Kızıl Elma marşı ve sözleri: Kızıl Elma ne demek?

İletişim Başkanlığı tarafından Malazgirt Zaferi'nin 949. yıl dönümü vesilesiyle Kızıl Elma marşı ve video klibi paylaşıldı. Sosyal medya üzerinden de paylaşım yapan İletişim Başkanı Fahrettin Altun, ''Kızıl Elma, gölgesinde nice mazlumun serinlediği ulu çınardır. Cebelitarık'tan Hicaz'a, Balkanlardan Asya'ya tüm insanlığın hasretle beklediğidir'' sözleriyle dikkat çekti. Kızıl Elma hikayesi ve anlamı pek çok farklı kaynakta Türk tarihine ışık tutuyor. Kızıl Elma ile ilgili Türkiye Diyanet Vakfı'nın İslam Ansiklopedisi'nde geniş bilgiler yer alıyor.

Malazgirt Zaferi'nin 949. yıl dönümü dolayısıyla İletişim Başkanlığı Kızıl Elma marşı yayınladı. İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Kızıl Elma" marşının yer aldığı klibi sosyal medya hesabından paylaşarak, "Bizim için 'Kızıl Elma' büyük ve güçlü Türkiye'dir. Malazgirt'ten 15 Temmuz'a destanlar yazan milletimizin kutlu yürüyüşüdür" ifadelerini kullandı. Kızıl Elma anlamı ve hikayesi ile Türk tarihinde önemli bir yere sahip olan kavramlardan biridir.


KIZIL ELMA MARŞI SÖZLERİ

"Kızıl Elma" marşının klibi, 1071 Malazgirt Zaferi’nden Osmanlı Devleti’nin kuruluşuna, İstanbul’un Fethi'nden Çanakkale ve Kurtuluş savaşlarına, 15 Temmuz Destanı'ndan bugüne, aynı ruhun taşındığı temalar üzerine kurgulandı.
Klipte, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Fetih suresinin ilk ayetlerini okuması da yer aldı.
Kızıl Elma marşının sözleri şöyle:

  1. "Canlar canının yolunda ancak/ Kızıl elma hedefine ulaşılacak/Vadedilmiş olan ilahi nur Hak/ Ebedi mutlak hakim olacak
  2. Kızıl elmanın fethiyle ancak/ Yeryüzü sükun huzur bulacak/ Geliyoruz ey şanlı al bayrak/ Vatan aşkıyla her köşe bucak
  3. Arşa yükselsin tekbir sesleri/ Allah-u Ekber arş ileri/ Türk'ün askeri candır siperi/ Kahraman yurdumun onur izzeti
  4. Arşa yükselsin tekbir sesleri/Allah Allah diyerek dönmeyiz geri /Vur ki inlesin zalimin sesi /Yedi cihan duysun hür sesimizi
  5. Şanlı Türkiyem al bayrağına/ Bağlıyız gönülden canım vatana/ Başlar koyar yoluna tüm cihanda/ Şu çılgın Türkler hilal uğruna
  6. Haydi Türkiyem Allah aşkına/ Tarihe bir daha damga vurmaya/ Ey aziz millet vatan namına/ Yeniden nesillere ilham olmaya
  7. Malazgirt’te şahlanan Sultan Alparslan/ Kuruluş'ta Osman Gazi oluyor bu kan/ Fetihlerle müjdelenen Sultan-ı Cihan/ Çanakkale meydanında çocuk kahraman
  8. Nesebinden geliyor yine aynı kan/ Dirilişle yeniden yazıyor destan/ İ'la-yi Kelimetullah bekliyor cihan/ İstikamet kızıl elma vermeyiz aman
  9. Malazgirt’te şahlanan Alparslan gibi/ Zaferlerle tarih yazan ecdadım gibi/ Çağ kapatıp çağ açan ceddimiz gibi/ Hedefimiz kızıl elma marş ileri.

KIZIL ELMA NE DEMEKTİR?

En eski kaynaklardan başlayarak kızılelma tabirinin nereden geldiği açıkça belirtilmeksizin “erişilmesi istenen ülkü, elde edilmesi amaçlanan muhayyel yer” anlamında kullanıldığı görülmektedir. Bazı araştırmacılar, tabirin köklerinin Uzakdoğu’da mitolojik çağlara kadar uzandığını ortaya koymaya çalışırken bir kısmı da insanlık tarihi kadar eski olan bu motifin Batı dünyasında da mevcut olduğunu belirtir. Bazı çağdaş araştırmacılara göre ise ilk defa Orta Asya’da Türkler arasında doğan bu ülkü, Ergenekon destanında Ergenekon’dan dışarı çıkma ve kaybedilmiş olan eski yurdu tekrar ele geçirme ideali şeklinde görülür.

