Koronavirüs hastaları anlattı: Bilsem 10 tane maskeyi üst üste takardım

Mart ayında corona virüs teşhisi konulduktan sonra yaklaşık 1 ay evde ve hastanede tedavi gören 3 çocuk annesi Yapıcı, yaşadığı zor günleri unutamadığını belirterek, ''Bilsem 10 tane maskeyi üst üste takardım'' dedi.

Gebze'de bir medikal şirketinde idarecilik yapan 37 yaşındaki 3 çocuk annesi Banu Yapıcı, yeni tip corona virüse (Covid-19) yakalanmasının ardından yaşadığı zorlu tedavi sürecini anlattı.

Yapıcı, mart ayında kalp rahatsızlığından dolayı tedavi gören babasının yanındayken soğuk algınlığı belirtileri göstermeye başladığını, hastalık teşhisinin ancak bir hafta sonra konulabildiğini ifade etti.

Gebze'de bir medikal şirketinde idarecilik yaptığını belirten Yapıcı, "Bir hafta babamda kaldım, çok ciddi bir şey yoktu, geri geldim. Sonra evde yine başladı ağrılar, burnumda, gözlerimin çukurunda tıkanıklık hissettim, ara ara başım ağrıyordu. Evdekilere corona virüs hastalığından şüphelendiğimi söyledim. Kızım, psikolojik olarak etkilenmiş olabileceğimi söyledi. Öksürük, ateş gibi belirtiler yoktu, sadece vücudumda ağrı hissediyordum" dedi.

Belirtilerin şiddetlenmesiyle en yakın sağlık ocağına gittiklerini, burada ateşinin ölçüldüğünü, fakat boğaz enfeksiyonu dışında herhangi bir bulguya rastlanmadığını aktaran Yapıcı, bunun üzerine emin olmak için başka bir hastanenin acil servisine gittiklerini söyledi.

"İLAÇ VERİP, EVE YOLLADILAR"

Burada da yapılan tetkikler sonucunda kendisine yeniden boğaz enfeksiyonu teşhisi konulduğu ve antibiyotik ilaçlarla evine gönderildiğini belirten Yapıcı, şunları kaydetti:

"Hastaneden dönüp kahvaltı yaptıktan sonra antibiyotik ilacı içtim, birkaç dakika sonra tüm vücudumun rengi değişti. Vişne rengine döndü cildim. Ateşten olabileceğini düşünüp duşa girdim ama değişmeyince geri hastaneye gittim. Hastanede olan biteni tekrar anlattım ama yine de alerji olabileceğini düşündüm. Beni tomografiye aldılar, sonuç çıkıncaya kadar orada yatırdılar, sonra tomografiye bakıp test için aldıkları sürüntü sonuçlarını beklemeden bana maske verip, Covid-19 teşhisi koydular. Hem de zatürre başlangıcı dediler. 10 Mart'ta ağrılar, rahatsızlıklar hissetmeye başlamıştım ama 16 Mart'ta tam teşhis koydular. O gün beni yatırdılar, tedaviye başladılar ve ilaç verip eve yolladılar."

ÜÇ GÜN SONRA YENİDEN HASTANEDE

Teşhis konulduktan sonra evde kendini izole etmesi istenen Banu Yapıcı, bu sürede evlerinin üst katındaki boş bir dairede kaldığını, fakat izolasyonun üçüncü gününde şiddetli öksürük ve baş ağrısı şikayetiyle tekrar Kartal Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesine gittiğini ifade etti.

Yapıcı, burada tedavi altına alındığını, sabaha karşı Tuzla Devlet Hastanesine sevk edildiğini dile getirerek, "5 gün boyunca orada yattım. Sıtma, öksürük, baş ağrısı, vücut ağrısı, böbrek ağrısı gibi sırta vuran bir ağrı... Tüm bunları 5 gün had safhada yaşadım. Ara ara solunum desteği aldım. Sonra beni yeniden eve gönderdiler. İki gün sonra aynı şikayetlerle yeniden hastaneye gittim. Sonra birkaç gün daha tedaviye devam edip, eve yolladılar" dedi.

22 GÜNLÜK KARANTİNA

Evinin üst katındaki bir dairede bu kez 22 gün sürecek zorlu bir izolasyon dönemi yaşadığını anlatan Yapıcı, bu süreçte her gün doktorların telefonla kendisine ulaştığını, tedavi sürecinin hem sağlık ocağı hem de ilçe sağlık müdürlüğü tarafından takip edildiğini söyledi.

Daha önce hiçbir hastalık geçirmemesine rağmen bu süreci çok zor atlattığını aktaran Banu Yapıcı, insanları bu hastalığa karşı dikkatli olmaları konusunda uyardı.

