Gümüşhane’deki doğa harikası 12 bin yıllık Dipsiz Göl’ü, Roma lejyonunun definesini aramak için kurutan iki işadamının kimliği ortaya çıktı.
Hürriyet’in haberine göre, kazıları yapan kişilerin Fatih Sözen ile Ahmet Canbakkal olduğu öğrenildi. İş adamları göldeki kazıyı, resmi heyet huzurunda yaptı.
İş adamlarının ikisi de Trabzon’da faaliyet gösteriyor. Biri inşaat diğeri ise hafriyat sektöründe. Dosyadaki kayıtlardan numarasına ulaşılan Fatih Sözen, kendisinin Alanya’da inşaat işleri yaptığını söyleyerek “Ben o iş adamı değilim. Sadece isim benzerliği.” iddiasında bulundu.
Dosyadaki kayıtlara göre Trabzon’daki Kültür Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu da göldeki kazı için kendisine görüşü sorulduğunda "Arkeolojik veya kentsel sit alanında değildir." raporu verdi.
SORUŞTURMA SÜRÜYOR
Kazı yapılırken ilgili kanun gereği kazıya üç kişiden oluşan resmi bir heyetin de eşlik ettiği ortaya çıktı. Resmi heyet önünde yapılan kazı sonucunda herhangi bir "define" bulunamadığı kayda geçirilmiş. Hürriyet’e konuşan Gümüşhane Valisi Kâmuran Taşbilek, bakanlığın başlattığı soruşturmanın devam ettiğini, Gümüşhane Üniversitesi’nden uzmanların da gölü ve çevresini incelemeye aldıklarını söyledi. Taşbilek, valilik ekiplerinin üniversiteden uzmanlarla birlikte gölü rehabilite etmek için yoğun bir çalışma yürüttüklerini de söyledi.
PETROL İÇİN DENİZİ BOŞALTIYOR MUYUZ?
İstanbul Teknik Üniversitesi’nin en önemli isimlerinden Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Ahmet Ercan, arkeolojik kazıların jeofizik mühendisleri olmadan yapılamayacağını söyledi. Dipsiz Göl’deki kazının da bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini belirten Ercan, şunları kaydetti:
“Doğu Akdeniz’de, gölde değil denizde petrol arandığı gibi sismik yöntemlerle göl, akarsu, dere gibi yerlerde de tarama yapılır, bunun teknolojisi var. Aksi durum defineciliktir. Dipsiz Göl’de yapılan suçtur. Jeofizik mühendisi olsaydı, valilik izin bile verse o gölü boşalttırmazdı. İlkel, bilim dışı, definecilik yaklaşımıyla göl yok edilmiştir.”
Halen İzmir Nif Dağı’nda arkeolojik kalıntı aradıklarını anlatan Ercan, göl gibi sulak yerler dahil sismik araştırmaların nasıl yapıldığını şöyle anlattı:
“Jeofizik mühendisliği öğrencilerine dört yıl eğitim veririz. Bu dala ‘arkeojeofizik’ deriz. Arkeoloğun bir bölgeye ilişkin şüphesi varsa, buna ve kalıntının türüne ilişkin bilgileri jeofizik mühendisi ile paylaşır. Mühendis de bu bilgiler ışığında zeminin yerine göre yeraltını görüntüleme yöntemini seçer.
Kalıntı göl içindeyse sismik aletlerle donanımlı bir helikopterle ya da tekneyle üzerinde dolaşılır. Jeoradar ya da elektromanyetik ışınlama, tıptaki üç boyutlu ultrason gibi görüntülemeyle zemin taranır. Ya da manyetik tarama, gravite gibi yollar denenir. Zemin görüntülenir. Hazine var mı yok mu tespit edilir.
Hiçbir jeofizik mühendisi, valilik izin verse bile gölü boşalttırmaz. Bakın Doğu Akdeniz’de, koca denizin altında petrol aranıyor, aynı yöntem arkeolojik buluntular için de kullanılır. Dolayısıyla jeofizik mühendisi olmadan hiçbir kazıya başlanamaz. Dipsiz Göl’de yapılan defineciliktir ve definecilik suçtur. Her kim izin verdiyse suçludur. Vali izin verdiyse vali suçludur. İlkel, bilim dışı, definecilik yaklaşımıyla göl boşalttırılmıştır.”