Kavram zamanla, gerçekleştirilmesi düşünülen idealleri ve zaptedilmesi gereken yerleri belirleyen bir sembol haline dönüşür. Orta Asya’da Oğuz Türkleri için kızılelma, hangi yöne giderlerse gitsinler hedefleri ve kazandıkları zaferin adı haline gelir.

Malazgirt Zaferi kaçıncı yıl dönümü? Malazgirt Savaşı tarihi önemi nedir?

BATI KAYNAKLARINA GÖRE KIZIL ELMA: ROMA

Batı kaynaklarında asâ ile birlikte hükümdarlık alâmeti olarak kullanıldığı belirtilen kızılelma bazılarına göre İtalya’da Roma şehri, bazılarına göre de Roma’daki Saint Pierre Kilisesi’nin üzerinde bulunan ve denizden de görülebilen altın yaldızlı küre ya da bu kilisenin üstü kırmızı bakırla kaplanmış kubbesidir. Ancak bu ideal Osmanlılar’da biraz daha farklı bir anlam kazanır. Oğuzlar, Selçuklular ve Osmanlılar tarafından Roma ve Bizans imparatorluklarının hâkimiyeti altındaki ülkelerin fethedilmesiyle Türkler’in cihan hâkimiyetinin gerçekleşeceği düşüncesine varılması birbirini tamamlayıcı mahiyette ideallerdir. Bundan dolayı özellikle İstanbul’un fethi bir anlamda kızıl elma idealinin gerçekleşmesi şeklinde yorumlanmıştır.

KIZIL ELMA HİKAYESİ:

AYASOFYA ÖNÜNDEKİ KÜREYLE İLGİLİ RİVAYETLER

Bizans döneminde Ayasofya’nın önünde dikili bir sütun üstünde at üzerindeki Iustinianos heykelinin elinde altından bir küre bulunmaktaydı. Bu şekilde bütün dünyayı hâkimiyeti altında tuttuğuna inanılan imparatorun elindeki kürenin (kızılelma) yere düşmesi, Bizans da dahil birçok ülkenin Türkler tarafından zaptedileceğine ve imparatorluğun çöküşüne işaret sayılmıştı. Ayrıca burada yer alan bir kitâbede, “Bu top benim elimde durduğu sürece dünyaya sahibim” sözlerinin yazılı bulunduğu; Iustinianos’un, “Beni yıkacak kimse buradan geçecektir” dediği de rivayet edilmektedir. Bizans halkı tarafından imparatorun sağ elinin sihirli bir güçle donanmış olduğuna, sol elinde bulunan altınla kaplı bronz kürenin de devletin refah ve ıstırabını sembolize ettiğine inanılıyor, şehirde yaşayan halk zaman zaman heykelin önüne gelip ümit ve korkuyla şehrin geleceğini düşünüyordu. 1317’de kürenin üzerindeki haç bir fırtınada düştüğü zaman halk büyük bir korkuya kapılmış, daha sonra elma biçimindeki top da düşüp parçalanınca bundan yakında devletin parçalanıp yıkılacağı mânası çıkarılmıştır.

RİVAYETE GÖRE FATİH SULTAN MEHMET ŞEHRİ KUŞATINCA…

Diğer bir rivayete göre de heykelin elindeki top Fâtih Sultan Mehmed’in İstanbul’u kuşatmasından kısa bir süre önce düşmüş, İmparator Konstantin iki defa onu tekrar yerine koymayı denemişse de başaramamıştır. Bazı hıristiyan seyyahlara göre cihan hâkimiyetinin tılsımını taşıdığına inanılan altın küre Bizans İmparatorluğu’nun uğuru sayılıyordu. XV. yüzyılda heykelin yıkılması ve kürenin yere düşmesi birçok ülkenin elden çıkacağına, bu ülkelerin Türkler tarafından fethine ve imparatorluğun çöküşüne işaret sayılmıştı. Gerçekte ise bu elma (Reichapfel) İstanbul’un Türkler’ce fethinden çok önce kaybolmuştu. Seyyah Clavijo, 1403’te bunun hâlâ yerinde olduğunu söylerken Bavyeralı Knappe Schiltberger 1427’de artık onu orada görememiştir. Evliya Çelebi ise Hz. Muhammed’in doğumu sırasında Nemrud’un ateşkedesinin söndüğünü, Tâk-ı Kisrâ ile birlikte Ayasofya ve Kızılelma-yı Rûm Kubbesi’nin de çöktüğünü yazmaktadır.

