Her dönemin ve kültürün ortak mirası: Bebekler

7'den 70'e kadın, erkek, çocuk herkesin ilgisini çekebilecek 2 bin 200 tane bebekten oluşan, Dünya Bebekleri Sergisi kapılarını açtı. 'Eski çağlardan itibaren her coğrafyada insanlar kendilerine benzeyen, kültürlerini yansıtan bebek figürler ortaya koymuş. Bebekleri sadece oyuncak olarak görmemek lazım, onlar ortaya çıktıkları kültürlerin birer yansıması ' diyen Küratör Serra Kanyak, bebek kavramının tarih öncesinden bu yana kullanım amaçlarını kronolojik olarak aktardıkları bu sergide, tarihsel bir hikâye sunduklarını söylüyor.

Her dönemin ve kültürün ortak mirası: Bebekler

MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr

Bebekler, antik çağlardan 21'inci yüzyıla kadar insanın kendi benzeri olarak biçimlendirdiği, inanç ve kültür objesi, aynı zamanda da çocukların oyuncağı olmuş. Batı'da, Ortaçağ'da cadılıkla ilgili kullanılan balmumu bebekler varken, Rönesans ile birlikte soylu kadınların moda merakı için yapılan, süslü dantelli elbiseleri olan ahşap bebekler ortaya çıkıyor. Farklı coğrafyaların yerel halklarının geleneksel yöntemlerle elde ürettiği bebekler, sanayi devrimiyle birlikte yerini büyük fabrikalarda porselen ve plastikten seri üretilen, daha ucuza mal edilen bebeklere bırakıyor. Bu sürece şahitlik etmek isteyenler için Rahmi M. Koç Müzesi anlamlı bir sergiye imza atıyor. "Dünya Bebekleri Sergisi", 18'inci yüzyılın ahşap bebeklerinden Anadolu'nun bez bebeklerine, Asya ve Afrika inanç bebeklerinden moda bebeklerine, korku bebeklerinden geleneksel dünya bebeklerine, otomat bebeklere kadar literatüre girmiş farklı bebek türlerinden oluşan özel bir seçkiyi ziyaretçilerle buluşturuyor.

TARİHSEL YOLCULUĞUNA IŞIK TUTTUK

Farklı kıtalardaki 80 ülkeden 2 bin 200 bebeğin bulunduğu sergi, sizi bir zaman tüneline sokuyor. Anılarınızın canlanacağı bu sergide çocuklarda keyifli anlar yaşıyor. 3 yıl gibi bir zamanda hazırlanan serginin sürecini anlatan küratör Serra Kanyak, "Daha önce Bebek Evi sergisi yapmıştık ve olumlu dönüşler almıştık. Müzenin 25. yılı yaklaşırken yeniden bir sergi fikri ortaya çıktı. Elimizde özellikle de Rahmi Bey'in koleksiyonunda birçok bebek olduğunu fark ettik ve daha öncede ilgi gördüğü için bu sefer daha kapsamlı bir sergi yapmaya karar verdik. Ancak bir 'Dünya Bebekleri Sergisi' oluşturabilmek için çok daha geniş bir koleksiyona sahip olmak gerekiyordu. Öncelikle dünya bebek literatürüne girmiş farklı bebek türlerinden edinmek için eksiklerimizi tespit ettik ve sonrasında eksik olan bebekleri toparlamaya başladık. Yurt içinde ve dışındaki müzayedelerden, antikacılardan, sokak pazarlarından, eskici dükkânlardan eksik olan bebekleri toparlamaya başladık. Rahmi Bey, İsveç, Fransa İngiltere ve Amerika'dan pek çok bebek satın aldı. Ben de araştırma ve bebek satın almak için Almanya, İsveç, İsviçre ve Rusya'ya seyahatler gerçekleştirdim. Bu süreç devam ederken yakın müze dostlarımızın da bağışları ve ödünç verdikleri bebekler ile koleksiyonumuz zenginleşti. Bu hazırlık sürecinde dünyada bebekler konusunda neler var onları da araştırmaya ve takip etmeye çalıştım. Müzeler gezdim. İsviçre Basel'deki oyuncak müzesi beni çok etkiledi. Hem yetişkinler hem de çocukların ilgisi çok büyüktü o an bu sergi ile ilgili doğru karar verdiğimizi düşündüm. Biz bir sanayi müzesiyiz. Bebekler de oyuncak sanayisinin en dikkat çeken parçası. Modası asla geçmiyor. Kız çocukları zaten seviyor ama son yıllarda aksiyon figürlerinin de yapılması erkek çocuklarının da ilgisini artırdı. Yurt dışı seyahatleri yaparken Türkiye'de de neler var onlara da baktık. Türk oyuncak sanayisinden örnekler satın aldık."

