ABD'nin Suud için ikinci bağımlılık kozu... Arş. Gör. Mehmet Rakipoğlu yazdı

ORSAM Körfez Çalışmaları Arş. Gör. Mehmet Rakipoğlu, ABD'nin Suudi Arabistan istihbaratının şaşırtan bin Selman iddiasını Açık Görüş'te değerlendirdi.

ABD'nin Suud için ikinci bağımlılık kozu... Arş. Gör. Mehmet Rakipoğlu yazdı

Kaşıkçı raporundakine benzer şekilde Biden'ın el-Cabiri meselesini Suudi Arabistan'ı ABD'ye daha fazla bağımlı kılma adına araçsallaştıracağı tahmin edilebilir. Nitekim 60 Minutes programına el-Cabiri'den sonra katılan CIA eski müdür yardımcısı Michael Morell, el-Cabiri'nin ABD nezdindeki öneminden bahsetti. Morell'in ifadelerine göre el-Cabiri el-Kaide'nin ABD'de planladığı birçok eylemin önüne geçilmesinde kritik rol oynadı. ABD'de 60 Minutes programına katılan Suudi Arabistan istihbaratının iki numaralı ismi el-Cabiri, Suud dış siyasetinde istihbaratın nasıl çalıştığına dair önemli bilgiler verdi. Bu anlamda verdiği ilk şok edici bilgi bin Selman'ın Kral Abdullah'ı öldürmek istediğini beyan ettiği bir videonun varlığı idi.

Suudi Arabistan istihbaratının iki numaralı ismi Saad el-Cabiri 6 Ağustos 2020'de Veliaht Muhammed bin Selman'a karşı Amerikan yargısında dava açmıştı. Davanın temel konusu bin Selman'ın Kaşıkçı cinayeti sonrası Tiger-1 isimli suikast timini el-Cabiri'yi öldürmek üzere Kanada'ya göndermesiydi. ABD'de FBI ve CIA gibi üst düzey kurumlar bin Selman'ı Kaşıkçı cinayetinde parmağı olmakla suçlamıştı ve söz konusu durum bin Selman'ın ve Suud rejiminin köşeye sıkışmasına neden olmuştu.

BEKLENEN İLGİYİ GÖRMEDİ

Fakat el-Cabiri'nin bin Selman'a karşı açtığı dava uluslararası kamuoyunca beklenen ilgiyi görmedi ve bin Selman aradan bir yıl geçmesine rağmen henüz ABD yargısı ve siyasi erki tarafından cezalandırılmadı. Bununla beraber el-Cabiri geçtiğimiz günlerde Amerikan'ın popüler kanallarından olan CBS'nin 60 Minutes programında Suud rejimi ile ilgili röportaj verdi. El-Cabiri'nin röportajda dile getirdikleri, ABD'de bin Selman'a karşı açtığı davadan çok daha önemli meseleleri gün yüzüne çıkarttı. Nitekim el-Cabiri Suud siyaseti açısından kritik konumlarda görev yapmış bir isim. 61 yaşında olan el-Cabiri bin Selman'ın 2015'ten sonra tedrici şekilde yükselişine kadar krallıkta saygınlığa sahipti.

NEDEN GÖREVDEN ALINDI?

Amerikan'ın Suudi Arabistan'daki adamı olarak bilinen Muhammed bin Nayif ile yakınlığı ile bilinen el-Cabiri Suud istihbaratının en üst düzey isimleri arasında sayılıyordu. Fakat 2017'de Kral Selman'ın bin Nayif'i görevden alıp yerine bin Selman'ı ataması el-Cabiri'nin Suud siyasetindeki konumunun değişmesine yol açtı. Bu anlamda Kral Selman oğlu bin Selman'ı veliaht yaparak bin Nayif ve takım arkadaşlarının tasfiye edilmesini sağladı. El-Cabiri 2015'e kadar bin Nayif'e güvenlik danışmanlığı yapıyordu. Fakat bu görevden de bin Selman tarafından alındı.