OSMANLI PADİŞAHLARINCA HÜKÜMDARLIK ALAMETİ

Kızılelma Osmanlı padişahlarınca da hükümdarlık alameti sayılmıştır. Topkapı Sarayı Müzesi’nde bulunan Osmanlı padişahları albümünde Çelebi Sultan Mehmed’den III. Murad’a kadar sekiz padişahtan yedisinin elinde birer elma resmedilmiştir. Fâtih Sultan Mehmed, II. Bayezid ve II. Selim bu elmaları sol ellerinde, diğerleri sağ ellerinde tutmakta, Yavuz Sultan Selim’in ise iki elinde iki elma bulunmaktadır. Ayrıca çeşitli kaynaklarda, Fâtih Sultan Mehmed devrinden başlayarak III. Selim dönemine kadar Türk askerlerinin dillerinden düşürmediği, “Padişahım, biz senin uğrunda ta Kafdağı’nın ötesine, kızılelmaya dek varırız” sözleri Osmanlılar’ın ebedî saltanatının bütünlüğü anlamında kullanılmıştır.

‘KIZIL ELMA SEFERLERİ’

İstanbul’un fethinden sonra Türk milletinin hedef ve ideali Roma’ya yönelince burası bir kızılelma olmuştur. Fâtih Sultan Mehmed’in veziri Gedik Ahmed Paşa’nın Otranto Seferi, Kanuni Sultan Süleyman’ın Korfu ve Pulya seferleri, Barbaros Hayreddin Paşa’nın Reggio seferi, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın Viyana Kuşatması hep kızılelma idealiyle açıklanmaya çalışılmıştır.

Kosova Meydan Savaşı’nın kazanılıp Sırbistan’ın Osmanlı topraklarına katılmasında önemli rol oynayan ve babasının yerine tahta geçen Yıldırım Bayezid cülus tebriği için Edirne Sarayı’na gelen Venedik, Ceneviz ve diğer İtalyan devletlerinin barış ve ticaret anlaşmalarını yenilemek isteyen elçilerine, Osmanlı Devleti sınırları içinde ticaretin tabii bir hal olduğunu söyledikten sonra anlaşma yapılmasını reddetmiş ve, “Roma’ya kadar gidip Saint Pierre Kilisesi’nin mihrabında atıma yem vereceğim” sözleriyle Roma (Rum papa) kızılelmasının, henüz doğu kızılelması (İstanbul) fethedilmeden önce Türk ülkesinin haritasına girmiş olduğunu resmen ilan etmiştir.

KANUNİ: KIZIL ELMA’DA BULUŞURUZ

Kızıl elma efsanesinin yeniçeriler arasında da yaygın olduğu tahmin edilmektedir. Kanuni’nin bir gün yeniçeri kışlasını dolaştıktan sonra, “Kızılelmada buluşuruz” diyerek askerin arasından ayrılması çeşitli kaynaklarda zikredilmektedir.

KIZIL ELMA NERESİDİR?

Ziya Gökalp’in 23 Kanunusani 1328’de (5 Şubat 1913) Türk Yurdu’nda yayımlanan ünlü manzum hikayesi “Kızılelma” ile bu kavram değişik bir muhteva kazanarak yeniden gündeme gelir. Tanzimat’tan sonraki yıllarda hemen hemen unutulmaya yüz tutan bu sembole yeni bir anlam kazandırmaya çalışan Ziya Gökalp’te kızıl elma bu defa, çökmekte ve dağılmakta olan Osmanlı Devleti yerine bütün Türkler’in bir araya gelerek kuracakları ve yüzyıllardır özlemini çektikleri Turan ülkesiyle eş anlamda kullanılır. Ziya Gökalp’ten birkaç yıl sonra Ömer Seyfeddin “Kızılelma Neresi?” adıyla yayımladığı “padişahın atının ayağının bastığı yer” diye gösterdiği kızıl elmaya “erişilmek istenen ülke” şeklinde açıklık getirir.