Sükut suikastine uğratılan yazar: Ahmet Hamdi Tanpınar
Bugün ölümünün 116. yıldönümü olan Ahmet Hamdi Tanpınar, kendi deyimiyle "sükut suikasti"ne uğratılmış ve yaşarken değeri bilinememiş edebiyatçımızdır
MEHMET ŞİMŞEK - aksam.com.tr
SÜKUT SUİKASTİNE UĞRAYAN YAZAR: AHMET HAMDİ TANPINAR
Ahmet Hamdi Tanpınar kendi tabiriyle “sükût suikastı”na uğramış, eserleri sağlığında hak ettiği değeri hiç görememiştir. O bir anlamıyla bile isteye 'görmezden' gelinmiştir.
ATAÇ'IN LAKAPLARINDAN O DA NASİBİNİ ALDI
Etrafındaki yazarlara lakap takmakla ünlü Nurullah Ataç'ın (Şair Orhan Veli'ye de 'Şakuli Solucan' (dikey solucan anlamında) demiştir) tabiriyle "Kırtipil Hamdi" olarak tanınan Tanpınar, genellikle yalnız yaşamış ve hiç evlenmemiştir. (Fotoğrafta Nurullah Ataç görünüyor)
SICAK BİR YUVAYA HASRET
24 Ocak 1962 günü kalp krizinden ölünceye kadar hep sıcak bir yuva hasreti İçinde yaşamıştır. Tanpınar'ın en verimli yılları bekar yurtlarında ve otel odalarında geçti.
"REKOR KIRAR GİBİ" OKUDU
61 yıllık ömrünün (23 Haziran 1901 - 24 Ocak 1962) lise yıllarında okuyup etkilendiği kitaplar Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiyası'yla Namık Kemal'in Cezmi'si ve Celâleddîn-i Harzemşah'ıdır. 13-15 yaşlarında Kerkük'teyken hemen hemen basılmış bütün müverrihleri okumuştur. Kerkük'ten Antalya'ya gelince orada kirayla kitap veren küçük bir kütüphane bulmuş, 17 yaşında Servet-i Fünûn külliyatını ve tercüme romanları hatmetmiştir. Kendi ifadesiyle, "bir rekor kırar gibi" okumaya koyulmuştur.
AZ AMA ÖZ ESERLER KAZANDIRDI
Tanpınar yazı hayatıyla orantı kurulduğunda az ama öz eserler kaleme almıştır. Onun eserleri günümüzde de referans niteliğindedir.
ESERLERİ REFERANS OLDUI
Tanpınar yazı hayatıyla orantı kurulduğunda az ama öz eserler kaleme almıştır. Onun eserleri günümüzde de referans niteliğindedir.
GÖRÜNENİN İÇİNDE GÖRÜNMEYENİ GÖSTERDİ
Tanpınar'ın şiirlerinde en çok yer tutan kavram hiç şüphesiz ki "zaman"dır. Mehmet Kaplan'ın tespitiyle "görünenin içinde görünmeyenin, rüyanın arandığı" bir zaman...
DÜŞÜN ADAMLIĞI ÖLÜMÜNDEN SONRA GÜNDEME GELİR
Modern Türk edebiyatı profesörü olan Tanpınar'ın yazarlığı daha çok ölümünden sonra gündeme gelir, hikâyeciliği ve romancılığı üzerinde durulmaya başlanır. Makale, deneme, edebiyat tarihi gibi nesrin diğer sahalarında da eserler veren Tanpınar'ın şiirleriyle de isminden bahsetmiştir.
"TAM"ANLANMAMAMIŞ ESERİ
Edebiyat tarihi anlayışımıza yeni ufuklar kazandıran fakat tamamlanamayan "19. Asır Türk Edebiyatı Tarihi" de, kaynak eserlerden sayılmaktadır.
Huzur (1949)
Saatleri Ayarlama Enstitüsü (1962)
Sahnenin Dışındakiler (1973)
Mahur Beste (1975)
Aydaki Kadın (1987)
SAATLERİ AYARLAMA ENSTİTÜSÜ (1962)
"Saatin kendisi mekân, yürüyüşü zaman, ayarı insandır. Bu da gösterir ki, zaman ve mekân, insanla mevcuttur!"
SAHNENİN DIŞINDAKİLER (1973)
AYDAKİ KADIN (1987) Ölümünden sonra yayınlanmıştır.
İNCELEMELERİ
XIX.ASIR TÜRK EDEBİYATI TARİHİ
DENEMELER
BEŞ ŞEHİR (1946)
EDEBİYAT ÜZERİNE MAKALELER (1969) Ölümünden sonra yayınlanmıştır.
YAŞADIĞIM GİBİ (1970) Ölümünden sonra yayınlanmıştır
HİKAYELERİ
ABDULLAH EFENDİNİN RÜYALARI (1943)
HİKAYELER (yazarın ölümünden sonra derlenmiş olan bu kitap, iki kitabındaki hiikâyelerin yanı sıra daha önce kitaplaşmamış hikâyeleri de içermektedir)
TANPINAR MERKEZİ
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın hayatını, eserlerini, hakkında yazılanları ve İ.Ü. Türkiyat Enstitüsü’nde bulunan arşivini araştırmacılara sunmak amacıyla hazırlanmış olan site edebiyat araştırmacılarının hizmetine sunuldu.