2017'de bin Selman'ın yolsuzlukla mücadele kapsamındaki tutuklamaları başlatmadan hemen önce ilk olarak Türkiye sonra Almanya ve en son Kanada'ya iltica eden el-Cabiri bin Selman'ın arananlar listesine yerleşti. Bu anlamda Suud rejimine tehdit oluşturduğu, kamu mallarını kişisel çıkarları için kullandığı, terörle mücadeleyi baltaladığı gibi iddialarla Interpol tarafından kırmızı bültenle arananlara eklendi.

EL- CABİRİ, BIDEN'A GÜVENİYOR

Fakat gerek Kanada gerekse ABD Suudi Arabistan'ın el-Cabiri davasında yanında durmadı. Aksine Kanada istihbaratı el-Cabiri'yi öldürmek için gönderilen timi yakından takip etti ve suikastın gerçekleşmesini engelledi. Kanada istihbaratı el-Cabiri'ye Suudi Arabistan'a ait hiçbir binaya yaklaşmamasını da telkin etti. Benzer şekilde ABD kongresinden dört senatör de el-Cabiri'nin yanında durarak başkan Trump'a mektup yazdı. Senatörler Trump'a el-Cabiri'nin yakınlarının serbest bırakılması noktasında ABD'nin inisiyatif alması gerektiğini vurguladılar. Trump senatörlerin tavsiyelerini dikkate almadı, meseleyi Suud'un iç işleri olarak okudu. Fakat Trump'ın iktidardan gitmesi ve insan hakları, demokrasi gibi müphem kavramları önemseyen demokrat bir başkanın iktidara gelmesi el-Cabiri meselesini tekrar gün yüzüne çıkardı. El-Cabiri, Biden iktidarının bin Selman'ı köşeye sıkıştırabileceğini ve ailesinin serbest bırakabileceğini düşünüyor olmalı. Nitekim Suud rejimi ile ilgili şok edici bilgileri ABD'nin CBS kanalına verdiği röportajda ortaya koydu.

DOKUZ KRİTİK MESAJ

Birçok devlet yöneticisinin prestij elde etme adına katıldığı 60 Minutes programına katılan el-Cabiri, Suud dış siyasetinde istihbaratın nasıl çalıştığına dair önemli bilgiler verdi. Bu anlamda verdiği ilk şok edici bilgi bin Selman'ın Kral Abdullah'ı öldürmek istediğini beyan ettiği bir videonun varlığı idi. El-Cabiri videonun halen bir yerde saklandığını ve kendisinin bu yeri bildiğini belirtmesinin yanında bin Selman'ın Kral Selman'dan önceki kral olan Abdullah'ı öldürme yönünde isteği olduğunun ortaya çıkması, krallıktaki taht oyunlarının ne kadar çetin olduğunu ortaya koyuyor. İkinci ilginç bilgi el-Cabiri'nin bin Selman'ın Kral Abdullah'ı öldürmek için Rusya'dan zehirli bir yüzük aldığını ifade etmesi. Söz konusu durum krallıktaki taht oyunlarında dış aktörlerin nasıl aktif rol aldığını kanıtlıyor. Üçüncü bilgi bin Selman Kral Abdullah'ın ölmesi sonrası dönemin Veliahtı bin Nayif ile el sıkışırken ve ona saygı gösterirken "Babamın tahta geçmesini ben sağladım." Şeklinde ifadelerle bin Nayif'e mesaj gönderiyor olması. Söz konusu durum da bin Selman'ın ne kadar tehditkâr ifadeler kullanıyor olabileceğini ortaya koymakta. Dördüncü el-Cabiri öldürülmesi durumunda yayınlanacak olan bir video kasetten bahsediyor. Bu videoda el-Cabiri Suud rejiminin nasıl muhalifleri öldürdüğünü ve ABD ile nasıl bir iş birliği içerisinde olduklarını anlatıyor. Beşincisi bin Selman el-Cabiri'ye Avrupa'daki muhalifleri kaçırmasını emrediyor olması. Söz konusu durum el-Cabiri'nin de masum olmadığını kanıtlamakla birlikte bin Selman'ın Mübarek, Kaddafi, Saddam gibi klasik Ortadoğu diktatörü olma yönünde geniş çaplı çalıştığının işareti. Altıncısı, el-Cabiri bin Selman'ın katil ve psikopat biri olduğunu ifade ediyor. Bin Selman'ın ruh sağlığının yerinde olmadığını belirten el-Cabiri, Suud rejiminden ciddi anlamında korkuyor. Yedinci olarak el-Cabiri'ye göre kendisi ölmeye hazır. Çünkü bin Selman ancak el-Cabiri öldürülürse rahatlayacak. Sekizinci ve en önemli olarak el-Cabiri bin Selman'ın korktuğu bilgilere sahip. Söz konusu bilgiler el-Cabiri'yi bin Selman nezdinden potansiyel tehdit kılıyor. Dokuzuncu olarak el-Cabiri meseleyi ABD mahkemelerine taşıyor ve meseleyi ABD-Suudi Arabistan ilişkilerinde gerilimli alanlara yerleştirmek istiyor.

