Dünya starları Türk Şef Yusuf Özçelik'in yemeklerine hayran kalıyor

Dünyanın birçok önemli noktasında bulunan ve Türk damak zevkini dünya yıldızlarına tanıtan Türk Şef Yusuf Öztürk, en ünlü isimleri ağırlamış. Misafirlerin arasında yok yok. Paris Hilton, David Beckham, Ronaldinho, Türkiye'den Sibel Can, Serdar Ortaç listede yer alan isimlerden bazıları.

Amerika Birleşik Devletleri’ne gelen hemen hemen her Türk “acaba bir Türk restoranı mı açsam ya da döneri nasıl şubeleştiririm“ diye düşünmeden edemiyor. Buraya gelen çoğu kişi bilir Türk yemekleri her ne kadar leziz olsa da bilinirliği diğer mutfaklara göre daha az. Florida’nın Miami şehri malum Türkiye’de de çok ünlü. Milyonlarca tatilcinin uğrak noktası. 13 yıl önce Miami’ye yolu düşen Yusuf Usta da dünyaca ünlü isimlere yemeklerini sevdirebilmiş. Listede kimler yok ki? Paris Hilton, David Beckham, Ronaldinho, Ronaldo, Rafael Nadal, Tiger Woods, Hugh Hefner. Sadece yabancılar değil elbette Türkiye’den de Acun Ilıcalı, Sibel Can, Serdar Ortaç başta olmak üzere Nusret Gökçe, Sinan Akçıl, Erkan Petekkaya, Seda Sayan gibi pek çok isim Yusuf Usta’nın yemeklerini tatmış. Öyle ki Paris Hilton, Yusuf Usta’nın yemeklerini o kadar beğenmiş ki elini öpmek istemiş! Peki sonrasında neler olmuş? Şef Yusuf Özçelik’in mutfak maceralarından patronluk tecrübesine Miami’den Houston’a uzanan yolculuğunu konuştuk.

Yusuf Usta öncelikle ABD maceranız nasıl başladı?

İstanbul’da çalışırken aklımda Amerika Birleşik Devletleri’ne geleceğim diye bir düşünce yoktu. Şu hayatta herşey kısmet, insan kısmetini yer. Sadece istediğim tek bir şey vardı o da yaptığım işi dünya standarlarında en iyi şekilde yapmak. İstanbul’da çalıştığım yere bir grup Amerika’lı yemek yemeye gelmişti. Miami’de bulunan Ritz Carlton için Türkiye’den çalışan arıyorlardı. Bunun için İstanbul’a iş görüşmesi yapmaya gelmişlerdi. Yemek yedikten sonra beni mutfaktan çağırtıp sonraki gün yapılacak iş görüşmesine davet ettiler. Ben de bu imkanı değerlendirdim. İş görüşmesini başarıyla geçtim. Böylece 2006 senesinde Florida’nın Miami şehrine gelip Ritz Carlton’ da işe girerek Amerika macerasını başlatmış oldum. Sözleşme gereğince üç yıl Ritz Carlton’ın mutfağında çalıştım. Sonra da başka mutfak deneyimleri edinmek için sözleşmemi yenilemeden oradan ayrıldım.

Ritz Carlton’dan sonra nerelerde çalıştınız?

ABD’de sadece Miami’de şubesi olan Roberto Cavalli’de çalıştım. Milano ve Dubai dışında dünyanın farklı noktralarında olan bir restorant. Daha sonra Miami, Ocean Drive’de sahipleri Türk olan çok iyi bir mekan var, eski ismi Mia Bella Roma. Oranın açılışını ben yaptım. Kaori by Walter Martino, Cafe Milano, La montanara, Toni Sushi, Aura, Mondrian hotel, Cipriani ve daha bir çok yer de çalıştım. Şimdi ise Teksas’ta Turquoise Grill’de şef olarak çalışmaya devam ediyorum.

Neden Miami’den Houston’a taşındınız Yusuf Usta?

Miami’den tanıdığım fotoğraf sanatçısı arkadaşım Ali Kızgınyürek’le maceraya atılmak için Houston’a geldik. Türkiye’nin sokak lezzetlerini gurme ve özel olarak Houston’da servis etmek istedik. Houston Food Truckları ile çok meşhur. Bunu food truck ile yapmaya çalıştık. Güzel bir deneyim yaşadık ama çok zorlandık. Houston yemek konusunda dünyanın önde gelen şehirlerinden biri. Yapılan istatistiklere göre dışarıda yemek yenen ilk üç şehirden birisi. Tabii bütün restorantlarda aynı anda çalışma şansım yok ama yemek sektörünün popüler olduğu bir şehirde olmak hem güven hem keyif veriyor diyebilirim.

Kendi işinizi kurmanın zorlukları neler oldu?