Hastalığı evde geçirmenin çok basit göründüğünü fakat bu sürecin de büyük zorluklarla atlatıldığını belirten Yapıcı, şöyle devam etti:

"22 gün evde kendimi izole edip bir dairede tek başıma yaşadım. İnsanlar evde izolasyondayken tedaviye devam etmenin kolay bir süreç olduğunu zannediyorlar. Bu çok yanlış bir algı, tedavim bittikten sonra üç aya yakın öksürmeye devam ettim. O kadar şiddetli bir öksürük ki terler içinde, nefes nefese kalıyorsun. Sabahlara kadar öksürdüm binadaki herkes duyuyor ama hiçbir şey yapamıyordu. Sadece cep telefonundan, 'iyi misin, ambulans çağıralım mı' diye mesaj yazabiliyorlardı. Öksürmekten omuz kemiklerimin çatırdadığını hissediyordum. Başın ağrıyor, başını tutmaya çalışsan elini kolunu kaldıramıyorsun, öyle şiddetli bir ağrı. Yemek geliyor önüne, açsın yemek istiyorsun ama yiyecek takatin yok. Limonun kokusunu halen alamıyorum. Sevdiğim şeylerin bazılarının kokusunu halen alamıyorum."

ÜÇÜNCÜ HAFTANIN SONUNDA TEST

Evde izolasyonda olduğu 3 haftanın sonunda kendisine iki kez test yapıldığını ve sonuçların ikisinin de negatif çıktığını bildiren Yapıcı, doktorların kendisini mecbur kalmadıkça dışarı çıkmaması konusunda uyardığını söyledi. Yapıcı, "Bana 'testin negatif çıksa dahi son belirtin yok oluncaya kadar insanlardan kendini izole et, ciğerlerinde hala hastalığın izleri görünüyor ve bunlar 6 aydan önce geçmeyecek' denildi" ifadelerini kullandı.

Havaların ısınmaya başlamasıyla bazı kişilerin maskeden dolayı rahat nefes alamadıklarından şikayet ettiklerine değinen Yapıcı, "Bazı kişiler, 'maske takamıyoruz, nefes alamıyoruz' diyorlar ya inanın o dört duvar arasında, o ağrılarla tek başına kalmak, çocuklarına sarılamamak çok kötü. Bilsem 10 tane maskeyi üst üste takardım. Bu sıcakta bile takardım. Acısını çok iyi biliyorum, gerçekten çok zor" dedi. Gebze'de bir medikal şirketinde idarecilik yapan 37 yaşındaki 3 çocuk annesi Banu Yapıcı, yeni tip corona virüse (Covid-19) yakalanmasının ardından yaşadığı zorlu tedavi sürecini anlattı.

Yapıcı, mart ayında kalp rahatsızlığından dolayı tedavi gören babasının yanındayken soğuk algınlığı belirtileri göstermeye başladığını, hastalık teşhisinin ancak bir hafta sonra konulabildiğini ifade etti.

Gebze'de bir medikal şirketinde idarecilik yaptığını belirten Yapıcı, "Bir hafta babamda kaldım, çok ciddi bir şey yoktu, geri geldim. Sonra evde yine başladı ağrılar, burnumda, gözlerimin çukurunda tıkanıklık hissettim, ara ara başım ağrıyordu. Evdekilere corona virüs hastalığından şüphelendiğimi söyledim. Kızım, psikolojik olarak etkilenmiş olabileceğimi söyledi. Öksürük, ateş gibi belirtiler yoktu, sadece vücudumda ağrı hissediyordum" dedi.

Belirtilerin şiddetlenmesiyle en yakın sağlık ocağına gittiklerini, burada ateşinin ölçüldüğünü, fakat boğaz enfeksiyonu dışında herhangi bir bulguya rastlanmadığını aktaran Yapıcı, bunun üzerine emin olmak için başka bir hastanenin acil servisine gittiklerini söyledi.

"İLAÇ VERİP, EVE YOLLADILAR"

Burada da yapılan tetkikler sonucunda kendisine yeniden boğaz enfeksiyonu teşhisi konulduğu ve antibiyotik ilaçlarla evine gönderildiğini belirten Yapıcı, şunları kaydetti:

"Hastaneden dönüp kahvaltı yaptıktan sonra antibiyotik ilacı içtim, birkaç dakika sonra tüm vücudumun rengi değişti. Vişne rengine döndü cildim. Ateşten olabileceğini düşünüp duşa girdim ama değişmeyince geri hastaneye gittim. Hastanede olan biteni tekrar anlattım ama yine de alerji olabileceğini düşündüm. Beni tomografiye aldılar, sonuç çıkıncaya kadar orada yatırdılar, sonra tomografiye bakıp test için aldıkları sürüntü sonuçlarını beklemeden bana maske verip, Covid-19 teşhisi koydular. Hem de zatürre başlangıcı dediler. 10 Mart'ta ağrılar, rahatsızlıklar hissetmeye başlamıştım ama 16 Mart'ta tam teşhis koydular. O gün beni yatırdılar, tedaviye başladılar ve ilaç verip eve yolladılar."