ULUSLARARASI BOYUT

Nitekim el-Cabiri Amerikan yönetimi ve Amerikan halkına çocuklarının serbest bırakılması noktasında çağrıda bulunarak meseleyi Suud içi güç mücadelesi bağlamından ABD-Suudi Arabistan düzeyine taşıyor. Dahası el-Cabiri uluslararası toplumun halihazırda belli ölçüde rahatsızlık duyduğu bin Selman'ı köşeye sıkıştırmasını istiyor. Fakat uluslararası toplum dünyanın en büyük insani krizine dönüşen Yemen'de dahi gereken adımları atmıyorken bin Selman'ın iktidar mücadelesine doğrudan müdahil olması zor. Benzer şekilde her ne kadar Biden seçim kampanyası boyunca Suud rejimine yönelik eleştirel tutum sergilemiş olsa da Kaşıkçı cinayeti raporu sonrası bin Selman ve suikast timine yönelik karşı adım- yaptırım kararı almaması Biden'ın ne kadar ikircikli adımlar attığını ortaya koyuyor. Dolayısıyla kısa vadede el-Cabiri meselesi Arap medyasında ses getiren fakat uzun vadede bin Selman'ın krallık yolunu tıkamayan bir gelişme olarak okunabilir. Bu anlamda Kaşıkçı raporundakine benzer şekilde Biden'ın el-Cabiri meselesini Suudi Arabistan'ı ABD'ye daha fazla bağımlı kılma adına araçsallaştıracağı tahmin edilebilir. Nitekim 60 Minutes programına el-Cabiri'den sonra katılan CIA eski müdür yardımcısı Michael Morell, el-Cabiri'nin ABD nezdindeki öneminden bahsetti. Morell'in ifadelerine göre el-Cabiri el-Kaide'nin ABD'de planladığı birçok eylemin önüne geçilmesinde kritik rol oynadı. Bu anlamda el-Cabiri'nin ABD çıkarlarına hizmet ettiği ve ABD halkını koruduğunu belirten Morell, Biden'ın meseleye dahil olmasını sağlayabilir. Biden da el-Cabiri'nin ABD'ye olan katkılarını bahane ederek meseleyi bin Selman'a karşı stratejik bir koz olarak kullanabilir. Dolayısıyla Biden'ın demokratları tatmin eden basit eleştirel bir retorik üzerinden Suud rejimini köşeye sıkıştırması muhtemel. Bin Selman'ın Kaşıkçı cinayetine benzer şekilde muhalif bir Suudi vatandaşını Kanada'da öldürme girişimi, veliaht prensin eleştirel tutumlara karşı sıfır toleransı olduğunu gösteriyor.

  • açık görüş
  • ORSAM Körfez Çalışmaları
  • Arş. Gör. Mehmet Rakipoğlu
Tüm Siyaset haberleri için tıklayın