Yasin suresi okunuşu Türkçe meali ve anlamı

Kadir Gecesi dolayısıyla birçok kişi Yasin suresi okunuşu ve Türkçe mealini merak ediyor. Yasin suresi anlamı nedir? Kadir Gecesi’nin yaşanacağı bu hayırlı gecede birçok kişi Yasin suresi okunuşunu araştırıyor. Yasin suresi Türkçe meali nedir? Yasin suresi anlamı ve Kadir Gecesi’nde yapılacak ibadetler için tüm detaylar haberimizde bulunuyor.

Yasin suresi okunuşu nasıldır? Yasin suresi Türkçe meali nedir? Kadir Gecesi’nin idrak edileceği bu mübarek gecede birçok kişi Kuran-ı Kerim ve Yasin suresi okumayı amaçlıyor. Bu nedenle Yasin suresi okunuşu araştırılıyor. Sizin için derlediğimiz haberimizden Yasin suresi okunuşu öğrenebilecek ve Yasin suresi Türkçe mealine ulaşabileceksiniz. Ayrıca Kadir Gecesi’nde yapılacak ibadetler hakkında bilgi edinebileceksiniz.

Kur’an-ı Kerim’in kalbi olarak da bilinen Yasin Suresi içerisinde sırlı hazinelerin bulunduğu Mekki surelerden biridir. Seksen üç ayeti ile bizlere seslenen Yasin Suresi Furkan Suresi’nden önce Cin Suresi’nden de sonra gelecek şekilde Kur’an-ı Kerim içerisinde geçmektedir. İlk ayetlerinde Peygamberimize hitap ederek O’nu teselli eden Yasin Suresi’nin başında ‘Huruf’u Mukatta’ denilen ya ve sin harfleri bulunmaktadır. Bu harflerin ne anlama geldiği bilinmemekle birlikte çeşitli yorumlar yapılmıştır. Peygamberimiz Kâbe’de iken onun üzerine pislik dökmek ve eziyet etmek isteyen müşriklerin ellerinin boyunlarında yapışık kalması üzerine inen ayetlerle başlayan Yasin Suresi kıssalar ve öğüt verici ayetlerle dolu dolu bir suredir.

Yasin Suresi’nin Önemi Nedir?

Hadis kaynaklarına baktığımızda Yasin Suresi’ne dair Peygamberimizin pek çok hadis-i şerifini görürüz. Bu hadisler ışığında Yasin Suresi’nin önemini daha iyi bir şekilde anlayabiliriz. ‘Her şeyin bir kalbi vardır, Kur’an’ın kalbi de Yasin Suresi’dir.’ Hadis-i şerifi bizlere Yasin Suresi’nin Kur’an’ın hayat damarlarından biri olduğunu ve Kur’an’ın kalbinden okuyanın kalbine uzanan bir yol olacağını belirtmiştir. Bu nedenle önemi oldukça büyüktür.

YASİN SURESİ OKUNUŞU

1. Yasın

2. Vel kur'anil hakiym

3. İnneke le minel murseliyn

4. Ala sıratım müstekıym

5. Tenziylel aziyzir rahıym

6. Li tünzira kavmem ma ünzira abaühüm fehüm ğafilun

7. Le kad hakkal kavlü ala ekserihim fehüm la yü'minun

8. İnna cealna fı a'nakıhim ağlalen fe hiye ilel ezkani fehüm mukmehun

9. Ve cealna mim beyni eydihim seddev ve min halfihim sedden fe ağşeynahüm fehüm la yübsırun

10. Ve sevaün aleyhim e enzertehüm em lem tünzirhüm la yü'minun

11. İnnema tünziru menittebeaz zikra ve haşiyer rahmane bil ğayb fe beşşirhü bi mağfirativ ve ecrin kerım

12. İnna nahnü nuhyil mevta ve nektübü ma kaddemu ve asarahüm ve külle şey'in ahsaynahü fı imamim mübiyn

13. Vadrib lehüm meselen ashabel karyeh iz caehel murselun

14. İz erselna ileyhimüsneyni fe kezzebuhüma fe azzezna bi salisin fe kalu inna ileyküm murselun

