Hocalı Katliamı nedir?

Azerbaycanlılar, 106’sı kadın, 70’i yaşlı, 63’ü çocuk savunmasız 613 sivilin katledilişinin 26. yılında hayatını kaybedenleri anarken sorumluların adalet önünde hesap vermesini talep ediyor.

Ermeni güçlerinin 1991'in sonlarına doğru ablukaya aldığı Hocalı, 936 kilometrekarelik alana sahip, 2 bin 605 ailenin, 11 bin 356 kişinin yaşadığı bir kasabaydı. Aralık 1991'de Karabağ'ın başkenti olarak kabul edilen Hankendi şehrini işgal eden Ermenilerin bir sonraki hedefi Hocalı oldu.     

Hocalı'nın etrafındaki bütün köy ve yolları işgal eden Ermeniler, kasabanın diğer illerle karayolu bağlantısını kesti.      

HOCALI KATLİAMI NE ZAMAN OLDU?

Hocalı Katliamı 26 Şubat 1992’de oldu.

1992'de ocak ayının başlarından itibaren elektrik verilmeyen Hocalı'nın savunması sadece hafif silahlara sahip yerel savunma güçleri ve az sayıdaki milli ordu askerinden ibaretti. 25 Şubat 1992'den itibaren Hocalı'ya üç koldan saldırıya başlayan Ermeniler, Sovyet Rus ordusunun 366. motorize alayının bütün araçlarını kullanarak şehri iki saat boyunca top ve tank ateşine tuttu. Saldırıdan bir gün sonra ise hafızalardan yıllarca silinmeyecek "Hocalı Katliamı" yapıldı.

Resmi verilere göre, Hocalı Katliamı'nda savunmasız durumdaki 106'sı kadın, 70'i yaşlı, 63'ü çocuk olmak üzere 613 Azerbaycan vatandaşı hayatını kaybetti. Katliamdan 487 kişi ağır yaralı olarak kurtuldu, Ermeni güçleri, bin 275 kişiyi esir aldı, bunların 150'sinden bugüne kadar haber alınamadı.

KASABA TAMAMEN YOK EDİLDİ

Aralık 1991’de Hankendi çevresinde yerleşen ve Azerilerin yaşadığı Kerkicahan kasabasının alınmasından sonra, Hocalı kasabası tamamen Ermeni ablukasında kaldı. 30 Ekim’den itibaren karayoluyla ulaşım kapanmış ve tek ulaşım vasıtası olarak helikopter kalmıştı. 20 Kasım 1991’de Hocavend semalarında Mi-8 helikopterin Ermeni kuvvetler tarafından vurulması ve sonuçda birkaç Azerbaycan devlet resmileri, Rus ve Kazak gözlemciler dahil 20 kişinin ölümünden sonra, hava ulaşımı da kesilmişti. İşgalden önce 1991-1992 kış aylarında Hocalı sürekli olarak bombalanmıştır. Hocalıdan çıkmış mültecilerin İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne söylediklerine göre, bazı durumlarda bombardımanlar açıkca sivil hedeflere karşı yönlendirilmiştir. Saldırı öncesi, birkaç aydır kasaba elektrik ve gazdan yoksundu.936 km2’lik alana sahip, savaştan önce 2.605 aileden ibaret 11.356 kişinin yaşadığı Hocalı kasabası 26 Şubat 1992 tarihinde yağmaya maruz kalmış ve kasaba tamamen yok edilmiştir. Uzun süre cesetlerin alınması bile mümkün olmadı. Kasaba Alef Hacıyev komutasındaki yaklaşık 160 hafif silahlı kişiden oluşan Özel Polis Gücü (OMON) birlikleri tarafından savunulmaktaydı. İlaveten 200 kişilik savunma kuvveti mevcuttu.

HOCALI KATLİAMI’NIN TANIKLARI ANLATTI

Ermenilerin Hocalı'da yaptığı katliamdan kurtulmayı başaranlar, olayın üzerinden 26 yıl geçmesine rağmen, o gün tanık olduklarını gözyaşlarıyla anlatıyor.

Ermenilerin kadın ve çocuk ayrımı gözetmeksizin yaptıkları katliamda birçok aile tamamen yok olurken, bazı aileler de üyelerinin bir kısmını kaybetti. Katliamdan sağ kurtulan insanlar, yaşadıkları işkencelerin ve yakınlarını kaybetmenin acısını bugün de aynı şekilde hatırlıyor ve tekrar yaşıyor.     

Hocalı Katliamı'nın tanıklarından Fitat Memmedova (58), Ermenilerin 1992 yılındaki saldırısında eşi, çocuğu ve iki ağabeyi dahil çok sayıda yakınını kaybetti.

Yaşadıklarını AA'ya anlatan Memmedova, katliam öncesinde Ermenilerin Hocalı'yı günlerce top ateşine tuttuğunu, kasabadaki tüm kadın ve çocukların bodrumlarda saklanmak zorunda kaldığını söyledi.     

