Türkçede ise Arefe Günü, "herhangi bir dini bayramdan öncesi" olarak biliniyor. Genellikle bayrama hazırlık günü olarak geçirilen Arefe Günü, İslam dinine göre bayramı müjdeleyen gün olarak tanımlanıyor. İlahiyatçılar bu önemli günün dua ve ibadet ile geçirilmesini öneriyor.
AREFE GÜNÜ MESAJLARI İÇİN TIKLAYINIZ
Müslümanlar Ramazan Bayramı’nın öncesinde geçirilen Arefe Günü’nde oruç tutmaya devam ederler. Hz.Muhammed (S.A.V.) bugün için “En hayırlı, kabulü şayan olan dua, Arefe Günü yapılan duadır” şeklinde bir Hadis söylemiştir. Müslümanlar bugünü oruç, namaz ve dua eşliğinde geçirmelidir.
Diyanet İşleri’nde yer alan bilgiye göre Arefe Günü için Hz.Muhammed (S.A.V.) şu duayı uygun görmüştür:
“Allah’tan başka ilah yoktur, o tektir, onun ortağı yoktur. Mülk sadece onun, hamd da yalnız onadır. O her şeye kadirdir.”
“Allah’ım, bizim dediğimizden hayırlı olarak, Zât’ının buyurduğu gibi hamd sana mahsustur. Allah’ım namazım, sair ibadetlerim, ölümüm, yaşamam senin içindir. Kalan varlığım da Zât’ın içindir. Allah’ım kabir azabından, kalp fitnesinden, işlerin bozulmasından sana sığınırım. Allah’ım esen yelin getirdiği şeyin hayırlısını senden dilerim.”
Ayrıca bugün içinde İhlas Suresi’nin sürekli okunması gerektiği de vurgulanıyor.
İhlas Suresi’nin Arapça okunuşu:
“Kul hüvellâhü ehad. Allâhüssamed. Lem yelid ve lem yûled. Ve lem yekün lehû küfüven ehad.”
İhlas Suresi’nin Türkçe çevirisi:
“De ki; O Allah bir tektir. Allah eksiksiz, sameddir (Bütün varlıklar O'na muhtaç, fakat O, hiçbir şeye muhtaç değildir). (O)Doğurmadı ve doğurulmadı. O'na bir denk de olmadı.”
Yemin olsun on geceye...
Milyonlarca mü’min “Lebbeyk!” nidalarıyla kutsal diyarlara yüzünü gözünü sürüyor. Gidemeyenlere ise Cenâb-ı Hak, Zilhicce gibi önemli bir fırsat sunuyor. Zira bu ayın ilk on günü bizler için duaları hacıların niyazlarına katma, oradaymış gibi her anı bereketlendirme vakti.
Milyonlarca insanın hac ibadetini eda ettiği, Arafat’ta, Mina’da, Müzdelife’de rahmet sağanağında ıslandığı, “Lebbeyk Allahümme lebbeyk!” nidalarının yükseldiği, kurbanların kesildiği bir zaman dilimi Zilhicce ayı.
Müminler denizinde bir damla olmanın hazzıyla bu kutlu zaman dilimini kutsal topraklarda geçirenler var. Onlar, Hacerü’l-Esved’e yüzünü gözünü sürüp, Ravza’nın sahibinin manevî atmosferinde yıkanıyor. Ancak herkes bu talihe sahip değil. Kâbe’nin kokusunu almak isteyen, Rabb’ine teveccühte bulunmayı arzulayan, “Ah keşke biz de orada olabilseydik!” diyenler de var geride. Onlar için Allah’ın engin rahmeti imdada yetişiyor. Zira Cenâb-ı Hak kullarına umumî bir teveccühte bulunuyor. Yani 10 günü hacdaymış gibi dolu dolu geçirebilmemiz, dualarımızı Arafat’takilerin dualarına katabilmemiz, onların feyiz dolu ibadetlerine ortak olabilmemiz mümkün. Bundan istifade edebilmek için esas olan niyet, arzu ve Rabb-i Rahim’in teveccühüne teveccühle mukabelede bulunmak.
Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın önemini vurgulamak için üzerine yemin ettiği şeylerden biri de Zilhicce ayında saklı. Fecr Sûresi’nin hemen başında “Şafak vaktine ve on geceye yemin olsun ki.” buyruluyor. Âlimlerin ekseriyetine göre bu ayetler Zilhicce’nin ilk on gecesine işaret ediyor. Bu on gecenin, Muharrem ayının ilk on gecesi ya da Ramazan’ın son on gecesi olduğunu söyleyenler de var. Ancak İslam âlimlerinin büyük çoğunluğu bu günlerden kastedilenin Kurban Bayramı’ndan önceki on gece olduğu görüşünde.
