29 Mayıs İstanbul'un fethi tarihi ve önemi nedir? İstanbul'un fethi nasıl gerçekleşti, kaç gün sürdü?

Yarın İstanbul'un fethinin yıl dönümü gerçekleşiyor. Türk tarihinin şanslı ve kutlu zaferlerinden biri olan bu fetih orta çağın kapanışı yeni çağın başlaması olarak adlandırılır. Sultan 2. Murad'ın oğlu olan 2. Mehmed, 54 gün süren kuşatmanın ardından Bizans İmparatorluğu'na bozguna uğratmıştır. Peki, 29 Mayıs İstanbul'un fethi tarihi ve önemi nedir? İstanbul'un fethi nasıl gerçekleşmiştir?

29 Mayıs İstanbul'un fethi yarın ülkemizde sevinç ile kutlanacak. 30 Mart 1432'de Edirne'de Fatih Sultan Mehmet 1453 yılından tam 21 yaşındayken İstanbul'u fethetmeyi başarmıştır. Bu yıl 568. yıl dönümü kutlanacak olan 29 Mayıs İstanbul'un fethi tarihi ve önemi nedir? İstanbul'un fethi nasıl gerçekleşmiştir?

İSTANBUL'UN FETHİ NE ZAMAN OLDU?

İstanbul 6 Nis 1453 – 29 May 1453 tarihleri arasında kuşatılmış ve 29 Mayıs'ta fethedilmiştir.

29 MAYIS İSTANBUL'UN FETHİ TARİHİ VE ÖNEMİ NEDİR?

2. Mehmet, 1453 yılında henüz 21 yaşındayken uzun yüzyıllar boyu ele geçirilemeyen Bizans'ın elindeki İstanbul'u 54 günlük bir kuşatmanın ardından fethederek "Fatih" unvanını aldı. Fetih sırasında gemileri karadan yürütüp Haliç'e indirerek savaşın seyrini değiştiren Fatih Sultan Mehmet, bu fetihle Orta Çağ'ı kapatıp Yeni Çağ'ı açtı. İstanbul'un fethinden sonra şehrin yağmalanmasına izin vermeyerek can ve mal güvenliği garantisi verdiği halkın gönlünü kazanan Fatih Sultan Mehmet, fethin sembolü olarak Ayasofya Kilisesi'ni camiye çevirdi. Sultanlığı döneminde 25 seferi bizzat yöneten Fatih, babası 2. Murat döneminde 880 bin kilometrekare olarak devraldığı Osmanlı topraklarını, 2 milyon 214 bin kilometrekareye ulaştırdı.

En güzel, duygusal, şanlı 29 Mayıs 1453 İstanbul'un Fethi mesajları ve sözleri! İstanbul'un Fethi resimli mesajları 2021

FATİH SULTAN MEHMET İSTANBUL'U NASIL FETHETTİ?

Mehmed kuşatma hazırlıklarına 1451 sonlarında başladı. Boğaz'ın Anadolu yakasında büyük dedesi Bayezid'in yaptırmış olduğu Anadolu Hisarı'nın karşısına o dönemde Boğazkesen adı verilen Rumeli Hisarı'nın inşa emrini verdi. İmparator Konstantin Mehmed'e hisarın yapımı için kendisinden izin alması gerektiğini bildirmek için elçiler gönderdi ancak Mehmed elçileri kabul etmedi. İmparator en son 1452'nin Haziran ayında barış görüşmeleri için bir kere daha elçilerini gönderdi ancak Mehmed elçileri yine reddetti.

Bunun anlamı savaştı. Hisar 1452'nin Ağustos ayında tamamlandı. Böylece boğazın kontrolü Osmanlıların eline geçmiş oldu. Boğazdan geçecek gemiler bundan böyle geçiş parası ödemek zorundaydı. Aksi takdirde gemiler top atışıyla batırılacaktı. 1452 sonlarında ödeme yapmayı reddeden bir Venedik gemisi batırılmış, kaptanı ve tayfası tutuklanmıştı. Söz konusu toplar Erdelli Urban adında bir top dökümcüsü tarafından yapılmıştı. Mehmed kendisinden Konstantinopolis'in surlarını yıkabilecek güçte bir top yapıp yapamayacağını sormuş Urban da "Ne Konstantinopolis, ne de Babil'in surlarının karşı koyabileceği bir top yapabileceğini" söylemişti.

