Milli İHA´lara gezici üs
Türk savunma sanayisinin insansız hava aracı/silahlı insansız hava aracı (İHA/SİHA) üreticisi Baykar, araçların ve üzerlerindeki faydalı yüklerin komuta edildiği yer kontrol istasyonu için mobil çözüm geliştirdi.
Baykar, son dönemde ülke içinde ve sınır ötesinde etkin olarak kullanılan ve 66 bin saat uçuş süresine ulaşan Bayraktar TB2 ile sahada edindiği deneyimleri sistemin geliştirilmesine yönelik kullanıyor.
Baykar mühendislerinin bilfiil sahada yer alıp ortaya çıkan ihtiyaçlara anında müdahale etmesi aynı zamanda yeni çözümlere de kapı aralıyor.
Şirket bu kapsamda "insansız hava uçakları sistemleri üslerinde" yer alan ve İHA/SİHA'ların komuta edildiği yer kontrol istasyonunu bir kamyon üzerine konumlandırarak mobil hale getirdi.
Yer kontrol istasyonunun mobil hale getirilmesiyle İHA/SİHA sistemleri hareket kabiliyeti kazandı. Böylece istasyonlar, üslerdeki sabit pozisyonlarından farklı olarak ihtiyaç duyulan bölgelere hızla gönderilip görev icra edebilecek. Olası tehditlere karşı da yer değiştirme imkanına sahip olacak.
Kamyon kasasına entegre edilen şelter içinde yer alan yer kontrol istasyonundan İHA/SİHA ve üzerlerindeki faydalı yükler komuta kontrol edilebilecek, izlenebilecek.
Yer kontrol istasyonunda, İHA/SİHA'nın uçuşu sırasındaki kontrolünü, bilgi teminini ve araçlarla iletişimi sağlayan elektronik yazılım ve donanım bulunuyor.
Mobil istasyon ve yerli motor TSK envanterinde
Yerlilik oranı yüzde 93 olan Bayraktar TB2 için geliştirilen mobil yer kontrol istasyonunda lastikten motora, kaldırma mekanizmasından elektronik donanım ve yazılıma kadar milli ürünler tercih edildi.
Baykar, mobil yer kontrol istasyonu için Türkiye'de sıfırdan geliştirilip üretilen ilk kamyon motoru olan ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Ar-Ge desteği de alan Yeni Nesil Ecotorq'un (Ecotorq Euro 6 motor, 330 beygir) kullanıldığı Ford Otosan'a ait bir kamyon seçti.
Mobil yer istasyonuyla birlikte bu motor da ilk kez Türk Silahlı Kuvvetleri envanterine girdi.
Araçta, SAHA İstanbul üyesi birçok firmanın ürün ve kabiliyetleri kullanıldı.
Kaldırma mekanizması Denge Makina tarafından üretildi.
Mekanizma yer veri terminalleri için kullanılıyor.
Mobil yer istasyonu, Türkiye’nin ardından Bayraktar TB2'nin ilk kez ihraç edildiği Katar'da da kullanılacak.
Milli imkanlarla geliştirilen Teber Güdüm Kiti'nin son atış testleri başarıyla gerçekleştirildi. Sistemin Türk Silahlı Kuvvetlerine teslimatı bu ay başlıyor.
ROKETSAN tarafından geliştirilen ve güdümsüz Mk-81 ve Mk-82 serisi bombalara takılan Teber Güdüm Kiti, söz konusu bombaları akıllı mühimmatlar haline getiriyor.
Lazer arayıcı başlık, güdüm kiti (ataletsel ölçüm birimi, küresel konumlama sistemi, füze bilgisayarı) ve kuyruk kanat komplesinden oluşan Teber Güdüm Kiti takılmış Mk-82 bombalarıyla 21-22 Haziran'da Konya-Karapınar'da atışlı testler yapıldı.
Testlerde, uçak 30 derece yukarı doğru tırmanırken, hareketli hedefe atış ve canlı harp başlığı atışları başarıyla gerçekleştirildi. Testlerde hedefler etkin şekilde vuruldu.
F-16 uçaklarına entegrasyon ve sertifikasyon faaliyetleri de başarıyla tamamlanan Teber Güdüm Kiti teslimatlarına bu aydan itibaren başlanacak. Sonrasında Teber Güdüm Kiti bulunan mühimmatlar F-16 platformuna takılarak operasyonlarda kullanılabilecek.
Böylece daha önce yurt dışından tedarik edilen mühimmatlar yerine yerli ve milli imkanlarla üretilen mühimmatlar kullanılmaya başlanacak.
Sahada hızlı entegrasyon
Teber, sahada kullanıcı tarafından çok hızlı şekilde bombaya entegre edilebiliyor.
Bomba gövdesi üzerinde bulunan gömlekler, stabilite ve kaldırma kuvveti sağlamasının yanı sıra terminal güdüm fazında da yüksek manevra kabiliyeti veriyor.