ÜÇ GÜN SONRA YENİDEN HASTANEDE

Teşhis konulduktan sonra evde kendini izole etmesi istenen Banu Yapıcı, bu sürede evlerinin üst katındaki boş bir dairede kaldığını, fakat izolasyonun üçüncü gününde şiddetli öksürük ve baş ağrısı şikayetiyle tekrar Kartal Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesine gittiğini ifade etti.

Yapıcı, burada tedavi altına alındığını, sabaha karşı Tuzla Devlet Hastanesine sevk edildiğini dile getirerek, "5 gün boyunca orada yattım. Sıtma, öksürük, baş ağrısı, vücut ağrısı, böbrek ağrısı gibi sırta vuran bir ağrı... Tüm bunları 5 gün had safhada yaşadım. Ara ara solunum desteği aldım. Sonra beni yeniden eve gönderdiler. İki gün sonra aynı şikayetlerle yeniden hastaneye gittim. Sonra birkaç gün daha tedaviye devam edip, eve yolladılar" dedi.

22 GÜNLÜK KARANTİNA

Evinin üst katındaki bir dairede bu kez 22 gün sürecek zorlu bir izolasyon dönemi yaşadığını anlatan Yapıcı, bu süreçte her gün doktorların telefonla kendisine ulaştığını, tedavi sürecinin hem sağlık ocağı hem de ilçe sağlık müdürlüğü tarafından takip edildiğini söyledi.

Daha önce hiçbir hastalık geçirmemesine rağmen bu süreci çok zor atlattığını aktaran Banu Yapıcı, insanları bu hastalığa karşı dikkatli olmaları konusunda uyardı.

Hastalığı evde geçirmenin çok basit göründüğünü fakat bu sürecin de büyük zorluklarla atlatıldığını belirten Yapıcı, şöyle devam etti:

"22 gün evde kendimi izole edip bir dairede tek başıma yaşadım. İnsanlar evde izolasyondayken tedaviye devam etmenin kolay bir süreç olduğunu zannediyorlar. Bu çok yanlış bir algı, tedavim bittikten sonra üç aya yakın öksürmeye devam ettim. O kadar şiddetli bir öksürük ki terler içinde, nefes nefese kalıyorsun. Sabahlara kadar öksürdüm binadaki herkes duyuyor ama hiçbir şey yapamıyordu. Sadece cep telefonundan, 'iyi misin, ambulans çağıralım mı' diye mesaj yazabiliyorlardı. Öksürmekten omuz kemiklerimin çatırdadığını hissediyordum. Başın ağrıyor, başını tutmaya çalışsan elini kolunu kaldıramıyorsun, öyle şiddetli bir ağrı. Yemek geliyor önüne, açsın yemek istiyorsun ama yiyecek takatin yok. Limonun kokusunu halen alamıyorum. Sevdiğim şeylerin bazılarının kokusunu halen alamıyorum."

ÜÇÜNCÜ HAFTANIN SONUNDA TEST

Evde izolasyonda olduğu 3 haftanın sonunda kendisine iki kez test yapıldığını ve sonuçların ikisinin de negatif çıktığını bildiren Yapıcı, doktorların kendisini mecbur kalmadıkça dışarı çıkmaması konusunda uyardığını söyledi. Yapıcı, "Bana 'testin negatif çıksa dahi son belirtin yok oluncaya kadar insanlardan kendini izole et, ciğerlerinde hala hastalığın izleri görünüyor ve bunlar 6 aydan önce geçmeyecek' denildi" ifadelerini kullandı.

Havaların ısınmaya başlamasıyla bazı kişilerin maskeden dolayı rahat nefes alamadıklarından şikayet ettiklerine değinen Yapıcı, "Bazı kişiler, 'maske takamıyoruz, nefes alamıyoruz' diyorlar ya inanın o dört duvar arasında, o ağrılarla tek başına kalmak, çocuklarına sarılamamak çok kötü. Bilsem 10 tane maskeyi üst üste takardım. Bu sıcakta bile takardım. Acısını çok iyi biliyorum, gerçekten çok zor" dedi.