Mehmed kuşatma hazırlıklarına 1451 sonlarında başladı. Boğaz'ın Anadolu yakasında büyük dedesi Bayezid'in yaptırmış olduğu Anadolu Hisarı'nın karşısına o dönemde Boğazkesen adı verilen Rumeli Hisarı'nın inşa emrini verdi. İmparator Konstantin Mehmed'e hisarın yapımı için kendisinden izin alması gerektiğini bildirmek için elçiler gönderdi ancak Mehmed elçileri kabul etmedi. İmparator en son 1452'nin Haziran ayında barış görüşmeleri için bir kere daha elçilerini gönderdi ancak Mehmed elçileri yine reddetti.

İstanbul'un Fethi ile ilgili hadis! Peygamber Efendimiz'in İstanbul'un Fethi ile ilgili hadisi var mı?

Bunun anlamı savaştı. Hisar 1452'nin Ağustos ayında tamamlandı. Böylece boğazın kontrolü Osmanlıların eline geçmiş oldu. Boğazdan geçecek gemiler bundan böyle geçiş parası ödemek zorundaydı. Aksi takdirde gemiler top atışıyla batırılacaktı. 1452 sonlarında ödeme yapmayı reddeden bir Venedik gemisi batırılmış, kaptanı ve tayfası tutuklanmıştı. Söz konusu toplar Erdelli Urban adında bir top dökümcüsü tarafından yapılmıştı. Mehmed kendisinden Konstantinopolis'in surlarını yıkabilecek güçte bir top yapıp yapamayacağını sormuş Urban da "Ne Konstantinopolis, ne de Babil'in surlarının karşı koyabileceği bir top yapabileceğini" söylemişti.

Mehmed Theodosius Forumu'nun olduğu yerde ilk sarayının inşasını başlattı. Daha sonraki yıllarda ise Sarayburnu'nda Topkapı Sarayı'nı inşa ettirdi.

Fatih, ilk tahta geçtiğinde ve İstanbul'un fethi sırasında sergilediği tutumlar nedeniyle, Çandarlı Halil Paşa'yı 10 Temmuz 1453 tarihinde Edirne'de idam ettirdi. Bazı kaynaklara göre Çandarlı Fatih'i sabırsız ve deneyimsiz buluyordu. Bu olay ile Fatih otoritesini pekiştirmiş oldu ve herkes genç hakana boyun eğdi.

Çandarlı Halil Paşa fetihten sonra idamına giden süreçte Yedikule'de Altın Kapı'da kırk gün hapis edildi. 10 Temmuz'da gözlerine mil çekildi ve daha sonra idam edildi. Boyun eğeceği yerde Hakan'a dik baktığı iddia edilir. Daha sonra oğlu İbrahim Paşa tarafından İznik'e götürülüp türbesine gömüldü. Çandarlı Halil Paşa, idam edilen ilk Osmanlı sadrazamıdır.

Gut hastalığından muzdarip olan Fatih Sultan Mehmet, Anadolu'ya çıktığı sefer sırasında 3 Mayıs 1481'de Gebze yakınlarındaki Hünkar Çayırı'nda vefat etti, naaşı, kendi adını taşıyan Fatih Camisi'ndeki türbesinde defnedildi. Tarihçiler tarafından büyük bir devlet adamı ve askeri deha olarak gösterilen Fatih Sultan Mehmet, orduda düzen olarak yeniliklere gidip ateşli ve son teknoloji silahları üretip, asker sayısını artırdı. Arapça, Farsça, Latince, İtalyanca, Slavca bilen Fatih Sultan Mehmet, matematik, coğrafya, astronomi, fizik gibi pek çok alanda da yetenekli ve bilgi sahibi bir entelektüeldi.