Miami’de kendi işimi kurdum. Meze isminde Akdeniz mutfağı üzerine bir mekan işlettim. Şef olmak farklı, işletmeci olmak çok farklı. Her işin kolay ve zor tarafları var. Ben mutfağa aşık birisiyim. Kafamı işletmeye fazla veremiyorum galiba. Muhtemelen ilerde iyi bir ortak bulursam işletme kısmını götürecek biriyle yeniden deneyebilirim, neden olmasın?

Neden şef olmak istediniz?

Herşeyden önce mutfak bizim aile geleneği. İstanbul’da babam, ağabeylerim ve ben restoran sektöründeydik. Sanki önümde bir başka seçenek yok gibiydi ben de baba mesleğini seçtim. Kanımda da varmış demek ki devam ettim ve 28 yıldır bu sektördeyim.

Miami’da bir çok ünlü isme hizmet ettiniz. Bu isimler kimlerdi Yusuf Usta?

Miami’ye dünyanın dört bir yanından çok sayıda ünlü insan gelir. Haliyle Türkiye’den de gelen çok isim var. Miami’de evi olup daha sık gelenler de var. Bir gelen, gittiğinde başka arkadaşına söylüyor böylelikle müşteriler zamanla büyüdü. Arkadaşlarına ‘Miami’ye gittiğinizde Türk şef Yusuf Usta var, mutlaka uğrayın’ diye.. Aklıma gelen ve geldiklerinde benimle tanışan, servis yaptığım insanlar başlıca, Paris Hilton, David Beckham, Ronaldinho, Ronaldo, Rafael Nadal, Tiger Woods, Hugh Hefner yabacılardan ilk aklıma gelenler…

Türkler’den ise Miami müdavimi ve yakın dostum Acun Ilıcalı, Sibel Can, Serdar Ortaç başta olmak üzere Nusret Gökçe, Sinan Akçıl, Erkan Petekkaya, Seda Sayan ve nicesi… Mutfaktayız kardeşim bundan dolayı her zaman salonda kimler var bilmeyebilirim.

Nusret başarılı olunca gençler şef olmak istiyor. Kolay mı mutfakta çalışmak?

Mesleklerin her alanında profesyonel olma gereği şimdi ki çağda çok ön plana çıkıyor.. Profesyonellik ve popülerlik paralel olarak ciddi önem kazanıyor. Nusret ise başlamadan önce ciddi bir öğrenme süreci yaşadı. İnsanların damak tadına hitabını yemeklerini tatmayan dünyanın öbür ucunda ki insana kadar da duyurmayı başardı. Bu da gençlerin hayal dünyasını genişletti. İşinizde iyi olunca popüler oluyorsunuz sonra da para kazanıyorsunuz. Bir genç başka ne ister ki?

Restorant işinde sürekli ayakta olmak ve işinin başında durmak gerekir derler doğru mudur?

Doğrudur. Ancak restoranta nasıl çalıştığınıza bağlı. Tek başına bir mekan açıyorsan işinin başında olmadığın bir gün bile kayıp ile kapanır. Ancak ciddi bir yatırım ve profesyonel ekiplerle girerseniz siz olmasanız da ekip işi götürür. Nusret bunun bildiğimiz örneği. İstanbul, New York, Dubai, Miami, Abu Dhabi, Doha… Var da var.. Demek ki başında olmadan da iş büyüyerek yürüyebiliyor. Ama profesyonel bir işletmecilik gerektiriyor.

Bir ünlüyle unutamadığınız bir anınız var mı?

Miami’de Ultra Music festivali vardı.. Paris Hilton da bizde bir akşam DJ’lik yapıyordu. Yediği yemeği çok beğenmiş ve yemeği kim yaptı diye arkadaşlara sormuş. Beni çağırdılar, gittim yanına. Paris Hilton eğilip elimi öpmeye çalıştı. Kendisi çok mütevazı. Amerika’lılar bir şeyden mutlu oldukları zaman teşekkür etmeyi, onure etmeyi iyi bilirler.

Bir kere de hiç unutamam bana araba çarptı. O zaman kendi mekanımı işletiyordum. Motorsiklet kullanıyordum. Caddede giderken dört yol ağzında bir araba hafiften yandan bana çarptı. Motoru kenarda bırakıp bir Osmanlı üslulu tokatı basayım dedim. Arka kapıdan Ronaldinho çıktı, özür dilemek için… Halı saha maçından geliyormuş. Şaka bir yana tabi ki tokat felan atmayacaktım ama sağlam bir fırça için hazırlanıyordum..

Yusuf Usta, son söz sizin lütfen buyurun…

Gençler asla yılmasınlar ve çok çalışsınlar. Bir de hayatta acı çekmeden bir şey olmaz. Çok çalışmalı ve öğrenmek için can atmalılar. Bazı gençler Türkiye’den geliyor hemen köşeyi dönmek istiyor. Kilometrelerce yol yürümeden köşe dönülmez bunu unutmamalılar.

Forum USA