Saç ekimiyle ilgili yapılan bilimsel araştırma ses getirdi
Saç Sağlığı ve Tedavileri Uzmanı Aziz Aksöz tarafından 1030 hasta ile Türkiye’de yapılan bilimsel araştırma sonucunda, bir kök saçtan nasıl daha fazla saç teli ortaya çıkarıldığı ispatlandı. Araştırma Avrupa’nın en saygın dergilerinden olan European Journal of Plastic Surgery’de yayınlanarak tıp dünyasının dikkatini çekti.
Saç Sağlığı ve Tedavileri Uzmanı Aziz Aksöz’ ün literatüre yaptığı önemli katkılardan bir tanesi olan ve 994’ü erkek, 36’sı kadın katılımcının yer aldığı 1030 vakalık bir serinin sonuçlarını yansıtan bu araştırma, Avrupa’nın en saygın plastik cerrahi dergisi olan European Journal of Plastic Surgery’de yayınlanarak tıp dünyasının dikkatini çekti.
Son derece düşük komplikasyon oranları, yüksek greft rakamları ve uzun dönemde dahi ortalamanın çok üzerinde elde edilen saç yoğunlukları ile dikkat çeken makale, bilim dünyasında ses getirdi.
Aziz Aksöz bu konuyla ilgili şunları söyledi: “Bilindiği üzere saç ekim cerrahisinde foliküler ünite kavramıyla beraber yeni bir çağ başlamıştır. Foliküler ünite saç kökü ile beraber onu besleyen ve koruyan salgı bezlerinin bütünüdür. Modern saç ekimi işlemlerinde bu ünite tamamen transfer edilmektedir. Bu sayede ekilen saç alındığı bölgede nasıl uzuyor ve davranıyorsa aynı şekilde uzar ve davranır. Böylelikle en doğal sonuç elde edilebilir.
Modern saç ekimi yöntemlerinde bahsi geçen foliküler ünitenin en hassas şekilde korunarak verici alandan alınıp alıcı alana hiç zarar görmeden yerleştirilmesi saç ekiminin en hassas basamağıdır. Foliküler ünite tamamen sağlıklı bir şekilde transfer edilebilirse yaşama şansı en yüksek olur. Modern olmayan saç ekimi yöntemlerinde saç kökleri yardımcı bezler olmadan transfer ediliyordu ve bu yüzden başarı oranı oldukça düşüktü.
Her bir foliküler ünitede 1,2,3,4 hatta 5 saç kökü bulunabilir. Bu saç köklerinin hasar görmeden transfer edilmesi kritik önem taşır. Kişinin foliküler ünitesinde kaç adet saç kökünün bulunduğu tamamen kişi ile alakalıdır ve bu durum tamamen genetik içeriklidir. Kişinin foliküler ünitesinde ne kadar çok saç kökü bulunursa, transfer edilen saç kökü sayısı da o derece artar. Kişinin kaç adet saç kökünün alınacağını işlemden önce tahmin etmek mümkün değildir. Bu durum ancak işlem sırasında netlik kazanır.
Değişik etnik gruplar arasında saç kökü yoğunluğu arasında tutarlı farklılıklar olduğu çeşitli çalışmalarda gösterilmiştir. Saç ekiminde kozmetik başarının sırrı cerrahi ekibin yeterliliği kadar, kişinin saç kökü yoğunluğu ile de alakalıdır.
Bizim çalışmamızda saç ekimi yaptığımız 1030 hastanın işlem öncesi sırasında ve sonrasında elde edilen veriler analiz edilerek sonuçlar sunulmuştur” dedi.
Aziz Aksöz sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Geriye dönük klinik çalışmamız 2014 -2018 yılları arasında işlem gören 1030 hastanın ( 994 erkek, 36 kadın)verilerini incelemektedir. Araştırmanın ilk aşaması olarak tüm hastaların ilk saç ekim seansları ele alındı.
Bütün olgularda verici saç ekim alanı 1mm kısalığa getirilecek şekilde kesildi.
Hastanın saç kalınlığına göre 0.8 mm ve 0,9 mm punclar kullanılarak sedasyon altında lokal anestezi desteği ile Köklerin toplama işlemi yapıldı. Toplanan saç kökleri özel bir solüsyon içinde saç kökü sayısına göre gruplandırılarak ekime hazır hale getirildi. Saç kökünün yaşayabilirliğini arttırmak için solüsyon 4 derecede bekletildi. Daha sonra alıcı alanlar lokal anestezik madde ile uyuşturularak ekim için hazırlandı. Saç kökleri birbirinden 1 – 1.4 mm mesafe kalacak şekilde ekildi. Saç köklerinin yerleştirileceği delikler 1.2 ve 1.5 m’ lik mikro bıçaklar kullanılarak açıldı. Bütün saçlar yerleştirildikten sonra işlem sonrası antibiyotik ve ağrı kesici uygulaması yapıldı. Hastanın özel pansumanı yapılarak ertesi gün yıkama yapılmak üzere taburcu edildi. Hastaların 1 hafta boyunca yıkaması sağlık ekibi tarafından yapıldı.” dedi.
