İçerdiği lifler, vitamin ve minerallerin yanı sıra, tok tutan, zayıflamaya yardımcı olan pek çok yaz meyvesi var. Bunlardan en önemlisi karpuz
Karpuz dünyanın en sağlıklı yiyeceklerinden biri olmasını, su içeriği fazlalığına, likopen açısından zengin olmasına, A vitamini ve pek bilinmeyen beta kriptokzantin karotenoidi de dahil olmak üzere karotenoid seviyesinin yüksek olmasına borçludur.
Yaz aylarının vazgeçilmezi karpuzun, özellikle yaza özgü yaratılmış olduğunu düşünüyorum, keza yaz mevsiminin vücuda verebileceği olası tüm zararlarından vücudu korumaya yönelik pek çok bileşen içermektedir. Özellikle su bunlardan birisidir.
Pennsylvania State Üniversitesi'nde iştah, doyma ve kilo verme üzerine araştırma yapan Dr. Barbara Rolls'un araştırma bulguları şüphe götürmez niteliktedir: Yüksek hacimli besinler (çok az bir kalori karşılığında çok yer kaplayan besinler olarak tanımlanmaktadır), kilo vermek isteyen insanların en iyi dostlarıdır. Karpuz yüzde 92'si sudur. Rolls, besinlerle alınan suyun çok tatmin edici ve doyurucu olduğunu keşfetmiştir.
Ancak karpuza dair söylenebilecek tek iyi şey içeriğindeki su değildir. Karpuz çeşitli araştırmalarda prostat kanseri oluşumunun azalmasıyla ilintili olduğu ispatlanan ve likopen olarak adlandırılan muhteşem bir karotenoidin de kaynağıdır.
Kan basıncını dengeler. Kilo kontrolünü sağlamada ve iştah kontrolünde etkindir
İdrar söktürür. Toksinlerden arındırır.Böbreği üre ve ürat tuzlarından temizleyici özelliği vardır. Kum dökme, taş düşürmeye etkilidir ve böbrekleri çalıştırır
Kansere karşı koruyucu önemli antioksidanlar içerir.Kalp krizine karşı korur
Yediklerinizi zararlı hale getiren yediğiniz miktarlardır. Bu anlayıştan yola çıkarak, zayıflamak istiyorsanız günlük aldığınız meyve miktarı 3 porsiyonu geçmemelidir. Meyvenizi elbette karpuzdan yana seçebilirsiniz. Üstelik bir porsiyon meyve için, tabanı 3 parmağınız genişliğinde olan bir karpuz dilimini rahatlıkla yiyebilirsiniz.
İncir dünyadaki en besleyici besin olmayabilir ancak potasyum ve lif içeriği açısından oldukça önemli bir meyvedir.
İçerdiği yüksek oranlardaki protein, vitamin ve minerallerle hücrelerin yenilenmesini sağlayan bir besindir ve bağışıklık sistemini güçlendirici özelliği ile de dikkat çeker.
Amerikan Diyabet Kurumu'na göre insanlar günde 25 ile 50 gr. arasında lif (posa) tüketmeliler. Ulusal Bilim Akademisi'ne göre ise, yaşa ve cinsiyete bağlı olarak bu miktar 21 ile 38 gr. arasında belirlemiştir. Harvard Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırma, diyetinde yüksek miktarda lif tüketen erkeklerin (yaklaşık günde 29 gr.) az lif tüketenlere kıyasla kalp krizi riskinin yüzde kırk oranında düştüğünü göstermiştir.
Yüksek lif içeren beslenme tarzlarının çok daha sağlıklı bir kan şekeri ve kilo kontrolü sağladığı da ispatlanmıştır. 3-4 incirde yaklaşık 5 gr. lif bulunur ki bu da inciri en yüksek lif içeren besinler arasına yerleştirir. İşin içinde bir de kalsiyum var.
Ortalama 3-4 incir yaklaşık 125 kalori karşılığında size 82 mg kalsiyum, artı 34 mg magnezyum sunar. Bu bir bardak portakal suyundakinin üç katından daha fazladır.
İncir özlerinin tahminen içerdiği benzaldehit sebebiyle Japon araştırmalarında tümörleri küçülttüğüne dair yaklaşık yüz kadar kayıt bulunmaktadır.
Çeşitli faktörlerin neden olduğu strese karşı korumaya yardımcı olurlar. Buna ek olarak yapılan incelemeler flavanoidlerin, yüksek kolesterolün kalp kan damarları üzerindeki olumsuz etkisine karşı koyarak kardiyovasküler hastalıkları önleyebildiğini göstermiştir.
Louisiana State Üniversitesi Tarım Merkezi Beslenme Uzmanı Catrinel Stanciu, incir püresinin birçok yemekte tatlandırıcı olarak kullanılabileceğini ifade ediyor.
225 gr. inciri bir bardağın yarısından daha az bir suyla mikserden geçirerek kendi incir pürenizi kendiniz hazırlayabilirsiniz. Bu püreyi sütünüzde, yoğurdunuzda ve tatlılarınızda rahatlıkla kullanabilirsiniz. İnciri lif, kalsiyum, potasyum içeriğiyle birlikte lezzeti için yiyin, mevsiminde olmak kaydıyla 3-4 adet taze incir yemek yeterli olacaktır.
Üzüm besleyici öğelerle dolu ki bunların büyük çoğunluğu uzun yaşamın anahtarı olan bir eczane gibidir.
Resveratrol'ü (üzüm çekirdeği)ele alalım. Resveratrol üzüm kabuğunda ve çekirdeğinde bulunan bir bileşkedir.
Resveratrol, teknik açıdan bitkilerin kendilerini patojenik mikroorganizmaların saldırısına karşı savunmak için oluşturduğu kimyasal bileşkedir, yani fitoalekzin'ler olarak adlandırılan bileşke sınıfına dahildir. Ancak resveratrol sadece kendisini üreten bitkileri korumaz
İnsanlarda da yüksek resveratrol alımı kardiyovasküler hastalık tekrarı ve kanser riskinde azalmayla ilintilidir.
Şikago Illinois Eczacılık Fakültesi'nde yapılan çalışmalar resveratrol'ün tümör oluşumundaki üç temel aşamada kanser önleyici faaliyet gösterdiğini ispatladılar.
Resveratrol aynı zamanda hücre değişimine sebep olan diğer şeyleri bloke ederek kanser başlangıcını önleyen bir koruyucudur.
Ayrıca, hücreleri DNA'lara zarar veren serbest radikallere karşı korumaya yardımcı olan güçlü bir antioksidandır.
Üzüm çekirdekleri ve kabuğunda bulunan flavonoidler (renk maddesi) çok güçlü antioksidanlardır ve C ve E vitamininden daha güçlüdürler.
Günde 3-4 meyve yemenin sağlığımız açısından yeterli olacağını hatırlarsak bu miktarın üzerine çıkmayacak şekilde meyve tüketimimizi tam da mevsimiyken elbette üzümden yana yapabiliriz
Bir meyve porsiyonu üzüm:15 iri taneli bir salkımdır.