Can Dündar kimdir nereli kaç yaşında, yurtdışına kaçtı mı?

Son dakika haberi geldi Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın yönetmeni Can Dündar ve gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül bugün 13:30 sularında yurtdışına kaçmak üzere İstanbul Atatürk Havalimanı'na gitti. İkili kaçma planları yaparken hiç beklemedikleri bir tepki ile karşılaştı. Peki Can Dündar yurt dışına kaçtı mı? İşte tüm detaylar ve iddialar

Son dakika haberi geldi. Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın yönetmeni Can Dündar ve gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül'ün bugün Atatürk Havalimanı'ndan yurtdışına kaçtıkları iddia edildi. Can Dündar ve Gül'ü check-in yaptığı sırada gören vatandaşlar gören vatandaşlar kaçacaklarını anlayıp 'vatan hainleri nereye kaçıyorsunuz' diye tepki gösterdi ve tartışma yaşandı. Mahkemenin kendileri hakkında verdiği yurtdışına çıkma yasağını kaldırmasını fırsat bilen ikili yaşanan tartışmanın ardından apar topar dış hatlar terminalinden uçağa binerek ülkeden ayrıldı. Dündar ve Gül'ün henüz hangi ülkeye gittiği bilinmemekle birlikte geri dönemeyecekleri iddia edildi. 

CAN DÜNDAR KİMDİR? 

Cumhuriyet gazetesinin genel yayın yönetmenidir.

 
Türkiye'nin yakın tarihi, politikası ve popüler kültür konusunda hazırladığı belgeseller dizileri ile tanınmış bir belgesel yapımcısıdır. Özellikle Sarı Zeybek (1993) belgeseli çok ilgi görmüştür.
 
Yaşamı

1961 yılında Ankara’da dünyaya geldi. Babası Ali Rıza Dündar, annesi Öznur Dündar'dır. Çiftin tek çocuğu idi.
 
Eğitim hayatı

İlk ve orta öğrenimini Ankara'da tamamladı. Ankara Atatürk Lisesi'nden mezun olduktan sonra 1982'de Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulu'ndan mezun oldu.
 
Üniversite yıllarında gazeteciliğe başladı. 1979'dan itibaren sırasıyla Yankı, Hürriyet, Nokta, Haftaya Bakış, Söz ve Tempo’da çalıştı.
 
1986'da Birleşik Krallık'ta London School of Journalism'i bitirdi. Orta Doğu Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünde siyaset bilimi dalında yüksek lisansını 1988'de tamamladı. “Media and democracy, a comparative case study on the press portrayal of the Belgrane and Kocatepe affairs” (Medya ve Demokrasi, Belgrano ve Kocatepe Olayları’nın medya tasviri üzerine karşılaştırmalı bir inceleme) başlıklı yüksek lisans tezinde iki ülkede birer savaş gemisinin yanlışlıkla batırılıp devlet sırrı olarak saklanması konusunu inceledi. 
 
Televizyona 1988’de TRT’de Seynan Levent ile başladı. 1989-1995 arasında 32. Gün program ekibinde çalıştı. 1993-1994 yıllarında Show TV'de Mehmet Ali Birand’la birlikte 'Çapraz Ateş’i hazırladı. Özellikle 1993’te Sivas valisi Ahmet Karabilgin, Sivas Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu ve yazar Aziz Nesin’in konuk olduğu bölüm Gündem yarattı ve üzerinden tartışmalara sebep oldu.
 
Gazeteciliği ve belgeselleri

Mehmet Ali Birand ve Bülent Çaplı ile birlikte ‘Demirkırat’ (1991) ve ‘12 Mart’ (1994) adlı belgesel dizilerini hazırladı. Ayrıca Türkiye’nin güzellik kraliçelerini anlatan ‘Cumhuriyet’in Kraliçeleri’ belgesel dizisini ve Atatürk’ün son 300 günün anlatan Sarı Zeybek belgesellerini hazırladı. 1994-1995 yıllarında Türkiye tarihinin gölgede kalmış kahramanlarının öykülerini anlatan ‘Gölgedekiler’ adlı belgesel serisini hazırladı.
 
Köşe yazarlığı 1994’te Aktüel’de başladı; aynı yıl Yeni Yüzyıl gazetesinde günlük köşe yazıları yazmaya başladı ve bu gazetede beş yıl çalıştı.
 
Köşe yazarlığı ve belgesel yapımcılığı sürerken ODTÜ’de doktora çalışmalarına da devam eden Dündar, 1996’da “Terör ve medya: Liberal Teori ışığında, terör olaylarının televizyonda işlenişine eleştirel bir yaklaşım” başlıklı tezi ile doktorasını tamamladı. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde ile ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümü Kültürlerarası Çalışmalar programında yüksek lisans dersi verdi.
 
