Finlandiya'nın yabancı yetenekleri ülkeye çekmek için uyguladığı bu politika geçen yıl 5 bin 330 kişinin başvurusuyla sonuçlandı.
BBC'de yer alan habere göre, Uluslararası ticaret ve yatırım teşvik ajansı Helsinki Business Hub (HBH) tarafından başlatılan uygulama, özellikle teknoloji sektöründe çalışan yetenekli kişileri Finlandiya'ya çekmeyi amaçlıyor.
HBH, başvuru yapanlar arasından seçtiği 15 kişiyi ve ailelerini havaalanından alıyor, Helsinki'yi tanıtıyor, kültürel eğitime tabi tutuyor, uzaktan çalışma olanaklarını araştırıyor, iş bağlantıları ve üç ay kalış süreleri için gerekli belgeleri sağlıyor.
Bu kişilere ayrıca konut, okul, kreş gibi konularda da yardımcı olunuyor. Uçak bileti ve kira masraflarını HBH karşılamıyor. Ama 90 günlük Helsinki denemesi başarılı olursa, oturum izni başvurularına yardımcı oluyor.
SALGIN HELSİNKİ'DE AZ GÖRÜLDÜ
Alli Ottarsson, nişanlısı ve dört yaşındaki kızı, da Şubat ayı sonlarında bu denemeye katılanlardan. Normalde Los Angeles'ta yaşayan video oyunları yatırımcısı Ottarson, artan koronavirüs vakalarından bıktığını ve Helsinki'de giderek artan video oyunları sektöründe yatırım olanaklarını araştırmak istediğini söylüyor. Üstelik Helsinki Avrupa'nın salgından en az etkilenen kentlerinden biri.
Ottarson bu deneyimi, yetişkinlere yönelik bir yaz kampına ya da ilk gençlik dönemlerinde yurt dışında okumaya gitmeye benzetiyor.
90 günlük denemeye ilgi son haftalarda giderek arttı. HBH sadece 15 başvuruyu kabul etse de bu projenin yankısı daha geniş olduğundan daha fazla kişinin kente çekilmesi, giderek büyüyen teknoloji sektöründeki işgücü açığının böylece kapanması ümit ediliyor.
Finlandiya, açık kaynak işletim sistemi Linux'u, telekom devi Nokia'yı ve SMS teknolojisini dünyaya kazandırdı. Ancak artan talebi karşılayacak işgücünü sağlama almada sorun yaşadı.
HBH'den Johanna Huurre, "İyi bir eğitim sistemimiz var; çok sayıda mühendis ve programcı yetişiyor, ama talep öyle fazla ki bunlar yetmiyor" diyor ve ekliyor:
"Ayrıca tüm yetenekler de Finlandiya'da değil; birçok ülkeden yetenekler, iyi fikirlerimizin küresel çapta yayılmasını sağlayacaktır."
TOPLAM NÜFUS 6 MİLYON
HBH'nin "90 günlük Helsinki denemesi projesi", "İnsanlar bir kez gelince kalır" düşüncesine dayanıyor. Bu nedenle çeşitli yardımlar sunarak kenti çekici hale getiren bu yola başvurulmuş.
Finlandiya'nın toplam nüfusu altı milyondan, Helsinki'de yaşayanların sayısı ise bir milyondan az. Küresel Yetenek Rekabet Endeksi'nde (GTCI) Helsinki 31. sırada Stockholm ve Kopenhag'dan sonra geliyor.
Daha az küresel etkiye sahip küçük bir kent olması, daha az turist çekmesi ve kenti merkez olarak kullanan çokuluslu şirket sayısının daha az olmasının bunda etkisi olduğu belirtiliyor.
Business Finland adlı kuruluştan Joonas Halla, teknoloji sektöründe en fazla işgücü ihtiyacının siber güvenlik, uzay teknolojisi, sağlık teknolojisi, oyun ve kuantum bilgisayar alanlarında yoğunlaştığını belirtiyor.
Veri ve analiz ya da programcılık alanında çalışanlar, aylık 4 bin 113 euro maaşla ve fazla rekabetle karşılaşmadan iş bulabiliyor.
BAŞVURULARIN ÇOĞU ABD'DEN
Huurre, "90 Day Finn" olarak adlandırılan HBH programı için başvuruların yüzde 30'unun Kuzey Amerika'dan yapıldığını, geri kalanın ise farklı ülkelere dağılım gösterdiğini söylüyor. Başvuruların yüzde 70'i ise evden çalışma, yüzde 16'sı girişimci, yüzde 12'si de doğrudan Helsinki'de istihdam için yapılmış. Ottarsson da dahil 60 yatırımcı da başvuruda bulunmuş.
HBH'ye başvuran ancak seçilmeyen kişiler için de bir veri tabanı oluşturularak Helsinki'den işletmecilerin havuz olarak kullanabileceği bir alan yaratılmış. Zira amaç sadece kente 15 kişi taşımak değil, mümkün olduğunca çok sayıda yeteneğin taşınmasını sağlamak.
Başvurular dünyanın her yerine açık olsa da asıl hedefin ABD'nin batı kıyılarından teknoloji çalışanları olduğu saklanmıyor. ABD'de salgınla mücadele konusundaki başarısızlık ve siyasi kutuplaşma karşısında İskandinav ülkelerinin sosyal devlet sistemi, ebeveynler için cömert doğum izinleri, ücretsiz sağlık hizmetleri gibi faktörler büyük cazibe kaynağı olabiliyor.
Ailesiyle birlikte 2019'da California'daki Silikon Vadisi'nden Helsinki'ye taşınan biyokimyacı Harinder Jaswal, "Burada ailenin ve onlarla zaman geçirmenin önemli olduğunun farkındalar; ABD'de ise sürekli toplantılara katılma, eve koşturup çocukları futbol kursuna yetiştirme stresi vardı; pek esnek olamıyordum" diye anlatıyor farkı.
Helsinki yakınlarındaki Espoo'ya taşınmanın zorlukları da olmuş elbet. Jaswal, soğuk iklime alışmanın, Finlandiya dünyanın en mutlu ülkesi olarak görülse de Fin kültürünü anlamanın zaman aldığını söylüyor. "Amerikalı olarak bazen kendimi çok bağırıyormuşum gibi hissettim; Finler çok daha sessiz ve kişisel alana önem veriyor" diyor.
Dünyanın en büyük işletmecilik eğitimi veren kuruluşu INSEAD'den Felipe Monteiro, "90 Day Finn" programının, küçük işletme programlarının San Francisco, Londra, Singapur gibi iş merkezleriyle rekabet bakımından, farklı yaklaşımların iyi sonuç alabileceğine dair iyi bir örnek oluşturduğunu söylüyor.
Ottarsson ise Helsinki'ye gitmekle orada kalmanın aynı şey olmadığını söylüyor. Dönüş biletini de almış. Helsinki'ye gidişini "bağlantılarımız olmayan bir yerde yaşamın nasıl olabileceğine dair bir deneme" olarak görüyor.
Monteiro ise Helsinki'nin de aslında bir deneme yaptığı kanısında.
"Bu işi doğru yaparsa, gelecekte daha uzun süreli kalışı sağlayacak daha etkili ve daha cazip projeler başlatılabilir" diyor. Ayrıca bunun başka kentler için de uygulanabilecek bir program haline gelebileceğini söylüyor.