Ayasofya Camii’nin 86 yıllık aranın ardından yeniden ibadete açılması, milattan sonra 537 yılında inşa edilen yapı ile ilgili pek çok gizemi de tekrar gün yüzüne çıkarttı.
Bugüne dek dünyanın dört bir yanından milyonlarca ziyaretçiyi ağırlayan Ayasofya, insanlar tarafından pek bilinmeyen birtakım sırları da tarihi duvarlarının içerisinde barındırmaya devam ediyor.
VİKİNG İMZASI: “HALVDAN BURADAYDI”
Yaklaşık bin yıl önce Avrupa’nın kuzeyinde yaşayan Vikingler, kendi kıyılarının ötesindeki dünyaları keşfetme arzularıyla biliniyorlardı. 9. yüzyılda İstanbul’u da ziyaret eden bir Viking’in Ayasofya’nın mermerine işlediği yazı, bugün hâlen mevcudiyetini korumaya devam ediyor.
İstanbul’dan etkilenen ve buraya “Dev Şehir” anlamına gelen Miklagard ismini veren Vikinglerin komutanı Halvdan, Ayasofya’nın içerisine ise eski Viking dilinde “Halvdan buradaydı” sözünü kazıdı. İnsanların belki dikkat etmeden yanından geçip gittikleri bu yazı, Ayasofya’nın ikinci katında merdiveni takip eden mermer korkuluğun üzerinde yer alıyor.
HAZRETİ İSA’NIN KUTSAL EMANETLERİ
Ayasofya’yla ilgili bir diğer gizem ise Hazreti İsa’nın çarmıha gerildiği haç ve çivilerin, yapı içerisindeki gizli bir bölmede saklanmaya devam edildiği yönünde.
Hazreti İsa’nın kutsal emanetlerinin Kudüs’ten İstanbul’a getirilerek Ayasofya’da gizlenerek Haçlı Seferleri’nde yaşanan yağmalardan korunmaya çalışıldığına inanılıyor.
İSLAMİ MOTİFLER
İstanbul’un 1453 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilmesinin ardından camiye çevrilen Ayasofya’nın içerisine pek çok İslami motif eklendi.
Ayasofya’nın kubbesinde yer alan Nur Suresi’nin 35. ayeti olan “Allah göklerin ve yerin nurudur”, bunlar arasında en dikkat çekici olanıdır. Bu ayetin yanı sıra Ayasofya’nın duvarları “Allah” ve “Muhammed” yazılarının yanı sıra Hazreti Muhammed’den sonra gelen dört halife olan “Ebubekir”, “Ömer”, “Osman” ve “Ali” isimlerinin yer aldığı dev plakalar ile süslendi.
TRT World’de yer alan bilgiye göre, Ayasofya’ya müze statüsü kazandırılmasının ardından sökülerek yapıdan çıkartılmaya çalışılan bu plakaların kapılardan daha büyük olduğunun anlaşılması üzerine bu girişimden vazgeçildiği ve hepsinin oldukları yerde bırakılmasına karar verildiği kaydedildi.
KAPILARDAKİ TILSIM
İçerisinde azametli 361 kapı bulunan Ayasofya’nın gösterişli kapılarında bir tılsım olduğuna inanılıyor. 361 kapının 101 tanesinin diğerlerinden daha büyük olduğu bilinirken, bu kapılar sayılmaya çalışıldığında her seferinde fazladan bir kapının daha ortaya çıkmasında bir gizem olduğu düşünülüyor.
NUH’UN GEMİSİNDEN BİR PARÇA
Ayasofya Camii’nin yüzlerce devasa kapısından biri olan 7 metrelik İmparator Kapısı’nın, Hazreti Nuh’un gemisinden alınan bir parça ile yapıldığına inanılıyor. Bu kapsamda, İmparator Heraklius’un 7. yüzyılda Nuh’un gemisini bulmak için büyük bir emek harcadığı düşünülüyor.
YAKARIŞ (DEİSİS) MOZAİĞİ
Ayasofya’nın duvarlarına 13. yüzyılda işlenen Yakarış (Deisis) Mozaiği’nin, bir başka mozaiğin üstüne resmedildiği düşünülüyor.
Hazreti Meryem ve Vaftizci Yahya’nın ortasında bulunan İsa figürünün sağ kaşındaki 11 sayısına benzeyen bir yara, bu figürle Apollo arasında bir bağ olduğu inancına yol açtı.
Önceleri Pagan olan, fakat daha sonra zorla Hristiyanlaştırılan bir grup insan tarafından işlenen bu mozaikte aslında İsa figürü yerine Apollo figürünün resmedildiğine inanılıyor.
GÖZYAŞIYLA DELİNEN SÜTUN
Efsaneye göre, oğlu İsa’nın işkenceye uğramakta olduğunu öğrenen Hazreti Meryem’in duyduğu acı ve üzüntüden dolayı yanağından süzülen bir damla gözyaşı, yaslanmakta olduğu sütunun üzerinde bir delik açmıştır.
Ayasofya’nın inşa edildiği süreçte yapıya kutsallık kazandırmak isteyen dönemin imparatoru tarafından İstanbul’a getirtilen sütun, yapının içerisine yerleştirilmiştir.
Ayasofya’yı ziyaret eden insanlar, o günden sonra sütunun içerisindeki deliğe parmaklarını sokup bir dilek tuttular. Parmaklarını sütundaki delik içerisinde tam tur döndürerek bir dilek tutan insanlar, eğer bu süreçte parmakları ıslanırsa dileklerinin gerçekleşeceğine inanıyorlardı.
Bu nedenle söz konusu sütuna “Dilek Taşı” ya da “Terli Taş” da denilmektedir.