Sporun içerisinde 44 yıldır yer alan ve 6 senedir milli takım antrenörlüğü yapan Özdemir, "asrın felaketi" olarak nitelenen depremlere Nurdağı'ndaki 2 katlı müstakil evinde ailesiyle yakalandı ve enkaz altında kaldı.
Kızı Melisa ile 5 saat sonra enkazdan kurtarılan Özdemir'in eşi Şerife ve yeğeni Emre'nin ise aynı evden cansız bedeni çıkarıldı.
2009 yılında yerleştiği Nurdağı'nda birçok sporcu yetiştiren ve 30'a yakın sporcusunu milli takıma kazandıran Özdemir, halk eğitim merkezi ve belediyenin spor kulüplerinde yetiştirdiği çok sayıda sporcusunu da depremde kaybetti.
Bir süre çadır ve konteyner kentlerde kalan Özdemir, yaşadığı zorluklar ve acılara rağmen yeniden sporla yaşama bağlandı. Özdemir, öğrencilere psikolojik olarak destek olmak amacıyla depremin hemen ardından 16 Mart'ta ders vermeye başladı.
Ayakta durma dayanağı spor oldu
Hasan Özdemir, AA muhabirine, ayakta durma dayanağının ve Nurdağı'nda kalma sebebinin sadece spor olduğunu belirterek, bu yüzden depremzede öğrencilere moral ve motivasyon vermek, spor yaptırarak depremin etkilerinden onları uzaklaştırmak istediğini ve hızlıca kendisini toparlayarak gönüllü olarak sosyal sorumluluk için derslere başladığını söyledi.
Depremden iki gün önce İstanbul'da milli takımda görevli olduğunu belirten Özdemir, "O gün arkadaşlarımızla vedalaştık buraya geldik ve ertesi gün depremi yaşadık. Evimiz müstakil 2 katlıydı. Eşim rahmetli panikatak olduğu için kapıya koşuyor. Ben de bitişik odaya yöneldiğimde kızımla kucaklaştık ve yıkıldık." dedi.
Özdemir, enkazda kızıyla üzerlerine duvar geldiğini, bu yüzden kızının leğen kemiğinin kırıldığını, kendisinin de elinde kırık, sağ bacağının iç kısımlarında çatlak oluştuğunu anlattı.
"Salonumun olduğu binada 70 kişi vefat etti"
Enkazda kızının, "Baba kurtarabiliyorsan önce kendini kurtar, yapabilirsen sonra da beni kurtar." sözlerinin kulaklarından hiç gitmediğini dile getiren Özdemir, şunları kaydetti:
"Şu an bile konuştukça aynı şeyleri tekrar yaşıyorum. Benim 100'ün üzerinde vefat eden sporcularım var. Bunların içerisinde tekvandocu olanlar, bizim özel salonumuzda çalıştırdığımız başka branşlarda boks, bilek güreşi gibi sporcularımız vardı. İnanın daha hepsini yavaş yavaş toparlıyorum, bir gün deprem şehitlerimiz diye klasör haline getireceğim. 15 yıldır Nurdağı'nda yaşıyorum ve artık buralı oldum. Salonumun olduğu binada 70 kişi vefat etti, hepsi eşimiz, dostumuz arkadaşımızdı. Bu yüzden burada kalıp buraya hizmet etmek istedim."
"Türkiye Şampiyonası'na hazırlanıyor"
Tekvando branşında halen milli takım antrenörlüğü yapan Özdemir, "Takım halinde katıldığımız Avrupa Şampiyonası'nda görev aldım ve Avrupa üçüncüsü olduk. Bir daha o seviyelere nasıl geliriz, çocuklarımıza nasıl rehberlik yapabiliriz onu düşünüyorum. Depremden bu yana kurslara devam ettik. Eskiden bir müsabakaya 10-15 sporcu götürürdük, şimdi 4-5 kişi bulabilirsek ne ala diyoruz. Şu an Yıldızlar ve Gençler Türkiye şampiyonaları var, onlara hazırlanıyoruz." ifadesini kullandı.
Özdemir, bir antrenörün en güzel motivasyonunun öğrencilerinin başarı elde etmesi olduğunu, şu anda 8 öğrencisinin Nurdağı'nda kurs çalıştırıp hayata tutunduğunu, bu yüzden onlarla gurur duyduğunu dile getirdi.
Babası ile enkaz altından kurtarılan milli tekvandocu Melisa Özdemir de sporun kendilerini hayata bağladığını vurgulayarak, "Küçüklüğümden beri spor yapıyorum. Vücudumun bazı yerlerinde kırıklar var ve tedavim sürüyor. İki yılım var tam olarak spora tutunabilmem için. Fizik tedavim halen devam ediyor, o yüzden eskisi gibi değilim. 19 gün hastanede kaldım, 15. gün ayağa kalkabildim. İlk ayağa kalktığımda yürümemde aksamalar vardı, şu an ağrılarım oluyor." diye konuştu.