100 beygirlik yazı makinası: Ahmet Mithat Efendi
104 yıl önce bugün vefat eden Ahmet Mithat Efendi, Türk Edebiyatında romanın kurucusu olarak biliniyor.
MEHMET ŞİMŞEK / aksam.com.tr
TÜRKÇE ROMANIN KURUCU BABASI
Bugün ölümünün 104. yıldönümü olan (28 Aralık 1912) Ahmet Mithat Efendi Türk hikayeciliğinin babası olarak kabul edilir.
HACE-İ EVVEL
Gazetecilerin “Efendi Babamız” diye yücelttikleri VE kendi döneminde "Hace-i evvel" bir anlamıyla "ilk öğretmen" diğer anlamıyla da "Milletin bilimsel ve fikri ilerlemesi için, çeşitli bilgileri, halkın rahatlıkla anlayabileceği bir dil ile yayan kişi Ahmet Mithat Efendi'den başkası değildir...
LAKAP ŞAMPİYONU
Hem hikaye, roman, tiyatro gibi edebiyat türlerinde hem de gazetecilikten felsefeye, iş adamlığından hokkabazlığa kadar her konuda kalem oynatan Ahmet Mithat Efendi'ye birçok lakap takılmıştır.
40 BEYGİR GÜCÜNDE YAZI MAKİNASI
Ölümüne dek iki yüzden fazla eser yayımlayan Ahmet Mithat, Türk edebiyatının gerçek anlamda ilk popüler yazarıdır dersek yanlış olmayacaktır. En büyük arzusu kitap okuyan bir toplum yaratmak olan Ahmet Mithat Efendi halkın dertlerine tercüman olmak, onlara yenilikleri öğretmek kaygısıyla çok sayıda eser verdi. Bu eserleri kendi baskı makinesinde bastığı için, “kırk beygir gücünde yazı makinesi” olarak da anılır. Eserlerinde Avrupa’nın bilim, sanayi ve çalışkanlığını överken Osmanlı toplumunun ahlaki değerlerinin korunması gerektiğini vurguladı. Genç yazarlara destek verdi, dilde sadeleşmeyi savundu, devlete ve dine itaatsizliği, tembelliği, müsrifliği, özentiliği eleştirdi. Ahmet Mithat Efendi'ye aynı zamanda "yazı makinası", "matbaa makinası" denmiştir.
TÜRK EDEBİYATI'NDA ROMANIN KURUCUSU
Edebiyat profesörü Jale Parla, ürünlerini daha çok öykü ve roman türünde veren Ahmet Mithat Efendi için kaleme aldığı "Don Kişot’tan Bugüne Roman" adlı kitabında O'nu ‘Türk edebiyatında romanın kurucusu’ olarak anar...
200'DEN FAZLA ROMANA İMZA ATTI
Ahmet Mithat Efendi, edebiyatımıza 200'den fazla roman kazandırdı.
GAZETECİLİK TARİHİNE DAMGASINI VURDU
Ahmet Mithat Efendi, gazetecilik tarihimizin en uzun ömürlü gazetelerinden biri olan Tercümân-ı Hakîkat’ı çıkarmıştır. Bununla birlikte Takvîm-i Vekâyi ve Matbaa-i Amire müdürlükleri, Meclis-i Umûr-ı Sıhhiyye azalığı ve reisliği ve birçok hocalıklarda bulunmuştur. Ahmet Mithat Efendi, büyük oranda geçimini kendisi sağlamış, bununla birlikte özellikle 2. Abdülhamit’in himayesinden ve saray desteğinden de mahrum kalmamıştır.
EN UZUN ÖMÜRLÜ GAZETE
1878'de çıkarmaya başladığı ve yayın hayatını 1921'e kadar sürdürmüş olan Tercüman-ı Hakikat gazetesi Osmanlı basın tarihinin en uzun ömürlü ve etkili yayınlarından biri olmuştur.
ÜNLÜ EDEBİYATÇI OLAN DAMADINI GAZETEDEN KOVDU!