15. Kalu ma entüm illa beşerum mislüna ve ma enzeler rahmanü min şey'in in entüm illa tekzibun

16. Kalu rabbüna ya'lemü inna ileyküm le murselun

17. Ve ma aleyna illel belağul mübın

18. Kalu inna tetayyarna biküm leil lem tentehu le nercümenneküm ve le yemessenneküm minna azabün eliym

19. Kalu tairuküm meaküm ein zükkirtüm bel entüm kavmüm müsrifun

20. Ve cae min aksal medıneti racülüy yes'a kale ya kavmittebiul murseliyn

21. İttebiu mel la yes'elüküm ecrav vehüm mühtedun

22. Ve ma liye la a'büdüllezı fetaranı ve ileyhi türceun

23. E ettehızü min dunihı aliheten iy yüridnir rahmanü bi durril la tuğni annı şefaatühüm şey'ev ve la yünkızun

24. İnnı izel le fı dalalim mübın

25. İnnı amentü bi rabbiküm fesmeun

26. Kıyledhulil cenneh kale ya leyte kavmı ya'lemun

27. Bima ğafera lı rabbı ve cealenı minel mükramiyn

28. Ve ma enzelna ala kavmihı mim ba'dihı min cündim mines semai ve ma künna münziliyn

29. İn kanet illa sayhatev vahıdeten fe iza hüm hamidun

30. Ya hasraten alel ıbad ma yetiyhim mir rasulin illa kanu bihı yestehziun

31. Elem yerav kem ehlekna kablehüm minel kuruni ennehüm ileyhim la yarciun

32. Ve in küllül lemma cemiy'ul ledeyna muhdarun

33. Ve ayetül lehümül erdul meyteh ahyeynaha ve ahracna minha habben feminhü ye'külun

34. Ve cealna fiyha cennatim min nahıyliv ve a'nabiv ve feccerna fiyha minel uyun

35. Li ye'külu min semerihı ve ma amilethü eydiyhim efela yeşkürun

36. Sübhanellezı halekal ezvace külleha mimma tümbitül erdu ve min enfüsihim ve mimma la ya'lemun

37. Ve ayetül lehümül leyl neslehu minhün nehara fe iza hüm muslimun

38. Veş şemsü tecrı li müstekarril leha zalike takdiyrul aziyzil aliym

39. Vel kamera kaddernahü menazile hatta ade kel urcunil kadiym

40. Leşşemsü yembeğıy leha en tüdrikel kamera velel leylü sabikun nehar ve küllün fı felekiy yesbehun

41. Ve ayetül lehüm enna hamelna zürriyyetehüm fil fülkil meşhun

42. Ve halakna lehüm mim mislihı ma yarkebun

43. Ve in neşe' nuğrıkküm fela sariyha lehüm velahüm yünkazun

44. İlla rahmetem minna ve metaan ila hıyn

45. Ve iza kıyle lehümütteku ma beyne eydıküm ve ma halfeküm lealleküm türhamun

46. Ve ma te'tiyhim min ayetim min ayati rabbihim illa kanu anha mu'ridıyn

47. Ve iza kıyle lehüm enfiku mimma razekakümüllahü kalelleziyne keferu lilleziyne amenu e nut'ımü mel lev yeşaüllahü at'amehu in entüm illa fı dalalim mübın

