Nar, Kur'ân'da üç yerde geçer:
"Gökten su indiren O'dur. Sonra Biz onunla her çeşit bitkiyi çıkarırız. O bitkiden bir filiz, ondan da büyüyüp birbirinin üstüne binmiş taneler, başaklar çıkarırız.
Hurma tomurcuklarından sarkan salkımlar, üzüm, zeytin ve nar bahçeleri yetiştiririz..."
Hurma, Kur'ân-ı Kerîm'de, hurma ve hurma ağacı olarak 20 defa geçmektedir.
(En'âm, 99). Kur'ân'da nar ile ilgili diğer âyetler de şunlardır: En'âm, 141; Rahmân, 68.
Nar hakkında Hz. Ali (k.v.) şöyle buyurmuşlardır: "Narı içindeki zarı ile beraber yiyiniz, çünkü mideyi temizler."
Nar meyvesi kabuğu, çiçekleri ve nar suyu kabız yapma özelliği sebebiyle ishale karşı kullanılır.
Nar suyunun idrar arttırıcı ve vücuda ve kalbe kuvvet verici tesirleri vardır. Zayıflara faydalıdır.
Mide, bağırsak hastalığı olanlar, küçük çocuklar ve hamileler fazla kullanmamalıdır.
"Allah o su sayesinde sizin için ekinler, zeytinlikler, hurmalıklar, üzüm bağları ve çeşit çeşit meyveler yetiştirir. Elbette bunda düşünen kimseler için alınacak bir ders var!" (Nahl, 11). Hurma'nın zikredildiği diğer âyetler: Bakara, 266; Ra'd, 4; Meryem, 23, 25; En'âm, 99, 141; Rahmân, 11, 68; Nahl, 67; İsrâ, 91; Kehf, 32; Tâhâ, 71; Mü'minûn, 19; Şuarâ, 148; Yâsîn, 34; Kâf, 10; Kamer, 20; Hâkka, 7; Abese, 29.
Hurma, bedenî ve zihnî gelişmeyi sağlar. Besleyicidir, kansere karşı koruyucudur. Zihnî yorgunluğu giderir. Anne sütünün, bol ve besleyici olmasını sağlar.
Yeni doğum yapan kadınların hurma yemesi tavsiye edilmiştir. Boğaz ağrısını keser. Bronşit, öksürük ve soğuk algınlığının şikâyetlerini giderir. Kemik hastalıklarında faydalıdır.
Hurma, meyveler içinde vücut için en gıdalısıdır. Aç karınla yemeğe devam edildiği zaman kurtları kurutur ve zayıflatır, azaltır veya öldürür.
Hurma şırası, mideye ağır gelir; fakat taze kan yapar. Hurmanın az yenilmesi şifa, çok yenilmesi ise gıdadır. Acve hurması zehirlenmeye, bilhassa soğuk mizaçlı zehirlere ve akrep sokmasına karşı faydalıdır.
Bugün modern tıp, hurmanın insan vücudunun canlı ve sıhhatli kalabilmesi için çok önemli 10 çeşitten fazla elemente sahip olduğunu keşfetmiştir. Aynı zamanda hurmada organlara bol miktarda hareket ve ısı enerjisi kazandıran, hazmı ve özümlenmesi kolay şeker bulunmaktadır.
Yine hurma, bütün temel vitamin ve proteinlere sahiptir. Ve bu yüzden modern tıp, bu meyveye "baş gıda" olarak bakmaktadır. Zîrâ bir insanın, muhtaç olduğu bütün elementleri ihtiva ettiği için sadece hurmayla yaşaması mümkündür.
Yüce Allah, Hz. Meryem'e doğum yaptığı gün hurma ve su ile gıdalanmasını emretmiştir: "Hurma dalını kendine doğru silkele, üzerine olgunlaşmış taze hurma dökülsün. Ye, iç, gözün aydın olsun!" (Meryem, 25-2
Muz, Kur'ân'da sadece bir yerde geçer:
"Ashab-ı yemin ki ne ashab-ı yemin! Ne mutludur onlar! Dalbastı kirazlar, dolgun salkımlı muzlar, yayılmış gölgeler... Şırıl şırıl akan sular... Tükenmeyen, eksilmeyen, hiçbir surette esirgenmeyen birçok meyveler içindedirler." (Vâkıa, 28-33).
Muz, vücudun ihtiyacı olan bütün maddeleri karşılar. Kemiklerin gelişmesine, nekâhet devresinin kısalmasına vesiledir.
