetim ille de özel mahkemeler eliyle yapılmaz... Yani, denetim organlarının “Anayasa Mahkemesi” ismini taşımaları gerekmez. Normal mahkemeler de bu işe (denetleme işine) bakabilir.

Biz, daha ileri bir adım attık, denetleme fonksiyonunu yerine getirmesi için, bir tür “ihtisas mahkemesi” olarak Anayasa Mahkemesi’ni kurduk.

Problem de bundan sonra başladı işte...

“Kuvvetler Ayrılığı”nın, yargı lehine bozulduğu ve “hiyerarşik ayrılığa” dönüştüğü sert siyasal ortamlarda Anayasa Mahkemesi üzerine vazife olmayan işlere bulaştı.

Mesela, “Tedbirler Kanunu” adı verilen utanç yasasını hukuka uygun buldu.

Bu kanun, 60 darbesini eleştirmeyi yasaklıyordu.

Gerekçeli kararında ne yazıyordu, biliyor musunuz?

Özetleyerek (basit ifadelerle) aktarıyorum: “60 müdahalesi darbe değil, devrimdir. Devrimler eleştirilemez. Dolayısıyla, devrimlerin eleştirilmesini yasaklayan Tedbirler Kanunu hukuka uygundur.”

Bu örnek bile, Anayasa Mahkemesi’nin hangi temel fonksiyonu (!) icra etmek üzere “kurulduğunu” anlatmaya yetiyor.

Bol bol siyasi alana girdi, bürokratlara hiç dokunmadı...

Bilakis, bürokratların hukuk dışı eylemlerini taltif etti...

Mesela aynı zamanda bir “silahlı bürokrasi” kalkışması olan 12 Eylül darbesini anayasaya ve hukuka uygun buldu. Bununla yetinmedi, darbecileri teşekkür ziyaretine gitti.

Bizim bildiğimiz anayasa yargısı organları, “olan” kanunları denetler...

Fakat bizim Anayasa Mahkememiz, “olmayan” kanunları bile denetledi. Daha doğrusu, olmayan kanunlara atıf yaparak, başörtüsünü yasakladı.

Yine bizim bildiğiniz anayasa yargısı organları “usul” denetimi yapar, “esas”a giremez.

Bizim Anayasa Mahkememiz, yeryüzünde bir “ilk”i gerçekleştirdi, bir anayasa değişikliğini “esas”tan görüştü ve iptal etti. 

Ahmet Kekeç Diğer Yazıları