Sergiyi oluşturan bebekler temel olarak 18. yüzyıldan başlıyor. Ancak serginin en özel parçalarından olan belki de bugünün bebeklerine ilham olan M.Ö 1. yy ile M.S 3.yy arasında tarihlenen insan formunda yapılan 5 adet antik çağ figürünleri bulunuyor. Sadberk Hanım Müzesi'nden ödünç alınan bu bebekler, pişmiş toprak ve kemikten yapılmış. Oyuncak amacı taşımayan inanç amaçlı üretilmiş kadına benzeyen figürünler oldukça dikkat çekiyor. Bu açıdan insanları binlerce yıl öncesine götürdüklerini ve adeta bir zaman tüneline soktuklarından bahseden Kanyak, "Bizim amacımız buydu aslında. El yapımıyla başlayıp oyuncak sanayi ile devam edip tekrar el yapımına dönen bebeklerin tarihsel yolculuğuna ışık tutmak istedik."

SADECE OYUNCAK AMACIYLA ÜRETİLMEMİŞ

Serginin hazırlık sürecinde bebekler ile ilgili geniş bir araştırma yapan Kanyak ortaya çıkan bilgileri şöyle aktarıyor: "Araştırmalar sonucu karşımıza çıkan en önemli nokta her dönem ve her coğrafyada insanlar kendilerine benzeyen bu bebek dediğimiz figürlerden yapmış. Kimisi çamurdan kimisi tahtadan kimisi de evdeki kumaş parçalarından bez bebekler yapmış. Biraz daha varlığı olanlar ise iyi malzeme kullanmış. 18 ve 19. yüzyılda porselen fabrikaları bebek kafaları üretmiş ve gövdeleri imalathanelerde yapılmış. Çeşitli amaçlarla üretilmişler. Sadece oyuncak amaçlı değil. Bebeklerin ilk yapılış amaçları aslında inançlar. Afrika kabilelerinde, Amerika'nın yerli kabilelerinde, Asya'da hatta Anadolu'da batıl inançlar için üretilmiş bebekler bulunuyor. Bu bebeklerin koruyucu olduğuna inanılır hatta nazarlık için yapılanlarda var. Genelde kadın ve çocukla ilişkilendirilen bebekler karşımıza çıkıyor. Mesela birçok Afrika kabilesinde çocuğu olmayan hanımlara kabilenin ruhani lideri tarafından bebek yapılır ve kadına emanet edilirdi. Kadın bu bebeği üzerinde taşıdığında çocuğu olacağına inanılıyordu. Çocuğu olursa da bu bebeği genç bir kadına devrediyor. Yine kiliselerde bebeklerin varlığını görüyoruz. Koleksiyon yapmak amacıyla üretilen bebekler de var. Yetişkin eğlencesi de sayılır. Önceden Avrupa'da bir araya hanımlar bebeklerine elbiseler dikiyormuş. Asya'ya baktığımız da ise festival bebeklerini görüyoruz. Burada erkek ve kız çocukları için ayrı ayrı bebekler var. Hem kültürlerini öğrensinler hem de onlara şans getirsin diye bebekler hediye ediliyor. Erkek çocuklarına asık suratlı, savaşçı formunda bebekler; kız çocuklarına ise güzel giysili kibar bebekler veriliyor. Asya'da kız çocukları bebekleri çeyiz gibi biriktiriyor. Kendileri büyüyüp evlenince ailenin en genç kız çocuğuna hediye ediyorlar. Aslında her coğrafyada farklı amaçla kullanıldığını görüyoruz. Anadolu'da ise ilk örnekler bez bebek şeklinde... Yöresel olarak ailenin yaşlı üyeleri tarafından torunlara yapılan bebekler karşımıza çıkıyor. Bizim inanç kültürümüzde insan tasvirinin rahatsız eden tarafının olması o bebeklerin uzun sure saklanmamasına neden olmuş. Osmanlı Sarayı'nda da bebeklerin varlığından söz edebiliriz. Bugüne kalmış en güzel Anadolu bebekleri 1930 yıllarından kalan kitre bebekleri. Bunlar da oyun amaçlı değil, Anadolu insanını temsil eden yöresel giysili bebekler. Bu sanatın öncülerinden Zehra Müfit Saner'in koleksiyonundan eserler var bu sergide. Yine el verdiğim dediği Nimet Demirbağ Sanlıman'ın eserlerinden örnekler var."

YETİŞKİNLERİN ANILARI YENİDEN CANLANDI

Uzun bir süre açık kalacak olan sergiye talep yoğun. Çocuklar kadar yetişkinlerde büyük ilgi gösteriyormuş. "Bu sergi gördük ki insanları eskilere götürdü ve o anları yeniden canlandırdı" diyen Kanyak, "Yaşlı çiftler geliyor, 'Bu bebekten bizde vardı. Vitrinde dururdu.' diyorlar. Biz de öyle bir adet vardı. Porselen bebekler vitrinde dururdu. Onlarla oynamak yasaktı. O insanları çocukluğuna götürmek çok kıymetli. Rahmi Bey sergi hazırlığında şöyle bir cümle kurmuştu, 'Çocukta olsanız büyükte olsanız bebek bebektir.' Gerçekten de öyle. Herkesin ilgisini çekiyor. Gelen yabancı ziyaretçilerde bizim ülkenin bebeği var mı diye bakıyor. Kendilerinden bir şeyler bulmak insanları sevindiriyor. Ülke bebeklerini insanlar görsün istedik böylece o bölgelerin kültürleri hakkında bilgi sahibi oluyor." diyor.

