Recep ayında 2 rekatlık namaz nasıl kılınır? Recep ayı ibadetleri duaları

Müslümanlar için en önemli aylardan biri olan üç aylar ne zaman başlıyor? Recep Ayı ile başlayan, Şaban ile devam eden ve Ramazan Ayı ile sona eren üç aylar 2018 yılının hangi ayında başlayacak? İşte üç aylarda yapılacak ibadetler ve başlangıç tarihi. Ramazan Ayı - Ramazan ayı 11 ayın sultanıdır. Ümmet-i Muhammed'in ayıdır. Gündüzleri oruçla, geceleri teravih namazlarıyla ihya edilir. Ramazân-ı Şerîf 29 yada 30 gün boyunca gündüzleri oruç tutulur, geceleri teravih namazı kılınır. Ramazan Ayında mutlaka bir hatim yapmalıdır. Ramazan ayının evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennemden azattır. Üç Aylar; birbiri ardına açılan rahmet ve mağfiret kapıları olan Recep, Şaban ve Ramazan ayını içinde barındıran, Regâib kandiliyle başlayan, Miraç ve Berat'le devam eden, bin aydan daha hayırlı Kadir gecesiyle zirveye ulaşan, Ramazan bayramıyla da maddî ve manevî alanda “Bayram''a dönüşen manevi yükseliş ve bağışlanma aylarıdır. Bu yılki Dini takvime göre üç aylar 19 Mart 2018'da başlayacak. Ramazan'ın 1. günü ise 16 Mayıs 2018'e denk geliyor. İlk oruç için sabırsızlıkla bekleyenler haberimizden dini takvimi görebilir ve detaylı bilgileri inceleyebilirler. İşte detaylar. En’am suresi akşam ile yatsı arası 12. gece dahil, Rebiülevvelin birinci gecesinden itibaren okunur. Rebiülevvel ayının 18. gecesine kadar da okunabilir. Devamlı olarak okunması mümkün olmadığı hallerde, Rebiülevvel Ayı'nın ilk gecesi, 12. ve 18. geceleri mutlaka okunmalıdır. Rebiülevvel Ayı'nın ilk gecesinde iki rekat namaz sünnettir. İlk rekâtında fatihadan sonra Kul ya Eyyühel kâfiruni ikinci rekatında da ihlas sureleri okunmak suretiyle namaz eda edilir. Rebiülevvel Ayı'nın 12. gecesi ise İki rekat namaz kılınır. 17 Nisan 2018 tarihinde Şaban ayı başlayacak ve 30 Nisan 2018 tarihinde Berat Kandili idrak edilecek. 11 ayın sultanı olarak bilinen Ramazan ayı ise 16 Mayıs 2018 tarihinde idrak edilmeye başlanacak. Kadir Gecesi ise 10 Haziran 2018 tarihine denk gelmektedir. Ramazan ayının ardından Ramazan Bayramı ise 15 Haziran'da kutlanmaya başlanacak ve 17 Haziran 2018'de bayram son bulacak.

Rebiülevvel ayı ne zaman başlıyor, 3 aylar ne zaman ve ibadetleri merak edilmeye başladı. Bin aydan daha hayırlı olan Ramazan ayının habercisi olan 3 aylar 18 Mart'ta Recep ayı ile birlikte başlıyor. O haftanın ilk cuma gecesi ise 2018'in ilk kandili olan Regaib Kandili kutlanacak. Müslümanların en kutsal ayı Ramazan ayı ise 16 Mayıs'ta başlayacak. 15 Mayıs gecesi ilk sahur yapılacak, ilk teravih namazı kılınacak. Günlerin en mükaddesi gecelerin en nurlusu Kadir gecesi ise 10 Haziran akşamı kutlanacak. Ramazan ayının ibadet ve arınma ayı olduğunun gözden kaçırılmaması gerektiğine işaret eden Doğru, “11 ayın sultanı olarak adlandırılan bereketli bir Ramazan ayına daha girmek üzereyiz, Alemlerin Rabbi olan Allah (cc) ın emri olan oruç bizden önce gelen bütün ümmetlere farz kılınmış ve aynı farziyet bizlere de tatbik edilmiştir. Ramazan ayı her yönü ile istifade edilmesi lazım gelen bir aydır. 11 Ayın sultanı Ramazan Ayı sadece oruç ayı olarak değerlendirilmemelidir.  3 ayların gelmesiyle yüreklerinde farklı bir coşku oluşan Müslümanlar, 2018 yılına yaklaşmamız ile birlikte 3 ayların ne zaman başlayacağı sorusuna yanıt aramaya başladı. 2018 yılında 3 aylar 2 Mart 2018 tarihinde Receb ayı ile birlikte başlayacak. Ayriyeten bu günde Regaib Kandili idrak edilecek. 13 Nisan 2018 tarihinde ise Miraç Kandili karşılanacak. Yıl içinde üç aylar ve kandil geceleri Yüce Rabbimizin hesapsız rahmet, bereket, mağfiret ve merhametini biz kullarına taşıyan elçileri gibidir. Bu gecelerin taşıdığı anlam, uzun zaman yolları gözlenen, senede bir gün ya da bir ay gelip, bir süre evimize konuk olup, sonra bir dahaki yıla görüşmek umuduyla uğurladığımız bir kutlu misafir olmanın ötesinde, bir sembol olmalarında yatmaktadır. “Sen ey insan! Asıl yolu gözlenen, umutla beklenen sen olmalısın. Kur'an-ı Kerim'deki vasıflarından biri de “sirac-ı münir/nur saçan kandil" olan Yüce nebiye iman etmiş, gönülden bağlanmış bir mümin olarak cehlin karanlığını aydınlatan kandil, susuz, çorak gönüllere yağan rahmet, güzel ahlakıyla çevresine nur saçan bir güneş sen olmalısın. Senin olmalı yetimin başını okşayan el, senin olmalı dertli yüreklere şifa sunan dil ve sen olmalısın feri kaçmış gözlere nur, gülmeyi unutmuş yüzlere sürur. Sen olmalısın kimsesizlerin kimsesi, sen olmalısın çaresizlerin çaresi. Sen olmalısın akan gözyaşlarını silen, sen olmalısın garibin halini o söylemeden bilen…

