Arafat canlı yayın vakfe duasını araştıran vatandaşlar tarafından araştırılıyor. Sözlükte “durmak, ayakta durmak, bir yerde beklemek” anlamındaki vakfe (vukuf) terim olarak hac ibadetini yerine getiren kişinin belirli bir zaman diliminde belirli yerlerde bir süre durmasını ifade eder. Türkiye'den gelen karilerin (Kur'an'ı kurallarına uygun bir biçimde okuyan kimse) Kur'an ziyafetinin ardından öğle ve ikindi namazlarını cem ederek kılacak hacı adayları, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın yapacağı duayla vakfeye duracak. Haberimiz içerisinden konu ile ilgili detaylara ulaşabilirsiniz.
VAKFE DUASI CANLI YAYINI NE ZAMAN?
Hacı adayları Arafat'ta Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın yapacağı duayla vakfeye duracak. Canlı yayın başladı.
Hacı olabilmek için saatleri sayan Müslümanlar, vakfe için Arafat'a geldi.
Türkiye'den gelen hacı adayları, Fetva ve İrşat Ekibi'nin Arafat için özel hazırladığı irşat programını takip ediyor. İrşat çadırındaki program tüm çadırlara merkezi ses sistemiyle ulaştırılıyor.
Kur'an-ı Kerim okunmasının ardından öğle ve ikindi namazlarını cem ederek kılacak hacı adayları, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın yapacağı duayla vakfeye duracak.
Vakfe duasının ardından artık hacı olan Müslümanlar, Müzdelife'ye hareket edecekleri vakte kadar da ibadet ve dualarını sürdürecek.
VAKFE NEDİR?
Vakfe, hac ibadetini yerine getiren kişinin belirli bir zaman diliminde belirli yerlerde bir süre durmasıdır. Arafat ve Müzdelife olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Arafat vakfesinde Arafat'ın herhangi bir yerinde bir süre beklemek yeterlidir.
Sözlükte “durmak, ayakta durmak, bir yerde beklemek” anlamındaki vakfe (vukuf) terim olarak hac ibadetini yerine getiren kişinin belirli bir zaman diliminde belirli yerlerde bir süre durmasını ifade eder. Vakfenin yapıldığı Arafat ve Müzdelife bölgelerine mevkıf denilir (Müslim, “?ac”, 149).
Hacda gerçekleştirildiği mekâna nisbetle anılan iki vakfe vardır: Arafat ve Müzdelife vakfeleri. Câhiliye Arapları’nda bu iki vakfe hac ibadetinin bir parçası olarak bilinmekle beraber Kureyş ve bu konuda Kureyş’e tâbi Kinâne ve Huzâa kabileleri, Harem ehlinin ayrıcalığını ve sosyal statülerini göstermek amacıyla Hz. İbrâhim’den beri süregelen Arafat vakfesini terkedip Harem sınırları içerisinde kalan Müzdelife’de durmakla yetinmişlerdi. Hz. Peygamber Kureyş kabilesine mensup olmakla birlikte peygamberlikten önce de onların bu farklı uygulamalarına itibar etmemiş, Arafat’ta vakfe yapmayı sürdürmüştür (İbn İshak, s. 76, 100).