Adnan Oktar mal varlığı şirketleri hangi ülkenin casusu? Adnan Oktar kimdir nereli kaç yaşında?

Adnan Oktar kimdir nereli Adnan Oktar mal varlığı şirketleri hangi ülkenin casusu? Adnan Hoca olarak bilinen Adnan Oktar ve 'kedicikleri' olarak bilinen müritlerine sabaha karşı polis şok bir operasyon başlattı. Adnan Hoca olarak bilinen Adnan Oktar grubuna yönelik operasyon kapsamında bir depoda bir kamyonet dolusu CD ele geçirildi. Ele geçirilen tüm CD'lerin özel yöntemle şifrelendiği ortaya çıktı. Adnan Oktar'ın bir aylık meyve masrafının 30 bin lira olduğu belirlendi. Beykoz’daki bir depodan bir kamyonet dolusu CD ele geçirildi. Adnan Hoca'nın arşivi olduğu belirtilen bir kamyonet dolusu CD, harddisk ve bilgisayarı incelemeye alan polisler tüm dijital materyallerin özel yöntemlerle şifrelendiğini ortaya çıkardı. Uzman polisler, dijital kanıtlardaki şifreleri kırmaya çalışıyor. CD ve harddisklerde Adnan Hoca grubunun şantaj görüntülerini ve kara para trafiğine ait bilgileri saklamış olabileceği değerlendiriliyor. Öte yandan Adnan Hoca'nın kaldığı Kandilli sırtlarındaki Boğaz manzaralı villanın aylık gideri dudak uçuklattı. Büyük bir bölümü kaçak olan labirent şeklinde yaklaşık 100 odalı villanın aylık elektrik faturası ortalama 20 bin lira. 30 müridinin sürekli kaldığı villada bulunanların sayısı, gün içerisinde ziyaretçilerle birlikte 50’yi geçiyor. Su faturası aylık ortalama 20 bin lira. Oktar, su faturasını düşürmek için 4 yıl önce villa bahçesine artezyen kuyu yaptırmış. Kullanma suyu kuyudan karşılanarak villanın su faturası biraz düşürülmüş.

Adnan Oktar kimdir nereli Adnan Oktar mal varlığı şirketleri hangi ülkenin casusu? Adnan Oktar kimdir? Adnan Hoca olarak bilinen Oktar nereli? Hangi okullarda okudu? Geçmişte hangi suçlardan yargılandı? Kaç kez cezaevine girdi? 'Cehennemde cayır cayır yanacak' mı? Kediciklerin dünyasında neler oluyor? Bomba ifşalar... 2 Şubat 1956 tarihinde Ankara'da doğan Adnan Oktar, ilk ve orta öğrenimini Ankara’da, ortaokulu İstanbul Cebeci’de, liseyi de yine İstanbul Kurtuluş’ta okudu. Devlet Güzel Sanatlar Akademisi ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe ve Tarih Bölümü’nü de yarım bırakan Adnan Oktar, kendisine bir cemaat kurup kitaplar yazdı televizyon programları yaptı. İstanbul Emniyeti'ne bağlı Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Adnan Oktar ve müridlerine yönelik 5 ilde 106'sı kadın 235 şüphelinin yakalanması için operasyon başlattı. Operasyonda Oktar Babuna, Didem Ürer ve Manken Gökhan Barlan'ın da aralarında yer aldığı 190 şüpheli gözaltına alındı. Dava dosyasında "Reşit olmayanla cinsel ilişki" "Cinsel Saldırı" "Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması" "Çocukların cinsel istismarı" gibi iddialar da yer alıyor. Ulaşılan ses kaydında ise Oktar'ın genç kızları ağına düşürmesinde ona yardımcı olan ve bir dershanede öğretmenlik yapan kadın müridi Dilem Köknar'ın 16-17 yaşında olduğunu söylediği öğrencisini, örgüte nasıl pazarladığı ortaya çıktı.

ADNAN OKTAR'DAN KAÇANLARDAN ŞOK AÇIKLAMALAR! TIKLAYIN

1 kamyonet CD ve harddisk çıktı! Hepsi özel şifrelenmiş şantaj görüntüleri mi?

ADNAN Oktar ve grubuna yönelik operasyonun kapsamında Beykoz’daki bir depodan bir kamyonet dolusu CD ele geçirildi. Adnan Hoca'nın arşivi olduğu belirtilen bir kamyonet dolusu CD, harddisk ve bilgisayarı incelemeye alan polisler tüm dijital materyallerin özel yöntemlerle şifrelendiğini ortaya çıkardı. Uzman polisler, dijital kanıtlardaki şifreleri kırmaya çalışıyor. CD ve harddisklerde Adnan Hoca grubunun şantaj görüntülerini ve kara para trafiğine ait bilgileri saklamış olabileceği değerlendiriliyor. 

VİLLANIN AYLIK MASRAFI DUDAK UÇUKLATTI... Öte yandan Adnan Hoca'nın kaldığı Kandilli sırtlarındaki Boğaz manzaralı villanın aylık gideri dudak uçuklattı. Büyük bir bölümü kaçak olan labirent şeklinde yaklaşık 100 odalı villanın aylık elektrik faturası ortalama 20 bin lira. 30 müridinin sürekli kaldığı villada bulunanların sayısı, gün içerisinde ziyaretçilerle birlikte 50’yi geçiyor. Su faturası aylık ortalama 20 bin lira. Oktar, su faturasını düşürmek için 4 yıl önce villa bahçesine artezyen kuyu yaptırmış. Kullanma suyu kuyudan karşılanarak villanın su faturası biraz düşürülmüş.

MEYVALAR KASA KASA ALINIYORDU... Villada kalan müritlerin hepsinin temizlik, bahçe bakımı, ihtiyaçların karşılanması gibi çeşitli sorumluluk alanı var. Mutfak ihtiyaçlarını karşılayan müritler, Çengelköy’de belirli esnaflardan alışveriş yapıyor. İlaçlar da hep aynı eczaneden alınıyor. Haftada iki defa manava giden müritler kasa kasa meyve ve sebze alıyor. Ay sonu toplu fatura kesilip ödeme yapılıyor. Oktar’ın yaşadığı villanın sadece aylık manav masrafının 30 bin lira olduğu ifade ediliyor.


