3 yıllık araştırmanın sonucunda OMÜ Tıp Fakültesi Çocuk Acil Servisi'ne gelen 417 intihar vakası incelendiğinde en fazla intihar eden gençlerin oğlak burcu olduğu saptandı. 44 intiharla ikinci sırada kova burcunun yer aldığı araştırmada en az intihar eden gençlerin burçları ise akrep(24 intihar) ve yay(24 intihar) olduğu görüldü. Araştırmada intihar zamanlarına bakıldığında, yeniay ve dolunay dışı zamanlarda daha fazla intihar girişiminin olduğu ve intihar girişimlerinin sıklıkla kış aylarında olduğu tespit edildi. Tüm burçlara bakıldığında ise oğlak (48), kova (44), yengeç, aslan, terazi (39), boğa (37), ikizler (35), başak (33), koç (29), balık (26), akrep (24), yay (24).
"KİŞİLİK DEĞİŞİKLİKLERİ ÜZERİNDE AY TAKVİMİNİN VE BURÇLARIN ETKİSİNİ HEP GİZEMLİ KILMIŞTIR"
Yaptıkları araştırma hakkında bilgi veren OMÜ Tıp Fakültesi Çocuk Acil Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Güzel, "Dünya sağlık örgütü 10-24 yaş arasında ikinci en sık ölüm nedeni olarak intiharları göstermektedir. Bu yaş grubunda yıllık intiharın ise tekrarlama olasılığı yüzde 5-15 arasındadır. Gençlerde intihar riskini artıran faktörler arasında yaş, cinsiyet, daha önceki intihar girişimleri, alkol ve madde bağımlılıkları, işsizlik, gelecek kaygısı, eşlik eden psikiyatrik hastalıklar, ailede intihar girişimi varlığı, istismara maruziyet gibi nedenler yer alır. Tüm bu olası risk faktörlerine ek olarak kişilik ve davranışlar üzerine etkili olduğu kabul gören ay takvimi ve burçların etkisi ise belirsizliğini korumaktadır. Özellikle denizlerde gelgit varlığının ay döngüsü ile ilişkili olması, insan vücudunun doğumda yüzde 60-70’nin su içeriği ve beyin dokusunun sıvı içinde bulunması kişilik değişiklikleri üzerinde ay takviminin ve burçların etkisini hep gizemli kılmıştır. Yapılan çalışmalarda dolunay zamanının, havada meydana gelen basınç değişikliklerinin, jeomagnetik etkilenmenin, güneşten kaynaklanan radyasyonun kişilik değişikliklerine neden olduğu gösterilmiştir. Ayrıca klinik çalışmalarda ay takviminin ve burçların kalp canlandırmalarında başarıyı etkilediği, psikoz, depresyon, anksiyete gibi kişilik değişikliklerine yol açtığı, doğum oranlarını değiştirebildiği, böbrek ağrıları üzerine etkili olduğu ve ameliyatlarda meydana gelen kanamaların artışında ya da azalmasında ise rol oynadığı gösterilmiştir. Çocuklarda bu döngünün olası riskleri konusunda yapılan çalışma ise oldukça azdır" dedi.