25 Şubat akşamı Ermenilerin artık kasabaya girmesi üzerine tüm  sivillerin soğuk havada kaçmaya çalıştığını hatırlatana  Memmedova, şunları anlattı:

"Çocuğum katliamdan birkaç gün önce atılan zehirli bir top mermisi nedeniyle hayatını kaybetti. Asker olan iki ağabeyimden biri sivilleri korurken annemin gözleri önünde keskin nişancı ateşiyle şehit düştü. Ağabeylerimden birinin 17 yaşındaki çocuğunu asker kıyafeti giydiği için kurşun yağmuruna tuttular. Cesedinden 7 kurşun çıkarıldı. Ben kurtulmayı başardım ama annem, eşim ve diğer ağabeyim esir düştü. Annemi bir gün sonra bıraktılar fakat ağabeyimle eşimi katlettiler. Esaretten sağ kurtulanların anlattığına göre ağabeyim ve eşimi işkencelerle katletmişler. Eşimin kalbini canlı canlı çıkarmışlar. Ağabeyimin kolunu, bacaklarını kırmışlar. Cesetlerini 3 Mart'ta geri aldık. Hocalı yarası iyileşecek yara değil. Vücudun bir organı yaralandığında bir süre sonra iyileşiyor. Fakat bu yarayı, bu vahşeti biz hiçbir zaman unutamayacağız."     

"ÇENEMİ, BURNUMU, BİLEĞİMİ, KABURGALARIMI, AYAK PARMAKLARIMI KIRDILAR"

Hüseyinağa Guliyev (52) isimli Hocalılı da yerli savunma alayında görev yapmış bir asker. Ermenilerin saldırısına güçleri yettiğince karşılık vermeye çalışmışlar fakat sayıları az olduğu için direnememişler. Alayın neredeyse tamamı şehit düşmüş. Zırhlı araçtan açılan ateşle yaralanan, daha sonra esir düşen Guliyev, gördüğü işkenceler dolayısıyla bugün bile sağlık sorunları yaşıyor. Esaretten kurtulduğu zaman çekilen fotoğraflar, Guliyev'in yaşadığı acıları ortaya koyuyor.     

Kaburgalarındaki kırıkları tam iyileşmeyen, kulak zarı problemi yaşayan, konuşmakta zorluk çeken Guliyev, yaşadıklarını şöyle anlattı:     

"Asker olduğum için en ağır işkencelere maruz kaldım. Üstüme benzin döküp yakmak istediler. Yaralı olduğum için hatırlamıyorum. Diğer esirler zamanında müdahale edip söndürmüşler. Sorguya çekildim günlerce. Fakat ölümü göze alarak susmayı tercih ettim. İşkenceler daha da arttı. Çenemi, burnumu, bileğimi, kaburgalarımı, ayak parmaklarımı kırdılar. 'Faik' isimli bir esiri 'Karabağ Ermenilerindir' demediği için kurşun yağmuruna tuttular. Kaçmaya çalıştım fakat demir çubukla vurarak beni bayılttılar. Daha sonra beni Ermeni bir esirle değiştiler. Bizimkilerin mevzilerine kadar gidemedim, yığılıp kaldım. Öldü sanıp Ağdam morguna kaldırmışlar. Annem ve dayım cesedimi almaya geldikleri zaman sağ olduğumu farketmişler. Hemen hastaneye kaldırmışlar. 1,5 sene hastanede tedavi gördüm. O acıları hala yaşıyorum. Çok yakınımı kaybettim. 85 yaşındaki yaşlı dedem dahil amcamın ailesi hunharca katledildi."

"NAZİLERDEN KURTULDU, ERMENİLER KATLETTİ"     

Hocalı'daki yaşananların tanıklarından biri olan 53 yaşındaki  Şamil Sabiroğlu da olayı Azerbaycan ve dünya kamuoyuna duyuran ilk gazetecilerden. Sabiroğlu bugün gazetecilik yapmasa da "Hocalı Soykırımı Tanıtma Birliği" sivil toplum kuruluşunun başkanlığını yürütüyor ve Hocalı'da yaşananları dünyaya duyurmak için çeşitli faaliyetler yürütüyor.     

O yıllarda Seher gazetesinin Karabağ muhabiri olarak görev yapan Sabiroğlu, 1991 Kasım ayından itibaren Hocalı'nın ablukaya alındığını, halkanın daraldığını her geçen gün hissettiklerini anlattı.     

Hocalı katliamı yaşandığı zaman Ağdam'da bulunduğunu ve olayı duyar duymaz yardıma koştuğunu ifade eden Sabiroğlu, "Katliamdan kurtulanları karşılamaya gittik. Öyle vahim şeyler gördüm ki gazeteci olduğumu ve merkeze haber göndermeyi bile unuttum. Aniden bunu farkedince hemen Ağdam kent merkezine giderek postaneden gazetemize telefon ederek durumu bildirdim. İlk önce inanmadılar. Çünkü devlet yetkilileri sadece 2 kişinin öldüğünü söylemişti. Gazetem Hocalı'da katliam yapıldığını manşetten verdi. Daha sonra yine cesetlerin ve yaralıların alınması için çalıştım. Cesetlere bile işkence ederek tanınamaz hale getirmişlerdi. Kadınların göğüsleri açılmış, bacakları iple bağlanmıştı. Küçük bir kız çocuğu tecavüze uğradıktan sonra öldürülmüştü. Acaba bu Hocalı halkı ne yapmıştı ki Ermeniler bu vahşeti yaptı. Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan 'Hocalı'ya kadar Azerbaycanlılar bizim sivilleri öldürmeyeceğimizi düşünüyordu fakat Hocalı ile birlikte biz bu algıyı kırdık' diyor. Er geç biz topraklarımızı geri alacağız fakat Hocalı'da yaşananları asla unutmayacağız." değerlendirmesinde bulundu.     

Ermenilerin çocuk, kadın ve yaşlılar dahil kimseye acımadığını söyleyen Sabiroğlu, "Savalan Allahverdiyev isimli bir ihtiyar Hocalılı vardı. 2. Dünya Savaşı'nda uzun müddet Nazilerin elinde esir bulunmuş fakat sağ salim geri dönmüştü. Burada Ermeniler tarafından katledildi." dedi.