Katılımda 'banka' lafına ihtiyacımız yok

Başkan Erdoğan, ‘katılım bankacılığı’ söyleminden rahatsızlığını iletip, “Eğer faizsiz sistemse, katılım finans sektörü” demişti. Vakıf Katılım’ın genel müdürü İkram Göktaş, “Banka kelimesine ihtiyacımız yok” dedi ve ekledi: Şimdi hızlanma zamanı...

Katılımda 'banka' lafına ihtiyacımız yok

ŞENAY BÜYÜKKÖŞDERE

Geçtiğimiz günlede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılım sektörüyle ilgili yaptığı açıklamalar, gözleri piyasanın oyuncularına çevirdi. “Yıllardır katılım bankacılığı der, dururlar. Ben buna hep karşı çıktım. Zira katılım bankacılığı diye bir kavram olamaz. Eğer faizsiz sistemse işte şimdi söylüyoruz; katılım finans sektörü” diyerek, sektöre yeni bir isim önerisinde bulunan Erdoğan, aynı zamanda bu konuda cesur ve kararlı adımlar atılacağının sinyallerini vermişti. Peki finans sistemi içinde yüzde 5-6 pazar payını geçemeyen katılım sektörünün oyuncuları, isimlerindeki ‘banka’ tanımlamasıyla ilgili ne diyor, önümüzdeki dönemde sistemden daha fazla pay alabilmek için ne gibi planlar yapıyor? Sektörün önemli oyuncularından Vakıf Katılım’ın genel müdürü İkram Göktaş’a sorduk...

YURTDIŞINDA FAYDASI VAR

Başkan Erdoğan’ın ‘bankacılık’ vurgusu ve katılım sisteminin geliştirileceğine dair vurgusu çok dikkat çekti. Sizin bu konuda görüşleriniz neler?

Cumhurbaşkanımızın faiz konusundaki hassasiyeti aslında herkesin malumu. Kendisi bu konuyu sürekli dile getiriyor. Üst üste 2 seçim geçirdiğimiz için o yoğun gündem içinde çok fazla gündemde yer bulmamış olabilir ama Cumhurbaşkanımız bu konunun altını sürekli çiziyor. ‘Banka’ konusuna gelecek olursak, dikkat ederseniz aslında hiçbir katılım bankası güncel hayatında banka kelimesini kullanmıyor. Kullanmak da istemiyoruz. Ama uluslararası literatürde ‘banka’ kelimesi bize yardımcı oluyor. Yurtdışındaki iş ortaklarının sizi anlaması açısından banka kelimesi önemli. Çünkü banka kelimesini kim duyarsa duysun kamu tarafından regüle edilen bir sektör olarak algılanıyor. Aksi takdirde algıda bir problem yaşanıyor. Onun dışında da banka kelimesine hiçbir şekilde ihtiyacımız yok. Sadece yurtdışında kendimizi anlatmak, anlaşılmak için o kelimeye ihtiyacımız var. Yoksa iç piyasada bizim markalarımız oturdu. Vakıf Katılım dendiği zaman Türkiye’de faizsiz hizmet veren bir kurum olarak yerini aldı.

2025 HEDEFİ YUZDE 15 PAY

Katılımın toplam finans sistemi içindeki payında şimdi durum nedir?

Kamu katılım bankalarına bakınca en eskimiz 4 yaşında, biz 3.5 yaşındayız. Burada zaten kamu katılım bankalarının amacı katılımın daha çok pay almasını sağlamak. Oyuncuların hepsi yabancı ortaklı. Ve sermaye koyma iştahında sıkıntı olduğu ortada. Bankacılık da sermaye işi. Sadece o yıl elde ettiğiniz kârı ekleyerek fazla ilerleyemiyorsunuz. Yüzde 5’lerden 6’lara yeni gelebildik.

Peki bu konuda hedefler nasıl?

2025 yılında yüzde 15 pazar payı hedefimiz var. Biz büyüme konusunda ivmeyi daha yeni yakaladık. Bundan sonra biraz daha hızlanmamız lazım. Hızlanmanın yolu da sermayeden geçiyor. O iradeyi de devletimiz son dönemde ortaya koydu, gösteriyor. Bize düşen o iradenin arkasından hızlıca yürümek, sahaya inmek, yeni ürünler, yeni hizmetler geliştirmek.

ÇOCUKLARA FAİZ KONUSUNU ANLATALIM

Türkiye’de muhafazakar denebilecek geniş bir kitle var ama konu faiz hassasiyetine gelince bu davranışa yansımıyor sanırım… 

Biz onu çok net görüyoruz. Dini vecibelerde daha basit şeylere karşı çok dirençliyiz ama söz konusu faiz ya da para olduğunda o hassasiyetler geri planda kalıyor. Bu işin eğitimle çözülmesi geretiği inancındayım. Küçük çocuklara kimse faizin haram olduğunu anlatmıyor. 25 yaşından sonra faiz hassasiyeti oluşmuyor. 

BANK ASYA’DAN KALAN BOŞLUĞU DOLDURDUK

Kamu bankalarının da kurulmasıyla katılımın payının daha çok artması gerekmez miydi?

Yakın zamanda sistemden bir oyuncu çekildi, sektörün lideriydi. Ama o çekildiğinde müşterileri ve mevduatı diğer katılım bankalarına gelmedi. Çoğunluğu yurtdışına gitti. Onun boşalttığı alanla katılımın payında ciddi bir düşüş oldu. O boşluğu da ancak doldurabildik. İvmelendirme bundan sonra başlayacaktır.

Bank Asya’dan söz ediyorsunuz. Ne kadardı onun payı?

Toplam içinde yüzde 5 olan katılımın payının, 3’te biri birden çekildi. Bu süreçte boşluğu doldurduk, üzerine 1 puan ekledik. 

GÜVENLİ LİMANIZ BİZDE ADİL BİR MEKANİZMA VAR

Faizlerin yükseldiği, ekonominin iyi gitmediği zamanlar katılım bankaları nasıl etkileniyor?

Kriz ortamları katılım bankaları için bir fırsat olabiliyor. Çünkü en güvenilir liman katılım bankaları. Bizde adil bir mekanizma var. Faizler yükselince bankalar da hemen kredi faizlerini yükseltiyor. Katılım bankalarında ise biz sizinle bir kontrat yapıyoruz. O kontrat neyse kredi kapanana kadar o geçerli oluyor. Faizler yükselsin, devalüasyon olsun, deprem olsun o rakam değişmez. Biz kendimizi doğru anlatabilirsek, katılıma pazar payı gelecektir. Bugüne kadar beklediğimizden yavaş gitti ama bunun olacağına inanıyoruz. 

FİRMALAR İKİNCİ YAPILANDIRMA İÇİN GELİYOR

Firmaların kredilerde zorlandığı bir dönemdeyiz. Sizde durum nasıl?

Geçmişte yüzde 2-3 kanuni takip oranları, bugün 6-7’lerde. Fakat Avrupa’da bu oranlar yüzde 10’un üzerinde. Kimse ‘Avrupa battı’ demiyor. Ama bize gelince öyle algılanıyor. Evet sıkıntılı günler geçirdik. Yapılandırmaya gelen firmalar da oluyor. Son 6 ayda bu işler çok hızlandı. Yapılandırma yapan firmalar şimdi tekrar geliyor. İkinci bir yapılandırma istiyorlar. Biz de onlara elimizden geleni yapıyoruz.

Tüm Ekonomi haberleri için tıklayın