Alparslan Türkeş sözleri: Alparslan Türkeş ölüm tarihi ve doğum tarihi nedir?

Alparslan Türkeş doğum gününde anılıyor. MHP’nin kurucusu ve Türk siyasetinin ileri gelen isimlerinden merhum Alparslan Türkeş'in doğum günü bugün. Bu önemli günde Ülkü Ocakları'nda çeşitli anma programları düzenleniyor. Türkeş, 4 Nisan 1997'de geçirdiği kalp krizi sonucu Ankara'da yaşama veda etti. Vatandaşlar Alparslan Türkeş doğum tarihini, Alparslan Türkeş sözlerini araştırıyor. Haberimizde yer alıyor..

Alparslan Türkeş doğum gününde anılıyor. Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) kurucusu ve ilk Genel Başkanı Alparslan Türkeş'in doğum günü bugün. Ülkenin çeşitli yerlerinde anma törenleri düzenleniyor. Aslen Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinden Kıbrıs'a göç eden bir ailenin çocuğu olan Alparslan Türkeş, 25 Kasım 1917'de Lefkoşa'da dünyaya geldi. Türkeş'in doğum tarihini görenler sosyal medyada paylaşmak için Alparslan Türkeş sözlerini araştırıyor. Haberimizde yer alıyor..

 ALPARSLAN TÜRKEŞ KİMDİR?

Aslen Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinden Kıbrıs'a göç eden bir ailenin çocuğu olan Alparslan Türkeş, 25 Kasım 1917'de Lefkoşa'da dünyaya geldi. 1933'te İzmit milletvekili Hüseyin Sırrı Bellioğlu'nun tavsiyesiyle Kuleli Askeri Lisesi'ne geçici olarak kayıt oldu. Asli kaydı ise Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına geçmesiyle gerçekleşti. 1936'da Kuleli Askeri Lisesi'nden mezun olan Türkeş, 1938'da ise Harp Okulu'nu bitirdi ve 1939'da piyade asteğmeni olarak atış okuluna girdi ve buradan teğmen rütbesiyle mezun oldu. 5 Eylül 1939'da Refik Yurtsever'in ablasının kızı Muzaffer Hanım ile nişanlanan Türkeş, 14 Ocak 1940 tarihinde ise evlendi.

1944'te Nihal Atsız ve Nejdet Sancar ile birlikte Irkçılık-Turancılık davasından yargılanan Alparslan Türkeş, 9 ay 10 gün Tophane Askeri Hapishanesi'nde kaldı. 1945'te Askeri Yargıtay kararı ile tahliye edilen Türkeş, 1947'de beraat edildi.

Beraatinin ardından orduya dönen Türkeş, 1955'de Harp Akademisi'ni bitirdi. Ardından ABD'ye gönderilen Alparslan Türkeş, burada Amerikan Harp Akademisi ve piyade okulunu tamamladı. 1955-57 yılları arasında Washington'da NATO Daimi Komitesi'nde Türk Genelkurmayı temsil heyetinde görev yaptı. Bu sıralarda uluslararası ekonomi eğitimi gördü. 1959'da Almanya'da Atom ve Nükleer Okulu'na gönderilen Türkşe, eğitimin ardından albay oldu ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı NATO Şube Müdürü olarak atandı.

27 Mayıs 1960 darbesinden kısa süre önce Elazığ'daki birlikten Ankara'ya atanan Türkeş, Albay Talat Özdemir'in tavsiyesiyle Milli Birlik Komitesi'ne alındı ve darbeyi yönetecek 37 kişinin arasına girdi. Yine 27 Mayıs darbesinde radyoda bildiriyi okuyan isim olan Türkeş, adı bilinen bir isim olmaya başladı. Bu dönemde sonradan AP Partisi Balıkesir Senatörü seçilecek Hikmet Aslanoğlu ve CKMP Genel Sekreteri olacak Fuat Uluç kendisinin yardımcılık görevini yerine getirdiler. Bu dönemde Milli Birlik Komitesi içindeki görüş ayrılığı sonucu 13 Kasım 1960'da MBK Başkanı Org. Cemal Gürsel bir bildiri yayımlayarak MBK'nin çalışmalarının ülkenin yüksek çıkarlarını tehlikeye düşürecek bir duruma geldiğini, bu nedenle Türk Silahlı Kuvvetleri ile MBK üyelerinin talepleri üzerine MBK'yi feshettiğini açıkladı. Yeni oluşturulan MBK'de ise Alparslan Türkeş'in de içinde bulunduğu ve "14'ler" olarak adlandırılan ve ülkenin köklü yapısal sorunları çözülmeden kısa süre içinde yapılacak seçimlerle iktidarın sivillere bırakılmasını reddeden 14 subaya yer verilmiyordu. MBK üyesi Korgeneral Cemal Madanoğlu'nun inisiyatifiyle gerçekleşen bu operasyonla söz konusu kişiler Türk Silahlı Kuvvetleri'nden de emekli edilerek çeşitli görevlerle yurt dışına sürgüne gönderildiler. Alparslan Türkeş de bu operasyon sonucu Yeni Delhi büyükelçilik müşaviri olarak Hindistan'a gönderildi. Sürgünde iken, Milli Birlik Komitesi Başkanı Cemal Gürsel 'e, Yüksek Adalet Divanı'nda yargılanan Adnan Menderes ve arkadaşlarının idam edilmelerinin doğru olmayacağını vurgulayan ve Milli Yol dergisinde yayınlanan mektubu gönderdi.