Sadece eserleri değil yaşamıyla da çok renkli bir şahsiyet olan Ahmet Mithat, bugün bile anlatıldığında fıkra gibi olaylara imza atmıştır. Kızı Mediha ile evlendirdiği dönemin ünlü edebiyatçısı Muallim Naci, kayınpederi Ahmet Mithat ile çıkardığı Tercüman-ı Hakikat'in edebiyat sayfasını yönetmiştir. Gelin görün ki, eski edebiyat alışkanlıklarını savunan damadı ile görüş ayrılığına düştüğü için 2 yıl sonra onu gazeteden kovmakta tereddüt etmez.
ROMANLARI KADAR KAVGALARIYLA DA ÜNLÜ
Ahmet Mithat Efendi, romanları kadar, kavgalarıyla da ünlü bir kimliktir. Onun damgasını vurduğu iki olay vardır ki, bugünkü kalem kavgaları bile hafif kalır.
TEK HARFİN BİLE KAVGASINI YAPAN ADAM
Sözgelimi Rodos'tan sürgün arkadaşı Ebüzziya Tevfik Bey'le giriştiği "Lamelifin bağımsız bir harf sayılıp sayılmayacağı" tartışmasında haddinden fazla kalem oynatmıştır. Bir başka tartışması da "Bilheves kelimesi vav'la mı yazılır; yoksa vavsız mı?" (Fotoğrafta Ebuzziya Tevfik görülüyor)
EMİLE ZOLA'DAN ZORLU POLEMİĞE!
Ahmet Mithat, dönemin ünlü gazetesi Vakit'in başyazarı Kemalpaşazade Sait Bey (nam-ı diğer Lastik Sait) ile klasikler ve Emile Zola meselesinde fikir tartışmasına girişir. (Fotoğrafta Vakit yazarı Sait Bey görünüyor)
KALEM BIRAKMA TAVSİYESİ
Her iki yazar da gazetedeki köşelerinden birbirlerine ateş püskürür! Kavga uzadıkça uzar. Ahmet Mithat artık sıkılmıştır. Tartışmayı sona erdirmek için karşı tarafa bir nevi "ateşkes" önerisi yaparak karşılıklı kalemlerin susmasını ister...
LASTİK SAİT İŞİ LASTİK GİBİ UZATINCA
Ancak karşı tarafın lakabı boş yere "Lastik" değildir. Tartışmayı noktalamak niyetinde değildir. Ahmet Mithat bakar ki olacak gibi değil Gordion düğümünü kesmekten başka çareyi bulamaz ve "Ben bu işi başka türlü halledeceğim" diyerek Bab-ı Ali sokaklarında yana döne Lastik Sait Bey'i arar... (Fotoğrafta Lastik Sait görünüyor)
SENİ TENHADA BİR BULSAM
Nihayet Sait Bey'i tenha bir köşede sıkıştıran Ahmet Mithat Efendi, bastonuyla hamle yapar ve meslektaşını evire çevire döverek ona tam bir meydan dayağı atar!
İllüstrasyon: Faruk Çevik
"SAİT BEY TARAFIMIZDAN SUSTURULMUŞTUR"
Tartışmanın birden bıçak gibi kesildiğini gören gazeteciler Ahmet Mithat Efendi'ye "Üstad ne oldu ikinizden de ses çıkmıyor?" diye sorunca kahramanımız gülerek şu cevabı verecektir: "Eee bizimle kalem tartışmasına girmek herkesin haddi değil. Sait Bey tarafımızdan susturulmuştur."
OSMAN HAMDİ BEY UCUZ ATLATMIŞ!
Ahmet Mithat Efendi bir dönem divan tarzında şiirler yazar. Bu şiirlerini Fransa'dan yeni dönmüş olan Türk müzeciliğinin kurucusu ve meşhur "Kaplumbağa terbiyecisi" portresinin ressamı Osman Hamdi Bey'e gösterir. Hamdi Bey ise Ahmet Mithat Efendi'ye geçiştirci cevaplar verir ve şiirler konusunda gerçek düşüncelerini özel defterine Fransızca olarak şu kaydı düşer: "Tezkire-i Şuara'da adları geçen salakların adlarına bir yenisini daha eklemekten ibarettir". Edebiyat çevreleri Osman Hamdi Bey'in bu düşüncesini Ahmet Mithat Efendi'nin yüzüne karşı söylemediği için derin bir oh çekecektir...