Hazreti Muhammed Recep ayının hikmetine dair şöyle buyuruyor;

-"Recep Allah"ın ayı, Şaban benim ayım, Ramazan ise ümetimin ayıdır" (Buhârî).

Peygamberin 'Allahın ayı dediği' Recep ayının önemi ve bu ayda yapılacak ibadetlerin sevabı büyüktür. Recep ayındaki en kutsal gece ilk haftadaki perşembeyi cumaya bağlayan gecedir. Bu gece Regaip Kandili gecesidir ki 'ihsan gecesi' olarak nitelenir.

RECEP AYINDA PEYGAMBERİMİZİN ETTİĞİ DUA

Peygamberimiz Ramazan ayı dışında en fazla Recep ve Şâban aylarında oruç tutmuşlardır. Recep ayı girdiğinde de peygamberimiz şu duayı sık sık okumuştur

Allahümme bârik lena fî recebe ve şa'bân ve belliğna ramazan 

Manası : Allah'ım Recep ve Şaban ayını bize bereketli kıl ve bizi Ramazan ayına ulaştır.

RECEP AYINDA ÇEKİLECEK ZİKİRLER

Recep ayında sabah akşam her gün 70 kere istiğfarda bulunmak gerekir. “ ALLAHümmeğfirli verhamni ve tüb aleyye” istiğfarını çekmelidir.

Her 10 gününün zikirleri 100 kere okunacak. 

1 ile 10 arası : Subhanel hayyil gayyum
10'u ile 20'si arası : SubhanALLAHil ehadis samed
20'si 30'u arası : SubhanALLAHi-r raufi

RECEP AYINDAKİ ORUÇLAR

Receb ayı istiğfar , şaban namaz , ramazan ise Kur’an ayıdır. Receb ayının ilk gününü, ortasındaki günü ve son gününü oruçlu geçirmek tamamını tutmuş gibi sevaptır. Receb ayının onüçüncü gününün orucu 3 bin sene, ondördüncü gününün orucu 10 bin, onbeşinci gününün orucu 13 bin seneye denktir.

RECEB AYININ İLK CUMASINDAKİ NAMAZ

Recebin ilk cuması öğle ile ikindi arası 4 rekat namaz vardır. Her rekatta 1 fatiha, 7 ayetel kürsi, 5 felak, 5 nas, 5 ihlas okunur. Selam verince “ La havle vela guvvete illa billahil aliyyil azimil kebiril müteali.” Zikri okunur. Sonunda “estağfirullahe ve etübü ileyhi” diye 10 kere tevbe edilir.

RECEP AYINDA KILINACAK NAMAZLAR

Bir imanlı kişi 1 ile 10’u , 10 ile 20 arasında,20 ile 30 arasında 10’ar rekat olmak üzere ve her rekatta 1 fatiha 3 ihlas 3 kafirun sürelerini okursa mutlaka günahları silinir, Recep ayın tamamını oruç tutmuş gibi olur, gelecek seneye kadar devamlı namaz kılanlardan sayılmış olur.

RECEB AYININ 15. GECESİ

Her kim recebin yarı günü namusunu koruyarak ve malından tasadduk da bulunarak, oruçlu ve zikir üzere geçirirse onun için cennetten başka bir karşılık yoktur. Her kim recebin yarı gecesinde (15. gecesi) 14 rekat namaz kılar, her rekatta 1 fatiha, 20 ihlas, 3 felak, 3 nas sürelerini okur; namaz bitince 10 kere salat, 30’ar kerede “SübhanALLAH, Elhamdülillah, ALLAHu Ekber, La ilahe illALLAH” derse ALLAHu Teala ona sevaplarını yazmak, Firdevs Cennetinde kendisi için ağaçlar dikmek üzere bin melek yollar. O geceye kadar yaptığı bütün günahları siler, bir dahaki seneye kadar günah yazmaz, her okuduğu harfe karşılık cennette ona köşk bina eder, her rekata karşılık cennette ona şehir verir .