AKARYAKITI TEK BİR İSTASYONDAN ALIYORLARDI... Villada bulunan yaklaşık 20 aracın yakıtı da yine Çengelköy’deki aynı istasyondan alınıyor. İstasyonla yapılan anlaşmayla yakıt masrafı ay sonu toplu ödeniyor. Yakıt masrafının da aylık 25 bin lira civarında olduğu belirtiliyor. 

10 YILLIK MÜRİDİ ANATTI... Adnan Oktar’ın yanında 10 yıl duran Ümit Kuruca “Evin masrafları çok fazlaydı. Müritlerin sayısı çok olduğu için her şey kasa kasa gelirdi. Asla belirlenen esnafın dışında kimseden alışveriş yapılmazdı. İlacı bile belirlenen eczaneden alırdık. İçeride yüzlerce kamera var. Hepsi gece gündüz çalışırdı. Yüksek miktarda elektrik parası geliyordu. Sadece villanın mutfak ve diğer giderleri aylık 100 bin lirayı geçiyordu” dedi. 

İŞTE ADNAN OKTAR'IN KAÇIŞ YOLU... Kandilli’de orman içindeki villada yaşayan Adnan Oktar’ın sonradan yaptırdığı bir yol ortaya çıktı. Villanın Eşref Bitlis Sokak üzerinden iki girişi var. Birisi yaya girişi olarak kullanılıyor. Diğerinden ise araçla giriliyor. Operasyonun ardından polis ekipleri giriş kapıları önünde nöbet tutmaya başladı. Oktar’ın bu iki kapı dışında direkt sahile inmek için patika yol yaptırdığı ortaya çıktı. Yaklaşık bir metre genişliğinde merdivenlerden oluşan yol dar bir kapıdan Vaniköy Caddesi’ne sahil yoluna çıkıyor. Komşular villaya çıkan dar kapıda sürekli bir aracın bekletildiğini söylüyor. Kapının girişinde iki kamera bulunuyor. Ayrıca merdivenlere de kameralar yerleştirilmiş. Operasyon sabahı polis, arazide Oktar’ı ararken sahil yoluna çıkan gizli kapıyı tespit etti.

'BİZ ÇİVİ BİLE ÇAKAMAZKEN ONLAR KAT ÇIKIYORDU'... Adnan Oktar’ın villasının bitişiğinde yaşayan Halit Uğurlu, villanın Mustafa Cüre’ye ait olduğunu, Cüre vefat ettikten sonra çocuklarının kiraya verdiğini belirterek şunları söyledi: “Bahçede iki katlı eski bir ev vardı. Oktar 20 yıldır burada yaşıyor. O küçük ev her geçen gün büyümeye başladı. Her yıl kaçak bölümler yaptı. Biz çivi bile çakamazken onlar kat çıktı. Şimdi 100 odalı birden fazla ev var içeride. Villaya giden yol telle kapatıldı. Önceden herkesin girebildiği bir yoldu. Oktar, sabah ve akşam villadan çıkardı. Her gittiğinde korumaları sokağı kapatır, çıkmamıza izin vermezlerdi. İçeride çoğu zaman eğlenceler olurdu. Müzik sesi gecelere kadar susmazdı. Villanın arazisi iki dönüm kadardı. Çevresindeki kamu ormanını içine alacak şekilde tel çekti.” 

Bir başka komşu ise “Adamları üzerimizde korku yaratmıştı. Sokaklar araba dolardı. Korumalarla tartıştığımızda hemen bize silah gösterirlerdi” dedi.

Liseli kızları böyle ağına düşürüyormuş

İstanbul Emniyeti'ne bağlı Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Adnan Oktar ve müridlerine yönelik 5 ilde 106'sı kadın 235 şüphelinin yakalanması için operasyon başlattı. Operasyonda Oktar Babuna, Didem Ürer ve Manken Gökhan Barlan'ın da aralarında yer aldığı 190 şüpheli gözaltına alındı. Dava dosyasında "Reşit olmayanla cinsel ilişki" "Cinsel Saldırı" "Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması" "Çocukların cinsel istismarı" gibi iddialar da yer alıyor.

ÖĞRENCİLERİNİ ÖRGÜTE PAZARLADI!

Ulaşılan ses kaydında ise Oktar'ın genç kızları ağına düşürmesinde ona yardımcı olan ve bir dershanede öğretmenlik yapan kadın müridi Dilem Köknar'ın 16-17 yaşında olduğunu söylediği öğrencisini, örgüte nasıl pazarladığı ortaya çıktı.

ADNAN OKTAR'IN HASTALIĞI NE? ADNAN OKTAR ASKERLİK YAPTI MI?

Mal varlığına el konulan ve hakkında birbirinden ağır 10 ayrı suçlamada bulunulmasına rağmen Adnan Oktar'ın tutuklanmayacağı iddiası öne sürülüyor. Nedenini açıklamak gerekirse, başta GATA dahil olmak üzere 6 farklı hastaneden "cezai ehliyetinin bulunmadığı" ve ‘‘paranoid şizofreni’’ hastası olduğu şeklinde bir iddia ortaya atıldı. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Şişli Etfal Hastanesi, Gülhane Askeri Tıp Akademisi ve Adli Tıp Kurumlarından rapor alan Adnan Oktar ise şizofren hastası olduğunu yalanlayarak, kendisi hakkında iftara atıldığı yönünde açıklamalar yapmıştı. 