48. Ve yekulune meta hazel va'dü in küntüm sadikıyn

49. Ma yenzurune illa sayhatev vahıdeten te'huzühüm vehüm yehıssımun

50. Fela yestetıy'une tevsıyetev ve la ila ehlihim yarciun

51. Ve nüfiha fis suri fe iza hüm minel ecdasi ila rabbihim yensilun

52. Kalu ya veylena mem beasena mim merkadina haza ma veader rahmanü ve sadekal murselun

53. İn kanet illa sayhatev vahıdeten feiza hüm cemiy'ul ledeyna muhdarun

54. Fel yevme la tuzlemü nefsün şey'ev vela tüczevne illa ma küntüm ta'melun

55. İnne ashabel cennetil yevme fı şüğulin fakihun

56. Hüm ve ezvacühüm fı zılalın alel eraiki müttekiun

57. Lehüm fiyha fakihetüv ve lehüm ma yeddeun

58. Selamün kavlem mir rabbir rahıym

59. Vemtazül yevme eyyühel mücrimun

60. Elem a'hed ileyküm ya benı ademe el la ta'büdüş şeytan innehu leküm adüvvüm mübiyn

61. Ve enı'büduni haza sıratum müstekıym

62. Ve lekad edalle minküm cibillen kesiyra efelem tekunu ta'kılun

63. Hazihı cehennemülletı küntüm tuadun

64. Islevhel yevme bima küntüm tekfürun

65. El yevme nahtimü ala efvahihim ve tükellimüna eydıhim ve teşhedü ercülühüm bima kanu yeksibun

66. Velev neşaü letamesna ala a'yünihim festebekus sırata fe enna yübsırun

67. Velev neşaü le mesahnahüm ala mekanetihim femestetau mudiyyev ve la yarciun

68. Ve men nüammirhü nünekkishü fil halk efela ya'kılun

69. Ve ma alemnahüş şı'ra ve ma yembeğıy leh in hüve illa zikruv ve kur'anüm mübiyn

70. Li yünzira men kane hayyave ve yehıkkal kavlü alel kafirın

71. E ve lem yerav enna halakna lehüm mimma amilet eydına en'amen fehüm leha malikun

72. Ve zellelnaha lehüm fe minha rakubühüm ve minha ye'külun

73. Ve lehüm fiyha menafiu ve meşarib efela yeşkürun

74. Vettehazu min dunillahi alihetel leallehüm yünsarun

75. La yestetıy'une nasrahüm vehüm lehüm cündüm muhdarun

76. Fela yahzünke kavlühüm inna na'lemü ma yüsirrune ve ma yu'linun

77. Evelem yeral insanü enna halaknahü min nutfetin fe iza hüve hasıymün mübın

78. Ve darabe lena meselev ve nesiye halkah kale mey yuhyil ızame ve hiye ramım

79. Kul yuhyıhellezı enşeeha evvele merrah ve hüve bi külli halkın alım

80. Ellezı ceale leküm mineş şeceril ahdari naran fe iza entüm minhü tukıdun

81. Eveleysellezı halekas semavati vel erda bi kadirin ala ey yahlüka mislehüm bela ve hüvel hallakul alım

82. İnnema emruhu iza erade şey'en ey yekule lehu kün fe yekun

83. Fe sübhanellezı bi yedihı melekutü külli şey'iv ve ileyhi türceun

YASİN SURESİ MEALİ

Yâ, Sîn.


Yemin olsun o hikmetlerle dolu Kur'an'a ki,

Hiç kuşkusuz, sen, gönderilen elçilerdensin;

Dosdoğru bir yol üzerindesin.

Azîz ve Rahîm'in indirdiği üzeresin.

Babaları uyarılmamış, tam gaflet içinde bir toplumu uyarman için gönderildin.

Yemin olsun ki, onların çoğuna söz hak olmuştur, artık onlar iman etmezler.

Biz onların boyunlarına bukağılar geçirdik. Bukağılar çenelere dayanmıştır da bu yüzden onların kafaları yukarı kalkıktır.

Önlerine bir set, arkalarına da başka bir set çektik. Böylece onları kuşatıp sardık; artık onlar görmezler.

Sen ha uyarmışsın onları ha uyarmamışsın, fark etmez onlar için; inanmazlar.

Sen ancak o zikire/Kur'an'a uyan ve görmediği halde Rahman'dan korkan kimseyi uyarırsın. Böylesini, bir bağışlanma ve seçkin bir ödülle müjdele!

Biz, yalnız biz, ölüleri diriltiriz ve onların önden gönderdiklerini de eserlerini de yazarız! Zaten biz her şeyi apaçık bir kütükte ayrıntılı olarak kaydetmişizdir.

Onlara o kent halkını örnek ver. Hani, elçiler gelmişti oraya.

Hani, biz onlara iki kişi göndermiştik, onları yalanlamışlardı. Bunun üzerine biz, üçüncü bir kişiyle destek vermiştik. Şöyle demişlerdi: "Biz, size gönderilen elçileriz!"

Kent halkı dedi ki: "Siz, bizim gibi birer insandan başka şey değilsiniz. Rahman hiçbir şey indirmemiştir. Siz sadece yalan söylüyorsunuz."

Dediler: "Rabbimiz biliyor ki, biz size gönderilmiş elçileriz."

"Bize düşen, açık bir tebliğden başka şey değildir."

