2005’ten bu yana iç sahada Beşiktaş’a karşı yenilmeyen F.Bahçe; 10 galibiyet, 7 beraberlik almıştı. Bu sebeple özgüvenleri yüksekti. Dünle birlikte galibiyet sayısı 11’e çıktı. Uzun yıllardır Fenerbahçe-Beşiktaş maçlarını izliyorum. Beşiktaş’ı futbolcu kimliği olarak bu kadar zayıf bir kadroyla seyretmemiştim. Ev sahibinde Ozan, Kruse ve Deniz üçlüsü ileride pres yaparak Beşiktaş’ın bilinçli bir şekilde çıkmasını engelledi. Ersun Yanal’ın savunmanın göbeği için yaptığı Serdar-Jailson tercihi bir miktar mantıklıydı. Jailson orta saha özellikli olduğu için ayaklarına daha hakim. Serdar ise daha “sav uk” ve “hamle” oyuncusuydu. Böyle olmasına böylelerdi ama Serdar Aziz daha çok “El bombası” gibiydi. Her maçta “sarı-kırmızı kart” tehlikesi, “penaltı yaptırma” tehditlerini cebinde taşıyor. Vida’ya yaptığı hareket net penaltıydı! Hiç mi düşünmüyor bilmiyorum. Jailson da geleneksel hale gelen büyük hatasına imza attı. Bunda da Burak Yılmaz karşı karşıya kaçırdı. Ama söylediğim gibi Beşiktaş’ın ne orta sahası ne de kanatları işledi. Daha etkili bir rakiple karşı karşıya gelselerdi, yapılan hataların bedeği çok ağır olurdu. Beşiktaş, uzatmalarla birlikte 50 dakikaya çıkan ilk yarıda kaleyi tutan ilk şutuyla golü buldu. Onun haricinde de pek gözükmedi. Isla ve Dirar’a fazla iş düşmedi. O kadar iş düşmedi ki Isla, 3. golde Beşiktaş ceza sahasında Muriqi’ye asist yaptı. Caner ve Lens’in gereksiz sinirli halleri de Beşiktaş’ın çözmesi gereken sorunlardan... Ozan’ın attığı güzel gol şapka çıkarılacaklardan... Tolga’nın şutunda Karius’un yaptığı kurtarış ise alkışlanacak cinstendi. Derbinin genelinde Fenerbahçe iyiydi. Beşiktaş’ta sadece Atiba ayakta kaldı. Bir de şöyle bir durum var. “Beşiktaş’ın Abdullah Avcı’yla işi zor” değil. Avcı’nın bu kadroyla işi zor!