ADNAN OKTAR’IN GATA RAPORU: ASKERLİK YAPAMAZ, PARANOİD ŞİZOFRENİ…

Adnan Oktar'ın, Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nden (GATA) aldığı rapora göre, en ağır akıl hastalıklarından biri olarak gösterilen "paranoid şizofreni’’ hastası teşhisi konulduğu ve "Askerlik yapmaya elverişli değildir" raporu aldığı ortaya çıktı. 4 Mart 1988 tarihinde Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nden (GATA) tarafından verilen ‘Askerlik yapmaya elverişli değildir’ raporunda; Adnan Oktar'ın on yıldan uzun bir süredir, en ağır akıl hastalıklarından biri olan ‘paranoid şizofreni’ hastalığına sahip olduğu ve bu hastalığın ‘psikotik reaksiyon (ayırt edilmeyen tip) müzmin ve devamlı nitelik kazanmış’ şeklinde olduğunun tespiti gerçekleştirildi.

ADNAN OKTAR’IN ADLİ TIP RAPORU: CEZAİ EHLİYETİ YOK, PARANOİD ŞİZOFRENİ…

2 Şubat 1997 tarihinde Adli Tıp Kurumu tarafından Adnan Oktar'ın tutuklu olarak yargılandığı zamanda verilen raporda da "Oktar'ın TCK'nın 46. maddesindeki, ‘Akıl hastalarına ceza verilemeyeceği hükmünden yararlandırılması' istenmiş.

ADNAN OKTAR, PARANOİD ŞİZOFRENİ OLDUĞUNU YALANLAMIŞTI!

Adnan Oktar, askerlikten muaf tutulmasına neden olan GATA ve Adli Tıp Kurumu raporlarındaki ‘‘paranoid şizofreni’ hastalık teşhisine yıllar sonra tepki koyarak yalanlamıştı. Adnan Oktar kendi televizyonu olan A9’da yaptığı açıklamada o raporların içeriğinin sahte olduğunu özellikle vurgulayarak "İftira sebebiyle akıl hastanesinde tutuldum, o günler benim şerefimdir" şeklinde ifadelere yer vermişti.

Gizli tanık 'kedicik' her şeyi anlatmış! 

'Adnan Hoca' soruşturması bütün hızıyla sürerken bu yapıya ilişkin geçmiş dönemde açılan soruşturmalardaki bilgiler de ortaya çıkmaya devam ediyor. Adnan Oktar ve adamları hakkında açılan ancak 2013'te zaman aşımından düşen davanın dosyasındaki 'Gizli Tanık' ifadeleri örgütün o dönemdeki faaliyetlerine de ışık tutar mahiyette... Bu soruşturmada '3 Numaralı Gizli Tanık' olarak ifade veren bir mağdur, Adnan Hoca grubunun içinde kaldığı dönemde yaşadıklarını bütün ayrıntılarıyla anlatıyor.  

"Telkinlere inandım"

İfadelerdeki detaylar yapılanmanın içindeki çarpık ilişkileri ve yapının nasıl işlediğini de ortaya koyuyor. Örgüte çocuk yaşta girdiği anlaşılan ve örgüt içindeki 40'tan fazla kişiyle ilişkiye girdiğini söyleyen gizli tanığın ifadeleri şöyle: 

"16 yaşımdayken, sonradan Adnan Hoca grubundan olduğunu öğrendiğim bir şahısla tanıştım. Bana dini telkinlerde bulundu, ibadet etmem gerektiğini ve bu ibadeti herkes tarafından bilindiği şekilde değil de günde iki vakit; sabah akşam ikişer rekât halinde ve her rekâtta birkaç kelime söyleyerek yapabileceğimi söyledi. Hatta çırılçıplak da yapabileceğimi söyledi. Bana mantıksız gelmişti ama yapılan telkinlerle ben de buna inanmaya başladım. Kısa bir süre sonra beni grubun diğer üyelerinin de kaldığı evlere götürmeye başladı. Erkek arkadaşımın telkinleri sonucunda kendisinin grubundaki diğer arkadaşlarıyla birlikte olmamın sevap olacağına inanmaya başladım."

"Hastalık kaptım"

"Bu dönemde arkadaş grubunun üyesi olan A.T, A.A, A.Ç, A.A.B, A.A, A.K, B.B, B.Y, B.S, H.A, C.Y, C.G, E.E, F.T, F.K, H.E, İ.T, K.K, M.M, M.D, N.A.K, N.N, O.B, U.Z, Ö.B, A.S.E, S.U, S.A, S.S, S.K, S.M, T.K, U.S.T adlı şahıslarla çeşitli şeklilerde ilişkiye girdim. Bu ilişkiler sebebiyle cinsel hastalıklara yakalandım. Tedavi gördüm. Bu hastalıklara diğer bazı kızlar da yakalanmıştı. Doktor bu hastalığın sebebini çok eşlilik olarak açıklamıştı. Grubun içinde 'Cariye' olarak bilinen kızların evine gidip gelmeye başladım. 'Abi' olarak nitelendirilen Adnan Hoca'nın yazdığı iddia edilen kitaplar sürekli okutuluyordu. 'Kardeşler' olarak nitelendirilen grubun evlerinde de sürekli ilişkiler oluyordu. Buradaki B.G, T.A.T, D.A, Ç.Y, S.S, B. ve İ. adlı kızlar da aynı şeyi yapıyordu." 

"Tevrat Antalya'dan çıkacak"

"Adnan Hoca'dan '100 senede bir gelen kurtarıcı' olarak bahsediliyordu. Erkeklerle ilişkilerin Kardeşler'e ve Adnan Hoca'ya itaatin bir gereği olduğu, bunun bir 'hizmet' olduğu ve karşılığının da öbür dünyada görüleceği söyleniyordu. Onların arasından ayrılanın da cehenneme gideceği söylenerek sürekli baskı yapılıyordu. Grup üyelerine ağırlığın cinselliğe değil dini bilgilere verilmesi gerektiğini söylediğimde Abi'nin (Adnan Hoca) bu konuları iyi bildiğini, sadece itaat etmem gerektiğini söylediler."

"Lüksün cazibesi..."

