İstanbul'u 510 yıl önce yıkan kıyamet: Kıyamet-i Sugra

Sabah gazetesi yazarı Erhan Afyoncu, 2. Bayezid zamanında 1509’da yılına İstanbul’da yaşanan depremi yazdı. Afyoncu, “Bu deprem İstanbul için o kadar yıkıcı olmuştu ki, tarihçiler tarafından “Kıyamet-i Sugra”, yani “Küçük Kıyamet” olarak adlandırılmıştı” diyor.

İstanbul'u 510 yıl önce yıkan kıyamet: Kıyamet-i Sugra

Erhan Afyoncu’nun Sabah’taki yazısının bir bölümü şöyle:

10 Eylül 1509 günü gece saat dörtte İstanbul büyük bir depremle sallandı. İnsanlar ne olduğunu anlayamadan bütün şehir harap olmuştu. 1509 İstanbul depremi, uzmanların ifadelerine göre 1000 yılından sonraki dönemde Doğu Akdeniz'de meydana gelen en büyük depremdi. Bolu'dan Edirne'ye kadar olan sahada kendini hissettirmişti. Bursa, İznik, Gebze, İzmit Körfezi, Bolu, Gelibolu, Edirne, Dimetoka gibi yerleri de etkilemişti. Dönemin yerli ve yabancı kaynaklarına göre 5 ile 13 bin arasında insan ölmüştü. 10 binden fazla insan da yaralanmıştı.

İstanbul'un nüfusunun bu yıllarda 200 bin civarında olduğu düşünülürse, şehir halkının yaklaşık yüzde onu deprem sonucu ya ölmüş veya yaralanmıştı. Depremin gece meydana gelmesinden dolayı ölü sayısı fazlaydı ve sağ kalanlar ne olduğunu anlayamadan kendilerini evlerinden dışarı atmışlardı.

DENİZDE DEV DALGALAR

Deprem yüzünden denizde büyük dalgalar meydana gelmiş ve Galata ve İstanbul surlarını aşan dalgalar şehrin içine kadar girmişti. Ancak bu dalgaların şehir surlarını ve evleri yıktığına dair bir bilgimiz yok. Tarihî kaynaklardaki bilgilerin azlığı sebebiyle bu depremde dalgaların ne kadar etkisi olduğunu bilemiyoruz.

ŞEHİR HARAP OLDU

109 cami tamamen yıkılmıştı. Ayakta kalanların çoğunun ise minaresi hasar görmüştü. 1070 ev yıkılırken, İstanbul surlarında bulunan burçlardan 49'u ya yıkılmış veya tahrip olmuştu. İstanbul'un o dönemde en büyük iki camii olan Fatih ve Bayezid camilerinin kubbeleri ve sütunları tahrip olmuştu.

Camilerin yanlarındaki medrese ve hastaneler de depremden etkilenmişti. Ayasofya Camii'nin ise fetihten sonra yapılan minaresi yıkılmıştı. Rumeli Hisarı, Anadolu Hisarı, Anadolu Kavağı'ndaki Yoros Kalesi ile Kız Kulesi deprem sonucu hasara uğramışlardı.

Topkapı Sarayı da depremden nasibini alan yerlerdendi. Sarayda İkinci Bâyezid'in yatak odası bile çökmüş ancak padişah birkaç saat önce odadan ayrıldığı için canını kurtarmıştı. İkinci Bâyezid, on gün saray bahçesinde kurulan çadırda kaldıktan sonra Edirne'ye gitti. Deprem halkın hayatını alt üst etmişti. İnsanlar kıyametin geldiğini düşünüyorlardı. Nitekim bu deprem İstanbul için o kadar yıkıcı olmuştu ki, tarihçilerce "Kıyamet-i Sugra", yani "Küçük kıyamet" olarak adlandırılmıştı. Depremin halk üzerindeki en önemli tesiri barınma konusundaydı. 1070 ev yıkılmıştı ama şehirdeki binlerce evde de hasar yoktu. Ancak sarsıntıların bir buçuk ay sürmesi insanların evlerine uzun müddet girmesini engelledi. Mevsim yaz olduğu için dışarıda barınma büyük bir sorun olmadı. Şehirdeki gıda depolarının, dükkânların, fırınların ve değirmenlerin yıkılması veya harap olması da yiyecek sıkıntısı doğurmuştu. Şehrin suyollarının, yani içme suyu şebekesinin deprem sonucu yıkılması da insanların içecek su bulmalarını zorlaştırmıştı.

İKİ AYDA İMAR EDİLDİ

Depremden sonra Divân-ı Hümâyun toplandı. Felaketin izlerinin silinmesi için kararlar alındı. İstanbul yeniden imar edilecek ve her evden 22 akça ek vergi alınacaktı. İstanbul'daki durumun tespiti için hasar gören yerlerin keşfi yaptırıldı. Daha sonra şehrin imarı için bütün imparatorluk çapında harekete geçildi. Anadolu ve Rumeli'den onbinlerce işçi, usta duvarcı ve marangoz İstanbul'a getirildi. Ayrıca malzeme temini için askerlerden faydalanıldı. İstanbul'daki imar faaliyetleri 29 Mart 1510'da başladı ve çok kısa bir süre zarfında 1 Haziran 1510'da bitirildi. İyi hazırlık yapıldığı için 2 ay gibi kısa bir zamanda şehrin surları, köprüler Rumeli ve Anadolu hisarlarının tahrip olan yerleri, Kız Kulesi, evler, camiler, medreseler, hanlar, çeşmeler ya baştan inşa edilmiş veya tamir edilmişti.

Tüm Tarih haberleri için tıklayın