Adalet Partisi'ne katılma yolundaki teklifini reddeden Türkeş, milliyetçi çevreleri bir araya getirmek için 2 Mayıs 1963'te Türkiye Huzur ve Yükselme Derneği'ni kurdu. Darbe hazırlığı yapan Talat Aydemir - Fethi Gürcan ikilisiyle temas kurdu. Ancak Talat Aydemir'le anlaşamadı. Bunun üzerine darbeyi hükümete haber verdi. Kendisi de darbe girişimi nedeniyle yargılandı, ancak darbeyi hükümete duyurduğu için beraat etti. Alparslan Türkeş, sürgünde olduğu dönemde 14'lerden çoğu ile sık sık bir araya gelerek dönüşten sonraki stratejisini belirleyici toplantılar yapmıştı. Nitekim 31 Mart 1965'te, 14'lerden Dündar Taşer, Ahmet Er, Muzaffer Özdağ, Rıfat Baykal, Mustafa Kaplan gibi eski MBK üyeleri ile birlikte Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi - (CKMP)'ne girerek fiilen siyasi hayata atılmış oldu.

1965'te bu partinin başkanı oldu, uzun tartışmalardan sonra parti tüzüğünde 9 Işık Doktrini yer aldı. Türkeş, bu dönemde kendisini sevenler tarafından Başbuğ ilan edildi ve aynı yıl Ankara'dan milletvekili seçildi. 6-8 Şubat 1969'da Adana'da yapılan olağanüstü kongrede CKMP adı Milliyetçi Hareket Partisi ve terazi olan amblemi de üç hilâl olarak değiştirildi. 1966 yılında cumhurbaşkanlığına aday oldu ve Cevdet Sunay karşısında 11 oy alarak seçimi kaybetti. 1969 ve 1973 yıllarında Adana milletvekili olarak parlamentoya seçildi. 1974'te ilk eşi Muzaffer Türkeş'i kaybetti. Bundan iki yıl sonra 1976'da Seval Türkeş'le evlendi.

1975'ten sonra Milliyetçi Cephe adı verilen koalisyon hükümetlerinde başbakan yardımcılığı görevinde bulundu. Bu dönemde sağ ve sol çatışması arttı. Yetkililerin elinde Milliyetçi Hareket Partisi'nin şiddetin esas kaynağı olduğuna dair kanıtlar vardı ve Cumhuriyet Savcısı kapsamlı bir soruşturma yapmak istiyordu. Ancak hükümet buna izin veremezdi. Çünkü bu rolün açığa çıkarılması koalisyonun dağılması anlamına geliyordu ve Demirel bunu düşünmek bile istemiyordu. 12 Eylül darbesi sırasında Milli Güvenlik Konseyi başkanı, diğer üç parti başkanlarının teslim olduğunu, Alparslan Türkeş'in de teslim olmasını, aksi takdirde suçlu durumda olacağını belirten bir bildiri yayınladı. 12 Eylül darbesinden sonra 9 Nisan 1985'e kadar 4,5 yıl tutuklu kaldı. 12 Eylül döneminde idam cezasıyla yargılanan Türkeş, bu davadan beraat etti.