"Evlerdeki koltuklar genelde altın varaklı aynalar, plazma televizyonlar, şirketlerde de genelde deri koltuklar kullanılarak lüks ve cazip bir hava oluşturuluyordu. Özellikle yatak odalarında yatağın karşısında aynalı bir dolap olurdu. Kişinin kendi boyun bölgesi ve (bazı mahrem noktalarına) bakması haram kabul edildiğinden bu bölgelerin ancak aynaya bakılarak görülebileceği söyleniyordu. Bir gün Ortadoğu'ya hâkim olunacağı, Antalya bölgesinden Tevrat'ın en eski halinin çıkacağı, bunun da bizim kutsal kitabımız ile aynı olacağı söyleniyordu. Kardeşler 'Abi'yi hayvanlarla konuşurken gördüklerini söyleyerek onu gözlerinde büyütmeye çalışıyorlardı." 

"İncel bel" kontrolü

"Evdeki 5 kişiyle birlikte Adnan Hoca'nın Vaniköy'deki evine gittik. Gitmeden önce kardeşlerden birisi bana açık dekolte bir elbise giyerek gitmemi söyledi. Ancak ben kapalı bir kıyafetle gittim. Adnan Hoca geldiğinde yine kardeşlerin telkiniyle ayağa kalktım. Adnan Hoca oturduğu yerden yanına çağırdı. Elleri ile bellerimizin inceliğini kontrol etti. Dudağımı eliyle aşağı yukarı ittirip ağzıma baktı. Kitaplarını okumamızı, kardeşleri dinlememizi, şirket işlerine yardımcı olmamızı söyledi. Bir kadın ve erkeğin yalnız oldukları zaman ilişkiye girmeleri yasaktı. İlişki sırasında bir erkek odaya rahatlıkla girip çıkabiliyordu. Bizi ailelerimizden soğutmak için ailelerimizin 'münafık' olduğu söyleniyordu. Birinin tercih edilmesi gerekirse kendilerinin tercih edilmesi gerektiği ancak aileler tarafından para verilir ve bu paralar da 'Kardeşler' için harcanırsa ailelerin sevaba gireceği anlatılıyordu. 'Adamlık Dini' diye bir kitapları vardı. Bizim için ölçü bu kitaptı. Dış dünyayla temasa geçmeye başladığımda yaptığım şeylerin ne kadar korkunç şeyler olduğunu anladım. Bu şahıslarla irtibatı kestim."  

KAÇAN ÜYELERDEN ŞOK AÇIKLAMALAR

ADNAN Oktar ve grubuna yapılan operasyonun ardından grupta uzun yıllar kalan ve yakın zamanlarda ayrılan Ceylan Özgül ve Ümit Kuruca yaşadıklarını DHA’ya anlattı.

Ceylan Özgül, "2006 yılının sonunda örgüte dahil oldum. Üniversite yıllarının sonunda 24-25’li yaşlarda girdim. Örgüt zaman içerisinde evrim geçirdi. Benim girdiğim yıllarda televizyonları yoktu. Şu anda olan kıyafetler, görüntüler ve danslar yoktu. Benim dahil olduğum zaman 'Harun Yahya' ismiyle çıkartılan kitaplar, konferanslar gibi faaliyetler vardı. Bu faaliyetlerin faydalı olduğunu düşündüğüm için, bu şekilde beni kandırdılar" dedi.

"BULUNDUĞUM HÜCREDE KADINLAR HAPİS HAYATI YAŞARLARDI"

"Örgüt içinde ’hücre’ sistemi vardı. Herkes her şeyi bilmez" diyen Özgül, "Zaman içerisinde öğrenirsiniz bilgileri. Vakit geçirmeniz gerekir. Siz sadece kendi hücrenizde yapılan şeyleri öğrenirsiniz. Bana son zamanlarda bazı mahrem bilgiler açılmaya başlandı. Bunlardan bazıları da Türkiye aleyhine yapılan faaliyetlerdi. Bu bilgileri öğrendiğim 2013’te kaçma girişimim oldu. Fakat başarısız oldum. Çünkü benim bulunduğum hücrede kadınlar hapis hayatı yaşarlardı. Doktora bile yanınızda birisi olmadan, gidemezdiniz. Yanınızda gardiyanlar vardır. Doktor sizi kabinde muayene ederken bile yanınızdadırlar. Doktora gideceğim diye hastaneden randevu alıp, kaçmayı denedim. Fakat yakalandım. 2017’ye kadar baskı altında kaldım. 2017’de kaçtım" diye konuştu.

"BANA 'HER ŞEYİ SORGULAMA, SANA DENİLENİ YAP’ DEDİ"

Özgül şöyle devam etti:

''Örgütten ayrılma aşamasında beni ilk rahatsız eden Türkiye aleyhine faaliyetlerdi. Amerika’daki çok fazla sayıda düşünce kuruluşuna Türkiye hakkında verilmesi sakıncalı olan bilgiler veriliyordu. Kaçmadan önce Adnan Oktar’la bu konuyla alakalı kavga etmiştim. Bana 'Her şeyi sorgulama. Sana denileni yap’ demişti. Ben örgüt içinde yer alan hücrelerden ’Bacılar’ grubundaydım. Dışarıdan gelen bir kadının ’Bacılar’ grubuna sıfırdan girmesi çok nadir olan bir şeydi. Yeni gelenler genel olarak ’Kız kardeşler’ grubuna dahil oluyorlardı. Yeni gelenler eskilerin yanına çok fazla dahil olmuyorlar. Yeni dahil olanlar erkek arkadaş sistemi ile dahil olmaya başladılar. Burada haremlik, selamlık bir yapı söz konusuydu.''

