Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, 22 Aralık Salı gününü Çarşambaya bağlayan gecenin alemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed Mustafa'nın dünyaya gelişinin yıldönümü dolayısıyla Mevlit Kandili mesajı yayımladı.
Hz. Peygamber ile gelen vahiy ışığının bütün insanlığın muhtaç olduğu manevi huzura dönüşmesini dileyen Diyanet İşleri Başkanı Görmez, mesajında, “Onunla gelen vahyin ışığı gönüllerimizi bir kez daha aydınlatırken, bu ışığın bütün insanlığın muhtaç olduğu manevi huzura dönüşmesini, vatanımız, milletimiz, gönül coğrafyamız ve topyekûn yeryüzü ahalisi için Mevlid Kandilinin rahmet, merhamet, barış, bereket ve selamete vesile olmasını Yüce Rabbimizden niyaz ediyorum” ifadelerine yer verdi.
Hz. Peygamberi ifade eden en güzel kavramın rahmet ve merhamet olduğunu vurgulayan Başkan Görmez, mesajında şu hususlara değindi;
“Hz. Peygamberi ifade eden en güzel kavram, rahmet ve merhamettir…”
Hz. Âdem’den başlayarak ilahi vahyi biz insanlara ileten Peygamberlik silsilesinin sonuncusu olan Sevgili Peygamberimizi anlatan en güzel kavram şüphesiz rahmet ve merhamettir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de Rasûl-i Ekrem’e hitaben: “Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” buyrulmuştur. Peygamber Efendimizin rahmet, merhamet ve adalete dayalı kuşatıcılığı ümmetini olduğu kadar bütün insanlığı da kapsamaktadır. Onun bize öğrettiği af, şefkat, insaf, vicdan, sabır ve hoşgörü içimizde bir yerlerde sönmeye yüz tutmuş insanlık kandilini yeniden tutuşturan ve bizi en temel halinde insanlığımıza geri çağıran bir duygu, düşünce, tutum ve davranışlar manzumesidir.
“Terör şebekelerinin onun yüce ismini sözde bayraklarına nakşederek verdikleri zarar, İslamofobi öncülerinin karikatürlerinin verdiği zarardan daha az değildir…”
Bugün, tüm insanlık Peygamberin çağlar üstü örneklik ve rehberliğine her zamankinden daha fazla muhtaçtır. Rasûl-i Ekrem’in rehberliğini tüm insanlığa tanıtacak olanlar da hiç şüphesiz Müslümanlardır. Ancak üzülerek belirtelim ki bugün, Müslümanların en büyük sorunu örnekliklerini yitirmiş olmaları, Peygamberimizin getirdiği rahmet ve merhamet mesajını hakkıyla temsil edememeleridir. Bugün her türlü iman, akıl ve hikmetten uzak terör şebekelerinin onun yüce ismini sözde bayraklarına nakşederek verdikleri zarar, İslamofobi öncülerinin asla kabul edilemez karikatürlerinin verdiği zarardan daha az değildir.
“Müslümanların izzet ve onuru tarihte hiç olmadığı şekliyle bugün bizzat birbirleri eliyle yok edilmektedir…”
Rasûl-ü Ekrem ırk, dil, renk, coğrafya ayrımı gözetmeksizin hepimizi aynı Allah’a, aynı kitaba, aynı peygambere inanan, aynı secdeye baş koyan, aynı kıblede istikameti bulan kardeşler olarak ilan etmesine rağmen; bizler, kardeşlik ahlakını unuttuk, böylesi ulvi bir değeri çoğu zaman cehalet, menfaat, kısır çekişme ve inatlaşmalara kurban eder olduk. Peygamberimiz, bizlere merhameti, şefkati, vicdanı, insafı, affı, sabrı ve hoşgörüyü öğretmesine rağmen; bizler, kendimize, ailemize, çevremize karşı bu hasletleri yitirdik. Yüreklerimiz katılaştı. Rabbimizin gönüllerimize yerleştirdiği tertemiz fıtrata tam anlamıyla sahip çıkamadık. İtiraf etmeliyiz ki İslâm dünyası, bugün, dâhili ve harici sebeplerle Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamberin mesajlarından, onun eşsiz örnekliğinin, ağızlardan gönüllere indirememekten, zihinlere, dimağlara iyice yerleştirememekten, hayata geçirilememesinden kaynaklanmaktadır.
“Nübüvvetin şifa dağıtan pınarları kıyamete kadar kurumayacaktır…”
Bu Mevlid kandili vesilesiyle bir daha hatırlamalıyız ki, nübüvvetin şifa dağıtan pınarları kıyamete kadar kurumayacaktır. Server-i kâinat Efendimizin sünneti, cahiliye karanlığında boğulan sahipsiz bir toplumu nasıl ihya ettiyse, bugünün insanını da öylece sahil-i selamete ulaştıracak kudrettedir. Yeter ki bizler, onu mukaddes bir hatıra olarak sevgi ve hürmetle yâd etmekle yetinmeyelim; örnek alma çabasında olalım. Onun hayatını erişilmez bir serap gibi hayranlıkla seyretmek yerine, model almayı deneyelim. O gün, bir baba, bir eş, bir komutan, bir imam, bir devlet başkanı ya da bir muallim olarak konuşan Rahmet Elçisinin sözleri, nasıl dört koldan akarak hayata karışmışsa bugün de hayatımızın içinde onun örnekliğine yer açalım. Unutmayalım ki; o bizim için her şeyiyle örnektir.
Sevgili Peygamberimizin tebliğinin her safhasında yer alan merhamet vurgusu yeniden okunmayı, üzerinde düşünülmeyi, şiddetin ve vahşetin açtığı yaralara merhem olarak sunulmayı beklemektedir. “Merhametlilerin en merhametlisi” tarafından insanlığın son ümidi olarak gönderilen Hz. Peygamber, birbirlerini sevme, birbirlerine merhamet ve şefkat göstererek bütünleşme konusunda “bir vücudun organlarından farksız olan” bir toplum oluşturmakla görevlendirilmiştir. Peygamberimizi anmak bu duygu ve düşünceleri hatırlamaktan bağımsız düşünülemez. Bugün körelmeye yüz tutmuş hassasiyetler, ubudiyeti unutmuş zihinler, hırs, tamah, kibir ve güç tutkusuyla kararmış kalpler, belleğini yitirmiş, medeniyetinin değerlerini heba etmiş toplumlar onun mevlidini idrak ederek Peygamber Efendimiz’in örnekliği ve rehberliğiyle yeniden bir doğuşa muhtaçtır.
Bu duygu ve düşüncelerle Mevlid Kandilini tebrik ediyor, başta ülkemiz, gönül coğrafyamız ve İslâm dünyası olmak üzere tüm insanlığın Peygamber Efendimizin yüce örnekliğinden hakkıyla nasibdar olmasını Cenab-ı Mevlâ’dan niyaz ediyorum.