MEVZUAT YETERSİZ, DEĞİŞMELİ
Dipsiz Göl’ün 2 bin metreden yüksek bir bölgede, kentin, sanayinin etkisinden uzak, 12 bin yıldır doğallığıyla oluşmuş bir ekosistem olduğunu belirten Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Baran Bozoğlu, yeni bir mevzuat gerektiğini savundu:
“Hangi canlı türleri, hangi cansız yapı yok edildi; belirsiz. Bu durumda nasıl eski haline dönebilir? İmkânsız. Öyleyse artık ders çıkarmak lazım. Bu işin sorumluları kamuoyuna açıklanmalı ve yargılanmalı. Koruma kurullarının yapısı, işlevi tekrar değerlendirilmeli. Mevzuatta açık olduğu ortaya çıktı. Define iddiası için binlerce yıllık doğayı yok etmeyecek bir mevzuat ve uygulama yapılmalı. Bunlar yapılmadan, sorumluların açığa alınmış olması bu olayların tekrarlanmasını önlemez.”
VALİLİK: GÖL YENİDEN REHABİLİTE EDİLECEK
Gümüşhane Valiliği, Dipsiz Göl’ün rehabilitasyonunun sağlanabilmesi için akademisyenler ve teknik elemanlarla görüş alışverişi içerisinde planlamalar yapıldığını, hemen çalışmalara başlanarak gerekli düzenlemelerin gerçekleştirileceğini bildirdi. Valilik, define arama ruhsatı verenlerle kazının yapılmasında herhangi bir sakınca olmadığına dair düzenlenen raporun hazırlanmasında "özensiz davrananlara" da soruşturma açıldığını bildirdi.
BAKANLIK AÇIKLADI: SEBEP OLANA SORUŞTURMA AÇTIK
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Dipsiz Göl’ün kurumasına sebep olan kişilerin görevden uzaklaştırıldığını bildirdi. Bakanlıktan yapılan açıklamada, “Gümüşhane’deki Dipsiz Göl’de gerçekleştirilen kazı çalışmaları sonucunda gölün kurumasına sebep olunmuştur. Bakanlığımızca ilgililer hakkında, soruşturma başlatılmış ve görevden uzaklaştırılmışlardır.” denildi.
DSİ İLE VALİLİK ÇALIŞMA BAŞLATTI
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ile Gümüşhane Valiliği ekipleri gölün eski haline getirilmesi için çalışma başlattı. Göl alanında incelemelerde bulunan ekipler ölçüm yaptı, yüzey alanının çapını belirledi. Göl alanına dökülen dayanıksız toprağın çıkarılarak, yerine suya dayanıklı kireçli ve killi toprak döküleceği, ardından ise suyla doldurulacağı öğrenildi.
KAZI DOĞAL DENGEYİ BOZDU
Karadeniz Teknik Üniversitesi'nin (KTÜ) eski öğretim üyelerinden Jeoloji Mühendisi Osman Bektaş, hem alttan hem de üstten beslenen gölün kazı sırasında yer altı kanalları tahrip edilmişse o alanın su tutmayacağını söyledi:
“Yer üzerinde nasıl dereler varsa ve onların bir yolu varsa, yer altında da aynı şekilde yer altı dereleri vardır. İşte o derelerin akış yolu çoğu zaman bu tür göller olur. O dereler zarar görmüş ise eğer geçmiş olsun. Kazı sırasında gölün doğal yapısı muhtemelen bozulmuştur. Çünkü bilinçli bir kazı yapılmamış. Orası sonuçta öyle ya da böyle bir şekilde dengede idi. Gelen su ile buharlaşan su arasında bir denge vardı. Gölün beslenme yolları kapandıysa eğer, doldurduktan sonra o su kaçar gider.”
DOÇ. DR. ALEMDAĞ: BAHARDAN SONRA ESKİ HALİNE DÖNER
Gölün eski haline getirilmesi için çalışma yapan ekipte yer alan Gümüşhane Üniversitesi Doğa Bilimleri ve Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Selçuk Alemdağ, "Bu alana su birikintisi de diyebiliriz. Bu tür alanları biz genelde birikinti suları olarak değerlendiriyoruz, doğada bu tür alanlar çok fazla olduğu için.” diye konuştu.
Alemdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Buzul gölü olma olasılığı, teknik olarak benim kafama oturmuş değil. Buzul gölü, buzulların aşındırmasıyla oluşan çanaklardaki su birikintileri olarak tariflenirse buradaki topoğrafik eğime baktığımızda bu eğimde kaç metrelik bir buzul kütlesi oluşacak ki bunun mevcut jeolojik yapı üzerinde bir aşındırması olsun ve böyle bir çukur meydana getirsin. Bu durum açıkçası teknik olarak mümkün değil gibi görünmekte.
Göl tabanı uygun hale getirilerek yağış sularına bağlı olarak bu bahar sonrası eski haline gelecektir. Doğa kendini toparlayacaktır."