"7, 10, 14, 17 YAŞINDA TACİZ EDİLEN KIZLAR VARDI"

Örgüt içerisinde küçük çocukları taciz ettiklerini söyleyen Özgül, "Örgütten ayrıldıktan sonra çok sayıda tehdit aldım. Bunun için yargıya başvurarak Adnan Oktar’a karşı uzaklaştırma kararı çıkarttım. Rahatsız olduğum ve kendimi güvende hissetmediğim için. Oktar’ın etrafında sadece silahlı kişiler dolaşıyor. Benim bulunduğum yerlere geldiği için ve bu tip tehditleri olduğu için yargıya başvurdum. Bunun üzerine örgütün bana karşı saldırıları, iftiraları ve itibarsızlaştırma çalışmaları çok daha fazla arttı. Örgütün en çok iç acıtan yaptığı suçlardan bir tanesi; 7, 10, 14, 17 yaşında taciz edilen kızlar vardı. Bunların arasında müşteki olanlar da var. Hiç azımsanmayacak sayıda değiller. Benim gördüğüm kadarıyla bu tacize uğrayanların müşteki sıfatıyla davaya dahil olmasının ardından süreç çok daha hızla hareket etti. Biz gittik yetkililere her şeyi anlattık. Arka planda neler olduğunu bilmiyorduk" dedi.

Adnan Oktar avukatından bunları istedi

Gözaltına alınarak Vatan Caddesi'nde bulunan İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne götürülen Adnan Oktar, avukatları Atanur Demir ve Heyam Fidan ile görüştü.

MEYVE SUYU, GÖMLEK VE ÇAMAŞIR İSTEDİ

Avukat Demir, "Müvekkilim Adnan Oktar 'Ben iyiyim' dedi.  Meyve suyu, elbise ve çamaşır istedi" dedi.

Avukat Demir müvekkiliyle akşam yine görüşeceğini sözlerine ekledi.

19 yıl önce Adnan Oktar'a operasyon yapan polisten çarpıcı açıklamalar!

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından Adnan Oktar ile beraber 235 kişi hakkında 4 ilde toplam 120 adreste operasyon başlatıldı. Oktar'ın Çengelköy'deki evinde gözaltına alındı. 

Adnan Oktar ve grubuna yönelik 1999 yılında düzenlenen operasyonun başında yer alan eski İstanbul Organize Suçlar Şube Müdürü Adil Serdar Saçan, bugün düzenlenen operasyonu DHA'ya değerlendirdi.  

"POLİS ÇOK TEHLİKELİ BİR ÖRGÜTÜN ÜZERİNE GİDİYOR"

Bugün İstanbul Emniyet'inden operasyona ilişkin yapılan açıklamaya dikkat çeken Saçan, "1999 yılında İstanbul Organize Suçlar Müdürü iken aynı gruba yönelik bir tek 'askeri casusluk' suçlaması hariç diğer bütün suçlardan dolayı operasyon yapmıştık. O operasyonların ardından 15 yıl kadar yargılandılar. Mahkemeleri uzata uzata zaman aşımından dolayı o dosya düşmüştü. Bugün yapılan operasyonun çok yerinde ve doğru bir operasyon olduğunu düşünüyorum. Böyle bir örgütün gerçekten var olduğuna inanıyorum. Polis iyi bir iş yaptı ve arkadaşları tebrik ediyorum. Toplumda hem  dini hem insani açıdan çok tehlikeli bir örgütün üzerine gidiyorlar" diye konuştu. 

1999'DAKİ 'ADNAN OKTAR OPERASYONU'

1999 yılında yaptıkları operasyona ilişkin bilgiler paylaşan Adil Serdar Saçan şunları söyledi: "O dönem operasyon 110 kişiye yönelikti. Bugün yapılan operasyona ilişkin İstanbul Emniyeti'nin yaptığı açıklamaya göre 'askeri casusluk' suçlaması hariç yapılan bütün suçlamalar bizim operasyonumuzda da vardı. 'İnsanları zorla alıkoymak', 'küçük yaşta çocuklara istismar ve birlikte olmak' var. Organize bir suç örgütünün yapabileceği her şey var.  Örgüt, zengin ailelerin çocuklarına musallat olduğu için güçlüler. Bu çocukların belinde de silah var. Silahı da legal yollardan kullanan bir örgüt. Yani yasaların vermiş olduğu imkanları kullanan hem de bunları kendi amaçları doğrultusunda kötüye kullanan bir örgüt."

"HAKKIMDA 300'ÜN ÜZERİNDE DAVA AÇTILAR"

Düzenledikleri operasyonun ardından Adnan Oktar'ın başta dönemin Cumhuriyet Savcısı ve kendisi başta olmak üzere operasyonu yapanlara karşı yüzlerce dava açtığını kaydeden Adil Serdar Saçan, bu davalardan bazılarının halen daha devam ettiğini söyledi. Saçan, "Benim hakkımda 300'ün üzerinde suç duyurusunda bulundular ve dava açtılar. Bu suçlamalar nedeniyle halen daha devam eden yargılamalarım var. Kendilerine karşı kim bir operasyon yapsa onun üzerine gidiyorlar. Televizyon kanalları var ve burada durmadan iftira atıyorlar. Benimle ilgili 100'ün üzerinde program yaptılar ve karalama kampanyasında bulundular" dedi. 

"BÜYÜK BİR PARA GÜCÜ VAR"

Adnan Oktar ve grubunun büyük bir para gücüne sahip olduğunu aktaran eski Polis Müdürü Saçan, bu güce de özellikle 'jön' denilen müritlerin zengin ailelerin kızlarını ayarladıklarını, onlarla birlikte olurken çekilen gizli kamera görüntüleriyle şantaj karşılığı para elde ettiklerini ileri sürdü. 

"DİNLE HİÇ ALAKALARI YOK"

Adil Serdar Saçan, Adnan Oktar ve grubunun faaliyetlerini "dini bir kisve altında yürütüyorlar" şeklinde belirterek, "Bunlar güya İslamı modernize eden bir grup. Kendilerine göre yorumluyorlar. Aslında bunlar için İslam düşmanı en büyük grup diyebiliriz. Bir kere Adnan Oktar'ın dini bir eğitimi yok. Namaz vakitlerini sabah ve yatsı olmak üzere iki vakit kılıyorlar. Yani dinle hiç alakaları yok.  Dinin kurallarının tamamen dışında olan; münafığın da ötesinde bir grup oluyorlar. Bunu da dış mihrakların desteğiyle yaptığını biliyoruz. İnternete baktığınızda da İsrail'in o dinci gruplarıyla irtibatlarını göreceksiniz. Buna 'masonluk' belgesi verdiler. Ne yazık ki böyle bir yapıdan bahsediyoruz" şeklinde konuştu. 

