Zilhicce ayının 8. Günü olan terviye gününde ibadet yapılmaktadır. İsteyen terviye gününü oruç ile geçirebilir. 22 Temmuz günü başlayan Zilhicce ayı 3 Ağustos'ta sona erecek. Terviye günü suya kandırmak veya gördüğü rüyâ üzerinde düşünmek anlamlarına gelmektedir.
TERVİYE GÜNÜ NEDİR?
Terviye günü Zilhicce ayının 8. günü olarak bilinmektedir. Arefe gününden bir önceki gün olması Terviye gününü önemli kılar.
TERVİYE NAMAZI NASIL KILINIR?
Zilhicce ayının sekizinci günü olan Terviye gününde; ilki dört, peşinden 2 rekât daha olmak üzere altı rekât namaz kılınması tavsiye edilmiştir. Nakledilen tarife göre; dört rekâtlık namazın birinci rekâtında Asr Sûresi, ikinci rekâtında Kureyş Sûresi, üçüncü rekâtında Nasr Sûresi ve dördüncü rekâtında ise üç kere İhlâs Sûresi okunur. Müteakiben kılınacak iki rekât namazın her rekâtında üç kere İhlâs Sûresi okunur. Bu namaz kılan kişinin, Terviye günü Mina’da bulunup da zikreden mü’minlerin eriştiği fazîlet ve ecre erişeceği ümit edilir.
TERVİYE GÜNÜ NASIL İBADET EDİLİR?
Zilhiccenin ilk dokuz günü oruç tutmak müstehap kabul edilmiştir. İsteyen tamamını tutabileceği gibi birkaç gününü de tutabilir.
Zilhicce’nin dokuzuncu günü olan Arefe gününün dinde önemli bir yeri vardır. Hz. Peygamber (s.a.s.) bugünü oruçlu geçirme ile ilgili olarak “Arefe günü tutulan orucun geçmiş ve gelecek birer yıllık günahları bağışlayacağı Allah’tan umulur.” (Müslim, Sıyâm, 196-197) buyurmuştur. Fakat hacda olanların, yapacakları ibadetleri aksatmamaları, sıkıntı ve hâlsizliğe düşmemeleri gerekçesiyle Arefe günü oruç tutmamaları daha uygundur (Ebû Dâvûd, Savm, 64).
TERVİYE GÜNÜ HAKKINDA
Terviye gününün ilk anlama göre adlandırılmasıyla ilgili üç görüş kaydedilir. Birincisi bunu, Hz. Âdem’in Kâbe’yi inşa ettikten sonra tefekkürde bulunup rabbine yönelerek bu ameli karşılığında nasıl bir mükâfatı hak ettiğini sorması, Cenâb-ı Hakk’ın tavafın ilk şavtından itibaren günahlarının bağışlanacağını bildirmesi, Hz. Âdem’in mükâfatın arttırılmasını talep etmesi üzerine Kâbe’yi tavaf eden evlatlarının da bağışlanacağı müjdesini alması, tekrar ısrar edince tavaf yapanların bağışlanmalarını diledikleri bütün mümin evlâtlarının günahlarının bağışlanacağını öğrenmesiyle; ikincisi, Hz. İbrâhim’in terviye gecesi rüyasında oğlunu kurban ettiğini görünce rüyanın rahmandan mı şeytandan mı olduğunu düşünmesi, arefe gecesi de aynı rüyayı görünce rahmandan olduğunu anlamasıyla; üçüncüsü Mekke halkının terviye günü Mina’ya çıkıp orada ertesi gün Arafat’ta okuyacakları duaları düşünmeleriyle ilişkilendirmiştir. Terviyenin ikinci anlamından hareketle de üç görüş ileri sürülmüştür. Bunlara göre Mekkeliler’in hacılar için su depo ettikleri ve arefeden bir gün önce hem hacılara hem hayvanlarına su vererek onları suya kandırdıkları, arefe gününe hazırlık olmak üzere Arafat’a su götürdükleri yahut günahkâr insanların susuz kimseler gibi Allah’ın rahmet deryasından kana kana içmeleri sebebiyle bu güne terviye adı verilmiştir (Râzî, V, 173).
Eskiden Mina ve Arafat’ta su temininde güçlük çekilmesi ve Mekke’de bunun için gerekli hazırlığın yapılması sebebiyle bu güne terviye denildiğine dair yorum daha çok kabul görmüştür. Bu konuda ayrıca kelimenin “rivayette bulunmak” veya “görmek, göstermek” kökünden geldiği, terviye günü hac imamı Arafat’a çıkacak hacılara menâsikle ilgili bilgiler verdiği yahut Hz. Âdem’in Havvâ’yı bugün gördüğü veya Cebrâil’in Hz. Peygamber’e hac menâsikini bugün gösterdiği için terviye isminin verildiği söylenmektedir. Ancak bu yorumlar isabetli görülmemiştir (Aynî, ʿUmdetü’l-ḳārî, VIII, 150).