Sinir zaafiyeti ve yorgunluğun giderilmesinde bazı tesirleri vardır. Böbrek ve mafsal iltihabında, bağırsak hastalıklarında faydalıdır.
Müzmin kabızlık çekenler fazla yememelidir.
Muz olgunlaşınca içindeki nişasta şekere dönüşür ve diğer değerli maddelerle birlikte çabucak kana karışır.
Olgun bir muz 1 saat 45 dakikada sindirilir.
Muz, midede yeni koruyucu hücreler oluşmasına, ülserin ilerleyişinin durmasına ve iyileşmesine vesile olur.
Kiraz, Kur'ân'da bir yerde geçer:
"Ashab-ı yemin ki ne ashab-ı yemin! Ne mutludur onlar! Dalbastı kirazlar,27 dolgun salkımlı muzlar, yayılmış gölgeler... Şırıl şırıl akan sular... Tükenmeyen, eksilmeyen, hiçbir surette esirgenmeyen birçok meyveler içindedirler." (Vâkıa, 28-33).
Kirazın meyvesi, meyve sapları, çiçekleri ve gövde kabuklarından faydalanılır.
Meyveler gıda olarak tüketilmekte, diğer kısımlar ise kurutularak ilâç yapımına hazır hâle getirilmektedir.
Meyvelerde şekerler, elma ve limon asidi, A ve C vitaminleri, saplar ve gövde kabuklarında ise tanin ile potasyum tuzları vardır.
Kiraz sapları atılmamalı, kurutulup saklanmalı. Bunlar çay gibi demlendirilip içildiğinde, idrar söktürücü ve bedeni toksinlerden kurtarıcı tesire sahiptir.
Meyveleri lezzetli bir gıdadır ve aynı zamanda idrar söktürür, böbreklerde biriken zararlı maddelerin atılmasına yardımcı olur.28 Kanın temizlenmesine yardım eder, nıkris, romatizma, damar sertliği ve mafsal kireçlenmesinde faydalıdır.
Karaciğer şişliğine iyi gelir; safra akışının normale dönmesine, sinirlerin kuvvetlenmesine, vücut direncinin artmasına, sivilcelerin önlenmesine ve susuzluğun giderilmesine vesiledir.
Ağaç kabukları ateş düşürücü ve kabız yapıcı bir tesire sahiptir. Çiçekleri, göğsün yumuşamasında ve öksürüğün giderilmesinde tesirlidir. Yaprakları müshildir.
Üzüm, Kur'ân'da 11 defa geçmektedir:
"Gökten su indiren O'dur. Sonra Biz onunla her çeşit bitkiyi çıkarırız. O bitkiden bir filiz, ondan da büyüyüp birbirinin üstüne binmiş taneler, başaklar çıkarırız. Hurma tomurcuklarından sarkan salkımlar, üzüm, zeytin ve nar bahçeleri yetiştiririz..." (En'âm, 99).
Kur'ân'da üzümün zikredildiği âyetlerin bazıları da şunlardır: Bakara, 266; Ra'd, 4; Kehf, 32; Yâsîn, 34; Nahl, 11, 67; İsrâ, 91; Mü'minûn, 19; Nebe', 32; Abese, 28.
Üzümden, ilk ortaya çıkan filizlerinden, son hâline kadar faydalanılır. Filizinden ilk zamanlarda incecik yeşil iplikler çıkar ki, bunların ekşimtırak bir tadı vardır; bundan yemek yapmak da mümkün olur.
Sonra koruk çıkar ki, bu da gerek hastalar ve gerek sağlamlar için hoş bir yiyecektir. Bundan, safra hastalarına faydalı şuruplar da yapılır. Yemeklere konacak ekşi de kaynatılır ki, bu, ekşili kaynatılmışların en lezzetlilerindendir.
Tam üzüm olunca da yemişlerin en tatlısıdır. Yaş üzümü askıya asarak saklamak da mümkün olabilir. Ve bu gerçekten biriktirilip saklanan yemişlerin en tatlısıdır. Üzümden, kuru üzüm, pekmez, pestil, sirke elde edilir.
Üzümün çekirdeği de faydalıdır.
Doktorlar bundan birtakım terkipler yaparlar ki, bunların zayıf mideler için çok büyük faydaları olur. (Doktorlar da üzüm çekirdeklerinin çiğneyip ezerek yemek şartıyla faydalarının çok büyük olduğunu beyan etmektedirler).