OĞLU BABASINI BÖYLE ANLATIYOR
Ahmet Mithat Efendi'nin oğlu Dr. Kamil Yazgıç, anılarında babasını şöyle anlatır: "1.85 santim uzunluğunda bir boy. Bu uzun boyla orantılı genişlikte omuzlar. Bu geniş omuzlarla orantılı şişkinlikte pazular ve bu şişkin pazularla orantılı irilikte eller ve uzun kalın parmaklar."
SMITH WESSON TAŞIYAN EMEKLİ BİR PEHLİVAN
Dr. Yazgıç, babasını görenlerin onu "emekli bir pehlivan" sanabileceklerini belirttikten sonra cümlesini şöyle tamamlar: Pantolonunun arka cebinde daima taşıdığı Smith Wesson tabancası ceketini kabartırdı...
DİZİ FİLMLERİN ATASI
Ahmet Mithat Efendi, gazetede dizi halinde yayınladığı romanlar büyük bir zevkle okunurdu. O bu tür yazılarıyla günümüzün bir anlamda dizi filmleri gibi kendine has tiryaki bir okur kitlesi yaratmıştı. Ünlü edebiyatçı tefrikaların büyük bir beğeniyle okunduğunun farkında olduğu için konuyu uzattıkça uzatır...
OKURLARI GAZETEYİ BASINCA
Bir gün, bir dostu, Tercüman-ı Hakikat’te aylarca devam eden tefrikalarını hatırlatarak, "Üstad, senin bu roman Arap mavalı gibi uzayıp gidiyor. Bu durum, okuyucuları usandırıyor. Artık şu romanın kahramanını öldür de hem sen rahat et, hem de okuyucuların rahat etsin" diye tavsiyede bulunur. Ahmet Mithat, önce itiraz ettiyse de arkadaşının etkisinde kalarak tefrikaya son veriir. Vay sen misin bunu yapan? Ertesi gün, tiryakisi oldukları diziyi göremeyen bir grup okuyucu gazeteye bir nev’i baskın düzenler...
AHMET MİTHAT EFENDİ GERİ VİTESE TAKIYOR!
Okurlar Ahmet Mithat Efendi’ye hesap sorar. Bunun üzerine kahramanımız ertesi gün yayınlanacak olan gazetenin birinci sayfasına şöyle küçük bir ilan yerleştirir: “Aziz ve kıymetli okuyucularımıza saygıyla hatırlatmak istiyorum. İki gün önce öldüğünü duyurduğumuz roman kahramanımız ölmemiş, meğerse bayılmış. Binaenaleyh macera devam ediyor!” Bu gelişme – tabii ki – hem yazara, hem okuyucularına büyük bir mutluluk verir, tefrika da daha uzun süre devam eder...
"EFENDİ YA HIRSIZI PENCEREDEN GEÇİR YA DA!"
Ahmet Mithat Efendi, gazetelere yazdığı tefrika romanlarında sık sık konuyu bir yerden keser ve geniş teferruata girer. Bir romanında hırsızı pencereye kadar getirdikten sonra cam ve çerçevenin tarifine girerek, tefrikayı günlerce uzatır.
Meraktan çatlayan okuyucular, bir gün matbaa önünde toplanıp, yazara:
- Efendi, efendi, ya hırsızı pencereden içeri sokun, yahut bizler, pencereden içeriği gireceğiz...
FITNAT HANIM'A ŞİFRELİ MEKTUP
Ahmet Mithat Efendi'nin Fıtnat Hanım'a yazdığı dillere destan bir mektubu vardır. Fitnat Hanım'a bohçacı aracılığıyla mektup yollayan Ahmet Mithat, ona "Ihlamur'da buluşalım" der... Mektubu okuyan Fıtnat Hanım, cevabi yazısında "Neden Ihlamur'da?" diye sorar.
Ahmet Mithat Efendi de, "Ihlamur"un başındaki "Ih"ı çıkartıp, "Lamur (Lamour) Fransızca'da aşk anlamına gelir" diye yanıt verir...
"TÜRKİYE'NİN EN GÜZEL YERİ" DEDİĞİ MEŞHUR YALISI"
1880 yılında Beykoz'a yerleşen Ahmet Mithat: “Dünyada en güzel memleket Türkiye’dir’ der ve şöyle devam eder…‘Türkiye’mizin en güzel şehri İstanbul’dur. İstanbul’un en güzel bölgesi Boğaziçi’dir. Boğaziçi’nin en güzel semti Beykoz’dur. Beykoz’un ise en güzel yeri; benim yalının bulunduğu yerdir!..”