Devrinin en büyük alimleri Molla Hüsrev, Molla Gürani, Molla Yegan, Hızır Bey ve Hocazade Muslihuddin'den ders alan Fatih Sultan Mehmet, merak ettiği alanlarda da uzman kişileri getirtip özel eğitim aldı. Şiire de ilgi duyan Fatih Sultan Mehmet, "Avni" mahlasıyla şiirler de yazdı. Sanata ve ilme verdiği önemle de bilinen Fatih, padişahlığı süresince birçok medrese yaptırarak, dünyanın farklı ülkelerinden bilim insanlarını İstanbul'a davet etti. Tarihteki imparatorluk kurucularının vasıflarını taşıyan Fatih Sultan Mehmet, dünya hakimiyetini amaç edinmiş kudretli bir asker ve geniş görüşlü bir kültür adamıydı. Hatta, bazı Rum tebaalar onu, İstanbul'u elinde tutması sebebiyle "imparator" olarak gördü.

2. MEHMET'İN MANİSA'YA GELEN İTALYAN MİSAFİRLERİ

Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi (FSMVÜ) Fatih Sultan Mehmet ve Dönemi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Abdülkadir Özcan, AA muhabirine yaptığı açıklamada 2. Mehmet'in entelektüel kişiliğinin oluşmasında özellikle ikinci şehzadelik dönemi denilen 1446-1451 yıllarının büyük önemi olduğunu söyledi. Fatih'in, iki senelik padişahlık deneyiminin ardından başarılı bir izlenim bırakamadığını aktaran Prof. Dr. Özcan, "O beş yıllık dönemde, dönemin çok önemli alimlerinden, bilginlerinden dersler aldı. İtalya'da Rönesans hareketleri başlarken bazı İtalyan hümanistler de sık sık Manisa'ya gidip geliyordu. O dönemin Batı dünyası hakkında bilgiler edindi. Hatta İstanbul'u alma, cihangir olma fikri o dönemde oluştu diyebiliriz." dedi. Fatih Sultan Mehmet'in 1451 yılında ikinci kez tahta çıktığında, Yeniçeriler'in dönemin güçlü Veziri Çandarlı Halil Paşa'nın emri altında olduğunu anlatan Özcan, sözlerine şöyle devam etti:

"Fatih Sultan Mehmet'in, Yeniçerileri Çandarlı Halil Paşa'nın emrinden kurtarmak için yaptığı ilk iş, 1451 Karaman Seferi'nden dönerken, saraydaki avcı birlikleri olan Sekbanlar'ı doğrudan Yeniçeriler'in arasına katması oldu. Yeniçeri Ağalığına, Sekbanbaşılardan atamalar yapmaya başladı. Amacı, Yeniçeri Ocağı'nı doğrudan kendisine bağlamaktı. Daha sonra Yeniçeriler'in atlı birliklerinden yeni birlikler oluşturdu. Sipahi Ocağı'nı kurdu ve bunları en üst düzeye getirdi. Böylece askeri ve idari alanda yönetimi doğrudan eli altına almaya başladı ve muvaffak da oldu."

"FETİHLE DEVLETİN İKİ YAKASI BİR ARAYA GETİRİLDİ"

İstanbul'un fethinden önce devletin parçalı halde olduğunu, Anadolu ve Rumeli'de topraklarının bulunduğunu hatırlatan Prof. Dr. Özcan, İstanbul'un fethiyle bu iki toprağın birleştirildiğini, adeta devletin iki yakasının bir araya getirildiğini söyledi.

Böylece Fatih Sultan Mehmet'in, ideal olarak da sınırlarına ulaşmaya çalıştığını belirten Özcan, "İdeal sınırlar da Bizans İmparatorluğu'nun doğal sınırlarıydı. En azından doğuda Fırat Nehri, batıda Tuna Nehri. 30 yıllık saltanatı süresince de bunu gerçekleştirmeye çalıştı. Rodos, İtalya ve Mısır seferleri var. Bir yandan İslam hilafetinin merkezi Mısır, diğer yandan Hristiyan dünyasının merkezi İtalya'ya yönelik seferleri olduğunu söyleyebiliriz." diye konuştu.

Fatih Sultan Mehmet'in fetih politikasının tamamen plan, proje dahilinde yapıldığını belirten Prof. Dr. Özcan, "Fatih Sultan Mehmet'i bir maceracı olarak görmemek lazım. 1453'te İstanbul'un fethinden sonra Fatih, Bizans'ın doğal sınırlarına ulaşma siyasetini adım adım ilerleyerek gerçekleştirdi. Bu yönüyle maceracı değil, tamamen kalıcı ve oraları vatan edinme politikası izledi." diye konuştu.