Önyargılar yüzlerindeki acılardan daha acı! ''Maymuna benziyor dediğini duydum''

Doğuştan yüz deformasyonuna sahip Kubilay Öncü, Muhammed Sefa Gürbüz, Furkan Yağcı ve Melike Aday, sağlık sorunlarının yanı sıra önyargılarla da mücadele ediyor.

TRT Haber

Doğuştan yüz deformasyonuna sahip insanlar, yıllarca pek çok ve ağrılı ameliyata girmesinin yanı sıra dışlanma konusunda daha acı çekiyor.

TRT Haber'de yer alan habere göre, Kubilay Öncü, Muhammed Sefa Gürbüz, Furkan Yağcı ve Melike Aday...

Doğuştan yüz deformasyonuna sahip bu dört insan için yaşam oldukça zor. Hastalıklarla mücadele ederken kınayan, aşağılayan, ötekileştiren bakışlarla; zorbalıklarla da yaşamak zorundalar.

PSİKOLOJİK ZORBALIK

28 yaşındaki Kubilay Öncü, doğuştan nadir görülen nörofibromatozis hastalığına sahip. Genetik geçişli bir hastalık olarak bilinen nörofibromatozis nedeniyle yüz bölgesinde farklılıklarla dünyaya gelen Kubilay Öncü, bugüne kadar tam 25 ameliyat geçirdi. Açık beyin ameliyatı ve estetik operasyonlar olmak üzere birçok operasyona giren öncünün sağ yüz bölgesinde bu hastalığın izlerini görmek hala mümkün.

Yüzündeki izlerle yaşamak zorunda kalan Öncü'nün en büyük destekçisi ailesi. Ancak Öncü insan içine karıştığında psikolojik zorbalığa maruz kalıyor.

"Yüzümdeki izlerden çok insanların bakış açısından rahatsız oluyorum. Bir defasında toplu ulaşım aracındayken iki kişi aralarında konuşurken beni kastederek 'maymuna benziyor' dediğini duydum. Çok üzüldüm. Bu benim yaptığım bir şey değil. Benim tercih ettiğim bir şey değil, öyle olmasına karşın insanlar çok acımasız olabiliyorlar."

Kubilay Önce bunları aşmak için büyük mücadele veriyor. Ancak çoğunlukla yalnız kalıyor ve yalnız hissediyor...

FARKLI GÖZLE BAKIYORLAR

Furkan Yağcı 22 yaşında ve üniversite sınavına hazırlanıyor. Nadir görülen Treacher Collins Sendromu'ndan mustarip Yağcı'nın yüzünde deformasyon var ve kulakları doğuştan kapalı. O da epeyce rahatsızlık çekmiş olmasına karşın yüzündeki izlerle yaşamayı öğrenmiş.

"Geçmiş yıllarda insanların yüzüme farklı gözlerle bakmasından çok rahatsız oldum. Ancak bununla yaşamak zorundaydım ve öyle de yaptım. Siz alışmaya, belki unutmaya çalışıyorsunuz ama insanlar mütemadiyen hatırlatmaktan geri durmuyorlar. Yaratıkmışım gibi bakıyorlar, otobüste yanıma bile oturmaktan çekiniyorlar."

KENDİNİ SEVMEK

Muhammed Sefa Gürbüz ve Melike Aday doğuştan dudak ve damak yarığı ile dünyaya gelmişler. Defalarca ameliyat olmalarına karşın izleri yüzlerinde taşıyorlar. Rahatsız edici kınayan bakışlardan korunmak için Muhammed Sefa Gürbüz'ün bulduğu yol; kendini sevmek.

"Farklı tepki verilmesinden çok rahatsız oldum. Bununla başa çıkmak zordu ve benim yöntemim kendimi sevmek oldu. Böyle olunca umursamamayı başarıyorsunuz. Bunu başarınca da nispeten rahatlıyorsunuz."

Üniversite öğrencisi Melike Aday'ın yöntemi Muhammed Sefa Gürbüz ile benzer. O da umursamamak ve kendini sevmek üzerinden savunma mekanizması geliştirmiş.

"Üniversiteye gidiyorum boş zamanlarımda da satış danışmanlığı yapıyorum. Pek çok ameliyat geçirdim ama yüzümde iz kaldı. Herkes gibi olmadığımı kabul ediyorum, izler beni diğer insanlardan farklı kılıyor. Bu farkı özel bir duruma çevirdim, kendimi özel hissediyorum ve bu durumu çevreme empoze etmeye çalışıyorum."

YÜZÜMLE MUTLUYUM DERNEĞİ

En büyük desteği ailelerinden ve kendilerini sevenlerden alan dört kahramanımızın yolu bir dernek ile kesiştiğinde yaşamları olumlu anlamda değişmiş. Bu durumdaki insanların bir araya geldikleri 'Yüzümle Mutluyum Derneği' farklılıkları bir çatı altında topluyor.

Derneğe katılanlar burayı ikinci aileleri olarak değerlendiriyorlar. Çünkü burada kimse kimseyle alay etmiyor, yüzündeki farklılıkları yüzüne vurmuyor. Birlik ve dayanışma içerisinde yaşamı daha kolay kılmaya çalışıyorlar.

Yüzde görünür farklılığı olan birey ve ailelere destek olmak amacıyla kurulan dernek, toplumda farkındalığın artmasına yönelik yaptığı çalışmalarla da ön plana çıkıyor.

Aslında güç görünen ama çok kolay bir yola girmesi de muhtemel bir mücadele içerisindeler. Zor çünkü toplumsal önyargılarla mücadele etmek kolay değil. Kolay çünkü tek bekledikleri güzel bir bakış; kınamayan, ötekileştirmeyen...