Hâsılı üzüm "yemişlerin sultanı" denmesine değer bir meyvedir.
Üzüm, tıbbî faydaları çok kuvvetli bir gıdadır. Üzüm ayrıca idrar artırıcı, yatıştırıcıdır; müshil tesiri de gösterir. Üzüm büyük bir enerji kaynağıdır. Araba için benzin ne ise insan hareketinde de enerji odur.
Üzüm, kalorisi yüksek olan bir gıdadır. Bu cihetle üzüm insana canlılık, zindelik verir. Bedenî ve zihnî gücün artmasında tesirlidir. Kan yapımında rol alır. Vücutta biriken zararlı maddelerin dışarı atılmasına vesile olur.
Yüksek tansiyonun düşmesinde rol alır. Mide ülseri, gastrit, karaciğer hastalıkları, dalak hastalıkları, romatizma ve mafsal iltihabında faydalıdır.
Kabızlığın giderilmesinde, kalbin kuvvetlenmesinde, kanın temizlenmesinde tesirlidir. Hamilelerin mide bulantısını önlemeye vesiledir. Cilt temizliğini sağlar. Nekahet devresinin kolayca atlatılmasına yardımcı olur. Böbreklerdeki kum ve taşların düşürülmesine yardımcı olur.
Üzümde C vitamini vardır. Bu vitamin, bir binanın yapıtaşları arasına konan harca benzetilmiştir. C vitamini eksikliklerinde eklemlerde küçük kanamalar olur. Bundan başka ciltte solgunluk, umumi dermansızlık, sinirlilik görülür.
Üzümün yorgunluğa iyi gelmesi, kalorisinin yanı sıra, içindeki C vitaminindendir. Zindeliğe vesile olan başka bir madde de üzümdeki A vitaminidir.
Sinirliliğin giderilmesinde C vitamininin rolü vardır, bunun yanında üzümde bulunan B1 ve B6 vitamininin yanısıra kalsiyum ve fosforun da bu hususta tesirleri vardır.
Üzüm yiyenlerde (vitaminler sayesinde) solgunluk olmayacaktır.
Bunun yanında C vitamini sayesinde kanama odakları bulunmayacak, A ve C vitaminleri sayesinde mikrobik hastalıklara ve bunların vücutta yapacağı menfî görüntülere rastlanmayacaktır.
Zeytin: Zeytin, Kur'ân'da altı defa geçmektedir:
"İncire, zeytine, Sîna dağına ve şu emîn beldeye andolsun." (Tîn, 1-3), Zeytinin zikredildiği diğer âyetler: Nahl, 11; En'âm, 99, 141; Nûr, 35; Abese 29.
Zeytinin gövde kabukları ile yaprakları iştah açılmasına, ateş düşmesine, idrar sökülmesine ve ishalin önlenmesine vesiledir; ayrıca şeker hastalarında kan şekerinin düşmesinde tesirlidir.
Zeytin yapraklarında tansiyon düşürmede rol alan maddeler mevcuttur.
Çok yüksek olmayan tansiyonlu hastalarda kullanılabilir. Bağırsak solucanlarının düşürülmesine yardımcı olur.
Zeytin yaprağı mide için tahriş edici olduğundan yemeklerden sonra alınmalıdır.
Hâricen ise ihtiva ettiği tanin sebebiyle hafif mikrop öldürücü bir tesiri olduğundan basit yaraların pansumanında kullanılır.
Ayrıca basit 1. dereceden yanıkların tedavisinde kullanılabilir.
Zeytinyağı: Kur'ân'da iki defa geçmektedir
"Sina Dağı'ndan çıkan bir nebat da yetiştirdik ki, o ağaç hem yağ, hem de yiyenlere bir katık çıkarır." (Mü'minûn, 20). Bir de Nûr Sûresi 35. âyette geçmektedir.
Peygamber Efendimiz'in (sallallahü aleyhi ve sellem) zeytinyağı ile alâkalı hadîsi:
"Zeytinyağını yiyin ve onunla yağlanın. Çünkü o, bereketi bol ve mübarek bir ağacın meyvesinden çıkartılmaktadır." (Tirmizi, Etime 43; İbn Mace, Etime 34; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 3, 497; Hâkim, Müstedrek, 2, 398)
Çeşitli hayvanî ve nebatî yağlarla, margarinler arasında kolesterol zaviyesinden yapılan bir mukayesede zeytinyağının onlardan farklı olarak kandaki kolesterol seviyesini azaltıcı tesirine şahit olunmuştur. Buna muhtevasındaki zengin doymamış yağ asitleri vesiledir.
