Kısa üst, yüksek bel pantolon, iri halka küpeler, leopar desen ve daha fazlasıyla 90'lar modası geri geldi.
Aşırılığın yerini sadelik aldı. Steve Jobs'tan ilhamla boğazlı kazak ve jean kombini yeterli oldu.
Milenyum pembesi her yeri sardı.
Sokak giyimi lüks modasını etkiledi. Yeraltı kültürüne ait tercihler büyük moda markaları tarafından yeniden yaratıldı.
Tişörtlerin politik mesaj vermesi moda haline geldi.
Bir parmaktan daha küçük, süper mini el çantaları Rihanna, Kim Kardashian, Lizzo gibi ünlülerin tercihi oldu.
Kadınsı ve erkeksi giyimin keskin çizgileri silikleşti. Markalar kadın ve erkek giyiminin karışımından yeni tasarımlar üretti.
Balenciaga'nın 'çirkin ayakkabı' ya da 'baba ayakabbısı' olarak lanse ettiği spor ayakkabılar yaygınlaştı.
Spor salonu kıyafetleri günlük kıyafet olarak giyilmeye başladı.
Kürk, moda endüstrisi sahnesinin merkezinde yer aldı.
1980'lerin Prenses Diana etkisinden sonra 2010'larda önce Kate Middleton, 2010'ların sonunda da Meghan Markle etkisi hissedildi.
Vintage akımı yayıldı.
Logo gösterme çılgınlığı markaları da harekete geçirdi, markalar logolarını daha görünür hale getirdi.
Skinny jean'ler çok fazla tercih edilse de yüksek bel, düz kesim 'mom jean'ler de yaygınlaştı.
Moda, politik atmosferden etkilendi. Dördüncü dalga feminizm Dior, Givenchy gibi markaları kadınların yoğun iş hayatını merkeze alarak rahat kıyafet üretimi yapmaya yöneltti.
1970'ler silueti ve renk paleti hem podyumlarda hem de yüksek moda markalarının tercihlerinde yer buldu.