OKTAR BABUNA OLAYI:  BAŞLI BAŞINA BİR CASUSLUK OLAYIYDI

Saçan, bugün yapılan operasyonda 'askeri casusluk' suçlamasına yönelik ise "Hiç şaşırmadım. Dışarıyla bağlantıları var. Bir ara Türkiye'de Oktar Babuna ile ilgili 100 bin ünite kan toplandı. Bu kanlar Amerika'ya gönderildi. O dönem Sağlık Bakanı da söyledi, 'bizim gen haritamızı çıkartıyorlar' diye. Bu aslında başlı başına bir casusluk olayıydı. Amerika'da gönderilen bu kanlara ne olduğu  ise belli değil. Biz bunu bu şekilde belirttiğimiz halde o dönem böyle değerlendirilmedi" ifadelerini kullandı. 

"OPERASYON BİR GÜNÜN İŞİ DEĞİLDİR"

"Bu operasyon bir günün işi değildir" diyen Saçan, "Mutlaka izleme ve dinleme faaliyetleri vardır. Mutlaka polisin ve savcılığın elinde ciddi deliller var ki böyle büyük bir operasyonun emri verildi. Büyük operasyonlar da bir maliyet işidir. Örgütlü suç operasyonları sebep- sonuç ilişkisi kurulmadan yapılmaz. Çok uzun bir zamanda çok iyi çalışıldığını düşünüyorum. Temennim bu tür örgütlerin Türkiye'de yaşamasına izin verilmemesidir çünkü hem topluma hem insanlığa hem de dine büyük zarar veriyorlar. Televizyonlarda görülen o kedicikler gerçekten zor durumdalar. Zorla ameliyatlar yaptırılıyor, zorla orada tutuluyorlar. Onlar için gerçekten çok üzülüyorum çünkü yapıyı iyi biliyorum. Cesaret edip de kaçabilenler oldu. Bu örgüt öyle dışarıdan görüldüğü gibi değil. Çok derin örgüttür" değerlendirmesinde bulundu. 

"19 YIL SONRA HAKLI OLDUĞUMUZ ORTAYA ÇIKTI"

Adil Serdar Saçan, Oktar ve grubuna yönelik suç örgütü suçlamasıyla  ilk operasyonun 1999'da kendilerinin yaptığına dikkat çekerek, "Operasyonun ardından benim için çok büyük sıkıntılar oldu. Beni çok uğraştırdılar. 19 yıl sonra bu konuda haklı olduğumuz bir kez daha ortaya çıktı" dedi. 

Adnan Oktar ile o dönem emniyette görüştüğünü anlatan Adil Serdar Saçan, şöyle konuştu: "Gözaltına alındığında kendisiyle görüştüm. Kendisine 'din adamı olup olmadığını' sordum. 'Hayır dinle bir ilgim yok' dedi. 'Arapça biliyor musun?' diye sordum, 'bilmiyorum' dedi. 'Dini kitapları ve fetvaları bizim çocuklar yazıyor' dedi. Biz onları aldığımız zaman, 28 Şubat döneminin paşalarına, 'Bize eziyet ediyorlar. Biz Atatürkçüyüz' diye mektuplar yazmışlardı. Sonra birden bire 'Fethullahçı' kesildiler. Şimdi Adalet ve Kalkınma Partisi taraftarı oldular. Yani kimi güçlü görüyorlarsa ona biat ettiler" 

Öte yandan Adnan Oktar ve grubuna yönelik 1999 yılında yapılan operasyonda 110 kişi gözaltına alınmış ve bunlardan aralarında Adnan Oktar'ın da olduğu 20 kişi tutuklanmıştı. Adnan Oktar, yaklaşık 8 ay tutukluluğun ardından tahliye edilmişti. Bu sabah İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından başlatılan operasyonda ise Adnan Oktar ile beraber 235 kişi hakkında 4 ilde toplam 120 adreste operasyon başlatıldı. 

İşte Adnan Oktar'ın El Konulan Mal Varlıkları: Çiftlik, Lüks Arabalar, Malikaneler

Bu sabah düzenlenen operasyonda gözaltına alınan Adnan Oktar'ın mal varlığına el konuldu. Polis, trilyonlara hükmeden Oktar'ın Osmanlı padişahlarını kıskandıracak yaşantısını gün ışığına çıkarttı. İşte Adnan Oktar'ın mal varlığı...

İşte Adnan Oktar'ın El Konulan Mal Varlıkları: Çiftlik, Lüks Arabalar, Malikaneler, System.String[]

'Kedicikleri' olarak bilinen kadınlar ile sık sık gündemde yer alan Adnan Oktar ve yaklaşık 235 kişi hakkında gözaltı kararının olduğu operasyon sabaha karşı başladı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından İstanbul merkezli 4 ilde başlatılan operasyon devam ediyor. Adnan Oktar'ın İstanbul'daki ev ve işyerlerinde arama yapılıyor. Aramalar devam ederken bazı belgelere de el kondu. Bunun yanı sıra Oktar'ın mal varlığına el konularak şirketlerine kayyum atandı. Polis, trilyonlara hükmeden Oktar'ın Osmanlı padişahlarını kıskandıracak yaşantısını gün ışığına çıkarttı. İşte Adnan Oktar'ın mal varlığı...

KANDİLLİ'DE 180 DERECE BOĞAZ MANZARALI SARAY YAVRUSU EVDE OTURUYOR

Şantaj çetesi kurmakla suçlanan Adnan Hoca, Cartier saat takıyor. Lacoste, Beymen ve Vakko'dan giyiniyor. Gömlekte Armani ve Ferre favorisi. Cherookee ve Mercedes otomobillere biniyor. Kandilli'de 180 derece Boğaz manzaralı 30 dönüm orman arazisine kurulmuş bir saray yavrusunda oturuyor.