YALISINDA TİYATRO KURDU
1880 yılında 36 yaşındayken Beykoz'un Akbaba Köyü'ne yerleşen Ahmet Mithat, daha sonra rahatsızlığı nedeniyle Yalıköy kıyısında satın alıp yerleştiği yalısında sanat ve edebiyat çevrelerinden zamanın pek çok tanınmış isimlerini ağırlar. Ahmet Mithat, yalısının üst katına tiyatro sahnesi kurdurur ve oyunlar sahneler...
SON 22 YILINI BU YALIDA GEÇİRDİ
Ömrünün son 22 yılını bu yalıda geçiren Ahmet Mithat Efendi, Beykozluların sevgilisi oldu. Beykoz Belediyesi tarafından yalının duvarına bu plaket çakıldı.
BEYKOZ KULUBÜ'NÜN KURUCUSU
Ahmet Mithat Efendi sadece edebiyatla ilgili değildi. O aynı zamanda Türkiye futbol tarihinde önemli bir yere sahip olan siyah-beyazlı kulübün kurucusudur. Beykoz Spor Kulübü'nün tohumlarının atılmasında Beykoz'la özdeşleşen Ahmet Mithat Efendi'nin önemli bir payı vardır. Bir düşünür ve edebiyatçı olmasının yanında sosyal ve girişimci kişiliğiyle tanınan Ahmet Mithat Efendi, meşhur Kırmızı yalısında bir akşamüstü, bir dost meclisinde Beykoz'da bir kültür kulübü kurulması önerisini ortaya atmıştır. 1908 yılında Beykoz Kulübü resmen kurulmuştur.
İLK İÇME SUYU SATIŞINI O YAPAR
Yalısına yerleştikten sonra aktüel yazı hayatını bırakarak, tiyatro ve edebiyata kendini veren Ahmet Mithat Efendi, 1880 yılında Beykoz'da bir çiftlik satın almıştır. Ona ait araziden kaynayan suya “Sırmakeş” adını verir ve şişeleyerek içme suyu satışı başlatır.
(Fotoğrafta Ahmet Mithat Efendi'nin Dereseki'deki çiftliği görünüyor)
AHMET MİTHAT'TAN SATILIK ÇİFTLİK
Bu tarihi vesikadan Ahmet Mithat Efendi'nin çiftliğii satılığa çıkardığı anlaşılıyor.
O GÜNLERİN DAMACANA KAPAĞI
Edebiyatçı kimliğinin yanısıra özel girişimcilikte bizzat öncülük yapan Ahmet Mithat, kendisine ait arazide kaynayan suyu, Sırmakeş adı altında satışa sunar. (Fotoğrafta o günlere ait Sırmakeş suyunun Osmanlıca ve Latin harfleriyle yazılmış damacana kapağı görülüyor)
BEYKOZLULAR'IN HIZIR BABASI
Beykozluların "Hızır Baba" adını taktıkları Ahmet Midhat Efendi boğazına da çok düşkündür. Ete pek yüz vermese de hamur işleriyle pilava bayılır. Tatlılardan ise kabak tatlısına.. Yalnız bir şartı vardır : pekmezle pişirilmesi ve üzerine de bolca ceviz dökülmesi gerekmektedir.. Sevdiği şeyler arasında süt de vardır. Sırf bu sevgi yüzünden bir ara sütçülüğe de kalkışmıştır..
YORGUN KALBİ 28 ARALIK'TA DURUR
28 Aralık 1912 tarihinde fahri olarak öğretmenlik yaptığı Darüşşafaka’da nöbetçi olduğu bir sırada kalbi duran Ahmet Mithat 68 yaşında hayata veda eder.
TALEBELERİ CENAZEYİ BIRAKMIYOR
Talebeleri Ahmet Mithat Efendi'yi o kadar sevmişlerdir ki, cenazesine sahip çıkar ve "Bırakın biz defnederiz" derler.