Dolayısıyla kalp ve damar rahatsızlıklarından şikâyetçi olanların başvurabilecekleri yegâne yağdır.
Zeytinyağının içerisinde diğer yağlarda bulunmayan daha çok sayıda bileşikler mevcuttur; bu bileşiklerin tansiyon düşürücü, şifa, natürel antibiyotik ve sindirime olumlu tesirinin yanında antikanserojenik tesirlerinden de bahsedilmektedir.
Zeytinyağı, İlâhî mesajın haber verdiği gibi hakikaten pek harikadır. Bozulmadan uzun müddet kalabildiği gibi temizlik ve aydınlanma işlerinden ilâç yapımına kadar geniş bir istifade sahasını doldurmaktadır.
Bazı âyetlerde zeytin ağacı ve zeytinden söz edilmiş, bazılarında özellikle onun meyvesini yiyenler için, yağlı ve yemek (katık) olarak görülmüştür. (Mü'minun, 20). Buradan hareketle Peygamberimiz'in (sallallahü aleyhi ve sellem) asrında zeytinyağının önemli bir gıda maddesi olduğu söylenebilir.
Zeytinyağı, A, D, E ve K vitaminleri ihtiva ettiğinden çocuklar için vazgeçilmez besin kaynağıdır. Zeytinyağı ister soğuk, isterse de sıcak tüketilsin gastrit asitini azaltır.
Safra kesesinin görevini tam olarak yapmasına vesile olur ve yağlar içinde bağırsaklar tarafından en iyi emilen yağdır. Kandaki zararlı maddelerin süratle temizlenmesine vesile olan bir yapıya sahip olduğundan, karaciğerin daha düzenli ve sağlıklı çalışmasına yardımcı olur. Rejim için zeytinyağı çok idealdir. Sarılıkta faydalıdır.
Kur'ân'da bir yerde geçmektedir:
"İncire, zeytine, Sîna dağına ve şu emîn beldeye andolsun." (Tîn, 1-3).
Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), incirin Cennet meyvelerinden olduğunu bildirerek onu şu mübarek sözleriyle methetmişlerdir: "İncir yiyin. Eğer Cennet'ten inen bir meyve söyleyecek olsaydım, bunun incir olduğunu söylerdim.
Çünkü Cennet meyvelerinin çekirdeği olmaz. (Çekirdeksiz denmesinden hurma ve zeytin çekirdeği gibi yenilmeden atılan çekirdekler kastedilmektedir). İncir yiyin, çünkü o, basuru keser, eklem ağrılarını yok eder." (Kenz, 10, 44)
İncirin hem meyve hem de ilâç olduğu hakkında görüşler bulunmaktadır.
İncirin latîf bir yiyecek olduğu, çabuk hazmedildiği ve midede fazla kalmadığı, balgamı azalttığı, ciğerleri temizlediği, mesane kumlarını önlediği, ciğer ve dalağın içindeki kan sinüslerini ve damarları açtığı, meyvelerin en güzeli ve en çok sevileni olduğu söylenmektedir.
Aynı şekilde incirin ağız kokusunu gidermeye, saçı uzatmaya ve felci önlemeye vesile olduğu bildirilmiştir. İlâç olarak da bedendeki fazlalıkların dışarı atılması konusunda ondan faydalanılır.
İncir posasının bağırsaklardaki toksin maddelerin atılması, kan kolesterol düzeyinin düşürülmesi, şeker hastalarında kan şekerinin ânî yükselmesinin önlenmesi gibi faydaları vardır.
Ham incir sütünün, hâricen kullanıldığı takdirde siğillerin zamanla küçülmesinde hattâ kaybolmasında rol aldığı söylenmektedir.
İncir; hâmile ve emzikli kadınlar için ve kulunç, mafsal, nikriz (gut veya damla hastalığı. El, ayak başparmağı, diz ve dirseklerde şişkinlik meydana gelir. Ağrı da vardır) ağrıları ve felç hastalıklarına karşı faydalıdır.
İncir, nekâhet devresinin kısalmasında, çıbanların olgunlaşmasında tesirlidir. Lapası, yanık ağrılarının kesilmesine vesile olur.