EVLERİNE PADİŞAH TAHTLARI YAPILIYOR

Yazları Silivri'deki, Hollywood filmlerinden fırlamış, çifte yüzme havuzlu, göletli çiftlikte, sosyetenin katıldığı partiler veriyor. Evlerine, saltanatını pekiştirmek için padişah tahtları yaptırıyor. Mobilyaların altın varaklısını seviyor. Trilyonlara hükmeden Adnan Hoca, çalışmıyor. Bilinen bir işi yok. Peki, bu değirmenin suyu nereden geliyor?

ÇİFTLİĞİ 40 DÖNÜMLÜK ARAZİ ÜZERİNE KURULU

Adnan Hoca'nın Silivri Fenerköy'deki Pembeköşk adlı çiftliği 40 dönümlük bir arazi üzerine kurulu. Çiftliğe, üzeri işlemeli ahşap bir kapıdan giriliyor. Kapının üzerinde güvenlik kameraları var.

Girişin sağında ve solunda 2'si Doberman olmak üzere 4 tane köpek var. Adnan Oktar'ın camekanlı villası 2 katlı. Villanın arkasında ise arazi uzanıyor. Birisi büyük 2 yapay göl, atların koşturulduğu bir alan, yüzme havuzu, heykeller, fıskiyeler, büyüklü küçüklü çardaklar, padişah tahtlarını andıran işlemeli koltuklar ve sera yer alıyor.

Çardak dışında, balkonlu, merdivenli ahşap verandalar mevcut. Bahçede, yeni yapılmış bir barbekü partisinin izleri var. Garajda iki tane Grand Cheroki jeep, bir Mercedes, Kartal ve Siena marka otomobiller göze çarpıyor.

SARAYINA ULAŞABİLMEK İÇİN 750 METRELİK ÖZEL BİR YOLDAN GEÇİLİYOR

Adnan Hoca'nın Kandilli sırtlarındaki yaklaşık 30 dönümlük ormanlık arazi üzerine kurulu, saray gibi evine ulaşabilmek için, 750 metrelik özel bir yoldan geçiliyor. Yol boyunca uzanan ağaçların ve tellerin üzerinde 50'ye yakın güvenlik kamerası var. Yolda, 250 metre arayla, 4 ayrı demir kapı bulunuyor. Bu özel yol geçilince, 100 metrelik delikli parke döşeli bir başka yol başlıyor. Yolun sonunda Adnan Hoca'nın iki katlı evine ulaşılıyor. Evin çevresi, ayrıca tellerle çevrili. Arnavutköy, Bebek ve Kuruçeşme'yi gören evin dışı, koyu renk camla kaplı. Kapısı çelikten. Osmanlı tarzındaki kapının üzerinde, Arapça yazılar var. Ev antika döşeli. İçi, heykel cenneti. Koltuk ve yemek takımları altın varakla kaplanmış. Yerler mermer ve ahşap. Klimalı evde, çok sayıda uydu anteni dikkat çekiyor. Evin dışı, içerdeki bilgisayarlı, televizyonlu güvenlik sistemiyle gözetleniyor.

ÜNİVERSİTEYİ BİTİREMEDİ

2 Şubat 1956 tarihinde Ankara'da doğan Adnan Oktar, ilk ve orta öğrenimini Ankara’da, ortaokulu İstanbul Cebeci’de, liseyi de yine İstanbul Kurtuluş’ta okudu. Devlet Güzel Sanatlar Akademisi ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe ve Tarih Bölümü’nü de yarım bırakan Adnan Oktar, kendisine bir cemaat kurup kitaplar yazdı televizyon programları yaptı.

BİR DÖNEM HARUN YAHYA OLDU

Harun ve Yahya peygamberlerin adlarından türettiği Harun Yahya takma adıyla birçok kitap yazan Oktar, ateizm, Darwinizm ve siyonizm karşıtı kampanyalar yaptı uzun yıllar.

MASON DÜŞMANIYKEN MASON OLDU

Yıllarca Yahudilik ve masonluğun tüm kötülüklerin sebebi olarak anlatan Adnan Oktar, 2010'dan sonra birden bire görüş değiştirdi ve kendisinin de mason olduğunu açıkladı. Yahudi din adamları ve mason üstadlarıyla sık sık görüşüp madalyalar ve ödüller aldı...

İSMİ HEP TEHDİT VE ŞANTAJLA ANILDI

1990'lı yıllardan bu yana özellikle sanat camiası ve zengin gençlerden kurduğu bir cemaatin başında olan Adnan Oktar'ın ismi bir çok tehdit ve şantaj olayına karıştı.

19 AY BAKIRKÖY AKIL HASTANESİ'NDE YATTI

Adnan Oktar 1980'li yıllarda ilk kez cezaevi ile tanıştı. Yahudilik ve Masonluk üzerine ilk kitabını yayınlayan Adnan Oktar, o dönemde dini propaganda suçlaması ile 19 ay hapis cezasına çarptırıldı. Ancak Oktar, cezasını cezaevi yerine Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde geçirdi.

1999'DA BUGÜNKÜYLE BENZER SUÇLAMALARDAN TUTUKLANDI

Adnan Oktar'a bugün gözaltına alınmasına neden olan suçlamaların benzerleri 12 Kasım 1999’da yapılan polis baskınında da yöneltildi. İstanbul polisi, 12 Kasım 1999'da 50 adrese birden düzenlediği baskınlara gerekçe olarak Adnan Oktar ve ekibini "şantaj çetesi" olarak suçladı. İşte o operasyonun ardından Adnan Oktar'ın polisteki ifadesi olara Hürriyet gazetesinde yayınlanan haberden bazı bölümler...

