Bir zamanlar Suriye

Suriye denilince istisnasız hepimizin aklına savaş görüntüleri geliyor. Yıkılmış, bombalanmış şehirler, yaralı, kanlar içinde bedenler, yok olmuş mabetler. Savaş neredeyse hafızalarımızdaki Suriye'yi de tahrip edip ortadan kaldıracak. Gazeteci-yazar Taha Kılınç, buna izin vermemek için savaş öncesi Suriye'ye dair bildiklerini kaleme aldı.

Bir zamanlar Suriye

GÜLCAN TEZCAN

Gazeteci-Yazar Taha Kılınç'ın kaleme aldığı Bir Rüyayı Hatırlar Gibi: Savaştan Önce Suriye kitabı Ketebe Yayınları'ndan çıktı. İlk kez 2001 yılında dil öğrenmek için Suriye'ye giden Kılınç'ın, daha sonra ülkeye gerçekleştirdiği seyahatleri ve savaşın meydana getirdiği acı bilançonun öncesindeki yaşamı ayrıntılı olarak anlattığı kitap hem hafıza tazelemek hem de Suriye ile ilgili belleği canlı tutmak için önemli bir kaynak.

GÜNLÜK HAYATTAN İZLER

Bir zamanlar Suriye, sokaklarında çocukların neşeyle koşturduğu, minarelerinden ezanların gür bir sedayla okunduğu, mahallelerinde günlük hayatın tüm albenisiyle yaşandığı, çarşılarında envai çeşit hoş kokunun uçuştuğu bir ülkeydi. Ancak Arap Baharı ile başlayan süreç son on yılda ülkede büyük bir yıkıma yol açtı. Peki Suriye savaştan önce nasıl bir yerdi? 2011 yılından önce ülkeyi ziyaret edenlerin dillerinden düşürmedikleri şehirleri, sokakları, insanları nasıldı? Bütün bu sorular Ortadoğu ve İslam coğrafyası üzerine yıllardır çalışan Taha Kılınç'ın kaleminden çıkan "Bir Rüyayı Hatırlar Gibi: Savaştan Önce Suriye" kitabıyla cevap buluyor.

Suriye ziyaretlerinde sosyal ve gündelik hayatı, tarihî yapıları, siyasetin hayatı nasıl etkilediğini, ülkenin iç dinamiklerini ve farklı katmanlar arasındaki ilişkiyi yakından tanıma fırsatı bulan Kılınç, kitapta bu tecrübelerini kaleme alarak savaştan önceki Suriye'nin fotoğraflarıyla kayda alıyor.

GELECEK NESLE SAVAŞ ÖNCESİ SURİYE'DEN NOTLAR

Bir Rüyayı Hatırlar Gibi: Savaştan Önce Suriye'nin sadece bugün için değil, gelecek için ne anlama geldiğini ise Taha Kılınç şu cümlelerle özetliyor: "... Tasvir etmeye çalıştığım manzaranın, bizim şahit olduklarımızı ancak kitaplardan okuyacak olan gelecek nesillere, kendi tarihlerini yazarken ışık tutacağını ve yol göstereceğini ümit ediyorum. Biz kendi dönemimizde sadece 'şahitlik' yapmakla yetinmek durumunda kaldık. Belki onlar, bizim tecrübelerimizden de çıkaracakları derslerle, kendi dönemlerinde belli hataların tekrarlanmaması için gerekli tedbirleri almayı başarırlar. Tarihi okumaktan ve yazmaktan murat, zaten başka nedir ki?"

Tüm Kitap haberleri için tıklayın