Hafıza Odası'nda Yasin Börü'ye yer yok

Kürtlerin çocuklarını ellerinden alıp onları birer canlı bombaya dönüştüren, dağa kaçırdığı gencecik kızları örgüte kurban veren, bölgede bir korku imparatorluğu kuran, büyükşehirlerde sivillere yönelik bombalı eylemler yapan PKK'nın yaşattığı acılar neden görünmüyor bu Hafıza Odası'nda?

Hafıza Odası'nda Yasin Börü'ye yer yok

GÜLCAN TEZCAN / gulcantezcann@gmail.com

Popüler sanatçı Ahmet Güneştekin'in Diyarbakır'da açtığı 'Hafıza Odası' adlı sergi tam da istediği gibi çok ses getirdi. Sosyal medyaya düşen rengârenk tabutlardan oluşan 'iş'in arka plan yapıldığı fotoğraflar eleştiri yağmuruna tutuldu. Ele alınan sert ve acıtıcı konuların dekora dönüştürülmesi, 'popüler' bir meta olarak sunulması rahatsız edici bulundu çoğunluk tarafından.

Öte yandan 'Türkiye Türklerindir' mottosuyla yayınlanan Hürriyet gazetesinde yıllarca Kürtlere ilişkin faşizan başlıklar atan Ertuğrul Özkök'ün gülünç halay denemesi de sergideki işlerden daha çok konuşuldu. Jet sosyete ve beyaz Türkler belki de ilk kez böyle bir güncel sanat zemininde temas ettiler Diyarbakırlı üst sınıfla. Bu açıdan sosyolojik okumalara açık bu buluşma hakkında ilginç analizler yapıldı. Mezopotamya'nın zengin kültürel birikimini Türk sanatında daha görünür hale getirmek gibi bir iddia ile yolculuğuna başladı Güneştekin. O günlerde verdiği röportajlarda kurduğu cümlelerle bugünlerde yayınlanan söyleşilerdeki ifadelerini karşılaştırın. Gezi Olayları sonrası 'Kaygılıyız' bildirisini imzaladıktan sonra politik olarak kendini konumladığı yer de hayli manidar.

GENÇ KÜRTLER RAHATSIZ!

Sergi Kürt halkının bütün acılarının kaynağı olarak sadece 'devlet'i işaret etse HDP tabanı ve PKK yandaşları 'Hafıza Odası'ndan hayli huzursuz oldu. Oysa serginin açılışına İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, HDP'li Sırrı Sakık katılmıştı. Bu isimlerin sergiyi sahiplenmeleri bile tepkileri azaltmadı. Açılıştan birkaç gün sonra kendisini "Amed Gençlik İnisiyatifi" diye tanımlayan bir grup genç "Burada yapılan sergi değil, Kürt halkının bütün değerlerine ihanettir. Sergi adı altında gösterilen tabutlar, faili meçhul cinayetlerdir. Dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener, bu serginin açılışına çelenk göndermiştir. Hem katledip hem de çelenklerle bunları kutlamak, açılışlarını Kürtçe şarkılarla yapmak bütün Kürt değerlerine ihanettir." şeklinde bir açıklama yaparak alandaki bazı tabutları surlardan aşağı attı. Bu kadar politize edilmiş bir gençlikten de sergide selfi çekmeleri beklenemezdi elbette. Ancak haklı oldukları bir taraf vardı; HDP-İYİ Parti denkleminden medet umanların nasıl bir duvara toslayacağını göstermiş oldu bu tepkiler.

ACILARI AYRIŞTIRAN SERGİ

Bir Kürt sanatçı, Kürt'lerin acıları unutulmasın diye elini taşın altına koymuştu. İlk bakışta çok anlamlı geliyor evet. Ancak 'popüler' bakış işin samimiyetini ortadan kaldırırken acıların ayrıştırılması da işin sahiciliğine halel getiriyor. Diyarbakır Cezaevinden, faili meçhullere, Cumartesi Anneleri'nden, Kürtçe yasağına atıfta bulunan eserler elbette çok anlamlı. Dersim'den başlayarak Ulus devlet eliyle Kürtlere yönelen zulümler tabi ki yankı bulmalı Hafıza Odası'nda. Ama 40 yıldır diline 'barış', 'özgürlük' masallarını dolayıp Kürtlerin çocuklarını ellerinden alıp onları birer canlı bombaya dönüştüren, dağa kaçırdığı gencecik kızları örgüte kurban veren, bölgede bir korku imparatorluğu kuran, büyükşehirlerde sivillere yönelik bombalı eylemler yapan PKK'nın yaşattığı acılar neden görünmüyor bu odada? Yasin Börü ismi neden hatırlanmaz? Necmettin Yılmaz? Aybüke Yalçın? Aytekin Yılmaz ısrarla sordu sosyal medyada. Birkaç cılız ses daha belki. Gerisi gelmedi. Çünkü HDPKK sanat dünyasını da kendine râm etti.

Tüm Cumartesi haberleri için tıklayın