PADİŞAH İRADESİYLE FATİH HAZİRESİNE
Naaşı padişah iradesiyle Fatih Camii Mezarlığı’na öğrencileri tarafından toprağa verilir.
"AHMET MİTHAT'I OKUMAK BUGÜN BİLE LEZZETLİ"
"Hikâye Anlatan Adam: Ahmet Mithat" başlıklı yetkin çalışmanın yazarı ve Boğaziçi Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nükhet Esen, kendisiyle yapılan bir röportajda şöyle konuşmuştu: On dokuzuncu yüzyıl sonu Osmanlı İstanbul’unu ve Ahmet Mithat karakterini merak ediyorsanız hatıratını da bazı romanlarını da okumak bence bugün için bile lezzetli. Edebiyatçıysanız ve bizde romanın nasıl başladığını anlamak istiyorsanız bu romanları okumanız şart. Romanlarda nasıl anlatım oyunları kurgulanabilir, bir olaylar dizisi ilgi çekici bir biçimde nasıl anlatılabilir gibi konularla ilgiliyseniz de bu ilk örnekleri okumak gerekli. Ama keyfiniz için roman okumak istiyorsanız hepsinin değil ama bazı Ahmet Mithat romanlarının okunması bence bugün de gayet ilgi çekici ve eğlenceli.
VAPUR DEDİKODUSUNDAN DÜNYA ÇAPINDA BİR ROMAN ÇIKARDI
Ahmet Mithat Efendi'nin Beykoz'dan Eminönü'ne rutin olarak her sabah yaptığı vapur yolculuklarından birinde kamarada oturan ikisi genç biri yaşlı üç Ermeni kadının Fransızca konuşmalarına tanık olur. Kadınların konuşmalarından öyle şeyler işitir ki, bundan bir roman çıkabileceğini düşünür. Vapurdan inince esmer kızı izler, evini öğrenir ve kartvizitini göndererek tanışmayı başarır.
O KIZ İKNA OLUNCA...
Esmer kızdan (Siranuş) yazacağı roman için yardımcı olmasını ister. Kız kabul eder. Ve böylece dünya çapında örnek verilecek bir roman doğar. Roman içinde sık sık geriye dönüşler yapılarak "geçmiş" ve "şimdiki hâl" anlatılır. Bu iki metin içiçe girince Müşehadat ortaya çıkar.
AHMET MİTHAT EFENDİ KÜLTÜR MERKEZİ
Beykoz Belediyesi tarafından 2007'de Anadoluhisarı, Göksu'da açılan ve içinde tiyatro sahnesi de bulunan kültür merkezine Ahmet Mithat Efendi ismi verildi.
BAHÇESİ DENİZE AÇILAN OKUL
Beykoz Yalıköy'de bulunan ilköğretim okulu Ahmet Mithat Efendi'nin adını yaşatıyor.
AHMET MİTHAT EFENDİ'NİN ESERLERİ
ROMANLARI:
Hasan Mellâh yâhud Sır İçinde Esrar (1874),
Dünyaya İkinci Geliş yâhud İstanbul'da Neler Olmuş (1874),
Hüseyin Fellah (1875),
Felatun Bey ile Rakım Efendi (1875),
Karı-Koca Masalı (1875),
Paris'de Bir Türk (1876),
Çengi (1877)(oyun),
Süleyman Musûlî (1877),
Yeryüzünde Bir Melek (1879),
Henüz On Yedi Yaşında (1881),
Karnaval (1881),
Amiral Bing (1881),
Vah! (1882),
Acâib-i Âlem (1882),
Dürdâne Hanım (1882),
Esrâr-ı Cinâyât (1884),
Cellâd (1884),
Volter Yirmi Yaşında (1884),
Hayret (1885),
Cinli Han (1885),
Çingene (1886),
Demir Bey yâhud İnkişâf-ı Esrâr (1887),
Fennî Bir Roman Yâhud Amerika Doktorları (1888),
Haydut Montari (1888),
Arnavutlar-Solyotlar (1888),
Gürcü Kızı yâhud İntikam (1888),
Nedâmet mi? Heyhât (1889),
Rikalda yâhut Amerika'da Vahşet Âlemi (1889),
