1
Anadolu Selçuklu başkenti Konya'da birçok medeniyete beşiklik eden ve efsanelere konu olan 5 bin yıllık sur ile sarnıçların bulunduğu Takkeli Dağ'daki kalede, Selçuklu sultanlarının kullandığı hamam, gün yüzüne çıkarıldı.
Merkez Selçuklu ilçesi sınırlarında bulunan ve Konya'nın tüm noktalarını göz önüne seren Takkeli Dağ, efsanelere konu oldu.
Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Sanat Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Çaycı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kazının Selçuklu Belediyesi, Konya Müzeler Müdürlüğü ve üniversitenin iş birliğinde yürütüldüğünü belirtti.
Bilimsel danışmanlığını yaptığı kazı çalışmalarında, 5. yılı geride bıraktıklarını anlatan Çaycı, bu süre zarfında çok önemli tarihi obje ve eserleri gün yüzüne çıkardıklarını, büyük mesafe katedildiğini ifade etti.
Çaycı, kentin siluetini oluşturan Takkeli Dağ'ın zirvesindeki Gevele Kalesi'nde, Hititler, Roma, Bizans ve Türk dönemine ait buluntuların ortaya çıkarıldığını kaydetti.
Kalenin yapısı ve konumu nedeniyle tarih boyunca doğal bir gözetleme kulesi olarak kullanıldığını vurgulayan Çaycı, buranın kentin savunması açısından önemli rol üstlendiğini bildirdi.
Çaycı, bin 720 metre yüksekliğindeki dağda, Orta Çağ bölümü Bizans, Selçuklu ve Karaman Beyliği'ne ait buluntuların tarihe ışık tutacağını aktardı.
- "Böyle bir yapı beklemiyorduk. Sürpriz oldu."
Kalede mescid, sarnıç, dehliz ve zindanların bulunduğunu aktaran Çaycı, şöyle konuştu:
"Çalışmalar devam ediyor. Bugüne kadar ortaya çıkarılan en önemli buluntular arasında iki tane hamam var. Bunlar Ortaçağ'ın, o dönemin buluntularını destekleyecek mekanların parametrelerini ortaya koyuyor. Kalede seyir köşkü ve sultanın ağırlandığı mekanlar olmalıydı. Bunun araştırması sürüyor. Bir taraftan da restorasyon çalışmaları başladı. Bu çalışmada, Selçuklu Belediyesi ve Konya Valiliği'nin önemli katkıları var. Kazı işin kolay tarafı. Önemli olan bundan sonra koruma boyutuna geçmek. Bu anlamda da harekete geçmiş bulunuyoruz."
Çaycı, kalede ortaya çıkarılan buluntuların tarihi öneme sahip zenginlikler olduğuna değinerek, şunları kaydetti:
"Kazı ve restorasyon çalışmaları bittikten sonra bunların hikayeleri de gün yüzüne çıkacak. Kültür tarihimize ışık tutacak şekilde bunlar ifşa edilecek. Alaaddin Keykubat ve Kılıçarslan'ın olağanüstü durumda buraya sığındığına dair kaynaklarda çok bilgi var. Hamam, mimari bütünlük içinde önemli bir ayrıntıdır. Muhakkak ki böyle bir mekan, kalenin en önemli bölümünü oluşturuyor. Sultana tahsis edilmiş mekanların başında geliyor. Hamamdaki külhan kısmında su ısıtılıyor. Buradaki dar alanda halvetler var. Burası yıkanma yerleridir. Alt bölümünde ise ısınan suyun dolaşması için boşluklar oluşturulmuş. Hamam buradan ısınıyordu. Burası Selçuklu döneminin orijinal hamamı olması hasebiyle oldukça önem arz eder. Böyle bir yapı beklemiyorduk. Sürpriz oldu."
FATİH SULTAN MEHMET'İN GÜLLELERİ DE TAKKELİ DAĞ'DA BULUNMUŞTU
Anadolu Selçuklu başkenti Konya‘da birçok medeniyete beşiklik eden ve efsanelere konu olan 5 bin yıllık sur ile sarnıçların bulunduğu Takkeli Dağ’daki kalede Fatih Sultan Mehmet’in gülleleri gün yüzüne çıkarılmıştı.
Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Sanat Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Çaycı, yaptığı açıklamada kazılarda çok sayıda “temren” adı verilen ok uçları bulunduğunu bildirmiş, bunun kalenin birçok kez saldırıya uğradığının işareti olduğunu belirtmişti. Çaycı konuyla ilgili olarak şu açıklamayı yapmıştı;
“Çok sayıda gülle bulduk. Fatih’in gülleleri olduğunu düşünüyoruz. Zira kale en büyük darbeyi Gedik Ahmet Paşa komutasındaki Osmanlı ordusundan görmüştü. Karaman Beyliği uzun süre Osmanlı’yı meşgul etti. Fatih Sultan Mehmet, Gedik Ahmet Paşa’ya Karamanoğulları tehlikesini bertaraf etmesi emrini veriyor. Gedik Ahmet de öncelikle Konya‘nın kilidi olan Gevele Kalesi’ni kullanılamaz hale getiriyor. Sonra da Larende’deki (Karaman) ikinci kaleyi bertaraf ediyor. Böylece Karamanoğulları’nın gücü kırılmış oluyor. Fatih Sultan Mehmet’in güllelerini kazı sırasında etrafa dağılmış vaziyette bulduk. Sayımları yapıldı ve müzeye teslim edildi. Ortaçağ savaş teknolojisinin en önemli unsurları olarak bunları bilim tarihine kazandırdık.”