TANPINAR MÜZESİ
Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Müze Kütüphanesi, adını Tanpınar'dan alan bir edebiyat müzesi ve arşivi. İstanbul'da bulunan müze Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından kurulmuş olup 12 Kasım 2011 tarihinde ziyaretçiye açıldı
TARİHİ KÖŞKTE İSMİ YAŞATILIYOR
Kütüphane, Tarihi Yarımada'da Gülhane Parkı girişinin solunda, Topkapı Sarayı'yı çeviren surun köşe kulesi üstünde yer alan Alay Köşkü'nde hizmet veriyor. II. Mahmud tarafından 1810 yılında yaptırılan köşk ampir üslubuna sahip olup, üst bölümünde taht odası, iki adet salon ve üç adet oda bulunuyor. Alt bölümde ise iki oda ile geniş bölüm mevcut.
İŞTE TANPINAR'IN ESERLERİNDEN DERLENMİŞ ÖZLÜ SÖZLER
ACI
Sevginin, merhametin eşiğini atlayanlar, ıstırabın gömleğini de kendiliğinden giyinirler.
AĞAÇ
Bir ağacın ölümü, büyük bir mimari eserinin kaybı gibi bir şeydir.
ALKIŞ Alkış isteyen ıslığa da katlanır
ANLAŞMAK
İnsanlar birbirleriyle daima anlaşabilirler, yeter ki silahın, kardeş kanının bir davayı ortadan kaldırma çaresi olmadığını anlasınlar
AŞK
Aşk hayatın içimizde gülümseyen yüzü
BAHÇE
Bahçe su ile toprağın izdivacıdır (evliliğidir)
CAN SIKINTISI
Can sıkıntısından ölmektense zararla avunmak da kârdır
ÇINAR
Her çınarda bir dede edası vardır. Onlar toprağımızın hakiki gurudur.
ÇOCUK
Her ninnide milyonlarca çocuk başı ve rüyası vardır
GÜL
Gül motif değildir, yaşayan hayattır
GÖZ
Göz zihin gibi nankör değildir
FAKİRLİK
Fakrin ve zururetin kendine göre, insanlara sakladığı şanslar vardır
GİZLİLİK/SIR
Her muamma çözülene kadar mühimdir
GEZİ/SEYAHAT
Seyahat denen yalnızlık mektebi
HAYAT
Hayatta rövanş yoktur
ÇALIŞMAK
İnsan beyhude (boşuna) çalışırsa çabuk yorulur
DEPREM
Denizden gelen tehlike karşısında atik ve cesaretli kesilen bir insan, topraktan gelen tehlike karşısında maneviyatını kaybetmiş bir sürü haline giriyor.
DARGINLIK
Bütün tarih boyunca tek bir kelime üzerinde oynanan dargınlıklara, kinlere tesadüf ederiz
FELÂKET
Hiçbir felâket, şuuru (bilinci) kadar büyük değildir
DOSTLUK
Yalnız dostluk sarayının çatlağı yoktur ve damı akmaz
GEÇMİŞ/MAZİ
Herhangi bir insan bile mazisiyle dargın yaşayamaz
ANI/HATIRA
Jurnal tutan adam, kendini gözünün önünden ayırmıyor demektir
ESKİ
Bizim gibi sırlarımız, hulyalarımız, duygularımız, ifade tarzlarımız da eskirler
GECE
Gece bizde konuştuğu için rüya görürüz
GÜZEL
Güzel çok defa nazariyenin (teorinin) dışında kalır
HAYAL
Hiçbir hayal, tam ve bütün değildir
HATIRLAMA
Hatırlama, bütün sanatların galiba annesi
YAŞLILIK
Ah bu yaş meselesi, bu içimizden kendimize tuttuğumuz korkunç ayna. Hiçbir şey onun kadar zâlim olamaz. Bu yamyam, bu korkunç maske hayatın her dönemecinde karşımıza çıkıyor
ZAMAN
Ayar saniyenin peşinde koşmaktır
ÖLÜM
Kahramanca veya ona benzer herhangi bir vasfı olan ölüm, artık hiçlik olmaktan çıkar ve yeni bir şekle bürünmüş bir varlık olur
ALIŞKANLIK
İtiyat (alışkanlık) dikkati köreltir
ARAMAK
Aradığını bulmasan bile aramanın zevkini duyarsın
BİLMEK
Yarım bilmekten ise hiç bilmemenin daima daha iyi olduğunu öğrendim
CESARET
Asıl büyüklük, ölüm şuuruna rağmen gösterdiğimiz cesarettir
COĞRAFYA
Coğrafya bir kaderdir
DÜŞKÜNLÜK/ZAAF
Bazen sabredersin, zaaf olur; bazen zaafın kuvvet görünür
EŞYA
Eski şapkalarımız, ayakkabılarımız, elbiselerimiz gün geçtikte bizden bir parça olmazlar mı?
FİKİR
Fikirlerimiz, onları taşıyacak kudrette olduğumuz nisbette bizimdirler
İSTANBUL
İstanbul’u tanımadıkça kendimizi bulamayız
ERDEM
Fazilet, pazarlık götürür mesele değildir
ŞİİR
İyi yapılmış, yani tam şeklini bulmuş bir mısra dilin çiçeğidir
SEVMEK
Sevginin yolu en kısasıdır. Kalpten kalbe gider
UYKU
Hiç uyuyan insana dikkat ettiniz mi? Yanı başımızda olmasına rağmen bizden ne kadar uzakta, ne kadar derinliktedir
SES
Sesimiz bizi sandığımızdan fazla idare eder
SOKAK
Her yerde ve her nesil için çocuğu hayata sokak ayarlar
MİRAS
Bizim için asıl miras, ne geçmiştedir, ne de Batıdadır; önümüzde çözülmemiş bir yumak gibi duran hayatımızdadır
MÜZİK
Musiki giydirilmiş zamandır