RECEB AYININ 27. GECESİ

Recebte öyle bir gün var ki o günü oruçlu geçirip, gecesini, ibadetle kaim olan kişi zamandan yüz seneyi oruç, yüz seneyi de kıyamla (gece ibadeti) geçirmiş gibi olur ki; o gün recebin bitmesine 3 gün kaladır. Her kim recebin 27.günü oruç tutup o gün sadaka verirse ALLAHu Teala orucuna karşılık kişiye bin hasene, ikibin köle azadı yazar.

Her kim 27.gecesi 12 rekat namaz kılar her rekatta 1 fatiha ve1 tane Kur’an’dan bir süre okur her iki rekatta bir selam verir namazı o şekilde kılıp sonra 100 kere “SübhanALLAHi velhamdülillahi vela ilahe illALLAHu vALLAHu ekber” diyip 100 istiğfar, 100 defa salat okursa bu kişi herhangi istediği bir duada bulunursa sabaha da oruca niyet ederse bir günah için dua etmemişse bütün duaları kabul olur.

Her kim recep ayında 1 kere bile ihlas süresin okursa elli senelik günahı silinir. Receb ayında özellikle 27. günü sadaka vermelidir. Bin hasene ve ikibin köle azadı sevabı verilir.

3 AYLARIN BAŞLANGICI

2018 yılında 3 aylar 19 Mart 2018 tarihinde Receb ayı ile birlikte başlayacak. Ayriyeten bu günde Regaib Kandili idrak edilecek. 13 Nisan 2018 tarihinde ise Miraç Kandili karşılanacak.

17 Nisan 2018 tarihinde Şaban ayı başlayacak ve 30 Nisan 2018 tarihinde Berat Kandili idrak edilecek. 11 ayın sultanı olarak bilinen Ramazan ayı ise 16 Mayıs 2018 tarihinde idrak edilmeye başlanacak. Kadir Gecesi ise 10 Haziran 2018 tarihine denk gelmektedir. Ramazan ayının ardından Ramazan Bayramı ise 15 Haziran'da kutlanmaya başlanacak ve 17 Haziran 2018'de bayram son bulacak.

Bu mübarek ayların manevi değerine Hz. Peygamber işaret etmiş ve şöyle buyurmuşlardır:

“Recep Allah"ın ayı, şaban benim ayım, ramazan da ümmetimin ayıdır." (Aclûnî, Keşfu'l-Hafâ, I, 423, Hadis No: 1358)

“Ey Allah'ım! Recep ve şabanı bize mübarek kıl, bizi ramazana kavuştur." (Ahmet b. Hanbel, Müsned, I, 259)
“Allah'ım! Bizleri Regâible Sana rağbet eden, Miraç ile yücelen, Berat ile kurtuluşa eren, Kadrini idrak ederek Ramazanın sonunda cenneti hak eden kullarından eyle!"

2018 RAMAZAN AYI NE ZAMAN BAŞLIYOR?

Bu yılki Dini takvime göre üç aylar 19 Mart 2018'da başlayacak. Ramazan'ın 1. günü ise 16 Mayıs 2018'e denk geliyor. İlk oruç için sabırsızlıkla bekleyenler haberimizden dini takvimi görebilir ve detaylı bilgileri inceleyebilirler. İşte detaylar. 

RAMAZAN AYI NEDİR?

Manevi güzelliklerle dolu olan Ramazan ayı müminler için bir rahmet ve mağfiret mevsimidir. Bu kıymetli zaman dilimini ibadet ve iyiliklerle değerlendiren mümin ebedi mutluluğun kapısını açar. Cehennemden kurtuluş beratını alarak zaman ve mekân cennetine doğru yol alır. Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmaktadır:

“Ramazan Ayı gelince, cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulurlar”
Ramazan, öncelikle oruç gibi türlü hikmetlerle dolu bir kulluk görevinin yerine getirildiği,her türlü hayır, rahmet ve bereketi kendisinde barındıran bir aydır. Dolayısıyla Ramazanayının en önemli özelliği oruç ibadetinin bu aya tahsis edilmesidir. Bundan dolayı Ramazanayına “Şehr-i Siyam” denilmiştir.

Ramazan orucu, hicretin ikinci yılı içinde Şaban ayında farz kılınmıştır. Orucun farzolduğu Kitap, Sünnet ve İcma ile sabittir. Kur’an-ı Kerimde, 

“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilerefarz kılındığı gibi size de farz kılındı” buyurulmuştur (Bakara, 2/183). Müminlere bir ikram olarak sunulan Ramazan ayı; ibadet, tövbe, dua, zikir, arınma,sosyal yardımlaşma ve dayanışma ayıdır.