FOTOMONTAJ TEKNİĞİYLE ÜNLÜLERE ŞANTAJ İDDİASI

"Adnan Oktar'ın polisteki ifadesinde sindirmek istediği kişilere 'imamlar’ı aracılığıyla komplo düzenlettiğini itiraf etti. Oktar, polisteki ifadesinde, imamlarına emir vererek, cinsi münasebette bulunurken gizli video görüntülerini çektirdiği ya da pornografik görüntülere fotomontaj yaparak basın kuruluşlarına ve yakın çevrelerine göndererek sindirmeye çalıştığı kişilerin listesini de açıkladı."

GAZETELERE DÜŞEN İFADESİ

"Adnan Oktar, Emniyet'teki ifadesinde, manken Ebru Şimşek, dansözler Leyla Adalı ve Tanyeli'ye 'fahişe oldukları için’ şantaj yaptırdığını itiraf etti. Oktar'ın itiraflarına göre, şantaj listesinde politika dünyasından Mesut Yılmaz, Mehmet Ağar, Celal Adan, Meral Akşener; basın sektöründen de Dinç Bilgin, Zafer Mutlu, Fatih Altaylı, Ayşe Özgün, Ayşe Arman ve Savaş Ay'ın adı yer aldı. Hoca'nın imamları, Semra Özal'ın papatyalarından Nadire İçkale ile Eyilik Ailesi'ne de şantaj yapmışlar."

"BU KADINLAR CAYIR CAYIR YANACAK"

1990'lı yıllarda mayo giyen kadınlar için "cehennemde cayır cayır yanacaklar" fetvası veren Adnan Oktar, 2010'yu yıllarda bir anda "kedicikleri" ile gündem olmaya başladı. Adnan Oktar'ın dekoltede ve estetikte sınır tanımayan kedicikleri uzun yıllar gündemden düşmedi.

KEDİCİKLER DE CAYIR CAYIR YANACAK MI?

Geçmiş yıllarda mayolu bikinili kadınları cehennemde yanacaklar diye korkutan Adnan Oktar, Kedicikleri ile dekoltenin tüm sınırlarını yerle bir etti. Her biri "estetik harikası" olarak gösterilen kediciklerin dekolteleri ve çıplaklıkları kadar Adnan Hoca'nın kediciklerle canlı yayında televizyon ekranında yaptığı danslar da gündemden düşmedi uzun yıllar.

KEDİCİKTEN BOMBA İFŞALAR?

Adnan Oktar’ın en tanınmış “kediciklerinden” Ceylan Özgül, 2018 yılı başında Adnan Oktar’ın yanından ayağında terlik ve pijamalarıyla kaçtığını iddia etti. “Adnan Hoca”nın yanından kaçtığını söyleyen Ceylan Özgül, kediciklerin "içerdeki hayatı" hakkında bomba iddialarda bulunmuştu.


'DİKKAT EDİN SİZİ GİZLİCE ÇEKECEKLER'

Ceylan Özgül, Adnan Oktar’ın yanında kendisine ilişkin hiçbir kararı kendisinin veremediğini söyleyerek, yıllar önce değişen Türk Lirası’nı dahi tanımadığını öne sürdü. Ceylan Özgül, Instagram'dan yaptığı paylaşımda “Dikkat edin sizi kaydedecekler. Gizli kameralarla, açık kameralarla kaydedecekler. AVM'lerde resimlerinizi çekecekler. Sonra onların üzerinde oynayacaklar ve istedikleri amaca hizmet etmezseniz aleyhinize kullanmaya kalkacaklar. Korkmanıza gerek yok şeytanın hilesi zayıftır” ifadelerini kullandı.

CEYLAN ÖZGÜL ANNE BABALARA SESLENDİ

Ceylan Özgül instagram hesabından Adnan Oktar ve Kedicikleri hakkında şok suçlamalarda bulunmuştu. "Burdan anne ve babalara sesleniyorum çocuklarınızı bağrınıza basın, yanınızdan, dizinizden ayırmayın, ne derse desinler siz onların çok yakınında, göz mesafesinde durun." İşte Ceylan Özgül'ün o ifşaları...

İÇİNDEN ÇIKMAK ÇOK ZOR

Çocuklarınızın bu yapıların tuzağına düşmesi kolaylıkla mümkün ancak şantajlar, tehditler ve algı operasyonları nedeni ile çıkmaları çok uzun ve zorlu yıllara mal olabilir.

ANNEMİN CENAZESİNE BİLE GİDEMEDİM

Annemin cenazesine gidememiştim. Allah babamdan razı olsun beni bağrına bastı. Bundan sonraki ömrüm O'nun sağlığı ve mutluluğunu kollayarak geçecek.

NE DEDİYSE TERSİNİ YAPTI

Yıllarca masonluk üzerine kitaplar yazıp programlar yapan Adnan Oktar, son dönemde mason olduğunu açıklayıp masonların ne kadar masum olduklarını anlatmaya başladı... "Mayolu kadınları cehennemde cayır cayır yakan' Adnan Oktar, Türkiye'nin son yıllarına neredeyse çıplak gezen kedicikleriyle damga vurdu...

ADNAN OKTAR KİMDİR?

2 Şubat 1956 tarihinde Ankara'da doğan Adnan Oktar, babasını küçük yaşta kaybetti.

İlk ve orta öğrenimini Ankara’da, ortaokulu İstanbul Cebeci’de, liseyi de yine İstanbul Kurtuluş’ta okuyan Oktar, lise öğreniminden sonra 1979 yılında İstanbul’daki Devlet Güzel Sanatlar Akademisi İç Mimari bölümüne girdi. Bir süre sonra okuldan ayrılan Adnan Oktar, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe ve Tarih Bölümü’ne devam etti. Oktar bu okulu da yarım bıraktı.

Harun ve Yahya peygamberlerin adlarından türettiği Harun Yahya takma adıyla birçok kitap yazan Oktar, ateizm, Darwinizm ve siyonizm karşıtı görüşleriyle biliniyor. Oktar, “kedicikler” olarak bilinen kadınlarla sık sık gündeme geliyor.