Bir eski zaman semti: Kadırga

Nerde o çocukluğumuzun geçtiği mahalleler, o komşuluk ilişkileri, birbirine aşina yüzlerle bir ömür geçirilen semtler diyenlerdenseniz çok da uzağa gitmenize gerek yok. İstanbul'un orta yerinde Tarihi Yarımada'da Sultanahmet'in hemen alt tarafındaki Kadırga, özlediğimiz mahalle hayatını sıkı sıkıya koruyor.

Bir eski zaman semti: Kadırga

İLAYDA DEMİROK / ilaydademirok@gmail.com

Kadırga, İstanbul’un gözbebeği Tarihi Yarımada’da çevresindeki popüler yerlerin gölgesinde kalmış, keşfedilmeyi bekleyen nadide yerlerden biri. Yüzyıllardan beri varolmayı sürdürmüş, tarihî dokusu, komşuluk ilişkileri, esnaf gelenekleri, yardımlaşma ve dayanışma ile yüzünü geleceğe dönmüş köklü semtlerden… Yakın zamanlarda TRT1’de ekrana gelen Vuslat dizisine ev sahipliği yapan Kadırga, bu anlamda hâlâ devam ettirilen mahalle kültürü ile bu türden yapımlar için en uygun mekânlar arasında.

Kadırga, İstanbul’daki her yerleşim gibi değişen nüfusu ile her ne kadar tarihî dokusundan yara alsa da gelenler, o dokunun içinde yavaş yavaş Kadırgalı olmaya başlıyorlar. Semtin en önemli özelliklerinden biri de esnaflar arasında Osmanlı’daki Ahilik geleneğinin sürdürülmesi. Konukseverlik ve yardımseverlikte de âdeta birbiriyle yarışan Kadırgalılar, bu eski geleneğin yaşaması için gençlere de yol gösteriyorlar. Fotoğraf ve tarih meraklılarının uğramadan geçemeyecekleri bir yer olan Kadırga’yı; insan sevgisi ile dolup taşan, Kadırgalıların sonsuz saygı ve sevgi gösterdikleri, esnaflığı ile de örnek olan Hamza amcayla dolaşıyoruz. Yetmiş yaşındaki Hamza amcanın çocuk, yetişkin demeden herkese gösterdiği sınırsız hoşgörüsü bir yardımlaşma derneği olarak hayat bulmuş. Kurucu üyeleri ve gönüllüleriyle tüm İstanbul›a hizmet etmeyi görev bilmiş bir vakıf, İstanbul Hizmet Vakfı. İlk iftar çadırları, ilk toplu sünnetler gibi pek çok ilke imza atmış olan vakıf, ihtiyaç sahiplerine yardım, tarihî eserlere bakım, onarım ve turizme kazandırma gibi amaçlarla kurulmuş. Her yıl en az bin beş yüz çocuğun yüzünü güldürerek içimizi şenlendiriyor.

ARİF’İN YERİ: KAHVEHANELERİN PİRİ

Osmanlı sosyal yaşamının geleneksel bir parçası olan kahvehaneler, aynı zamanda kültürel yaşamın da nabzının attığı yerler. Tarihin acımasız eleğinden geçen bu semt, yeni ile eskinin varlığını sürdürdüğü yerlerden. Kadırga Meydanı’nda, ağaçların arasına gizlenmiş bir kahvede soluklanıyoruz: Arif’in Kahvesi. Burada, her şey o kadar eski ki birazdan fesli bir külhanbeyi çıkıp “Arif, bana demli bir çay!” diyecek gibi. Burayı ilginç kılan noktalardan biri, kahvenin içindeki fıskiyeli havuz. Pek çok diziye, filme mekân olan bu kahvenin duvarlarında ve 84 yaşındaki Arif amcanın gök mavisi gözlerinde yaşanmışlıkların izlerini arıyorum. Bazen şakacı bazen de iğneleyici üslubuyla sohbet ediyor bizimle. Kahvenin üzerindeki evde doğmuş, büyümüş ve hâlen de orada yaşıyor biricik eşiyle. Çok şey görmüş geçirmiş, tüm aile gibi o da bu kahveye ömür adamış. Bugün bile Arif amca, sabahın erken saatlerinde kahvehaneyi açıyor, çayları demliyor, müşterilerine ikram ediyor.