Ramazan ayı orucu ile ilgili ayet ve hadisler:

“(O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur'an'ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah'ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir." (Bakara-185).
 Bunlar, tövbe edenler, ibâdet edenler, hamdedenler, oruç tutanlar , rükû' ve secde edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah'ın koyduğu sınırları hakkıyla koruyanlardır. Mü'minleri müjdele. (Tevbe 112)

Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helâl kılındı. Onlar, size örtüdürler, siz de onlara örtüsünüz. Allah, (Ramazan gecelerinde hanımlarınıza yaklaşarak) kendinize zulmetmekte olduğunuzu bildi de tövbenizi kabul edip sizi affetti. Artık eşlerinize yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazıp takdir etmiş olduğu şeyi arayın. Şafağın aydınlığı gecenin karanlığından ayırt edilinceye (tan yeri ağarıncaya) kadar yiyin, için. Sonra da akşama kadar orucu tam tutun. Bununla birlikte siz mescitlerde itikâfta iken eşlerinize yaklaşmayın. Bunlar, Allah'ın koyduğu sınırlardır. Bu sınırlara yaklaşmayın. Allah, kendine karşı gelmekten sakınsınlar diye, âyetlerini insanlara böylece açıklar. (Bakara - 187)

Üç Aylar ve Regâip Kandili Dinî hayatımızda "Üç Aylar'' olarak bilinen feyizli ve bereketli maneviyat mevsimine bir defa daha girmek üzereyiz. 24 Haziran 2009 Çarşamba, günü Üç Ayların ilki olan Recep Ayının birinci günü, bu ayın ilk Cuma gecesi olan 25 Haziran 2009 Perşembe akşamı da "Regaib Kandili'' dir. Dinî literatürümüzde "üç aylar" diye bilinen çok feyizli ve bereketli bir manevîyat mevsimine bir kez daha kavuşmuş bulunuyoruz.

Üç Aylar, Kamerî Takvime göre, Recep, Şaban ve Ramazan aylarıdır. Bu aylar, rahmet dalgalarının başladığı, mânevî huzur ve sükunun kalplere doğduğu, ilâhî rahmetin coştuğu aylardır. Bu aylar girince, mü'minlerin ruhlarını mânevî bir hava kaplar, bu mübârek aylar içerisinde öyle feyizli ve bereketli geceler vardır ki, Yüce Allah'ın rahmeti, bu gecelerde mü'minler üzerine yağmur gibi yağar.

Üç aylardan ilki olan Recep ayının mânevî değerine Kur'an-ı Kerim'de ve Hz. Peygamber'in hadis-i şeriflerinde işaret buyurulmuştur. Tevbe Sûresi'nin 36. âyetinde şöyle buyurulmaktadır:

"Şüphesiz Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısında, Allah katında ayların sayısı onikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu, Allah'ın dosdoğru kanunudur. Öyleyse o aylarda kendinize zulmetmeyin..."
Âyette ifâde edilen "haram aylar"ın, "Zilkâde, Zilhicce, Muharrem ve Recep" ayları olduğunu Sevgili Peygamberimiz, şu hadisleriyle açıklamışlardır:

"Muhakkak zaman Allah'ın yarattığı günkü şekliyle akıp gitmektedir. Sene oniki aydır. Onlardan dördü haram aylarıdır. Bunlardan üçü peşpeşedir: Zilkâde, Zilhicce, Muharrem, bir de Cemâziyel-âhir ile Şaban ayları arasında olan ve Mudar Kabilesi'nin ayı Recep'tir." (Buhârî, Ehâdî, 5, Tevhid, 24; Müslim, Kasâme, 29; Ebû Dâvud, Menâsik, 67, Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/37, 73.)

Recep Ayı, gerek İslâm'dan önce, gerekse İslâm'dan sonra mukaddes bilinen bir aydır. İslâm dinî gelmeden önce, bu ay girer girmez, Arap kabileleri arasında harp etmek, baskın ve çapulculuk yapmak yasaklanır, herkes kendisini bu ayda güven içinde hissederdi. İslâm geldikten sonra da, bu aya olan hürmet devam ettirildi. Bu ay, Regâip ve Mirac gibi mübârek geceler ve ilâhî tecellilerle şereflendirildi.

Recep ayının başlangıcında Peygamberimizin şöyle duâ ettiği rivayetler arasında yer almaktadır:

"Ey Allah'ım! Recep ve Şabanı bize mübârek kıl, bizi Ramazana kavuştur." (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/259.)
Ülkemizde, yukarıdaki beyanlar ışığında, asırlardır bir "üç aylar" geleneği oluşmuş; Ramazana hazırlık, Recep ayının girmesiyle başlar hâle gelmiştir.

Bu aylar mübârek gecelerle doludur. Recep ayının ilk Cuma gecesi, Regâip gecesi, yirmiyedinci gecesi, Mirac gecesidir. Şaban ayının onbeşinci gecesi Berat gecesi, Ramazan ayının yirmiyedinci gecesi de Kadir gecesidir.
Burada, 25 Haziran Perşembe akşamı idrak edeceğimiz Regâip gecesine de kısaca temas edelim.
Regâip, çok değerli hediye, bağış, içten gelerek ve yoğun bir şekilde arzu edilen şey anlamlarına gelen Arapça bir sözcüktür. Cenâb-ı Hakk'ın, ilâhî ihsan ve manevî hediyelerinin diğer zamanlardan daha çok tecelli etmesi ve samimi kalple Allah'a yönelenlerin affedilme ümitleri dolayısıyla, Müslümanlar tarafından heyecanla beklendiği ve gönülden arzulandığı için Recep ayının ilk Cuma gecesine "Regâip Kandili" denmiştir.

