Aykut Enişte'nin Mithat'ı Mekin Sezer: Oyunculukta daima yolun başında olacağım

'Oyunculuk emekliliği olmayan bir meslek. Her yaşın bir castı, hayattaki her tecrübenin oyunculuğunuzun gelişimine bir katkısı var. Ben de bu yolun başındayım ve bu noktada olacağım. Öğrenmek ve yeni şeyler deneyimlemek hiç bitmeyecek. Burada önemli olan sürdürülebilirlik.'

Aykut Enişte'nin Mithat'ı Mekin Sezer: Oyunculukta daima yolun başında olacağım

MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr

Müzikle ilgili çalışmalar yapmak isterken yoluna konservatuarda oyunculuk eğitimi alarak devam eden ve bugüne kadar farklı yapımlarda ve sahnelerde izlediğimiz Mekin Sezer, son dönemin yetenekli isimlerinden biri... Sempatik tavrı, eğlenceli kişiliğiyle komedi yapımlarına çok yakışan Sezer'in bu serüvende en büyük destekçilerinden biri de dedesi usta oyuncu Ahmet Mekin olmuş. Aykut Enişte filminde canlandırdığı Mithat karakteriyle hafızalarda yer edinen genç oyuncu Sezer ile hem 3 Aralık'ta vizyona giren Aykut Enişte 2 filmini hem de olmaktan keyif aldığı tiyatro sahnesi ile tutkusu olan müziği konuştuk.

Enişteniz var mı? Aile ilişkilerine önem verir misiniz?

Evet... Teyzemin eşi. Kendisiyle aramız şahanedir. Ama bir Mithat- Aykut kadar değil tabii ki :) Lakin bir ağabeyim var. Aile kavramı bizim için çok önemli.

Mithat karakteri sanki sizin için yazılmış gibi... Karakteri okuduğunuzda ne hissettiniz?

Senaryoyu ilk okuduğumda nedense Mithat'ı, daha kısa boylu, kilolu birinin oynaması gerektiğini düşündüm. Belki yaş olarak daha ufak olabilirdi. Ama tabii ki her oyuncudan farklı bir karakter çıkar. Sanırım Mithat'la çocukluk enerjim uyuştu ve ben de bu enerjiden beslendim.

Bu sefer Mithat ile Aykut Eniştesi arasında ne gibi olaylar dizisi izleyecek seyirci?

İlk filmden farklı gibi bir durum yok. Bu sefer Aykut'a yardımcı olmak için belli adımlar atsa da bu adımlar ne kadar doğru bundan pek emin değilim... Patavatsızlığıyla işleri bir anda kötüye de çevirebilir. Neyse ki yanında kahraman bir eniştesi var...

Uyumlu da bir ekip var. Set nasıldı sizden dinlemek isteriz...

Oyuncular arasında müthiş bir kimya oluştu. Bu da filmin beğenilmesinde büyük rol oynadı. Ailenin babası Sadi karakterini oynayan Müfit Kayacan da ilk tiyatro hocam, yol gösterenimdir. Yönetmenimiz Onur Bilgetay'dan söz etmem gerek. Ne istediğini kolaylıkla aktarabilmesi ve bir oyuncuyu gerektiği kadar serbest bırakması karakterin gelişiminde etkili oluyor. Ekibi buluşturan ve motivasyonumuzu hep yukarıda tutan BKM'nin de bu kimyanın oluşmasında payı büyük. Bir de filmimizin müziklerini yapan Barış Diri... Bize öyle güzel eşlik ediyor ki film boyunca... İkinci filmde Hakan Abi'nin Talat karakteriyle Nezaket Erden'in Selbi karakteriyle girmesiyle de; daha kaotik, daha gülünç bir film olduğunu düşünüyorum.

"Ya ilk film kadar beğenilmezse, ilgi görmezse" gibi bir endişe oldu mu?

Açıkçası bu kaygı fazlasıyla vardı. Yapmış olmak için yapılmasını tercih etmezdim. Senaryo nereye gider? Karakterler nasıl şekillenir? İlk filmde gördüğümüz başarılı matematik senaryoya nasıl aktarılır yeniden gibi endişelerim vardı. Bu endişelerim senaryoyu okuduğum an kayboldu. İkinci filmde de aynı dinamiğin, karakter derinliklerinin, olay örgüsünün başarılı bir şekilde kurgulandığını gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.

Peki sizce bu hikâye bitti mi?

Aslında hikâye bir şekilde devam edebilir ama üçüncü film olacaksa komedi ve olay örgüsü bakımından ikinci filmin de üstüne çıkması gerektiği kanaatindeyim.

Film dün vizyona girdi. Seyircinize neler söylemek istersiniz?

İlk filmden sonra seyirciden gelen olumlu yorumlar bizi çok mutlu etti. Dilerim bu filmde de seyirciye aynı duyguları, aynı aile sıcaklığını hissettirebiliriz.

DEDEMİN MANEVİ DESTEĞİ HEP ÜZERİMDEYDİ

Tiyatro mezunusunuz... Oyunculuk istediğiniz, hayalinizde olan bir işti sanırım...