Dediler: "Sizin yüzünüzden uğursuzlukla karşılaştık/biz sizi uğursuzluk sebebi saymaktayız. Eğer bu işe son vermezseniz, sizi mutlaka taşlayacağız. Ve bizden size acıklı bir azap kesinlikle dokunacaktır."

Dediler: "Uğursuzluk kuşunuz sizinle beraberdir. Size öğüt verildi diye mi bütün bunlar? Hayır, siz savurganlığa, aşırılığa sapmış bir topluluksunuz."

Kentin öbür ucundan bir adam koşarak gelip şöyle dedi: "Ey topluluk, bu elçilere uyun!"

"Sizden herhangi bir ücret istemeyelere uyun. Onlardır doğruyu ve güzeli bulanlar."

"Beni yaratana ne diye kulluk etmeyecek mişim ben? Ve sizler de O'na döndürüleceksiniz."

"O'ndan başka tanrılar mı edineyim ben? Eğer Rahman bana bir zorluk/zarar dilerse onların şefaati benden hiçbir şeyi savamaz; beni kurtaramazlar."

"Bu durumda ben elbette ki açık bir sapıklığın içine düşerim."

"Ben, sizin Rabbinize iman ettim, artık dinleyin beni!"

"Gir cennete!" denildi. Dedi: "Kavmim bir bilebilseydi?

Ki Rabbim beni affetti; beni, ikram edilenlerden kıldı."

Biz onun ardından kavmi üzerine gökten bir ordu indirmedik, indirecek de değildik.

Olan, sadece korkunç titreşimli bir sesti. Ve bir anda sönüverdiler.

Yazık şu kullara! Kendilerine gelen her resulle mutlaka alay ederlerdi.

Görmediler mi, kendilerinden önce nice nesilleri helâk ettik! Onlar artık bir daha bunlara dönmeyecekler.

Ancak herkes toplandığında, onlar da huzurumuzda hazır bulundurulacaklar.

Ölü toprak onlar için bir mucizedir. Onu dirilttik, ondan dâne çıkardık; bak işte ondan yiyorlar.

Onda hurmalardan, üzümlerden bahçeler oluşturduk, ondan pınarlar fışkırttık;

Ki onun ürününden ve ellerinin yapıp ettiğinden yesinler. Hâlâ şükretmiyorlar mı?

Şanı yücedir o Allah'ın ki toprağın bitirdiklerinden, onların öz benliklerinden ve nice bilmediklerinden bütün çiftleri yaratmıştır.

Gece de onlar için bir mucizedir. Gündüzü ondan soyup alırız da onlar karanlığa gömülüverirler.

Güneş, kendine özgü bir durak noktasına/bir durma zamanına doğru akıp gidiyor. Azîz, Alîm olanın takdiridir bu.

Ay'a gelince, biz onun için de bir takım durak noktaları/birtakım evreler belirledik. Nihayet o, eski hurma sapının eğrilmişi gibi geri döner.

Güneş'in Ay'a ulaşıp çatması gerekmiyor. Gecenin de gündüzü geçmesi gerekmez. Her biri bir yörüngede yüzmektedir.

Zürriyetlerini o dopdolu gemilerde taşımamız da onlar için bir ayettir.

Onlar için gemilere benzer, binecekleri başka şeyler de yarattık.

Eğer dilersek onları boğarız. Bu durumda ne kendileri için feryat eden olur ne de kurtarılırlar.

Ancak bizden bir rahmet olarak bir süreye kadar daha nimetlensinler diye kurtarılırlar.

Onlara, "Önünüzdekinden ve arkanızdakinden sakının ki, size merhamet edilebilsin!" denildiğinde, hiç aldırmazlar.

Çünkü Rablerinin ayetlerinden kendilerine bir ayet gelince, ondan mutlaka yüz çevirmişlerdir.

Onlara, "Allah'ın size lütfettiği rızıklardan dağıtın!" dendiğinde, nankörlüğe sapanlar, iman edenlere şöyle derler: "Allah'ın, dilediği takdirde yedirip doyuracağı kişiyi biz mi doyuracağız? Siz açık bir sapıklık içindesiniz, hepsi bu."

Bir de şöyle derler: "Eğer doğru sözlüler iseniz, bu tehdit ne zaman?"

Sadece korkunç titreşimli bir sesi bekliyorlar. Onlar çekişip dururlarken, o ses kendilerini enseleyecektir.