Regâip Kandili, Recep ayının 27. gecesindeki Mirâc ve Şaban ayının 15. gecesindeki Berat kandillerini; Ramazan ayını, Kadir gecesini, Ramazan ve kurban bayramlarını müjdeleyen mübârek bir gecedir. Bu geceye mahuss bir ibâdet şekli olmamakla beraber, geceyi tevbe, dua ve ibâdetle geçirmek sevap kazanmaya vesile olur.

Recep ayı içerisinde bulunan bir başka mübârek gece de Mirac gecesidir. Mirac gecesi; Allah'ın Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed'i Mekke'deki Mescid-i Haram'dan, Kudüs'teki Mescid-i Aksâ'ya götürdüğü (Bkz. İsrâ, 1.) ve oradan da göklere yükselttiği gecedir. Mirac gecesi, Cenâb-ı Hakk'ın Hz. Peygamber'e büyük hakikatlerin ilâhî sırlarını gösterdiği, vasıtaları kaldırarak ilâhî vahye muhatap kıldığı, kendi âyetlerini ve kâinatın sırlarını seyrettirdiği, mü'minlere namazın farz kılındığı ve biz Müslümanlar için de ilâhî lütuflarla dolu olan bir gecedir.

Üç ayların ikincisi olan Şaban ayı ve onun içerisinde bulunan Berat gecesi de Müslümanlarca kutsal sayılmış, bu gecenin diğer gecelerden farklı bir şekilde geçirilmesi, bu gecede daha fazla ibâdet edilmesi âdet hâlini almıştır. Bazı rivayetlerden, Hz. Peygamber'in Şaban ayına ve özellikle bu ayın onbeşinci gecesine ayrı bir önem vererek onu ihyâ ettiğini (Tirmizî, Savm, 39; Ibn-i Mâce, İkâme, 191, Hadis No: 1389.) göz önünde bulunduran âlimler, bu geceyi ibâdetle geçirmenin sevaba vesile olacağını söylemişlerdir. Ayrıca bir kısım bilginlerin, kıblenin Kudüs'teki Mescid'i Aksâ'dan, Mekke'deki Kâbe istikametine çevrilmesinin (Bkz. Bakara, 185.); Hicret'in ikinci yılında Berat gecesinde vuku bulduğunu kabul etmeleri de geceye ayrı bir önem kazandırmıştır. (Geniş bilgi için bkz. DİA, V, 475-476.)

Üç ayların sonuncusu olan Ramazan ayı ve onda bulunan Kadir gecesinin ise, dinî hayatımızda ayrı bir yeri ve önemi vardır. Ramazan ayı faziletlerle dolu bir aydır. Ramazan ayı, hayır ayı, yoksullara ve düşkünlere yardım ayı ve bütün anlamıyla Kur'an ayıdır. Ramazanın diriltici özelliği, bütün insanlığı hidâyete ve mutluluğa ulaştırmak için yeryüzüne gönderilen Kur'an-ı Kerim'in bu ayda inmeye başlamasından, (Bkz. Bakara, 185.) bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesinin (Bkz. Kadir, 3.) bu ay içerisinde bulunmasından kaynaklanmaktadır. Ayrıca, İslâm'ın beş temelinden biri olan oruç ibâdetinin bu ayda yerine getirilmesi emredilmiştir. (Bkz. Bakara, 185.) Böylece Ramazan ayı diğer aylar içinde bir başka aydır. Sanki yeni bir hayatın başlangıcıdır. Hayatımızın kazandığı ve kazanacağı yeni boyutların filizleneceği önemli bir devredir. İnsanî ve sosyal ilişkilerimizin daha güzel bir hüviyet kazanacağı zaman dilimidir.

Ramazan ayının özellikle Müslüman Türk toplumunun dinî hayatında müstesnâ bir yeri vardır. Türk milleti, Ramazan'ı yılda bir defa gelen önemli bir misafir olarak kabul eder ve hazırlıklarını buna göre yaparlar.

Her yıl Ramazan ayı yaklaşırken neşe, hareket ve bir canlılık görülür. Toplum geleneğimizin canlı ve dipdiri görüntüsü olarak Ramazan; yıllık takvimimiz içinde hatırı sayılır bir ağırlığa sahiptir. Ramazan, aylar içerisinde sultanlıkla taltif edilen bir pâyenin sahibi olarak, kandillerle karşılanıp, bayramlarla uğurlanır. İftar, sahur, terâvih gibi ibâdet meşvesinin ötesinde mânâlar taşıyan bu merasimleriyle de sultan olmanın ayrıcalıklarını yaşar.

