FOTO GALERİ

Ömer Seyfettin´in hazin sonu

Ünlü hikayeci Ömer Seyfettin son hikayesine bizzat kendi ölümüyle imza attı

  • 1
  • 12
MEHMET ŞİMŞEK / aksam.com.tr

GÖNEN'DE DOĞDU

Türk edebiyatının hikayecisi ismi Ömer Seyfettin, 1884 yılında Balıkesir'in Gönen ilçesinde doğdu. Askeri mektepleri bitirdikten sonra ordaya katıldı. Fakat bir müddet sonra bu vazifesinden ayrıldı.
  • 2
  • 12
HİKAYELERİYLE ÖNE ÇIKTI

Kendini edebiyata adayan Seyfettin, şiir ve makaleler kaleme almasına rağmen hikayeleriyle öne çıktı.
  • 3
  • 12
150'DEN FAZLA HİKAYE YAZDI

150'yi aşkın hikayeye imza atan Ömer Seyfettin'in eserlerinden en bilinenleri: Diyet, Kaşağı, Kütük, Başını Vermeyen Şehit, Yalnız Efe, Pembe İncili Kaftan, Falaka, Perili Köşk, Efruz Bey ve Bomba'dır.
  • 4
  • 12
GENÇ YAŞINDA HAZİN SONA DOĞRU

1920 yılında şeker hastalığından rahatsızlanarak Haydarpaşa Hastanesi'ne kaldırılan Ömer Seyfettin'in son hikayesi burada başlar.
  • 5
  • 12
97 YIL ÖNCE BUGÜN ÖLMÜŞTÜ

Derin Tarih Dergisi'nin 2014 Temmuz sayısında, tarih araştırmacısı Ümit Beyazoğlu imzalı makalede 97 yıl önce bugün vefat eden Ömer Seyfettin'in hazin ölüm hikayesini şöyle anlatmıştı:
  • 6
  • 12
HASTALIĞINDAN HABERSİZLERDİ

Şeker hastası olmuştu ve daha kötüsü bu maraz hızla ilerliyordu. Fakat bundan ne kendisinin ne de o devir doktorlarının haberi vardı.
  • 7
  • 12
ŞEKER HASTASINA MANDALİNA, ÜZÜM HOŞAFI TAVSİYESİ

Olamazdı da zira o zamanlar diyabet ve insülin dünyada bile bilinmiyordu. Her doktora gittiğinde şekerin yaptığı eklem ağrıları için romatizma tedavisi uyguluyorlar ve çıkarken sıkı sıkı tembihliyorlardı: "Aman azizim bol bol portakal, madalina ye, üzüm hoşafı iç" diye.
  • 8
  • 12
"AH SELANİK" DİYE DİYE DİYE SON NEFESİNİN VERİR

Böyle diye diye 23 Şubat 1920'de yazarı bir daha kalkmamak üzere yatağa düşürdüler. Ve Ömer Seyfettin 6 Mart'ta Haydarpaşa Hastanesi'nde "Ah Selanik!" diye inleye inleye son nefesini verdi.
  • 9
  • 12
CESEDİNİ KİMSE TANIYAMADI

Ömer Seyfettin'in hastanede kaldığı sürede sahipsiz olduğu düşünülür. Kimse onu tanımaz. Sahipsiz cesetlere yapıldığı gibi kadavra olarak kullanılır. Yukarıdaki fotoğrafta da gördüğünüz gibi Ömer Seyfettin'in bu iç yakıcı görüntüleri tarihe geçer. Bu fotoğraflardan sonra öğrenciler incelemek amacıyla yazarın başını da keserler.
  • 10
  • 12
KADAVRASIYLA HATIRA FOTOĞRAFI

Kadavrasının fotoğrafını ise kütüphane memuru çekmiş, etrafında toplananlar ilgisiz nazarlarla fotoğrafçıya bakmışlardı. Halbuki önlerinde yatan edebiyatın usta kalemlerinden birinin cenazesiydi.
  • 11
  • 12
ÇİLESİ MEZARDA DA SÜRER!

Ömer Seyfettin'in ilk gömüldüğü yer Kadıköy'de bir mezarlık olmuştur. Ölümünden 19 yıl sonra bu sefer mezarının olduğu yerden yol geçecek olması nedeniyle mezarı Avrupa yakasına Zincirlikuyu Mezarlığı'na nakledilmiştir.
  • 12
  • 12
O'NA AHİRET EVİNDE DE RAHAT YOK!

Dönemin ünlü yazarı Yusuf Ziya Ortaç, "Bir Varmış Bir Yokmuş - Portler" isimli kitabında Ömer Seyfettin'in dramını şöyle özetler:
"Hasta olduğunu duymuştuk. O kadar... Ölüm, Ömer Seyfettin'le yanyana getiremeyeceğimiz tek düşünceydi.
Ama bikr sabah, Celâl Sahir'in Ayasofya'da toprak sokaktaki evinde sanat konuşmalariyle geçirdiğimiz güzel bir gecenin puslu sabahında, Sahir, o solgun, o ince yüzü balmumulaşmış, hıçkırarak odama girdi.
-Ömer ölmüş!
Bana: "Sen ölmüşsün" deseler bu kadar şaşmaz, bu kadar ürpermezdim.
Hastalığını, otuz dokuz yıl önceki hekimliğimiz -ne hekimliği?!- Tıp Fakültemiz anlıyamamıştı.
Şimdi biliyoruz, o da Tevfik Fikret gibi Şeker'in kurbanıdır.
1920 yılının Mart ayında, onu Kuşdilindeki Mahmut Baba mezarlığına bırakmıştık. Ama, dünya evinde rahat etmeyen Ömer'ciğe âhiret evinde de rahat yokmuş. mezarlığın tramvay garajı yapılacağı söylenince, birkaç vefalı dostu, kemiklerini toplatıp Asri Mezarlığa götürdüler...
Şimdi orada, kitabesi örtülü bir taş altında yatıyor!
Niçin mi, kitabesi örtülü?..
Çünkü bu telâşlı adam ölümde de acele etmiş, eski harfler zamanında gözlerini dünyaya yummuştu.
Dirilebilseydi bundan ne güzel bir hikâye çıkarırdı Ömer."