Kendisinin en çok Kızılderili bebekleri köşesini sevdiğinden bahseden Kanyak nedenini şöyle açıklıyor: "Özel bir grup burası. Eşi yok bunların. Amerikan yerlilerini özellikle çocukları için yaptıkları bebekler bunlar. Kendi avladıkları bufola derisi işe bebekleri yapmışlar ve boncuklarla süslemişler. Bu bebeklerin saçı da gerçek. Çok büyük bir emek ve yaşanmışlık var burada."

ÇAĞLAR BOYUNCA BEBEK

Her bir köşesi büyük bir emekle hazırlanan sergide birçok bölüm var. Girişte sizi 18. Yüzyıla ait olan el yapımı ahşap bir bebek karşılıyor. Herhangi bir cinsiyeti ve zümresi yok. Sergide yer alan bazı bebeklerin bir eş daha yok. Kitre bebekler sadece burada var. Yine Rus sanatsal bebekler köşesinde yer alan bebekler sadece burada var. Onlar bu sergi için özel olarak yapılmış. En çok öne çıkan ülkeler Almanya, Fransa ve İngiltere... Almanya 16. Yüzyıldan itibaren oyuncak üretimine önem vermiş. 18 ve 19. Yüzyılda ciddi bir bebek üretimi var. Bu anlamda koleksiyonda olan öne çıkan kıymetli parçalar Alman üretimi bebekler. Bebekler de aynı kendilerine benziyor. Daha sonra sanayi geliştikçe Fransa ve İngiltere'ye de gidiyor parçalar ve üretimler başlıyor. İsveç Stockholm Oyuncak Müzesi'nden ödünç alınan ahşap, porselen bebeklerin olduğu bir köşe de var. Bebek evleri için yapılan 19. Yüzyıla ait bebekleri görüyoruz. Afrika'ya özgü ahşap totem bebekleri, Asya'da festival için yapılmış geleneksel kıyafetli bebekler bulunuyor. Hindistan'dan otantik bir bez bebek var, festival bebeği... Turistik amaçlı üretilmiş folklorik giysileri olan Avrupa ülkelerine ait bebekler var. Fransa'ya özgü pişmiş topraktan yapılan santon bebekleri var. Moda bebekleri köşesi bulunuyor. Tabii ki Anadolu'ya özgü bebeklerde sergide yerini almış. Ürkütücü bebekler köşesinde ise özellikle korku filmlerine konu olmuş bebekleri görüyoruz. Chucky ve gelini hemen dikkatleri çekiyor. Stephen King'in O, It filminin bebeği ve Robert the Doll filminin korkutucu bebeği Robet da köşede yerini alıyor. Bu bölümü yaparken acaba çocuklar korkar mı bir önlem alsak mı diye düşündüklerini söyleyen Kanyak, çocukların değil de büyüklerin bu filmlerle ilgili bir geçmişleri oldukları için onların daha çok ürktüklerini dile getiriyor.

Serginden araştırma sürecinde bebeklerle ilgili yapılan kapsamlı araştırma da Çağlar Boyu bebek adı altında kitaplaştırılmış. Kitapta bebeklerin antik çağdan bugüne kadar ne amaçlarla, hangi malzemeler kullanılarak, hangi coğrafyada üretildiği yer alıyor. Koleksiyondan seçkin örneklerinde yer aldığı katalog kısmı bulunan kitap bu konuda ülkemizde hazırlanan ilk kitap özelliği de taşıyor.

HAYATIMIZDA ANLAMLI BİR YERİ VAR

Serginin ana sponsoru Zen Pırlanta Yönetim Kurulu Üyesi Şükran Güzeliş; "Rahmi M. Koç Müzesi ile yıllar içinde gelişen dostluk ilişkimiz çerçevesinde Dünya Bebekleri Sergisi'nin ana sponsorluğunu büyük bir memnuniyetle üstlendik. Bu bebeklerin, geçmiş ve gelecek arasında kurulmuş zamansal bir köprüyü temsil etmesinden dolayı onları mücevhere benzetiyorum. Hem bu bebekler hem de mücevherler aslında zamanı durduruyor. Bunun da ötesinde bebek yapımı ve mücevher tasarımında benzer işçilik biçimleri bulunuyor. El yapımı bebeklere baktığımızda, tıpkı mücevher yapımında olduğu gibi her birinin arkasında büyük bir emek, yaratıcılık ve ince işçilik olduğunu görüyoruz. Her mücevherde, tıpkı bebeklerde olduğu gibi güzel anılar, unutulmaz anlar saklı. Hepimizin hayatında çok anlamlı bir yere sahip olan bebekleri, tarihi ve kültürel perspektiften görmemizi sağlayan bu serginin altında, Zen Pırlanta imzasının da olmasından büyük mutluluk duyuyoruz."

Tüm Cumartesi haberleri için tıklayın