İnsanoğlu, yaşadığı günlerde farklılıklar olmazsa, belli alışkanlıklarıyla hayatını sürdürür. Fakat alışkanlıklarının dışında ve farklı durumlarla karşılaşırsa kendine bir çeki düzen verir. İşte idrak edeceğimiz üç aylar ve bu aylar içerisinde bulunan mübârek geceler, mü'minin hayatındaki mûtad gün ve geceler arasında fazlasıyla sevap kazanacağı kıymetli zaman dilimidir. Şurası bilinmelidir ki, insan bu dünyada nasıl yaşamışsa, kıyamet gününde, Allah'ın huzuruna, dünyada işledikleriyle birlikte varacaktır. Götürdükleri iyi ise, sevinip mutlu olacak; kötü ise, pişmanlık duyarak mahcûp olacaktır.

Ancak bu mahcûbiyetin orada faydası da olmayacaktır. Bu konuda Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmaktadır:
"Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve herkes, yarın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın. Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır." (Haşr, 18.)

Önümüzdeki üç ay içerisinde gündelik hayatın tek düzeliğinden ve sıradanlığından bizleri alıp, kendi hususî atmosferine götüren bu güzel ve özel günleri ard arda yaşayacağız. Güzel yurdumuzun insanları, kandil, Ramazan ve bayram gibi bu husûsî zamanları sosyal barışın ve huzurun bir vesilesi sayarak karşılıklı sevgi ve hoşgörüyle karşılayıp uğurlayacak kendi inanç ve değerlerini yaşama ve yaşatmayı, bizzat yaşayarak öğreneceklerdir.

"Üç aylar" diye adlandırılan Recep, Şaban ve Ramazan ayları, Yüce Allah'ın ruhumuza ikram ettiği faziletli ve feyizli bir zaman dilimidir. Yapılan dileklerin dalga dalga Allah'a ulaştığı, dökülen pişmanlık gözyaşlarının günâhları silip yok ettiği kandiller geçididir. Melekî olduğu kadar, şeytânî özelliklere de sahip ve günâh işlemeye müsait olan insanın günâhlarından tevbe edip temizlenmesi için üç aylar bir fırsattır. Kısaca üç aylar, günâhlardan arınma, sevaplarla bezenme mevsimidir. Ramazandan önce oruçla buluşanlar, Cuma namazına koşanlar, namaza başlayanlar, ibâdetlerini çoğaltanlar, tevbe ile Allah'a yönelenler... gibi mânevî kazanç elde edenlerin çokça görüldüğü anlardır üç aylar.
Hayatımızda âdeta otokontrol sisteminin kurulmasına vesîle olan mübârek üç aylar ve kandiller, dünyevî meşguliyetlerimizden sıyrılıp, yaratılış gayemizi düşünmemiz; yaratan ve yaratılanlarla olan münâsebetlerimizi güçlendirmemiz için son derece değerli fırsatlardır.

İşte yakında idrâk edeceğimiz mübârek üç aylar; Yaratıcımıza, âilemize, çocuklarımıza, milletimize ve bütün insanlığa karşı görev ve sorumluluklarımızı hatırlatmalı, hata, ihmal ve kusurlarımızdan dönmemize ve gaflet uykusundan uyanmamıza vesile olmalıdır. Aramızdaki çekişmeleri, tefrika ve ihtilâfları, şahsî menfaat hesaplarını ve basit düşünce farklılıklarını bertaraf etmeli; her zamandan daha çok muhtaç olduğumuz ve Yüce Dinîmizin bizden ısrarla istediği; barış, hoşgörü, kardeşlik, birlik ve beraberliğimizin güçlenmesini, insânî ve ahlâkî meziyetlerin yeniden yeşermesini sağlamalıdır. Bütün okuyucularımızın üç aylarını ve Regâip Kandillerini kutluyor, hayırlara vesile olmasını Yüce Mevlâ'dan niyâz ediyorum.

RAMAZAN ayı: Peygamber efendimiz, Ramazan-ı şerifin fazileti hakkında buyuruyor ki:

(Ramazan ayı mübarek bir aydır. Allahü teâlâ, size Ramazan orucunu farz kıldı. O ayda rahmet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır, şeytanlar bağlanır. O ayda bir gece vardır ki, bin aydan daha kıymetlidir. O gecenin [Kadir gecesinin] hayrından mahrum kalan, her hayırdan mahrum kalmış sayılır.) [Nesaî]

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Ramazan ayı gelince, “Hayır ehli, hayra koş, şer ehli, kötülüklerden el çek" denir.) [Nesai]
(Ramazan gelince, Allahü teâlâ meleklere, müminlere istiğfar etmelerini emreder.) [Deylemi]
(Farz namaz, sonraki namaza kadar; Cuma, sonraki Cumaya kadar; Ramazan ayı, sonraki Ramazana kadar olan günahlara kefaret olur.) [Taberani]
(Peş peşe üç gün oruç tutabilenin, Ramazan orucunu tutması gerekir.) [Ebu Nuaym]
(Bu aya Ramazan denmesinin sebebi, günahları yakıp erittiği içindir.) [İ.Mansur]
(Ramazanın başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise, Cehennemden kurtuluştur.) [İ.Ebiddünya]
(İslam, kelime-i şahadet getirmek, namaz kılmak, zekat vermek, Ramazan orucunu tutmak ve haccetmektir.) [Müslim]
(Allahü teâlânın, gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve hiç kimsenin hayaline bile gelmeyen nimet dolu sofrası, ancak oruçlular içindir.) [Taberani]

Üç aylar ve kandiller bize ne söylüyor?