O zaman ne bir tavsiyede bulunmaya güçleri yetecek ne de ailelerine dönebilecekler.

Sûra üfürülmüştür! Bak, işte kabirlerden, Rablerine doğru akın akın gidiyorlar.

Şöyle diyecekler: "Vay başımıza gelene! Kim kaldırdı bizi mezarımızdan? Rahman'ın vaat ettiği işte bu! Peygamberler doğru söylemişler."

Topu topu korkunç titreşimli bir tek ses. Ve bakmışsın, hepsi birden huzurumuzda divan durmaktadır.

O gün hiçbir canlıya, hiçbir şekilde haksızlık edilmez. Sizler, sadece yapıp ettiklerinizin karşılığı olarak cezalandırılırsınız.

O gün cennet halkı bir uğraş içinde eğlenip ferahlamaktadır.

Kendileri ve eşleri, gölgeliklerde, koltuklar üzerinde yaslanmışlardır.

Orada kendileri için meyveler var. İstedikleri her şey kendilerinin olacak.

Rahîm Rab'den bir de sözlü selam!

Ey günahkârlar! Bugün şöyle ayrılın!

Ey âdemoğulları! Ben size, "Şeytana kulluk etmeyin, o sizin için açık bir düşmandır!" demedim mi?

"Bana ibadet edin, dosdoğru yol budur!" demedim mi?

Yemin olsun, şeytan, içinizden birçok nesli saptırmıştı. Aklınızı hiç işletmiyor muydunuz?

Alın size, tehdit edildiğiniz cehennem!

İnkâr edip durmanız yüzünden dalın oraya bugün!

O gün, ağızlarını mühürleyeceğiz. Bize elleri konuşacak, ayakları da kazanmış olduklarına tanıklık edecek.

Dilesek, gözlerini siler, onları elbette kör ederiz. O zaman yola koyulmak isterler ama nasıl görecekler?

Dilesek, onları oldukları yerde hayvana çeviririz. O zaman ne ileri gitmeye güçleri yeter ne de geri dönebilirler.

Kimi uzun ömürlü kılarsak, onu yaratılışta gerisin geri çeviririz. Hâlâ akıllarını işletmiyorlar mı?

Biz o peygambere şiir öğretmedik. Şiir ona yaraşmaz/layık olamaz da. Ona vahyedilen, bir öğütten ve apaçık bir Kur'an'dan başka şey değildir;

Diri olanı uyarsın ve gerçeği örten nankörler/inkârcılar aleyhine söz hak olsun diye indirilmiştir.

Görmediler mi, ellerimizin yapıp ettiklerinden, kendileri için nice hayvanlar yarattık da onlar, bu hayvanlara sahip oluyorlar.

O hayvanları bunlara boyun eğdirdik. Onlardan binekleri vardır ve onlardan bir kısmını da yiyorlar.

O hayvanlarda bunlar için birçok yararlar var, içecekler var. Hâlâ şükretmiyorlar mı?

Kendilerine yardım edilir ümidiyle Allah'tan başka ilahlar edindiler.

Oysaki, o ilahlar bunlara yardım edemezler. Tam aksine, bunlar, o ilahlara hizmet eden ordular durumundadır.

Artık onların sözü seni üzmesin! Biz onların sır olarak tuttuklarını da açıkladıklarını da biliyoruz.

Görmedi mi insan, kendisini bir spermden yarattığımızı! Bir de bize açık bir hasım kesilmiştir o.

Kendi yaratılışını unutmuş da bize örnek veriyor. Ve bir de şöyle diyor: "Şu çürümüş kemiklere kim hayat verecek?"

De ki: "Onlara hayat verecek olan, onları ilk kez yaratandır. O, bütün yaratılmışları/her türlü yaratmayı çok iyi bilmektedir."

O size, o yeşil ağaçtan bir ateş oluşturdu da siz ondan tutuşturup duruyorsunuz.

Gökleri ve yeri yaratan, onların benzerini yaratmaya güç yetiremez mi? Elbette güç yetirir. Her şeyi bilen Alîm, sürekli yaratan Hallâk O'dur.

O, bir şeyi istediğinde, buyruğu sadece şunu söylemektir: "Ol!" Artık o, oluverir.

Her şeyin kaynağı/egemenliği elinde olan o yaratıcının şanı çok yücedir! Sonunda O'na döndürüleceksiniz.