Boşanma davalarının bir sonucu olarak Türk Medeni Kanunu'na göre belirlenen nafaka miktarı zaman zaman gündeme gelip tartışılıyor. Eşlerin boşanmalarının ardından belirli koşullara göre bir tarafın karşı tarafa hayatını devam ettirebilmesi ödediği nafaka kanuna göre zorunludur. Nafaka miktarı nasıl belirlenir? Nafaka hesaplama nasıl yapılır? gibi soruların yanıtlarına haberimizin içerisinden detaylıca ulaşabilirsiniz.
Aile kavramı o kadar önemli bir kavram ki ailenin yıkılması ve birlikteliğin sona ermesi çok sıkı şekil şartlarına tabi tutulmuştur. Boşanma davaları genel boşanma ve özel boşanma nedenleri olarak ikiye ayrılmaktadır. Boşanma davalarında özel boşanma nedenleri zina, hayata kast, kötü muamele, akıl hastalığı, terk, haysiyetsiz hayat sürme gibi 5 başlık altında inceleyebileceğimiz bu sebepler ve çok sıkı şekil ve ispat şartlarına tabi özel boşanma nedenleridir. Ve bu boşanma davaları özel boşanma nedenleri arasında değerlendirilir. Genel boşanma nedeni olarak değerlendirilen şiddetli geçimsizlik ise tarafların yaşamayı gerçekten çekilmez hale getirmesi halinde değerlendirdiği için buradaki ispat koşulu ise farklı olarak değerlendirilir.
Ayrıca Türk Medeni Kanunu' na göre nafaka hakkına sahip olanlar;
İşine son verilmiş kişiler,
Ev hanımları,
Geliri olmayanlar,
Asgari ücretliler,
Geçinemeyecek kadar düşük geliri olanlar,
Düzenli işi olmayanlar alabilmektedir.
Özel boşanma nedenleri ile mahkemeye başvuran çiftlerin durumlarının değerlendirilmesine çok sıkı ispat şartları göz önüne alınmaktadır. Eşlerin birbirlerine olan sadakat yükümlülüğüne aykırı bir biçimde karşı cinsle yaşayacağı münasebetlerin yaşanması halinde bu durumun öğrenilmesinden itibaren altı aylık hak düşürücü süre içerisinde zina sebebi gösterilerek boşanma davasının açılması gerekmektedir. 6 aylık süre içinde açılmayan davalar özel boşanma nedenleri kapsamı dışında kalacağı için taraflar arasında hesaplanacak olan nafaka tutarlarını da etkileyecektir. Zina gibi özel boşanma nedenleri ile açılacak olan davaların mali sonuçları açısından çok ciddi faydalar sağladığı için açılacak olan boşanma davasının türü de nafaka hesaplamasında etkili rol oynamaktadır. Hak mağduriyeti yaşayan ve hak düşürücü sebebi geçtikten sonra mahkemeye başvuran taraflar arasında genel boşanma davaları açılacaktır.
Ayrıca Boşanan Kadına Devlet Destekleri de verilmektedir.
Nafaka hesabında anlaşmalı boşanma ve çekişmeli boşanma davaları da etkin rol oynar. Anlaşmalı boşanma davalarında taraflar boşanma ve boşanmanın ayrıntıları gibi bütün hususlarda barışçıl bir biçimde anlaşmış halde dava açmaktadırlar. Anlaşmalı boşanma davalarında bütün konularda anlaşma sağlanmış olmalıdır. Çocuk varsa çocuğun velayeti, bakım parası, kadının ve erkeğin nafakası, maddi manevi tazminat yani dava ile ilgili bütün ayrıntılarda anlaşmış halde başvuru yapmaları gereklidir. Anlaşmalı boşanma davalarında tarafların tüm ayrıntılarda anlaşmasının yanında hakiminde bu anlaşmayı onaylaması gerekmektedir. Bu tür boşanmalarda nafaka miktarı , davalarda taraflar nafakanın tutarında da anlaşma sağladıkları için kendi aralarında belirledikleri tutarlarda aylık bağlanmaktadır. Çekişmeli boşanma davalarında ise taraflar hiç bir konuda uzlaşmaya varamadıkları için nafaka tutarlarının belirlenmesine kişinin gelir düzeyleri dikkate alınarak yapılan araştırma sonucunda hakim tarafından belirli tutarlarda aylık ödeme tutarı bağlanmasına karar verilir.
Boşanma davası sürecinde ve sonrasında nafaka tutarı tarafların sosyo-ekonomik düzeyi dikkate alınır, tutar kişinin gelir düzeyine göre belirlenir. Karşı tarafın ödeyemeyeceği bir tutarın nafaka olarak belirlenmesi Türk Medeni kanunu kapsamında mümkün değildir. Miktar hesaplanırken mahkeme nezdinde tarafların sosyo-ekonomi araştırması yapılır. Tarafların geliri tespit edilir. Tarafların gelirine ilişkin beyanları da dikkate alınır. Aynı zamanda ödeme tutarı belirlenirken tarafın kusuru da dikkate alınır.
Nafakayı ödeyecek tarafın ekonomik durumu ve iştirak nafakası bağlanacaksa çocuğun ihtiyaç durumu da göz önüne alınarak hesaplama yapılmalıdır. Taraflar aralarında isterlerse sözleşme yapabilir bu sözleşmenin resmi niteliği olması için hakim tarafından imzalanması gereklidir. Gelir artışı gibi durumlarda ödemenin artırımı söz konusu olduğunda nafaka ödeyen tarafında mağdur edilmemesi açısından nafaka artırım davalarında TÜİK'in yayınladığı ÜFE ve TÜFE artış oranları dikkate alınmaktadır. Hakim tarafından onaylanan ve hesaplanan tutar enflasyonun göre düşük kalırsa da dava açılarak nafakanın yine uygun görülen oranlarda artırılması istenebilir.