1987'de siyaset yasağının kalkmasıyla birlikte Milliyetçi Çalışma Partisi'ne girdi ve aynı yıl yapılan olağanüstü kongrede genel başkanlığa seçildi. 1991 genel seçimlerinde Refah Partisi ve Islahatçı Demokrasi Partisi ile seçim ittifakı yapan MÇP lideri Türkeş, Yozgat milletvekili olarak yeniden parlamentoya girdi. Bu sırada 1992'de 12 Eylül darbesi ile kapatılmış olan partilerin eski adlarını alması hakkında Siyasi Partiler Kanunu'nda yapılan değişiklikle MÇP'nin ismi de 1993 yılında MHP olarak değiştirildi. 1995 genel seçimlerinde parlamento dışı kalan Türkeş, bu dönemde uzlaşmacı bir lider olarak ülke siyaseti üzerinde en etkili siyasetçi oldu. Türkeş, 9 Işık başta olmak üzere siyasi ve tarihi görüşlerini içeren kitaplar yazdı.

Alparslan Türkeş, 4 Nisan 1997'de geçirdiği kalp krizi sonucu Ankara'da yaşama veda etti. Kabri, Ankara Beştepe'de bulunmaktadır.

ALPARSLAN TÜRKEŞ SÖZLERİ

*Türk Töresinin bir şartı da yüksek vazife duygusudur. Vazifeyi her ne pahasına olursa olsun yapmaktır. Diğer bir şart, toplum uğrunda her çeşit fedakârlığı yapmaktır. Millete hizmet yolunda şahsi menfaatlerden, şahsi zevklerden feragattir. Vazgeçmektir. Kişiler kendilerini millet için feda ederler. Türk Milleti'nin büyüklüğü böyle yükselecektir. Onu sizler yaşatacak, sizler yükselteceksiniz. Türk Töresinin en önemli bir gereği de sır saklamaktır. Sır saklamak..

*Millî kalkınmamızı gerçekleştirmek, her Türk ferdini hür yapabilmek için Türk Milletini yeniden kurmak zorundayız. Vatandaşlarımız arasında parti, mezhep, ırk ve bölge farkı gözetmeksizin karşılıklı sevgi ve saygıya dayanan bağlar dokuyacağız.

*Türkçüler Günü olan 3 Mayıs büsbütün ayrı bir düşüncenin sonucudur. İç düşman olan, kılık değiştirerek milletin içine giren ve hükümetin gafletinden yararlanan komünizme karşı Türkçü gençlerin bir uyarma yürüyüşüdür.

*Milletler yabancı kuvvetlerin orduları ve diğer maddi güçleri tarafından yok edilmeden önce, manevi ve fikir güçleri tarafından esaret atına alınırlar. Böyle bir toplumun esir ve yok olması kesin hale gelir.

*Kendinizi küçük görmeyiniz. Sizler büyük kuvvetsiniz. Vazifenizi hiçbir zaman unutmayınız. Kuvvet birliktir. Dâvamızın geleceği birliktedir. Birlik, beraberlik içinde olmaktır.

*Komünist sistemlerde halkın esaret altında oluşunun sebebi bir mülk sahibi olamamasıdır. Hürriyetin tek garantisi mülkiyettir.

*Emirlere mutlak itaat lâzımdır. Laubali, gevşek, disiplinsiz, metotsuz kimselerle dâvamız yürümez. Her şeyde örnek olmak lâzımdır.

*İnsanlar; yoksulluğa, açlığa, susuzluğa tahammül ederler. Fakat adaletsizliğe, hor görülmeye, aşağılanmaya asla müsaade, müsamaha etmezler.

*Davalarımızın çözümü kendimize dönmek, sarsılmaz bir birlik halinde el ele vermek ve geceli gündüzlü çalışmaya girişmekle mümkündür.

*Ülkücüler, insanlık âlemi içinde ne uşak olmayı, ne de başkalarını uşak olarak kullanmayı kabul etmeyen şerefli bir bayrağın taşıyıcısıdır.

Bir fikre, bir ideolojiye, kendisinden daha üstün bir fikirle karşı çıkılır. Karşı fikir kaba kuvvetle ezilemez.

*Bizim savunduğumuz Dokuz Işık'çı sistemin hedefi Türk Milletinin her ferdini mülk sahibi yapmaktır.

*İslâmiyeti ele alıp Türklüğü inkâr etmek ihanettir. Bunun tersi de aynı derecede gaflet ve ihanettir.

*Fikir, iman, ülkü aşkı ... İnsanları güçlü yapan bunlardır.

*Ülküsüz insan çamurdan farkı olmayan bir varlıktır.

*Türk töresi, Türk ülküsünün ayrılmaz parçasıdır.