Yıl içinde üç aylar ve kandil geceleri Yüce Rabbimizin hesapsız rahmet, bereket, mağfiret ve merhametini biz kullarına taşıyan elçileri gibidir. Bu gecelerin taşıdığı anlam, uzun zaman yolları gözlenen, senede bir gün ya da bir ay gelip, bir süre evimize konuk olup, sonra bir dahaki yıla görüşmek umuduyla uğurladığımız bir kutlu misafir olmanın ötesinde, bir sembol olmalarında yatmaktadır. Evet, bu mübarek gün ve geceler bir şiar; bizi davet ettiği bir hakikat ve ulaştırmayı hedeflediği bir yer var. Can kulağını açanlarımıza seslenerek, âdeta bizimle şöyle konuşmaktalar:

“Sen ey insan! Asıl yolu gözlenen, umutla beklenen sen olmalısın. Kur'an-ı Kerim'deki vasıflarından biri de “sirac-ı münir/nur saçan kandil" olan Yüce nebiye iman etmiş, gönülden bağlanmış bir mümin olarak cehlin karanlığını aydınlatan kandil, susuz, çorak gönüllere yağan rahmet, güzel ahlakıyla çevresine nur saçan bir güneş sen olmalısın. Senin olmalı yetimin başını okşayan el, senin olmalı dertli yüreklere şifa sunan dil ve sen olmalısın feri kaçmış gözlere nur, gülmeyi unutmuş yüzlere sürur. Sen olmalısın kimsesizlerin kimsesi, sen olmalısın çaresizlerin çaresi. Sen olmalısın akan gözyaşlarını silen, sen olmalısın garibin halini o söylemeden bilen…

Sen olmalısın Regaip! Özlenen, rağbet edilen, değer veren ve değer verilen. Yaratılmışı yaratanından dolayı hoş gören, insanı kâinatın gözbebeği, Yüce Allah'ın en şerefli varlığı olarak bilip hürmet eden. Gelmeyene giden, aramayanı soran, vermeyene bolca ikram eden...

Sen olmalısın Miraç! Düşenler sana tutunup kalksınlar, kalkanlar ötelere seninle kanat açıp uçsunlar. Lebinden dökülen kevser olsun, her sözün bir cevher olsun. Sana gelenler sende Hz. İbrahim'in aşkını, Hz. Eyyub'un sabrını, Hz. Yusuf'un affını, Hz. Musa'nın kelamını, Hz. İsa'nın ölülere can veren nefhasını ve kâinatın medar-ı iftiharı Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s.)'nın rahmet, şefkat, sehavet, adalet, kanaat ve bilcümle hüsnü hulukunu bulsun. Sana gelen miraca gider gibi gelsin, senden ayrılan miraçtan döner gibi hüzünlensin. Sen insanlığın miracı ol, namaz senin miracın olsun.
Sen olmalısın Berat! Hata ve kusurları setreden, suça ceza verse de suçluyu affeden. Borçluya merhamet edip, kol kanat geren. Gönül bahçesinde kaktüs, diken değil güller yetiştiren. “Veylün lil mutaffifin / Ölçü ve tartıda hile yapanların vay haline!" itabına düçar olmamak için vicdan terazin adaletle tartmalı. Güçlünün değil haklının, zalimin değil mazlumun yanında olmalısın. Affedenlerin affolunacağı hakikatini bir an dahi unutmamalısın. Beni Kelb kabilesinin koyunlarının tüyleri adedince günahın olsa, can u gönülden yapacağın bir tövbe ile “Rahmeti gazabını geçmiş olan" Mevlanın seni de bağışlayacağından ümit var olmalısın.

Sen olmalısın Ramazan! Dünyaya gelişin “rahmet", dünyada kalışın “mağfiret" ve dünyadan ayrılışın “nar-ı cehimden azat olarak" varacağın yer cennet olmalı. Senin girdiğin yerde şeytanlar bağlanmalı, hatta senden korkup, yönünü, yolunu değiştirmeli. Nefs-i emmarenin tuzaklarını birer birer bozmalısın.

Senin girdiğin yerde cehennem kapıları kapanmalı, yürek yangınlarını söndürmek için koşmalı, koşmalısın. Cehenneme açılan kapıları gökte değil, kendinde aramalısın. Gözün nereye ve nasıl bakıyor? Kulağın neler duyup dinliyor? Ağzına giren ve oradan çıkandan haberdar mısın? Elin ne ile meşgul, ya gönlün?