1996 ve 1997 yılında Show Tv için hazırladığı 10 bölümlük ‘Aynalar’ belgesel ile politik ve tarihî konuların dışına çıktı; popüler kültür alanında çalışmalara yöneldi.
 
1996-1998 yıllarında 40 Dakika isimli belgesel-haber programını hazırlayıp sundu. Özellikle 7 Ocak 1997’de yayınlanan programda Susurluk kazasından yola çıkarak yapılan araştırmalarla ilgili iddialar uzun süre gündemde kaldı.
 
Atatürk’ün öğrencilik hayatındaki ülke durumunu ve Atatürk’ün beraberliğinde gerçekleşen değişimleri anlatan Yükselen Bir Deniz belgeseli ile 1998’de belgeselciliğe döndü. Türkiye siyasi tarihi ve popüler kültüründeki önemli kişiler ve Köy Enstitüleri, Devlet Tiyatroları, İş Bankası, Mülkiye gibi kurumlara ilişkin çok sayıda belgesel yaptı.
 
1999 Ocak'ından 2001 Ocak sonuna kadar Sabah gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. 2001 Ocak ayından itibaren Milliyet gazetesinde, Ada başlıklı köşe yazısı yazdı. 2003-2004 yıllarında Milliyet gazetesi için ‘Popüler Kültür’ ekini çıkardı. Milliyet gazetesiyle yolları 1 Ağustos 2013 tarihinden itibaren ayrılmıştır. Milliyet'ten ayrıldıktan sonra BirGün’de Doğan Tılıç’ın köşesinde bir ay boyunca haftada üç gün yazdı.
 
2006'da televizyonculuğa yönelen Dündar, 19 Eylül 2006'da başladığı ‘Neden?’ isimli tartışma programını 9 Haziran 2009 tarihine kadar hazırlayıp sundu. 2009-2010’da NTV kanalında yayımlanan Canlı Gaste’yi hazırlayıp sundu ve aynı kanalda 2010-2011’de canlı ana haber bültenini sundu.
 
Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatını anlatan Mustafa adlı filmi yazıp yönetti. 2008 yılında vizyona giren film, Atatürk’ü yargıladığı ya da kötülediği yönünde eleştirilere maruz kaldı.
 
Dündar, 25 Ekim 2013 tarihinden beri Cumhuriyet Gazetesinde yazmaktadır. 8 Şubat 2015'ten beri gazetenin genel yayın yönetmenliği görevini yürüten Dündar, 2014 yılında gezi parkı protestoları ile ilgili ‘Gözdağı’' adlı belgeseli hazırladı.


 
Tutuklanması

29 Mayıs 2015 tarihinde Cumhuriyet'te, Suriye'ye gönderilen MİT TIR'ları ile ilgili ‘İşte Erdoğan'ın yok dediği silahlar’ başlığıyla manşetten haber duyurdu, ardından bu haberlere yayın yasağı getirildi. Aynı gün Can Dündar’a ‘devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme, siyasî ve askerî casusluk, gizli kalması gereken bilgileri açıklama, terör örgütünün propagandasını yapma’ suçlarından, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatıldı.
 
Birkaç gün sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bu haberi yapan kişi bunun bedelini ağır ödeyecek öyle bırakmam onu.” demiştir.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise savcılığa yaptığı bireysel başvuru ile Can Dündar’a ‘gerçeği yansıtmayan haber, yorum ve görüntüleri yayınlamak suretiyle adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçunu’ öne sürerek iki kez ağırlaştırılmış müebbet ve 42 yıl hapis cezası talep edildi.  Bu davada 26 Kasım 2015 tarihinde gazetenin Ankara temsilcisi Erdem Gül ile birlikte tutuklanmıştır. Erdoğan, 24 Kasım'da ise “O tırlar Bayırbucak Türkmenlerine yardım götürüyordu. Şimdi diyecekler ki ‘Başbakan tırların içinde silah yoktu’ diyordu… Varsa ne olacak yoksa ne olacak.” demiştir.
 
‘Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya Askeri Casusluk amacıyla temin etme’, ‘devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklama’, ‘cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen yada tamamen engellemeye teşebbüs etmek’ ve ‘silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek isteyerek yardım etme’ suçlamalarını içeren iddianame, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. 26 Kasım 2015'te tutuklu yargılanmak üzere cezaevine götürüldü. 26 Şubat 2016'da İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından "Siyasi casusluk yaptıklarına ilişkin somut bilgi yoktur" şeklindeki gerekçeli karar ile tahliye edildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Can Dündar için Anayasa Mahkemesi'nin verdiği tahliye kararını: ” AYM kararına sadece sessiz kalırım o kadar, ama onu kabul etmek durumunda değilim. Verdiği karara da uymuyorum, saygı da duymuyorum. İfade özgürlüğü ile ilgisi yok, bu bir casusluk davasıdır.” şeklinde yorumladı.