Aleksandr Stradella (1889),
Şeytankaya Tılsımı (1889),
Müşâhedât (1890),
Ahmed Metin ve Şîrzât (1891),
Bir Acîbe-i Saydiyye (1894),
Taaffüf (1895),
Gönüllü (1896)
Eski Mektûblar (1897),
Mesâil-i Muğlaka (1898),
Altın Âşıkları (1899),
Hikmet-i Peder (1900),
Jön Türkler (1910)
ÖYKÜLERİ:
Kıssadan Hisse (1870)
Letâif-i rivayet,
Suni'fi Zann(1870),
Gençlik (1870),
Esâret (1870),
Teehhül (1870),
Felsefe-i Zenân (1870),
Gönül (1870),
Mihnetkeşân (1870),
Firkat (1870),
Yeniçeriler (1871),
Ölüm Allâhın Emri (1873),
Bir Gerçek Hikâye (1876),
Bir Fitnekâr (1876),
Nasîb (1877),
Çifte İntikam (1887),
Para (1887),
Kısmetinde Olanın Kaşığında Çıkar (1887),
Diplomalı Kız (1890),
Dolabdan Temâşâ (1890),
İki Hud'akâr (1893),
Emânetçi Sıdkı (1893),
Cankurtaranlar (1893),
Ana-Kız (1893)
DİL KİTAPLARI:
Durub-ı Emsal-i Osmaniye Hekimiyatının Ahvalini Tasvif (1871)
TARİH:
Kainat (15 kitap, 1871-1881),
Üss-i İnkilab (2 cilt, tarih 1877-1878),
Tarih-i Umumi (2 cilt, 1878-1879),
Mufassal Tarih-i Kurun-ı Cedide (3 cilt, 1886-1888),
Tedris-i Tarih-i Edyan (1913),
Tedris-i Tarih-i Umumi (1913),
Makale - Mektup,
Menfâ (1877),
Zübdet-ül Hakayık (anı-belge, 1878),
Müntehabat-ı Tercüman-ı Hakikat (3 cilt, 1883),
Arnavudlar ve Solyotlar (1888),
Müntehebat-ı Ahmed Mithad (3 cilt, 1889),
Halla-ü Ukad (mektuplar, 1890)
RUHBİLİM
Nevm ve Hâlât-ı Nevm (1881)
İlhamat ve Tagligat (1885)
OYUNLARI(Tiyatro - Piyes):
Eyvah (oyun, 1871),
Açık Baş (oyun, 1874),
Ahz-ı Sar yahut Avrupa'nın Eski Medeniyeti (1874),
Zuhur-ı Osmaniyan (1877),
Çengi (1877),
Çerkeş Özdenler (1884),
AHMET MİTHAT İNGİLİZCEDE
Ahmet Mithat'ın 1875 yılında yayımladığı ilk Türkçe romanlardan biri olan Felatun Bey ile Rakım Efendi nihayet bu sene İngilizce çevirisine kavuştu. Amherst College'da Ortadoğu Tarihi Profesörü olan Monica M. Ringer ve Stanford Üniversitesi'nde doktora çalışmalarına devam eden Melih Levi tarafından çevrilen roman bu yıl içerisinde Syracuse University Press tarafından yayımlandı. Tanzimat romanının temel meselelerinden olan Doğu-Batı sorunsalının iki farklı karakter üzerinden ele alındığı romanın İngilizce çeviri üzerinden ulaşacağı yeni okurlarda nasıl bir karşılık bulacağı merak konusu.
Ahmet Mithat, ölümünün 100. yılında, bir dönem gönül temelinde öğretmenlik yaptığı Darüşşafaka Eğitim Kurumları Türkçe Bölümü tarafından düzenlenen bir dizi etkinlikle anıldı. 9. sınıf öğrencisi Fatma Bingöl, konferans öncesinde Ahmet Mithat Efendi'nin torunu Ahmet Güngör Yazgıç ile okulun sanat ve edebiyat dergisi için bir röportaj yaptı.
HAYATTA OLMAYAN TORUNU
Ahmet Mithat Efendi'nin Beykoz'daki yalısında uzun yıllar ikamet eden merhum Dr. Aydın Uluyazman...
Ahmet Mithat Efendi geçmişte olduğu gibi günümüzde de edeiyat dergilerinde hak ettiği yeri almaktadır.
Ahmet Mithat Efendi'nin gençliği...