Aslında oyunculuk ilk planda yapmak istediğim bir meslek değildi. Enstrüman çalıyordum ve müzikle devam etmek istiyordum. Güzel sanatlar lisesine girmek istedim fakat okula kabul edilmedim. Ne yapmam gerektiğini aradığım dönemde de tiyatro çıktı yoluma. Üç yıl Antalya'da yarı zamanlı belediye konservatuvarına gittim. Müfit Hoca'yla da orada tanıştım. Daha sonra İstanbul'a gelerek konservatuvarı kazandım ve olaylar gelişmeye başladı.

Bu yolu tercih etmenizde dedeniz usta oyuncu Ahmet Mekin'in de payı var mı?

Bu mesleği yapmamda dedemin manevi desteğinden başka bir destek görmedim. Her konuşmamızda "Senin yerine ben oynamayacağım. Yeteneğin varsa gider görüşürsün, okul istiyorsan sınavlara girersin. Sinema, dizi istiyorsan deneme çekimlerine gidersin"' diyerek aslında desteğin en büyüğünü vermiş oldu. Mücadele etmemi sağladı. Ne zaman meslektaş olduk o zaman tüm akşam yemeklerimiz bir work-shop havasında geçti. Oyunculuk, sinema, hayat ve sanırım yaşlanmama adına ondan öğreneceğim çok şey var.

Sinema senin için ne ifade ediyor?

Her şeyin çok fazla tüketildiği bir dünyada iyi filmlerin kalıcı olduğunu düşünüyorum. Belki yıllar sonra bir film bir toplumun değişmesine fayda sağlayabilir. Life is Beautiful filmini izlemem hayatımdaki dönüm noktalarından biridir. Olası en zor anlarımda benimle beraberdir ve bir şeyleri göğüslememde çok faydası olmuştur. Sinemanın bu anlamda özel, başlı başına bir sanat olduğunu düşünüyorum.

Komediyi kendinize yakıştırıyor musunuz?

Yakıştırıp yakıştırmamaktan çok oynadığım karakterlerin altından ne kadar kalkabiliyorum benim için daha önemli. Özel hayatımda da enerjisi yüksek, pozitif biriyimdir. Komedi türünde de bu enerjiyi iyi yönetebildiğimi düşünüyorum.

Peki tiyatro sahnesinde nasıl hissediyorsunuz?

Tiyatronun verdiği haz, yaşama tutunma hissi başlı başına bir mucize. Aylarca prova yapıyorsunuz. Fiziksel ve zihinsel bir emek sarfediyorsunuz. Ve gösterdiğiniz performansın geri dönüşünü alkışlarla o an alıyorsunuz. Yeni çalışmalarımız var. Konservatuvardan sekiz arkadaş kurduğumuz "Arsız Kumpanya" adında özel bir tiyatromuz var. Orada yeni oyunlar çalışılıyor ve konservatuvara hazırlık eğitimleri veriliyor. Şu an da Faust oyununu çeşitli sahnelerde oynuyoruz.

Oyunculuk serüveninize baktığında kendini nerede görüyorsun?

Oyunculuk emekliliği olmayan bir meslek. Her yaşın bir castı, hayattaki her tecrübenin oyunculuğunuzun gelişimine bir katkısı var. Ben de bu yolun başındayım ve hep orada olacağım. Öğrenmek ve yeni şeyler deneyimlemek hiç bitmeyecek. Burada önemli olan sürdürülebilirlik.

MÜZİK KONUSUNDA DOĞRU ZAMANI BEKLİYORUM

Müzikle de ilgilendiğinizi duydum. Neler yapıyorsunuz bu alanda?

Hayatımda müziğin yeri hep çok büyük oldu. Her anıma farklı bir boyut katıyor, güzelleştiriyor gibi hissediyorum. Herhangi bir eğitim almadım bununla alakalı. Çaldığım tüm enstrümanları kendim öğrendim. Bunu tabii ki profesyonel olarak yapmak istiyorum. Her şeyin doğru bir zamanı olduğundan bahsetmiştim. Yeterli altyapıyı ve yatırımımı tamamladıktan sonra bir şeyler daha da kesinleşir.

Müzik ve oyunculuğun iç içe olduğu bir projede yer almak ister misiniz?

Tabii ki. Broadway tarzı müzikal tiyatrolar ülkemizde de büyük bir ilgiyle karşılanıyor. Böyle projelerde olmayı çok isterim.

Müzik ve oyunculuk birbirini besliyor mu?

Kesinlikle... Konservatuvarda bir çalışma yapmıştık; oynayacağımız karakteri düşünürken, hocamız "Oynadığınız karakter bir müzik olsaydı bu hangi müzik olurdu?" diye bir soru sormuştu. Macbeth çalışıyordum ve aklıma Vivaldi'nin Dört Mevsim konçertoları gelmişti. Oynarken sürekli aklımda o çalıyordu. Bu çalışmayı profesyonel hayatımda da devam ettirdim. Mesela Mithat'ı oynarken aklımdaki müzik, "Sevdim seni bir kere başkasını sevemem" idi. Dolayısıyla müzik ve oyunculuk birbirini sürekli destekliyor benim için.

Tüm Cumartesi haberleri için tıklayın