Nazlı Senem Ünal: Oynarken dünyanın derdini tasasını unutuyorum

Oyuncu Nazlı Senem Ünal: “Oyunculuk… Dünyanın derdini, tasasını unuttuğun farklı bir dünyanın içine sokuyor beni. O dünyada artık ben Nazlı değil, bambaşka bir karakter oluyorum…”

Nazlı Senem Ünal: Oynarken dünyanın derdini tasasını unutuyorum

ALİ DEMİRTAŞ / ali.demirtas@aksam.com.tr

Menajerimi Ara dizisinin genç oyuncusu Nazlı Senem Ünal ile AKŞAM Cumartesi için çok keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Onu sadece bu diziden değil, Çok Güzel Hareketler Bunlar 2’deki performanslarından da biliyoruz. Sohbetimize geçmeden önce gelin onu daha yakından tanıyalım: “Bursa’da doğup büyüdüm. Üniversite okumak için İstanbul’a gelip, sonra da dönemeyenlerdenim. Sevgi dolu bir aile ortamında, sanatla ve hayvanlarla iç içe büyüdüm. Çok güzel bir çocukluk ve gençlik geçirdim diyebilirim. Lise hayatımın sonlarına kadar daha doğrusu tiyatro ve oyunculuk ile tanışana kadar ne istediğini bilemeyen, ne yapmak istediğine bir türlü karar veremeyen, ailemin, arkadaşlarımın, çevremin “Ne olmak istiyorsun sorularına” cevap bulamayan bir gençtim. Aklım bir karış havada bir çocuk muydum yoksa hayatın sadece sevdiğin mesleği yaparak huzurla geçebileceğinin bilincinde olan ve yaparken keyif aldığı o şeyi bulmaya çalışan bir çocuk muydum hala emin değilim. Lise üçüncü sınıfta da tiyatro ile tanıştım ve bir daha da kopamadım. Mühendis anne babanın inatçı kızı… Böyle de tanımlayabilirim kendimi. Fen Lisesi’nde okurken, ailem benden mühendis, doktor vs olmamı bekledi ama ben ders çalışmak yerine tiyatro ile ilgilendim. Sonrasında da Hacettepe Almanca Fizik Bölümü’nü kazanıp “Hayır, ben bunu yapmak istemiyorum ki dedim ve konservatuvar sınavlarını kazanınca da okulu bıraktım. Ailem her ne kadar başta karşı çıksa da oyunculuk konusunda bana hep destek oldular. Hayallerime ulaşmam için ne gerekiyorsa yaptılar, bana inandılar. Şimdi de onların sayesinde hayallerime ulaşmak için adımlar atmaya devam edebiliyorum.”

ABİMİ ROL MODEL OLARAK GÖRDÜM

Oyuncu olmaya nasıl karar verdiniz?

Abim de benim gibi oyuncu. Ben lisedeyken o üniversitedeydi ve okulda tiyatro oyunlarında oynarken onu izliyordum. Onun sahnedeki mutluluğunu görmek beni de bir tiyatro kursuna yazılmaya yönlendirdi. Kısacası abimi rol model olarak görmem ve çocuk aklıyla “ona özenmem” bugüne kadar getirdi beni. Çocukça bir hevesle deneyimlemek istediğim “oyunculuk” sonrasında vazgeçemeyeceğim bir tutkuya dönüştü.

Oynamak ve oyunculuk sizin için ne anlam ifade ediyor?

Oyunculuk… İçinde “oyun” kelimesini barındırıyor bir kere. Oyun oynamak ne anlama geliyorsa oyunculuk da benim için öyle aslında. Çocukken oyun oynadığımızda her şeyi unutuyorduk, annemiz “Hadi artık eve” diye seslendiğinde oynamayı bırakamıyor ve eve gitmek zorunda olduğumuz için üzülüyorduk... İşte öyle bir his... “Oyunculuk”, dünyanın derdini, tasasını unuttuğun farklı bir dünyanın içine sokuyor beni. O dünyada artık ben Nazlı değil, bambaşka bir karakter oluyorum.

SİNEMA HER ZAMAN DAHA KALICI BİR ALAN

Tiyatro mu, dizi mi, sinema mı, neden?

Hepsinin yeri ayrı benim için tabii ama ben sinema diyeceğim. Her oyuncunun hayalidir kalıcı olmak, unutulmayacak işler yapmak. Seyircide daha derin, kalıcı izler bıraktığına inanıyorum. Yıllar öncesine ait bir filmi izleyip birbirimize hala tavsiye edebiliyoruz mesela ya da 1940 yapımı bir film üzerine, oradaki bir karakter üzerine saatlerce konuşabiliyoruz. Gerçi bu projeye de bağlı. Unutulmayan birçok dizi, tiyatro örneği de var ama sinema örnekleri daha fazladır.

Oyuncu olmak isteyen yaşıtlarınıza ve daha gençlere neler söylemek istersiniz? Kişiler kendilerine hangi soruları sorduktan sonra bu yola çıkmalılar ve nasıl?

Gerçekten bu işi yapmak istiyor muyum, yoksa bu benim için gelip geçici bir heves mi? Bence sormaları gereken ilk ve asıl soru bu. Eğer gerçekten istiyorlarsa sonrasında bu işin en büyük sınavı olan “SABIR” devreye giriyor. Bir şeyi gerçekten istiyorsan, bu konuda kendine inancın tamsa ve yeterince sabırlıysan yani pes etmezsen er ya da geç olacaktır. Özetle “Gerçekten istemek”, “Kendine inanmak”, “Sabır” ve “Mutlu son”. Ve beraberinde “Mutlu başlangıçlar…”

HEDEFİM SAYGI VE SEVGİYLE ANILMAK

Kaygınız, hedefiniz nedir oyunculuğa ve geleceğe dair?

İşini layıkıyla yapan, oynadığı karakterlere çok başka boyutlar katabilen, fark yaratabilen en önemlisi de hep saygı ve sevgiyle anılan başarılı bir oyuncu olabilmek öncelikli hedefim. Zaten bunu yakalayabildikten sonra başarının kaçınılmaz olacağına inanıyorum. Bunun dışında yazmayı çok seviyorum. Bir film senaryosu yazmak çok istiyorum. Umarım bir gün kendi yazdığım bir projede kendi yazdığım bir karaktere can verebilirim. 

MENAJERİMİ ARA’DA ÇOK MUTLUYUM

Menajerimi Ara dizisi nasıl gidiyor, mutlu musunuz?

Her şey çok güzel gidiyor, çok mutluyum. Menajerimi Ara’nın benim ilk dizi tecrübem olduğunu da düşünürsek, oyunculuğuna ve kendisine bu kadar hayran olduğum isimle çalışma fırsatı bulduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum öncelikle. Onlardan öğrenecek o kadar çok şeyim var ki… Sahnelere çalışırken oyunculuklarını, neyi nasıl tonladıklarını, oynadıkları karakterleri nasıl ele aldıklarını gözlemliyorum. Her an onlardan bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum. Bunların dışında çalışma ortamımız, ekibimiz o kadar keyifli ki... Huzurlu ve mutlu bir ortamda sevdiğin, hayalini kurduğun işi yapmak gibisi yokmuş.

Tüm Cumartesi haberleri için tıklayın