Ayette Zilhicce’nin on gecesine yemin edilerek gecelerin Allah katındaki kıymeti de ön plana çıkarılıyor. Zira gece ibadeti manevî terakki adına çok önemli. Çünkü o saatler Cenâb-ı Hakk’a en yakın olunan anlar arasında. Allah için rahatın terk edildiği, hiç kimsenin görmediği yerde Allah’a yönelindiği, kendi sesini dinleme, içini duyma imkanın bulunduğu zaman dilimleri. Bu sebeple o anlarda Yaradan’ın ekstra teveccühü söz konusu.
On geceye yemin edilen ayette dikkat çeken bir başka husus ise Allah’ın ekstra lütuflarla bezediği Ramazan’ın son on ile Zilhicce’nin ilk on gecesinin sonunun bayramla taçlanması. Bazi âlimler Fecr Sûresi’nde, on geceye yemin edilmeden önce zikredilen fecirden (şafak vakti) maksadın, bu bayram günleri olduğunu söylüyor. Allah, bu günlerde uhrevileşen, Kendi kapısına koşan kullarına boşluk yaşatmak istemezmişçesine inananları hayrı, bereketi, neşesi ile dolu bayrama emanet ediyor. Kullarına dünya hayatında bayram ettirerek, ahirette vereceği mükafatların provasını yaptırıyor bir nevi.
'Zilhicce'nin ilk on gününden daha sevimli gün yoktur'
Bu özel günlere Peygamber Efendimiz büyük önem veriyor. O’nun (sallallahu aleyhi ve sellem) şu beyanları da bu günlerin kıymetini ortaya koyuyor: “Allah’a ibadet edilecek günler içinde Zilhicce’nin ilk on gününden daha sevimli günler yoktur. O günlerde tutulan her günün orucu bir senelik oruca, her gecesinde kılınan namazlar da Kadir Gecesi’ne denktir.”
Ümmetine çok düşkün olan, onların affa mazhar olmaları için çırpınan Rahmet ve Şefkat Peygamberi, “Allah indinde Zilhicce’nin ilk on gününde yapılan amellerden daha kıymetlisi yoktur. Bugünlerde tesbihi, tahmidi, tehlili ve tekbiri çok söyleyin!” hadis-i şerifiyle bu günlerde yapılacak ibadetlerin kıymetine dikkat çekiyor. Tesbih, ‘sübhanellah’; tahmid, ‘elhamdülillah’; tehlil, ‘lâilâheillâllah’; tekbir ise ‘Allahu ekber’ demek. Tesbih, tahmid ve tekbirin namazın çekirdekleri hükmünde olduğu göz önünde bulundurulursa, bugünlerde nafile namazlar ayrı bir önem kazanıyor.
Kurban Bayramı’ndan önceki on gecenin, Berat Kandili, Miraç Kandili, Kadir Gecesi gibi özel bir önemi var. Yani aynı o kandil gecelerini ihya eder gibi bu zamanları değerlendirmek lazım. Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri talebelerine yazdığı bir mektupta şu hakikate dikkatlerimizi çekiyor: “Bu on gece Kur’ân-ı Azimüşşan’ın ‘Ve’l-fecri. Ve leyâlin aşrin’ (Yemin olsun fecre. Ve on geceye./ Fecr Sûresi 1-2) kasemi ile, onlara verdiği ehemmiyete binâen o geceler Leyle-i Kadir ve Berat ve Mi’rac nev’inde büyük kıymetleri var. Çünkü; hac sırrıyla bütün âlem-i İslâm namına her taraftan gelen binler hacıların bütün kâinatla alâkadarâne bir tarzdaki makbul hasenatlarına ve ümmet-i Muhammed hakkında ettikleri duâlarına, o gecelerde a’mâl-i sâliha ile meşgul olan mü’minler hissedâr oluyorlar.
Hz. Ali ise bugün için şu duanın okunmasını tavsiye etmiştir:
“Allah’ım, bizim dediğimizden hayırlı olarak, Zât’ının buyurduğu gibi hamd sana mahsustur. Allah’ım namazım, sair ibadetlerim, ölümüm, yaşamam senin içindir. Kalan varlığım da Zât’ın içindir. Allah’ım kabir azabından, kalp fitnesinden, işlerin bozulmasından sana sığınırım. Allah’ım esen yelin getirdiği şeyin hayırlısını senden dilerim.”
Ayrıca bugün içinde İhlas Suresi’nin sürekli okunması gerektiği de vurgulanıyor.
İhlas Suresi’nin Arapça okunuşu:
İhlas Suresi’nin Türkçe çevirisi: