Sivil girişimle yapılmış ilk ve şu ana kadar ki tek kalıcı konut projesi Hatay'a umut olan 100. Yıl Köyü'nün 1. fazı 17 Ekim'de açılıyor. Mustafa Kemal Üniversitesi, Jandarma Asayiş Vakfı, Gülmek İyileştirir Derneği, Blocks for Hope gönüllüleri tarafından kurulan ve toplamda 255 ev ve 2 bin kişilik kapasiteye ulaşabilecek şekilde modüler olarak inşa edilen 100. Yıl Köyü, depremzedelere yuva olacak. Birinci fazın 17 Ekim'deki açılış törenine 100. Yıl Köyü İyilik Elçisi ve Gülmek İyileştirir Derneği Yönetim Kurulu Üyesi İlker Ayrık, 100. Yıl Köyü İyilik Elçisi Uğur Aslan da katılacak. Projedeki yapılar kısa vadede depremzede sağlık çalışanları ve üniversite personelini ücretsiz ağırlayacak olup uzun vadede ise öğrenci yurdu ve çeşitli üniversite birimlerince kullanılacak. Hatay'ın sosyokültürel yapısı ve geçmişten gelen yapılaşması ile bugünkü modern mimarisi bir araya getirilerek çelik konstrüksiyon ile taşınan ana iskelet ve genel yapıyı çevreleyen kerpiç duvarlarla sürdürebilirliği arttırıcı etmenlerle oluşturulan 100. Yıl Köyü'nün sürecini İlker Ayrık, Uğur Aslan ve projenin icra ekibi üyelerinden Sinan Güreli anlattı.
DESTEĞE İHTİYACI OLAN DİĞER BÖLGELERDE AKLIMIZDA
Gönüllü gruplarının depremin ikinci gününden itibaren bölgede olduğunu ve felaketin birinci ayından sonra kalıcı bir proje yapmak için yola koyulduklarını belirten 100. Yıl Köyü Projesi'nin ortaya çıkmasına vesile olan projenin icra ekibi üyelerinden Sinan Güreli, "100. Yıl Köyü Platformu; 6 Şubat 2023'te yurdumuzda meydana gelen büyük deprem felaketi sonrası evlerini kaybeden depremzede vatandaşlarımız için; hayatlarını insani koşullarda sürdürebilecekleri bir yaşam alanı olarak inşa edilen, çok yönlü bir sosyal platform. Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi kampüsünde hayata geçirilen bu alanda; kurulan köy sayesinde Hatay'da öncelikle, sağlık çalışanları ve üniversite personeline yaşam alanı sağlayarak Hatay'da eğitimin ve sağlık hizmetinin devamını sağlamayı amaçladık. Sürdürülebilir ve uzun vadeli bir yatırım projesi olarak planlanan 100. Yıl Köyü Platformu'nun amacı; üç yıl boyunca ücretsiz olmak üzere, depremzedelerin orta vadede barınma ihtiyacının karşılanmasını sağlamak. Uzun vadede hedeflenen ise; bu alanların öğrenci yurduna dönüştürülmesi ve buradan elde edilen gelirin de üniversiteye burs fonu olarak aktarılması ile binlerce öğrenciye destek verilmesi. Pilot bölgemiz Hatay olarak başladı ama kesinlikle bu çalışmamızın diğer desteğe ihtiyacı olan illerde de hayata geçirilmesi hedefimiz. Tabi bunun için kurumların ve firmaların desteklerine ihtiyaç duymakta. 100. Yıl Köyü Platformu'nun bir diğer amacı; toplumsal dayanışmayı gösteren, halka kalıcı ve kaliteli bir yaşam sunan yaşam alanı oluştururken, eğitime ve yerel üretime de destek veren örnek bir proje olmasını sağlamak. 15 bin m2 yaşam alanı mevcut ancak, planlamalara bağlı olarak ihtiyaç olması durumunda, Mustafa Kemal Üniversitesi'nin yönetiminde olan 120 dönüm arsa ile arttırılabilir." diyor.
Projenin inşa sürecinde doğaya saygı duyarak ilerlediklerini vurgulayan Güreli, "Hatay'ın sosyokültürel yapısı ve geçmişten gelen yapılaşması ile bugünkü modern mimarisi bir araya getirilmeye çalışıldı. Özellikle bölgeden gelen Bağdadi yapıyı günümüz modern inşaat malzemelerine ve tekniklerine uygulayarak bölgenin geleneksel yapısını bugünkü modern çizgiler ile devam ettirme kararı aldık. Çelik konstrüksiyon ile taşınan ana iskelet ve genel yapıyı çevreleyen kerpiç duvarlar ile sürdürebilirliği arttırıcı etmenler oluşturuldu. Kerpiç duvarlar sayesinde sert sıcak iklim koşullarından etkilenme minimize edildi ve bu da enerji kaybında ciddi oranda düşüşler sağladı. Yapımızda doğaya saygı duymanın ötesinde doğa ile beraber hareket etmeyi planladık ve bütün fiziksel ihtiyaçları doğada kaybolacak şekilde tasarladık. Toprağın tekil ve sürekli görüntüsünden biraz farklı bir izlenim vermek içinse; dış cephelere pastel tonlarda renkler eklendi ve toprak ile birlikte renkleri farklılaştırarak binaların kimlikleri oluşturuldu. Binalara numara veya isim vermek yerine renkleri ile anılmasını sağlamak amaçlandı. Daireler kişi sayısına ve aile büyüklüğüne göre üç farklı kategoriden oluşacak. 100. Yıl Köyü'nde yaşayacak kişiler, ihtiyacın ölçüldüğü bir puanlama sistemi ile depremde evini kaybeden üniversitede çalışan ve sağlık çalışanı olan kişiler ve ailelerinden oluşacak. Bu kişiler üniversite tarafından belirlenip, AFAD'ın onayı ile yerleştirilecek. 100. Yıl Köyü sosyal olanaklarından öncelikle bölge halkı, üniversite öğrencileri ve çalışanlarının yararlanması hedeflenmekte." şeklinde konuştu.
"Ülke olarak çok büyük bir felaket geçirdik. Çok uzun dönem alanda kaldık, depremzedelerle görüştük elimizden geldiğince herkesin yanında olmaya çalıştık, onların acılara ortak olduk. Bu dönemde fayda sağlayabilecek en iyi projeyi hayata geçirebilmek için omuz omuza verdik. Yeniden ayağa kalkmak için bir yerden başlamamız gerektiğine inandık ve en temel ihtiyacımız olan barınma için kolları sıvadık." diyerek sözlerine başlayan İlker Ayrık, 100. Yıl Köyü Projesi'nin bölge için büyük adım olduğunu dile getirdi. Bu proje ile yalnızca evleri değil, yeni bir yaşamı, yeni bir umudu inşa ettiklerini belirten Ayrık sözlerini şöyle sürdürdü: "100. Yıl Köyü, depremzedeler için güvenli, dayanıklı ve sürdürülebilir bir yaşam alanı sunmayı hedefliyor. Bu köy, yaralarını saran Hatay'ın yeni yüzü olacak; eğitim, sağlık, istihdam ve sosyal dayanışma gibi temel ihtiyaçları karşılayan bir topluluk merkezi olacak. Projenin arkasında büyük bir ekip var. En önemli özelliği hem sivil gönüllerin, hem bir derneğin Gülmek İyileştirir Derneği hem Jandarma Asayiş Vakfı'nın hem üniversitenin hem de sanatçıların birlikte çalıştığı bir proje olması. Burası Hataylılar için yeni bir yaşam alanı, yeni bir umut. Hayatlarını yeniden inşa edebilecekleri, sağlam temelleri olan, güvenle barınabilecekleri bir yaşam alanı. Önceliğimiz depremzedelerin güvenliği, refahı. Acılarını unutturamasak bile bir nebze olsun yanlarında olduğumuzu hissetmeleri için elimizden geleni yapıyoruz. Köy uzun vadede birçok alana hizmet ediyor. Konutlar önce depremzede vatandaşların kullanımına daha sonra da yurt ve/veya lojman olarak Jandarma Asayiş Vakfı ve Üniversite iş birliği içinde işletime sunulacak. Sadece barınmaya çare olmuyoruz aynı zamanda Antakya'nın ana damarı Mustafa Kemal Üniversitesi'nin yaşamasına destek oluyoruz. Eğitime ve sağlık hizmetlerinin devamına katkı sağlıyoruz. Deprem sonrası yaşadığımız o zorlu günleri düşündükçe, insanların hayatlarına dokunmak ve onların yanında olmak için bir şeyler yapmanın ne kadar değerli olduğunu bir kez daha anlıyorum. 17 Ekim'de insanların yeniden hayata başladığı, geleceğe umutla baktığı bir yerin kapıları açılacak. Bu, sadece bir başlangıç olacak. Birlikte, herkesin desteği ile çok fazla kişiye ulaşılması ve destek olunması hedefleniyor. Fikir aşamasından itibaren aktif bir şekilde içinde olmak benim için tarifsiz bir deneyim. Süreç boyunca en çok etkilendiğim şey, ekip ruhu ve dayanışmanın gücü oldu. Alanda birlikte çalıştığımız gönüllülerden, projemize inanan destekçilere kadar herkesin gösterdiği fedakârlık ve bağlılık, bana her şeyin mümkün olduğunu gösterdi."
Hatay'a yürekten bağlı olduğunu söyleyen Uğur Aslan ise şunları aktardı: "6 Şubat sabahı tüm ülke büyük bir felakete uyandı. Birçok akrabamı kaybettiğim depremde evler kadar birçok hayatlar yıkıldı. Ben Hatay âşığı bir insanım; çocukluğum, gençliğim hep orada geçtiği için oraya yürekten bağlıyım. Haberi aldığımız ilk andan itibaren canla başla gerek bölgede gerekse bulunduğumuz yerden tüm gerekli yardımları yaptık, yapmaya da devam ediyoruz. İnsanlar beni gördüğünde gelip içini döküyor, dertleşiyoruz, konuşuyoruz. Manevi anlamda da yanlarında olmaya çalışıyorum. Her bir proje ihtiyaçtan doğar. Yüreğini masaya koyan arkadaşlarım büyük bir özveriyle ciddi bir bütçe oluşturdular. Bana da düşünmeden dâhil olmak düştü. Bizlere, Jandarma Asayiş Vakfı'nın katkılarıyla Mustafa Kemal Üniversitesi'nin kampüsü içerisinde bir arazi tahsis etti. O arazide insanların kalıcı olarak barınabileceği bir yaşam alanı inşa ettik. 100. Yıl Köyü ile hem barınma sorunu çözülecek hem de eğitimin devamlılığının sağlanması hedeflenecek. Hatay 1 buçuk yıldan beri hâlâ toparlanmaya çalışıyor. İnsanların sosyal yaşam alanları yeterli düzeyde değil hatta yok. Biz de o yaşam alanlarını oluşturabilmek için yöneticilerle sürekli iletişim halindeyiz."