Teber'in modüler tasarımı, ekonomik ve yenilikçi özellikler sunuyor. Bombaların burun kısmına istenildiği zaman takılabilen yarı aktif lazer arayıcı başlık, silah sistemine hareketli hedefler karşısında hassas vuruş kabiliyeti kazandırıyor.
Lazer arayıcı başlık bölümüne, yaklaşma sensörü ekleme seçeneği bulunuyor.
Ayrıca, kuyruk bölümü, entegre edildiği bombaları tanıyabilme özelliğiyle lojistik açıdan kullanıcıya kolaylık sağlıyor.
Savunma sanayisindeki yerlileştirme çabası zırh teknolojilerinde de yoğun olarak sürüyor. Bu alanda Türkiye'de geliştirilen ürünlerin sayısı hızla artarken, yakın zaamanda zırh malzemelerin de ülkede üretilmesi amaçlanıyor.
Savunma sanayisinde askeri hava araçları için kompozit parçalar imal eden CES İleri Kompozit ve Savunma Teknolojileri AŞ, bugüne kadar büyük ölçüde dışarıdan alınan balistik ürünleri milli ve yerli olarak üretiyor.
Miğfer, yelek, kalkan, göğüs plakası gibi son teknoloji kişisel koruma ekipmanlarına imza atan şirket, araç koruma alanında ise parçacık kalkanı ve eklemeli zırhta özgün çözümlerle araç üreticilerine hizmet veriyor. Tank modernizasyonu projeleri de dahil, birçok zırhlı araç platformunda CES'in ürünleri kullanılıyor.
CES Genel Müdür Yardımcısı Selçuk Şentürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, şirketin son birkaç yılda yaptığı çalışmalar ve Ar-Ge faaliyetleriyle yurt dışından temin edilen birçok kompozit zırhı yerlileştirmeyi başardığını söyledi.
Modernize edilen zırhlı araçlarda "parçacık kalkanı" denilen kompozit zırh sistemi kullandıklarını anlatan Şentürk, araçların balistik koruma seviyesini artırmak için de eklemeli zırh çözümleri geliştirip, bunları yerli olarak ürün gamına kattıklarını ifade etti.
Zırhlıların koruma seviyesi artırılıyor
Şentürk, bu yıl itibarıyla kara kuvvetleri tarafından yaygın şekilde kullanılan bir zırhlı araç platformunda eklemeli zırh çözümlerini kullanmaya başladıklarını bildirdi.
Gebze’deki Teknopark’ta tasarımı ve yazılımı tamamen bir Türk firması tarafından geliştirilen ve Alkar adı verilen savunma amaçlı İnsansız Kara Aracı (İKA) tıpkı İnsansız Hava Araçları gibi görevler ifa edebilecek.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu Üst Yöneticisi (CEO) Mehmet Gürcan Karakaş’la görüştü.
Görüşmenin ayrıntıları hakkında detaylı bilgi verilmedi. Bakan Varank, sadece "Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu CEO’su sayın Mehmet Gürcan Karakaş ile projenin yol haritasını değerlendirdik. Elektrikli otomobil, ileri teknoloji ekosisteminin de önemli bir öncüsü olacaktır." demekle yetindi.
Ancak Varank’ın devamında söyledikleri önemliydi. Çünkü bakanın söyledikleriyle geçen hafta ziyaret ettiği Gebze Organize Sanayi Teknopark’ta kendisine gösterilen, kuluçkadan çıkmakta olan teknolojiler arasında doğrudan bağlantı vardı.
Varank “Ülkemizin gelecekte çok önemli fırsatları yakalayabilmesi için otomobil projesinin mutlaka başarılı olması gerekiyor. Bu sadece bir otomobil projesi değil, yeni bir teknolojik ekosistem oluşturma hamlesidir. Dünyanın nereye yöneldiğinin farkındayız. Artık akıllı şehirler ile entegre otomotiv teknolojileri, yapay zeka tabanlı otonom sürüş algoritmaları, akıllı şarj alt yapıları ve benzeri alanlarda girişimci firmalarımız için fırsatlar bulunmaktadır. Bu fırsat penceresini çok iyi değerlendireceğiz. Dünya ile rekabette insan kaynağımız da, cesaretimiz de fazlasıyla var."
SON HALİNİ VARANK GÖRDÜ
Mustafa Varank geçen hafta Teknopark’ı ziyaret etti. Her ne kadar çok bilinmese de Gebze’deki bu teknoloji geliştirme merkezinde pek çok genç girişimci oldukça ciddi projeler üzerinde çalışıyor. İşte bu ilginç projelerden birine Habertürk ulaştı.
Alpera Savunma Sistemleri tarafından geliştirilen ‘Alkar’ isimli projeyi geçen hafta Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank da yakından inceledi.
Bu proje, Bakan Varank’ın “fırsatlar var” diyerek işaret ettiği “yapay zeka tabanlı otonom sürüş algoritmaları, akıllı şarj alt yapıları” alanında çalışmalar yapan birkaç genç mühendis tarafından yürütülüyor ve sona gelinmiş durumda.