Bütün hastalara FUE metodu uygulandığını söyleyen Saç Sağlığı Ve Tedavileri Uzmanı Aziz Aksöz araştırmanın sonuçlarını şu şekilde değerlendirdi: “Hastaların ortalama yaşı 37.2 idi. En sık işlem yapılan yaş grubu 30-40 arası idi. Hastaların %40’ı bu gruba dahildi. Vakalarda ortalama olarak 3038 foliküler ünite alındığı görüldü. En az 615, en çok 5900 greft alındığı görüldü. En sık alınan greft tipinin 2 saç kökü içeren tip olduğu görüldü.
İşlem sonrasında hastaların üçte birinde görülen ve en sık yaşanan komplikasyonun alın bölgesinde oluşan ödem olduğunu söyleyen Aksöz; “Verici alanda kaşıntının en sık ikinci komplikasyon olduğu görüldü ve13 hasta bu durumdan uzun dönemde de şikayetçi oldu.. 18 hastada şok saç kaybı olduğu görüldü ama tamamı hiçbir müdahaleye gerek kalmadan kendiliğinden iyileşti. Saç kökü iltihabı 14 hastada görüldü ve antibiyotik tedavisi ile sorunsuz iyileşti. Çalışmada oluşan komplikasyon oranının %9.9 olduğu görüldü.”
Foliker ünite ve saç kökü yoğunluğunun saç ekimi sonuçlarında en az cerrahi ekibin becerisi kadar önemli olgular olduğunun bu araştırma ile net bir şekilde anlaşıldığını söyleyen Aziz Aksöz açıklamalarını şu şekilde sürdürdü: “Saç ekimine olan yoğun ilgiden dolayı gün geçtikçe yeni yöntemler ve terimler kendine yer bulmaktadır. Foliküler ünite kavramı saç ekimi kalitesinde yepyeni bir çağ açmıştır. Foliker ünite ve saç kökü yoğunluğunun saç ekimi sonuçlarında en az cerrahi ekibin becerisi kadar önemli olgular olduğu anlaşılmıştır. Literatürde bu konuda birçok çalışma mevcuttur. Afrika kökenli kişilerde saç kökü yoğunluğunun, Asya ve Avrupa kökenli insanlara göre daha düşük olduğu bilinmektedir.
İnsan saçlı derisinde foliküler ünitede birden fazla saç kökü bulunur. Bununla birlikte en sık olarak iki saç kökü içeren foliküler ünitelerin varlığı dikkat çekmektedir. Daha fazla saç kökünün bulunduğu olgularda saç ekiminin daha tatmin edici sonuçlar verdiği bilinmektedir.
Saç ekiminde bir diğer önemli konu işlem sonrasında meydana gelen problemlerdir. Geçmişte çok ciddi problemler yaşanmış olsa da modern saç ekimi yöntemlerinde bu tip sorunlar artık yaşanmamaktadır. Bizim çalışmamızda elde ettiğimiz %9.9 luk oranın diğer yayınlarla karşılaştırıldığında oldukça düşük olması dikkat çekmektedir” dedi.
Alanında iyi, eğitimli, tecrübeli ve el becerisi olan kişilerce uygulandığında sonuçların şaşırtacak kadar mükemmel olduğunu belirten Saç Sağlığı Ve Tedavileri Uzmanı Aziz Aksöz, saç ekiminin, saç kökünün hastadan alınarak yine kendi cildine ekilmesi şeklinde bir işlem olduğunu hatırlatarak ve bunun bir nevi doku transferi olduğunu belirterek, bu uygulamanın özellikle merdiven altı diye tabir edilen sağlıksız koşullarda yapılmasının, hem kişinin elde edeceği sonuç ve hem de sağlık açısından ciddi sorunlar doğurabileceğini dile getirdi.
Aziz Aksöz: “En Çok Düzeltme İşlemi Yapıyoruz!”
Uzmanlar saç ekiminin teknik bir konu olmasının yanında tecrübe ve el becerisinin de saç ekimi operasyonunda en önemli ölçüt olduğu konusunda uyarıyor.
Saç ekiminde uzmanın tecrübesi, el becerisi ve tasarım yeteneğinin önemine değinen Aziz Aksöz; saç ekimi yapılacak bölgede saç kanallarının açılması ve kök alım teknikleri ile ilgili öğrenilmiş bilgi ve kazanılmış tecrübenin; saç ekiminde doğal sonuç için en önemli kıstaslar olduğunu belirtti. Aziz Aksöz, tüm işlemin en çok tecrübe, estetik ve teknik beceri gerektiren en önemli kısım olduğunu sözlerini ekledi.
Estetik ve teknik beceriden yoksun kişilerce yapılan ve saç kanallarının açılması sürecinde yapılan hatalar; kök alım teknikleri ile bilgi ve deneyim yetersizliği nedeniyle en çok “düzeltme operasyonlarını” yaptıklarını söyleyen Aksöz, “Sadece fiyata, rakama bakarak, greft sayısına, reklama bakarak asla ve asla karar vermemeleri gerekir. Bu son derece yanıltıcıdır. Çünkü bu işi suiistimal ve merdiven altında yapanlar en çok reklamını yapanlardır. Sosyal medyada hayallerle insanları bir şekilde kendilerine çekmeye çalışırlar” şeklinde konuştu.