Senin girdiğin yer cennete dönmeli. Ağlayan gülmeli, gülen düşünmeli. Hızır misali elinin değdiği yere bolluk, bereket inmeli. Çölleşmiş dimağlar yeşermeli ilm u irfanın ile. Sana gelen huzur bulmalı, Hızır bulmalı…
Sen Ramazan olmalısın; kızgın güneşte yanmış toprak misali aşk-ı Hak'la yanıp tutuşmalısın. Yaz mevsimi sonunda yağan rahmet misali sevginle, merhametinle, tatlı dil, güler yüzünle yakınındaki ve uzağındakileri sulamalı, sadaka-i fıtırları olmalısın. Fakirin sofrasında aş, mazluma, enîne yoldaş, meleklerle sırdaş olmalısın. Seninle iftar etmeli manaya, hikmete acıkmış olanlar. Seninle sahur yapmalı seherlerde kurtlar, kuşlar…

Sen olmalısın Kadir! Kur'an'ın doğduğu gece, sen de Kur'an'la yeniden doğmalısın. Onunla ikiz kardeş olmalısın. İlk emir oku! Oku sen kâinat kitabını ve nice ilim talipleri okusun seni. Melekler nüzul eylesin gönül hanene saf saf. Muştular getirsin Yüce Rabbinden, senin için bu gece bağışlanma ve af. Ta fecre dek, insanlık, daldığı bu derin uykudan silkelenip, uyanana dek sen uyumamalısın. Kıymeti bilinmek için kıymet bilen, Kadir'in kadrine eren olmalısın.

Sen olmalısın Bayram! Zengin, fakir, çocuk, genç, yaşlı, kadın, erkek, siyah, beyaz kim varsa ayırmadan, öteki yapmadan her gönüle girmeli, her yüze gülmeli ve her yüzü güldürmelisin. Evine bayram uğramayanlar varsa aman ha sen uğramalısın. Dargınları barıştıran, ayrılanları kavuşturan, dostları, dostlarla buluşturan olmalısın. Sen bayramda bayram ederken, seninle bayram etmeli alem! Ve sen ey insan! Eşref-i mahlûkat, ahsen-i takvim olan! Sofran ibadetin olsun, ibadetin de sofran. Böylece kulluğunun tadına var ve sana tat versin.iman!

İmsak vaktinden önce, geceleyin niyet edilmesi gereken oruçlar:

Ramazanda tutulamayıp başka zamanda kaza edilen Ramazanda orucu ile her çeşit keffaret orucları, başlanıp ta bozulan nafile orucların kazası ve mutlak olarak adanan (zamanı belirlenmeyen)oruclardır.
Bu oruçlar için belirlenen bir vakit olmadığından bunlar için imsaktan önce geceleyin niyet etmek lâzımdır. Bu oruclara tan yeri ağardıktan yani imsak vakti geçtikten sonra niyet edilmez.

Ramadan orucuna akşamdan itibaren kuşluk vaktine kadar niyet edilebilir. Normal olarak oruca sahur yemeğini yedikten sonra niyet edilir. Ancak sahurda uyanamayıp yeme içme zamanının bittiği imsak vaktinden sonra kalkan bir kimse, güneş doğmuş olsa bile, kuşluk vaktine kadar o günün orucuna niyet edebilir. Yeter ki, imsak vaktinden sonra orucu bozacak bir şey yapmasın.

Sahura kalkmak istemeyen bir kimse akşamdan sonra yarının orucuna niyet edebilir, geceleyin kalkıp tekrar niyet etmesi gerekmez. Niyet esasen kalb ile olur. Yani geceleyin, yarın oruc tutacağını kalbinden geçiren kimse niyet etmiş demektir. Oruc tutmak düşüncesi ile sahur yemeğine kalkan kimsenin bu düşüncesi de niyettir. Oruca kalb ile niyet etmek yeterlidir.

ORUÇ NE ANLAMA GELMEKTEDİR?

Oruç Arapça’da “savm” kelimesiyle ifade edilir. Savm sözlükte nefsi tutmak ve engellemek anlamındadır.
İslam dininde oruç, sabahın başlangıcı sayılan ikinci fecirden (tan yerinin ağarmasından) başlayarak güneşin batışına kadarki sürede başka bir deyişle imsaktan iftara kadar ibadet niyetiyle yemekten, içmekten ve cinsel ilişkiden nefsi uzak tutmaktır.

Oruçtan beklenen amacın gerçekleşmesi için dikkat edilmesi gereken şeyler vardır. Kamil anlamda oruç bütün organların iştirakiyle gerçekleşir. Şöyle ki: Oruç tutan kişi mideyi yemek içmekten koruduğu gibi, dili de yalandan, gıybetten, kötü ve boş sözden uzak tutmalı- dır. Göz harama bakmamalı, kusur aramamalıdır. Kulak gıybet, dedikodu ve boş sözler dinlememelidir. Gönül güzel şeyler düşünmelidir. Bilinmelidir ki, organları orucu iştirak etmeyi başaramayan kişi şeklen oruç tutmuşsa da, oruçtan beklenen gayeye bütünüyle ulaşamamış demektir