AZILIMI SİVİL ARAÇLARDA DA KULLANILABİLİR
Meskûn mahallerde yürütülen operasyonlarda kullanılmak üzere geliştirilmiş olan otonom bir araç olan Alkar’ın yazılımı sivil amaçlarla modifiye edilerek sürücüsüz yerli araçların geliştirilmesinde de rahatlıkla kullanılabilir durumda.
Her türlü arazi koşulunda sürücüsüz olarak yol alabilen Alkar, görsel, işitsel ve durumsal veri aktarımı yapabildiği gibi özel yazılımı sayesinde birkaç personelin tehlikeye atılarak yapabileceği işleri de üstlenebiliyor.
Aracın modüler yapısı, görev yuvasına farklı tip kalibre silah ve sistemlerin montajına imkan veriyor. Bunlar ihtiyaca göre bir bomba imha robot kolu, (düşman) keskin nişancı tespit sistemi, 7.62 mm çapında entegre M134 silah, 40mm bomba atar veya yazılım tabanlı RFEYP köreltme/karıştırma sistemi olabiliyor.
“YERLİ ARAÇ PROJESİNDE ÇALIŞMAK İSTİYORUZ”
Alkar’da kullandıkları yazılımın askeri ihtiyaçlar göz önünde bulundurularak hazırlandığını söyleyen Alpera Savunma Sistemleri ve Alpera Motors Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Özbarlı asıl çalışma alanlarını “Şehirlerinde ulaşımın parçası olacak farklı sivil kullanım amaçlı modellerin geliştirilerek mevcut sistemlere entegre edilmesi, yeni nesil araçların tasarımı, geliştirilmesi ve uygulanması konularında özgün ve yerli çözümler” olduğunu belirtiyor. Özbarlı sivil ulaşım alternatiflerini ana çalışma alanı olarak belirlediklerini bu amaçla elde edilen tüm bilgi birikiminin hafif ve otonom kara araçları grubundaki tüm savunma sistemlerine uygulanabilir olduğunu gibi Türkiye’nin yerli binek araç projesinde de kullanılabilir olduğunu ve o projenin bir parçası olmak istediklerini söylüyor.
Bilkent Üniversitesinde mevcut roketatar sistemlerindeki çeşitli kısıtlılıkları kaldıran yerli savunma için Dikey Atış Sistemi geliştirildi. Dikey Yerleşimli Lançer (Mızraklı Süvari) Sistemi yerli savunma sanayinin gücüne güç katacak.
Makine Mühendisliği Bölümü öğrencileri Ahmet Can Şuyun, Petek Ellialtıoğlu, Arda Karabey, Tutku Güzelcan, İlyas Kocaer, Damla Leblebicioğlu ve Berk İzgi Danış, Sanayi Odaklı Bitirme Projesi etkinliği kapsamında ROKETSAN için Dikey Atış Sistemi üzerinde çalıştı.
Savunma alanında Dikey Atış Sistemi gibi ürünlerin yurt içinde geliştirilmesi hem maliyet hem de ülkenin kendi taktik ihtiyaçlarına uygun çözümler üretilmesi açısından önem taşıyor.
Bilkent Üniversitesi bünyesinde bu ihtiyaçlardan yola çıkılarak, Dikey Atış Sistemi’nin prototipinin tasarlanması, geliştirilmesi ve üretilmesine çalışıldı. Bu konuda kapsamlı literatür çalışması gerçekleştirildi. Proje ekibi, mevcut ürünlerdeki sınırlılıkları ortadan kaldırmaya ve ROKETSAN’ın belirttiği gereksinimler doğrultusunda tasarımı şekillendirdi.
KOMUTLAR BİLGİSAYARDAN
Proje kapsamında doğru ve hızlı konumlandırma ve ateşlemeyle hedefin vurulmasını sağlayacak bir sistemin ortaya konulmasına çalışıldı. Öğrencilerden İlyas Kocaer’in verdiği bilgilere göre, ekip, en az 3 farklı mühimmatı, toplamda ise 6 mühimmatı atabilecek roketatar prototipi geliştirdi.
Sistem, yatay eksende 360 derece hareket edebiliyor ve çok sayıda tur atabiliyor. Tüm hareketler ateşlemeye gereksinim olmaksızın mekanik olarak gerçekleştiriliyor. Roketatarın 6 namlusu da bağımsız olarak dikey eksende 90 derece görev yapabiliyor. Komutlar sisteme, araç bilgisayarından bir arayüz üzerinden gönderiliyor.
BENZERLERİNDEN ÜSTÜN
Mevcut ürünlerde hareket kısıtlılığı, farklı tipte mühimmatları atamama ya da sistemin korunmasına yönelik kısıtlılıklar bulunuyor. Geliştirilen Dikey Atış Sistemi, yatay ve dikey eksendeki geniş hareket alanı, farklı tipte mühimmatlar atabilmesi ve korumaya yönelik mekanizmalarıyla benzer ürünlerden üstünlükler taşıyor.