Arif’in Kahvesi, yüz elli yıldan fazla bir süredir Kadırga’da ve buranın müdavimleri her daim vefalı olmuşlar. Bu kahvenin, gençliğinde, İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin hem buluşma hem de ders çalışma yeri olduğunu söylüyor. Bazen de öğrencilerin sıkıntılarına ortak, ailelerin postalarını gönderdikleri adres olmuş. Hem anlatan hem de geçmişe yeniden yolculuk yapan Arif amca, çocukluğunda kahvede meddah oynatıldığını bazen de Mehtap Aşgil adında bir sanatçının beyitler okuduğunu söylüyor.

Kadırga’da bulunan “Arif’in Yeri” sizi geçmişe götürecek kahvehanelerden. Yüz elli yıllık geçmişi ile geleceğe meydan okuyan kahveye girdiğimiz andan itibaren bir yanda geçmiş ve şu anı, bir yandan da eski ve yeni kuşağı bir arada solumanın heyecanını yaşıyoruz. Zamanın tüm tahribatına rağmen ayakta kalmayı başaran “Arif’in Yeri”nde bir demli çay içip Türk Sanat Müziği’nin doyumsuz nağmelerine eşlik ediyoruz.

TÜRK FUTBOLUNDA KADIRGA İZLERİ

Kadırga, Türk futbol tarihine kazandırdığı eşsiz oyuncuları ile de hep adından söz ettirmiş. Bugün hâlen faaliyette olan Kadırga Spor Kulübü’nün tarihi, resmî kayıtlarda 1950’liler olarak gözükse de daha eski bir geçmişe sahip. Uzun yıllar toprak sahadan Beşiktaş, Galatasaray ve Bursaspor gibi büyük takımlara futbolcu vermiş. Kadırga sokaklarında bir dönemin futbol yıldızlarıyla karşılaşmanız an meselesi. Bazen “Arif’in Yeri”nde bazen de Kadırga Spor Kulübü’nde bir araya gelip eskiyi yad eden bu dev sporculara kulak verebilirsiniz. Necmi Mutlu, Tuncay Demirtaş, Bülent Albay... Kulübün bahçesinde oturup tatlı tatlı sohbet edip çaylarını yudumlayan o eski futbolculardan birini, Mehmet Oğuz’u görüyoruz. Galatasaray’a on beş yıl kaptanlık yapan, hiçbir zaman şana şöhrete tamah etmeyen efsane futbolcu, nam-ı diğer Büyük Mehmet gibi alçak gönüllü bir sporcuyla tanışmanın mutluluğunu yaşıyoruz.

Kadırga Spor Kulübü yöneticilerinden Can Musa Demirhan, günümüzde genç sporcuları yetiştirmeye devam ettiklerini ancak olanaklarının yetersizliği, antrenman yapacak bir sahalarının olmaması nedeniyle sıkıntılar yaşadıklarını anlatırken duygulanıyor. Kadırga ile ilgili çok derin bilgiye ve fotoğraf arşivine sahip olan Demirhan sayesinde eskilerin Kadırga yaşantısı ve futbol geçmişi hakkında çok şey öğreniyoruz. Diliyoruz ki Kadırga, eskisi gibi büyük takımlara sporcu yetiştiren bir semt olmaya ve köklü geçmişini, tarihî dokusunu yüz yıllara taşımaya devam eden bir yer olarak kalır.

Kadırga sokaklarında dolanırken Fotoğraf Müzesi’ni, Bizans Dönemi’nin en önemli yapılarından olan Küçük Ayasofya Camii’ni, Kadırga Hamamı’nı, Esma Sultan Çeşmesi›ni, eşsiz görkemiyle Sokullu Mehmet Paşa Camii’ni, günümüzde bir sanat merkezi olan Buhara Özbekler Tekkesi’ni görmeden gitmeyin deriz. Pek çok kafe ve restoranın bulunduğu Kadırga’da, kuru fasulye ve döneri ile meşhur İmren Lokantası da lezzet avcıları için unutulmaz duraklardan biri olabilir.

Tüm Cumartesi haberleri için tıklayın