Uzaylı olduğu iddia edilen mumyanın sırrı çözüldü
2003 yılında, Şili’deki Atacama bölgesinde, deri bir çanta içerisinde terk edilmiş bir kilisede bulunan, koni şeklindeki bir başa ve 15 cm uzunluğa sahip mumyanın bir uzaylıya ait olabileceği iddia edilmişti.
İspanyol bir koleksiyoncu tarafından satın alınarak ortaya çıkarılan mumya ile ilgili daha önce Sirius isimli bir belgesel çekilmiş, çeşitli komplo teorilerinin yanı sıra bulunan iskeletin uzaylıların varlığına kanıt olabileceği öne sürülmüştü.
Uluslararası bir bilim ekibi 15 santimetre büyüklüğündeki mumya üzerinde yaptığı araştırmayı tamamladı ve mumyanın 15 haftalık bir cenine ait olduğunu açıkladı.
Geçtiğimiz aylarda yapılan bir başka araştırma ortaya daha farklı sonuçlar koymuştu.
California Üniversitesi, San Francisco Üniversitesi ve Stanford Üniversitesi tarafından “Ata” ismi verilen mumyaya yapılan DNA analizleri, ,gizemini uzun süre koruyan kalıntının, çeşitli genetik mutasyonlara uğramış, 6-8 yaşında olduğu tahmin tahmin edilen cüce bir kız çocuğuna ait olduğunu ortaya koymuştu.
Yapılan bilimsel çalışmalar, çocuğun 40 yıl önce öldüğünü ve bugüne kadar tanımlanmamış olan gen bozukluklarına sahip olduğunu açığa çıkarmıştı.
Diğer taraftan “Ata”nın 6-8 yaşına ulaşıp ulaşmadığı bilinmiyor. Bilim insanları, çocuktaki genetik bozukluğun rahim içindeyken de kemiklerinin büyümesine neden olabileceğini, bu yüzden mumyanın prematüre bir bebeğe de ait olabileceğini düşündüklerini bildirmişti.
Kaliforniya Üniversitesi’nden Sanchita Bhattacharya, “Ata'nın DNA'sında hepsinde zarar görmüş olan 64 gen varyantı bulduğunu” bildirerek, bunların 10 tanesinin “kısa boy” ve 11’inin “çift kaburga”ya neden olan iskelet problemleriyle ilintili olduğunu söylemişti.
Bhattacharya, kıkırdak dokular için kullanılan kolajeni üretme sorunu yaratan ve skolyoz olarak bilinen omurganın eğriliğine neden olan genlerin de mumya içinde bulunduğunu ifade etmişti.
Bilim kadını, iskelet malformasyonlarının ötesinde Ata’nın, konjenital diyafram hernisi olarak bilinen bir hastalığa sahip olabileceğini de sözlerine eklemişti.
"Ata" üzerinde 2012 yılından beri çalışan Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Garry P. Nolan ise, tıp dünyasında daha önce böyle bir vakanın görülmediğini ve kalıntıların gen bozukluklarını anlamak için literatüre önemli katkıları bulunduğunu vurgulayarak şunları kaydetmişti:
“Genleri Şili’de yaşayan Chilote Kızılderililerine benzerlik gösteriyor ve kalıntıların 40 yıldan eski olduğunu düşünmüyorum. Beslenemeyecek kadar kötü bir biçimde doğmuş. Onun durumundaki biri yenidoğan yoğun bakım ünitesine alınarak tedavi edilebilirdi, ancak numunenin bulunduğu yerde, böyle şeyler mevcut değildi.”
“Bu uzaylılar hakkında bir hikaye olarak başlayarak, uluslararası bir olaya dönüştü, gerçekte yaşanan ise bir insanlık trajedisi. Bir kadın garip dış görünüşe sahip bir kız çocuğu doğurdu, belki de onu belli bir yaşa kadar korumaya başardı, ancak, her ne olursa olsun bu çocuk bir eşya gibi satılarak günümüze kadar geldi.”
“Ata’nın uygun bir şekilde, bulunduğu bölgeye götürülüp gömülmesi gerektiğine inanıyorum. Şimdiki bilgiler ışığında bu kalıntıların bir çocuğa, doğum öncesi ya da sonrasında ölen bir kız bebeğe ait olduğunu biliyoruz.”